İstanbul Sözleşmesi'nden Çıkmalıyız

İstanbul Sözleşmesi'nden Çıkmalıyız

Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılarak İslam’ın hükümlerine uygun toplumsal bir sözleşmenin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.

İstanbul Sözleşmesi’nin Müslüman Türk toplumunun inançlarına, sosyolojik yapısına ve kültürüne uygun bir sözleşme olmadığına dikkat çeken Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, toplumun temel dinamiklerini yerinden oynatan bu sözleşmenin Türkiye’de uygulanmasının bir facia olduğuna vurgu yaparak “Adına İstanbul Sözleşmesi denilen ucube, Müslüman Türk toplumunu hezimete uğratma politikasının ürünüdür! Bu sözleşme, haçlı zihniyetinin Müslümanları İslam yaşantısından uzaklaştırmak, kültürünü yozlaştırmak, sosyal yaşantısını tırpanlayarak bozmak, yavaş yavaş yok etmek ve tamamen geçmişinden kopartmak için hazırlanmış sinsi ve şeytani bir plandır. 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi; “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olarak bize yutturulmuştur. Vahim olanı, bu sözleşmeye imza koyanların hiç düşünmeden imzalamış olmalarıdır. İstanbul Sözleşmesi, ahlaki ve inanç bağlamında temelsiz, tutarsız ve tamamen toplumsal yapının bozulmasına yönelik planlanmış bir sözleşmedir. İslam dininin temel kaynaklarına inanç, ibadet ve ahlak esaslarına yönelik bir saldırı projesidir. Amacı ve ilkeleri çok net olarak açık ve bellidir; toplumları ahlaksızlığa, eşcinselliğin yaygınlaşmasına, karşı cinslerin flört yoluyla ahlaksızlaşmasına, toplumların nikâhsız yaşamasına alışmak yoluyla deizm, ataizm ve diğer izmlerin yaygınlaşmasına hizmet eden, aileleri parçalayan, bir nizam ve intizam içinde yaşayan toplumları böl, parçala, yut projesidir. Bu sözleşmenin ülkemizde yürürlüğe girmesinden sonra deizm ’in, ataizm’in, flörtün, eşcinselliğin ve nikâhsız yaşamanın artmış olduğu dikkatlerden kaçmamalıdır. Bu projenin Müslüman Türk toplumu için bir tuzak olduğunu defalarca açıkladık ve bu konudaki düşüncelerimizi, fikirlerimizi ve önerilerimizi de Sayın Cumhurbaşkanı’na ve ilgili kurumlara resmi olarak ilettik.

İstanbul Sözleşmesi’nin bizim sosyolojik yapımıza, inançlarımıza ve kültürümüze uygun bir sözleşme olmadığı ve gelecekte ciddi sonuçları olacağı nihayet anlaşıldı ve Başta Sayın Cumhurbaşkanı, Hükümet üyeleri ve parti genel başkan yardımcıları ve sözcüleri bu konuda düzenleme yapılması için çalışmalar başlattılar. Bu gelişmeleri önemsiyoruz ve Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Hükümet üyelerine ve bu konuyla ilgili çalışma yapanlara ayrıca teşekkür ediyoruz. Bu konunun çok uzatılmadan ve sürüncemede bırakılmadan sonuçlanmasını istiyoruz. İslam’ın temel prensiplerine ve kültürümüze uygun yeni bir düzenleme yapılmasını istiyoruz. Bunun için daha önce düşüncelerimizi ifade etmiştik. Bir kez daha tekrarlamakta yarar görüyorum: Kadına yönelik şiddetin durdurulabilmesi için özellikle üniversiteler tarafından bilimsel çalışmalar yapılmalı, bu konu da toplum aydınlatılmalı ve toplumumuzun özüne ve ruhuna uygun düzenlemeler yapılmalıdır. Konuyla ilgili yapılması düşünülen düzenlemelere Diyanet İşleri Başkanlığı danışmanlık yapmalı, ayrıca İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinden de görüş alınarak Kur’an ve sünnete uygun çözümler üretilmelidir. İslam ruhuna ve yaşayış dinamiklerine uygun tek müracaat kaynağımız bu olmalıdır.” dedi. 

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.