TBMM Gündemine Gelen Sağlıkta Şiddet Yasası Teklifi Yetersizdir
Kamuajans.com - Sağlıkta şiddeti önlemeyi amaçlayan teklif yine eksik olup yeri Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu değil Türk Ceza Kanunu olmalıdır.
Sağlıkta şiddetin önlenmesini içeren ve AKP ve MHP tarafından TBMM’ne sunulan yasa teklifi 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek Madde 12. Maddesine eklenmesi amaçlanmaktadır. Teklifin bu haliyle yasalaşması halinde;
1-) Kamu veya özel sağlık kuruluşlarında görevli sağlık personeline görevlerinden dolayı işlenen bazı suçlarda (kasten yaralama, tehdit, hakaret, görevi yaptırmamak için direnme) verilecek nihai cezanın ½ oranında arttırılarak verileceği düzenlenmektedir. Bu düzenleme ile bir sağlık personelinin kasten yaralanması halinde ve kanunda belirtilen şekilde işlenmesi (örneğin silahla) halinde TCK’na göre tespit edilen ceza bu kanuna göre ½ oranında arttırılacaktır.
2-) Bu düzenleme ile suçun faili hakkında TCK 51. Maddesindeki erteleme ve CMK 231. Maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması ( 5 yıl süre ile) hükümleri uygulanmayacak ve verilen ceza 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun gereğince doğrudan infaz edilecektir.
3-) Bu teklifte en dikkat çekici nokta ise sağlık personeline karşı suç işleyen fail veya yakınlarının aynı sağlık kuruluşundan hizmet almaya devam edecek olmasıdır. Yani bir hastanenin acil servisinde bir sağlık personelini kasten yaralayan kişiye aynı sağlık kuruluşunda sağlık hizmetinin başka bir sağlık personeli tarafından verilmesi gerektiğinin düzenlenmesidir. Buradan şu sonuca ulaşmak da mümkündür: bu hizmeti verecek başka bir sağlık personeli yoksa (örneğin küçük bir ilçe devlet hastanesinde tek bir nöbetçi hekim varsa) bu durumda faile veya yakınına sağlık hizmetinin verilemeyecek olmasıdır. Ancak burada acil durumlarda ne olacağının düzenlenmemiş olması bir eksikliktir. Bir diğer konu ise sağlık personeline şiddet uygulayan kişinin durumu acil değilse aynı sağlık kuruluşundan sağlık hizmeti almaya devam edecek olmasıdır. Bu durumun yani suçun failinin sağlık personeline şiddet uyguladıktan sonra aynı sağlık kuruluşundan hizmet almasının da (örneğin belirli bir süre) engellenmesi yerinde bir düzenleme olurdu. Özellikle aile sağlığı merkezlerinde bu durum ile karşılaşan aile hekimi veya aile sağlığı çalışanları bulunmaktadır. Yakın zamanda İzmir’de gerçekleşen olayda aile hekimine şiddet uygulayan kişi, daha sonra aile sağlığı merkezine gelerek bu kez yargılama sırasında aleyhine tanıklık yapan aile sağlığı çalışanına şiddet uygulamıştır. Bu türden olayların ve husumetin devamının engellenmesi için sağlık personeline kendisine şiddet uygulayan ya da diğer suçları işleyen kişiye sağlık hizmeti verme zorunluluğunu kaldıran bir düzenleme yapılması gerekir. Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nin 8/2. fıkrasında bu yönde bir düzenleme olmakla birlikte bu düzenlemenin tüm sağlık kurum ve kuruluşları için de genişletilmesi gerekir.
4-) Sağlık çalışanlarına şiddet ile ilgili bu düzenlemenin “yeri” de bir başka tartışma konusudur. Ülkemizde suç ve cezalara ilişkin hükümler genel olarak Türk Ceza Kanunu’nda, diğer usul hükümleri ve tedbirlere (gözaltı, tutuklama gibi) ilişkin düzenlemeler ise Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiştir. Mevcut 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek Madde 12’sinde tutuklamaya ilişkin düzenleme bulunmaktadır. Sağlık çalışanına karşı işlene kasten yaralama suçu tutuklamayı gerektirmesine rağmen yukarıda belirtilen olayda aile sağlığı çalışanını aile sağlığı merkezine gelerek kasten yaralayan kişi karakoldaki ifadesinden sonra serbest bırakılmıştır. İşte bunun bir sebebi de kanuni düzenlemenin Ceza Muhakemesi Kanunu yerine tamamen alakasız bir kanun içine konulmuş olmasından kaynaklanmaktadır. Yapılması gereken 3359 Ek Madde 12 yerine bu tür düzenlemelerin hepsinin Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu içinde yer almasıdır. Ceza ve tedbirlerin her mesleğe özgü özel kanunlarında düzenlenmesi yerine genel nitelikli Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alması uygulayıcıların işini de kolaylaştıracaktır. Aksi halde şiddet sonrasında tutuklama tedbirinde olduğu gibi yasada düzenleme olmasına rağmen uygulanmayan hatta bilinmeyen bir hükümden öte gitmeyecektir.
Sonuç olarak;
a-) Sağlıkta şiddetin önlenmesi adına cezaların arttırılması yanında bu hükümlerin uygulayıcılarının kanun hükümlerini hayata geçirmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu düzenleme 3359 sayılı yasaya değil, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenerek yapılmalıdır.
b-) Şiddet uygulayan ya da sağlık çalışanına karşı kanunda belirtilen diğer suçları işleyen kişinin o sağlık kuruluşundan belirli bir süre, suç mağduru hekimden ya da sağlık çalışanından ise sağlık personeli istemediği sürece hiç hizmet alamaması yönünde bir düzenleme yapılmalıdır.
c-) Bu yasanın görüşülmesi sırasında Genel Sağlık-İş olarak TBMM’ne sunulmak üzere hazırlamış olduğumuz teklifin göz önünde bulundurulması faydalı olacaktır.
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı
GENEL SAĞLIK-İŞ
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası
GENEL MERKEZİ
Konu: Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Teklifi hk
09.04.2019
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA SUNULMAK ÜZERE
ANKARA
Son dönemde ülkemizde artan fiziksel ve psikolojik yönden sağlık çalışanlarına şiddet vakalarında, sağlık çalışanlarına şiddet gösterenlere verilecek olan cezaların caydırıcı olabilmesi, söz konusu caydırıcılığın, sağlık çalışanlarına gösterilen şiddetin azalmasına katkı sağlayabilmesi adına 5237 Türk Ceza Kanunu’nda hekimler ve diğer sağlık çalışanlarına karşı işlenen bazı suçlara ilişkin özel düzenlemelere yer verme gereği ortaya çıkmıştır.
Söz konusu özel düzenlemelerin, özellikle sağlık çalışanlarının en çok maruz kaldıkları hakaret ve tehdit suçlarının, sağlık çalışanlarına karşı işlenmesi halinde nitelikli hal üzerinden ceza verilmesi gerekliliğinin yanı sıra, şiddet vakaları nedeniyle sağlık hizmeti sunumunun aksamasına neden olunması durumunun da ayrı bir suç olarak düzenlenmesi gerekmektedir.
Sağlık çalışanlarına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet vakalarının artması nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılarak caydırıcı cezalara yer verilmesi, hem sağlık çalışanlarının, görevlerini daha huzurlu bir ortamda icra etmesini sağlayacak hem de sağlık hizmeti alan vatandaşların sağlık hizmeti
sunumunun aksaması neticesinde mağdur olmalarının önüne geçilebilecektir. Bu nedenle 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi gerekçeleriyle birlikte sunulmuştur.
Gereğini arz ederiz.
Zekiye BACAKSIZ
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı
GENEL GEREKÇE
Son günlerde ve son yıllarda medyaya yansıyan sağlık çalışanlarına şiddet vakalarında, sağlık
çalışanlarının çok ağır bir şekilde yaralandığı ve hatta öldürüldüğü olaylara şahit olunmaktadır. Ülkemizde her
geçen gün onlarca, her yıl on binlerce sağlık çalışanı şiddete uğramakta, sağlık çalışanları “kasten öldürme,
kasten yaralama, hakaret, tehdit, mala zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme vs.” gibi suçların
mağduru olmaktadırlar. Bu yönüyle sağlık çalışanlarının, görevlerini ifa etmekte iken, hem fiziksel hem de
psikolojik yönden şiddete uğradıkları görülmektedir.
Anayasa’nın 17. ve 56. maddelerinde yer alan düzenlemeler dikkate alındığında, sağlık hakkının temel
hak ve özgürlüklerden olduğu, sağlık hizmeti sunumundan yararlanmanın tüm bireylerin hakkı olduğu
hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Fakat diğer yandan, devletin söz edilen temel hak ve özgürlüğü, bireylere
ulaştırmasında, sağlık hizmeti sunumunun tüm ülke sathında verilmesinde aracılık eden sağlık çalışanlarının da
“güvenli ve huzurlu” bir ortamda sağlık hizmeti verme hakları bulunmaktadır. Aksi durumda sağlık
çalışanlarının her an şiddete uğrayabilme ihtimallerinin bulunduğu bir ortamda huzur ve güven içerisinde
sağlık hizmetinin sunulabilmesinde aracılık edilebilmesi mümkün değildir.
Sağlık çalışanlarının, öncelikle maddi varlıklarını, yani fiziksel olarak kendilerine yöneltilecek saldırılar ile
kendilerine yöneltilen sözlerden duydukları manevi/psikolojik yıkımdan korunmayı düşündükleri bir ortamda
sağlık hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde verilmesi düşünülemez. Sağlık hizmetinin etkin ve verimli olarak
verilebilmesi, ancak sağlık çalışanlarının kendilerini güvenli bir ortamda hissedebilmeleriyle mümkün
olabilecektir.
Sağlık çalışanlarının son 6 yılda maruz kaldığı fiziksel ve psikolojik şiddet vakalarının sayısı dikkate
alındığında, olayların adli mercilere aksetmesine rağmen caydırıcılığın sağlanamadığı, TCK’da yer alan
düzenlemeler ve suçlar için öngörülen cezaların yetersiz kaldığı, TCK’da bu bakımdan bir güncellemeye ihtiyaç
bulunduğu, yapılacak düzenlemelerin hekime şiddet vakalarının sayısını azaltabilecek yeterlilik ve ağırlıkta,
caydırıcı cezaları içermesi gerektiği açıktır. Son 6 yılın istatistiklerinin incelenmesi neticesinde de söz edilen
hususların doğrulandığı görülmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın Türk Tabipler Birliğini, sağlık çalışanlarına şiddet ve beyaz kod bildirimleri ile
bilgilendirmiş olduğu 05.02.2016 tarih ve E.3103 ile 13.05.2017 tarih ve E.11792 sayılı yazı içeriklerinde yer
alan verilere göre;
2012 yılının ikinci yarısından 2017 yılının ilk yarısına kadar geçen süreçte sağlık çalışanlarına karşı
16019’u fiziksel, 36392’si sözel/psikolojik şiddet olmak üzere toplam 52411 şiddet vakasının kayda geçtiği
görülmektedir.
Sağlık Bakanlığı verileri sağlık çalışanlarına şiddetin her geçen gün arttığını göstermektedir. Böyle bir
ortamda sağlık çalışanları, “fiziksel ve sözel/psikolojik şiddet görmeden, darp edilmeden ve hatta ölmeden”
görevlerini ifa etmek istemektedirler. Tek amaçları kendilerine başvuran hastalarını, bir an önce iyileştirmek
olan sağlık çalışanlarının, kendilerine karşı işlenen suçlar nedeniyle şiddete uğrama ve potansiyel bir ölüm
tehlikesi altında çalışmalarına devam edebilmesi, sağlık hizmetinin etkili bir şekilde sunulamamasına ve sağlık
çalışanlarının psikolojik yönden olumsuz etkilenmelerine neden olmaktadır.
Bilindiği üzere sağlık hizmetleri bireylere, kesintisiz 24 saat verilmektedir. Bu süre içerisinde görevlerini
ifa eden sağlık çalışanları, bireylere sağlık hizmetinin verilebilmesi için sahip oldukları birçok değerden
fedakârlık ederek bu yorucu görevi yerine getirmektedirler. Tüm bunların yanı sıra henüz 16.01.2019 tarihinde
Turgutlu Devlet Hastanesinde görevli Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nalan Uygur, hasta yakını tarafından
fiziksel şiddete uğramıştır. Maruz kaldığı şiddet eylemi nedeniyle Uzm. Dr. Nalan Uygur’da kafa travması ve
kaburgada kırıklar oluşmuş olup, fiziksel şiddet mağduru hekim, tedavi için yoğun bakım ünitesine alınmıştır.
Basına yansıyan bu hekime şiddet haberinin, sağlık çalışanına şiddette bir ilk olmadığı gibi son da olmayacağı
açık ve kesindir. Görevlerini ifa eden fedakâr sağlık çalışanlarına karşı şiddete başvurulması, sağlık hizmeti
çalışanlarını daha da yıpratmakta, bu nedenle sağlık çalışanları stres ve anksiyete ile de başa çıkmak zorunda
kalmaktadırlar.
TCK’da yapılacak Kanun değişikliğiyle; belirtilen sorunun, sağlık çalışanlarının en fazla maruz kaldıkları
suç tiplerinden olan TCK’nın “tehdit” suçunu düzenleyen 106. maddesi ve “hakaret” suçunu düzenleyen 125.
maddesinde yapılacak değişiklik neticesinde sağlık hizmeti verilen kamu kurumları ile özel sağlık kuruluşlarında
sağlık hizmeti sunumunda görevli sağlık çalışanlarına karşı bu suçların işlenmesinin “suçun nitelikli hali” olarak
düzenlenmesi, ayrıca TCK’nın 113. maddesinde düzenlenen “kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının
engellenmesi” düzenlemesi içerisinde yapılacak değişiklik ile bu suçun başka bir suçla işlenmesi halinde şiddet
eylemini işleyen failin, bireylerin sağlık hizmeti almasını engellemesi nedeniyle de cezalandırılması yoluyla
çözümlenmesi ve caydırıcılığın sağlanması, TCK 51. Maddesindeki değişiklik ile sağlık çalışanlarına karşı suç
işleyenlerin erteleme hükümlerinden, 5271 sayılı CMK’nundaki değişiklik ile hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasının faydalanamaması amaçlanmaktadır.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1 – Kamu kurumlarında görevli olan ve özel sağlık kuruluşlarında sağlık hizmeti sunumunda çalışmakta
olan sağlık çalışanlarının “tehdit” suçuna maruz kalması neticesinde bu durumun, TCK’nın 106. maddesinde bir
nitelikli hal olarak düzenlenmesi, suçu işleyen kişiler hakkında daha ağır bir cezaya hükmedilerek, caydırıcılığın
sağlanması amaçlanmıştır.
MADDE 2 – Gerek kamu kurumlarında gerekse de özel sağlık kuruluşlarında sağlık hizmeti sunumunda görevli
olan sağlık çalışanlarına karşı görevleri nedeniyle işlenen herhangi bir suç nedeniyle sağlık hizmeti sunumunun
kesintiye uğramasının çok önemli sonuçları olmaktadır. Fakat sağlıkta şiddet sadece kişilere karşı işlenen suçlar
kapsamında değerlendirildiği için sağlık çalışanına şiddet sırasında ve devamında (örneğin şiddete uğrayanların
ya da tanıkların ifadelerinin alınması, adli rapor düzenlenmesi, tutanak hazırlanması gibi) sağlık hizmeti aslında
kesintiye uğramakta, bu sırada sağlık hizmeti almak için (örneğin acil servis müracaatı) sağlık kuruluşuna gelen
ve olayla ilgili olmayan kişiler bu olay nedeniyle dolaylı olarak etkilenmekte ve mağdur olmaktadır. Sayısal
olarak net belirlenememek ve somut bir olgu sunulamamakla birlikte şiddet sırasında sağlık hizmeti alamayan
hastaların da mağdur oldukları gözden kaçan bir gerçektir. Bu maddeyle bireylerin, sağlık çalışanına karşı
işlenen bir suç nedeniyle sağlık hizmeti alamaması durumlarında ortaya çıkacak mağduriyetin yaptırıma
bağlanması amaçlanmıştır.
MADDE 3 – Kamu kurumlarında görevli olan ve özel sağlık kuruluşlarında sağlık hizmeti sunumunda çalışmakta
olan sağlık çalışanlarının “hakaret” suçuna maruz kalması neticesinde bu durumun, TCK’nın 125. maddesinde
bir nitelikli hal olarak düzenlenmesi, suçu işleyen kişiler hakkında daha ağır bir cezaya hükmedilerek,
caydırıcılığın sağlanması amaçlanmıştır.
MADDE 4 – Kamu veya özel sağlık kuruluşlarında sağlık çalışanlarına karşı suç işleyenlerin TCK 51.
maddesindeki erteleme hükümlerinden faydalanamaması amaçlanmıştır.
MADDE 5 – Kamu veya özel sağlık kuruluşlarında sağlık çalışanlarına karşı suç işleyenlerin CMK 231.
maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinden faydalanamaması amaçlanmıştır.
MADDE 6 –Yürürlük maddesidir.
MADDE 7 –Yürürlük maddesidir.
TÜRK CEZA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 1 – 12.10.2004 tarih ve 25611 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun “Tehdit” suçunu düzenleyen 106. maddesinin, suçun nitelikli hallerini düzenleyen 2. fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiştir.
“e) Sağlık mesleği mensubuna karşı görevinden dolayı işlenmesi halinde”
MADDE 2 – 12.10.2004 tarih ve 25611 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun “Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi” suçunu düzenleyen 113.
maddesinin 1. fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“c) Kamu ya da özel sağlık hizmeti sunumunda görevli sağlık mesleği mensubuna karşı, görevi nedeniyle
başka bir suçla birlikte işlenerek, sağlık hizmetinin sunumuna ve bireylerin sağlık hizmeti almasına”
MADDE 3 – 12.10.2004 tarih ve 25611 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun “Hakaret” suçunu düzenleyen 125. maddesinin, suçun nitelikli hallerini düzenleyen 3.
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“d) Sağlık mesleği mensubuna karşı görevinden dolayı işlenmesi halinde”
MADDE 4 – 12.10.2004 tarih ve 25611 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 51. maddesine 1/c fıkrası eklenmiştir:
“c) Suçun sağlık meslek mensubuna görevi nedeniyle işlenmemiş olması”
MADDE 5 – 17/12/2004 tarih ve 25673 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanun’nun 231. maddesine 6/d fıkrası eklenmiştir:
“d) Suçun sağlık meslek mensubuna görevi nedeniyle işlenmemiş olması”
MADDE 6 – Bu Kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 7 – Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.