‘Seçimden sonra kriz olmadı’ diyenlere Mahfi Eğilmez’den tokat gibi cevap!

‘Seçimden sonra kriz olmadı’ diyenlere Mahfi Eğilmez’den tokat gibi cevap!
Türkiye, ekonomi ile yatıp ekonomi ile kalkıyor. Kısır döngüye giren ekonomik tablo insanları, adeta yaz sıcağı gibi kavuruyor. Buna karşın bazı kesim seçim sonrası söylendiği kadar kriz olmadı…

Türkiye’de ekonomiyi seçim öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmak mümkün. Seçim arefesinin olmasıyla kampanya, indirim ve kredi bolluğu yaşanıyordu. Fakat seçimin bitmesiyle madalyonun diğer yüzü ortaya çıktı.

Mahfi Eğilmez’in kriz hakkında tokat gibi cevabı

Hükümet yanlısı bazı sosyal medya kullanıcıları krizin beklediği kadar gerçekleşmediğini söyledi. Diğer taraftan taraflı tarafsız ekonomik krizin seçimden sonra daha da büyüdüğüne kanaat getirenler çoğunlukta.

AVM ve restoranların tıka basa dolu olması kriz göstergesi olarak görülmüyor. Ancak vatandaş bugün almadığı ve yemediği ürünün yarın zamlanacağını biliyor. Ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez bu konuya dikkat çeken yazdı kalemini paylaştı. İşte Eğilmez’in yazısı,

Türkiye ekonomisinin rekor düzeyde kur artışı ve enflasyon yükselişi yaşadığı bir ortamda piyasadaki canlılık nasıl açıklanabilir?

Kur artışı ve enflasyon yükselişi olduğunda normal koşullarda talepte düşüş olması gerekirken tam tersi oluyor, talep ve dolayısıyla harcamalar yükseliyor. Bu durum, fiyat artışının talepte düşüşe yol açacağını öne süren talep yasasıyla çelişkili gibi gözükse de aslında ortada bir çelişki yok.

Çünkü kurun ve enflasyonun sürekli arttığı ortamda tüketiciler, ileride, bugünkü fiyatlarla bu malları bulamayacaklarını düşünerek, bugünden satın almaya yöneliyorlar (öne çekilmiş talep etkisi.) Böylece piyasada talep, arzı aşınca fiyatlar daha da yükseliyor, fiyatlar yükseldikçe de talep artıyor.

İnsanları tasarruf yerine harcamaya yönlendiren bir başka itici güç faiz oranlarının enflasyon oranının altında olması. TÜİK’in açıkladığı TÜFE verisine göre yıllık enflasyon yüzde 70 dolayında görünüyor (ENAGrup’un açıkladığı enflasyon oranı yüzde 120 dolayında.) Buna karşılık bankaların mevduat sahibine önerdiği faiz yüzde 20’nin altında. Kur korumalı mevduat faizini hesaba katsak bile enflasyon oranına ulaşmak mümkün olmuyor.

Kur artışı ve enflasyon yükselişi insanların ellerindeki varlıkların (gayrimenkul, otomobil, beyaz eşya, her türlü elektronik eşya vb.) değerini yükseltiyor. İnsanlar, kendilerini zenginleşmiş hissediyorlar ve harcamalarını artırıyorlar. Hatta gelirleri harcama artışına yeterli olmasa bile borçlanarak imkânlarının üzerinde yaşamaya yöneliyorlar (servet etkisi.)

TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre nüfusun en yüksek gelire sahip yüzde 40’ı toplam gelirin yüzde 70’e yakın bölümünü alıyor. Başta araba, konut, beyaz eşya olmak üzere toplumda talep artışı yaratan bu zengin kesim. Buna karşılık nüfusun yüzde 40’ı toplam gelirden yalnızca yüzde 16 pay alıyor.

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz

1 Yorum