Kadına Taciz
Yani kadın gece sokağa çıkar, hamileyken parka gider, gündüz bara gider, alkol alır, mini etek giyer, erkeklerle arkadaşlık eder, flört eder, bakışlarıyla ya da bacaklarıyla tahrike teşebbüs eder, Kot pantolonu çok dardır, ruj sürmüştür, güzeldir, uygun davranmadı, edepli değildi. Daha da beteri kuyruk sallamıştır. İşte bu nedenlerle suçludur tacize ve şiddet uğramayı hak etmiştir.
Eh suçlu olduğuna ve hak ettiğine göre de bunlar hukuka uygun olmazsa bile yargılama aşamasında fail için indirim nedenidir.
Trajikomik bir anlatımla şimdi de bir üniversitede video konferans görüşmesinde öğrencileri hakkında "Kızların resimlerini de görüyoruz böylece ha, çaktırma" diyen zihniyeti savunmak ve indirim nedeni için yeni bir suçlu olma ve hak etme gerekçesi daha mı bulduk mu diyeceğiz; öğrenci olma, okuma, video konferansa katılma!
TACİZ NEREDE YOK Kİ?
Tacizin Akademi de olmasına şaşırmamak gerekir. Kadına taciz nerede yok ki? Havuzda, denizde, uçakta, otobüste, evde, işte, metro büste, parkta, sinemada, sokakta. Kısacası karada, havada ve suda.
Hepsi üzücü ama en çok üzücü olan evde aile mensupları ve okulda hocalar tarafından yapılan taciz. Çünkü bu kişiler en çok güvendiğiniz, sevgi ve sevecenlik beklediğiniz ve ayrıca” hocam” dediğiniz kişilerdir.
Tacizin mağduru çocuklarda olabiliyor, çocuk olmayanlarda.
Sözlüklere göre taciz; tedirgin ve rahatsız etme, sıkıntı verme olarak tanımlanmaktadır. Cinsel tacizi ise istenmeyen, hoş karşılanmayan cinsel girişimler olarak, istekler, fiziksel dokunmalar ve cinsel içerikli sözler olarak tanımlayabiliriz.
Israrlı takip, cinsel içerikli şakalar, sözler, okşama, dokunma ve benzeri şekillerde olabilir.
Türk Ceza Kanunu 105. Maddesinin gerekçesine göre:” Cinsel taciz, kişinin vücut dokunulmazlığının ihlali niteliğini taşımayan cinsel davranışlarla gerçekleştirilebilir. Cinsel taciz, cinsel yönden ahlak temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesinden ibarettir” denilmektedir. Bu tanıma göre cinsel tacizi; vücut dokunulmazlığını ihlal etmeden, sözle, internet ve benzeri elektronik araçlarla, yazıyla, mesaj çekerek, hatta bakmakla, el kol işaretleri gerçekleştirmek mümkündür.
Yargıtay kararlarında: “…seni görünce tahrik oluyorum, bir saatine kaç para istiyorsun, evin avlusunda buluşalım, sana içim kıpırdıyor, kanım kaynıyor, yalvarırım günün bir saatini bana ayır, çok güzelsiniz sizinle tanışmak istiyorum” gibi sözler cinsel taciz sayılmış ve aksi kanıda olan yerel mahkeme kararları bozulmuştur.
Yine “güneş herkes için doğar ay ise gece uyumayanlar için, sen bu gece uyuma o gözlerine ben bu gece ay olacağım ve yalnız senin için doğacağım bir tanem” sözleri ve “bir avukata yavrum ne kadar dar elbise giyiyorsun, kıçın başın her yerin ortada” sözleri de cinsel içerikli sayılmamış ama bu kararlar Yargıtay’ca bozulmuştur. Anımsarsanız bir yargıçta duruşmada kadın avukatın etek boyuna takılmıştı.
İnternette bir araştırma yaptığınızda kadınların taciz nedeniyle acı çektikleri ve hatta intihar edenlerin bile olduğu görebiliyorsunuz.
STOCKHOLM SENDROMU MU?
Gazi üniversitesinde geçen olayda “Kızların resimlerini de görüyoruz, çaktırma” diyen Dekan Prof. Dr. Orhan Acar görevinden istifa etmiştir. Olay kamuoyunda-toplum vicdanın da büyük bir tepki ile karşılanmıştır.
Ancak birkaç kişinin “o babamızdır, onu yedirmeyiz” diye ve benzeri twitleri-mesajlarına rastladım.
Bu nedenle de Stockholm sendromunu yani adını yani bir insanın kendisini zora sokan, inciten, üzen, manevi olarak aşağılayan nedenleri görmemesi, zarar görmesine ve ezilmesine rağmen failin yanında yer alması ve onu savunmasını anımsadım.
Stockholm da 1973 yılında yaşanan bir olayda banka soyguncusu tarafından 6 gün boyunca rehin tutulan banka görevlisi kadın suçluya duygusal olarak bağlanmış ve onu savunmuştu.
E. İstanbul Hâkimi İzzet Doğan
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz