Renksiz Yöneticiler
Kamuajans.com – Hızla küçülen dünyamızda değişimde son hızıyla devam ederken, hayatımızı etkilemeye ve şekillendirmeye de devam ediyor. Yönetici profilimizde hızla değişiyor. Bu değişimin geleceğimiz için menfi bir değişim olmaması bizleri kaygılandırıyor.
Yönetimde en önemli unsurlar o müessesenin kanun ve kuralları olsa da yöneticinin ve çalışanların kullandığı metotlar ve kişilikleri de yönetimi etkileyen önemli unsurlardandır.
Kişiliği genelde A tipi ve B tipi kişilik diye ayırıyorlar. A Tipi kişilik rekabetçi, mesleğinde hırslı, dakik, güçlü, etkileyici özellikleri ile ön plana çıkarken;
B tipi kişilik rekabeti sevmeyen, hırsı olmayan, sabırlı, yavaş tipler olarak bilinir. A tipi kişiliğe sahip yöneticilerin hırslarını kişisel çıkarlar için kullanmazlarsa , sinirlerini kontrol edebilirlerse daha başarılı olduğu değerlendirilir.
İyi bir yöneticinin adil, özgüveni yüksek, duygularını kontrol edebilen, dürüst , iyimser, empati kuran, alan bilgisine sahip liderlik özelliği olan kişi olması gerekmektedir.
Lider ise özgüveni yüksek, vizyon sahibi, kararlı, tutarlı, yönetişim kavramına önemseyen, risk alabilen kişi diyebiliriz.
Günümüzde lider yöneticiler hızla tasfiye edilirken, ortama ve amaçlarına göre hareket eden, makyavalist (çıkarcı),itiraz etmeyen bir nevi emme basma tulumba tipi yöneticiler daha çok yer bulmaya başladılar. Bunların kendi fikirleri ve duruşları olmaz, ortama ve duruma göre hareket ederler. Sorgulamazlar. İnanmasalar da dille takdir etme ve taklit yetenekleri çok gelişmiştir. Bir olay vicdanlarında yer bulmasa da üstten geliyorsa ‘vardır bir hikmeti’ diye başta kendi vicdanlarına ve değerlerine ihanet ederler. Günümüzde birçok bu tür silik, renksiz ve duruşu olmayan, yöneticiler yetiştirdik. Kim bilir belki de zaman bunları istiyordur.
Vicdanlarda güzel yer eden, hayata güzel bakan ,sevgi aşılayan yönetici iyi yöneticidir. Günümüzde vicdanların yeri sosyal medya aldı. Sosyal medyada daha çok yer alan, astlarına moda deyim mobbingle çok beğeni yaptıran, çok iş yapmak yerine çok paylaşım yapan; hatta bun amaçla devletin memurlarından birimler kurduran, mevkidaşlarıyla paylaşım ve beğeni yarışı içinde olan yöneticiler daha başarılı sayılmaya başlaması ülkemiz için kaygılanılacak bir durum aslında.
Başarılı yönetici; üretken olan, imkanları en iyi ve yerinde kullanan yöneticidir. Çaresizliklere çare olandır. Üstlere attığı takla, abartılı ve yersiz övgü ile devlet kasasından gereksiz, fazla pay alan, para gücüyle iş yapan yönetici iyi yönetici değildir. Devlet malı ile cömertlik yapanlar üç liralık iş için beş liralık reklam yapanlar bu devlete ve millete en çok zarar verenlerdir. Beyt-ül maldan harcarken kılı kırk yaran Ömerler olmak zorundayız.
Gelinen noktada mücadele ruhu olan, risk alan lider yönetici değil, suya sabuna dokunmayan, sorun çözen değil, sorunları halının haltına süpüren, rehavet duygusuna kapılmış, tatlı su balığı tipleri çoğaldı. Allah göstermesin ülkemizin sosyal, ekonomik, yönetimsel, bir kaosa girmesi durumunda bu tipler milletin ve devletin bekası için mücadele etme yerine ,kendilerini rüzgarın akışına bırakırlar ki buda istikbalimiz ve istiklalimiz için bir yıkım olur.
Bloom un Tam öğrenme modeli bana sürü psikolojisini hatırlatır. Herkesle aynı hizada gideceksin, bireysel ve öne çıkmanın bir anlamı yok. Oysa her birey farklıdır, bireysel yetenekleri vardır. Bu farklılıkları ve yetenekleri millete ve devlete hizmet yarışında kullanan, şahsı kasa ve masa derdi olmayan, az imkânlarla çok işler başaran, tasarrufu ve geri dönüşümü hayat felsefesi haline getiren kurum ve birim liderlerine ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.
Marifet iltifata tabidir. Amenna. İltifatı ifrata dönüştürmemek lazım. Son Günlerde iki sosyal medya olayı zihnimde yer etti.
Birincisi Çocuğunun 23 Nisanda doğum gününü kutlanmasında devlet erkânına Cumhurbaşkanımızdan başlayarak silsile halinde Dışişleri Bakanımız, Milli Eğitim Bakanımız, Valimiz, Kaymakamımız, İl ve ilçe Milli Eğitim Müdürlerimiz, Okul Müdürümüz ve son halka olarak öğretmenimize isimlerini tek tek yazarak teşekkür eden bir velinin paylaşımı. Milli Eğitim Bakanımızı anladık ama silsileye İçişleri Bakanımızı da birileri ekletmiş olmalı. Bu tür olaylar iltifatın ifrata dönüştürülmesine en güzel örnek olsa gerek.
Başka bir olay ise İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun istifası ve Sayın Cumhurbaşkanımızın istifayı kabul etmemesi olayı. Bu istifa vicdanlarda kabul görmemiş, halkımız vicdanlarının sesiyle kısa sürede sosyal medyayı sallamıştı. Akşama kadar twit atıp, paylaşım yapan renksiz yöneticiler ve kurdukları reklam birimleri vicdanlarını kapatıp renk vermeden pusuda bekleyerek Cumhurbaşkanımızın istifayı reddinden sonra İçişleri bakanımıza yaptıkları methiyelerin paylaşım saatleri, sonuca göre hareket eden, vicdansızlarını çıkar ve ikbal kaygısına bağlamış olanları görmek ve gülmek lazım.
Astlarını onura eden, üstlerine saygılı, milyonlarca sessiz halkın sesi olan, özgüveni yüksek, özgün, bilgili ve birikimli, ehliyetli, liyakatli, adil, kriz yönetebilen, lider yöneticilerle kurum ve kuruluşlarımız çok daha başarılı olacaktır.
Eren EYÜPOĞLU
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.