Din Görevlilerinin Önemli Bir Sorunu Gündeme Taşındı

Din Görevlilerinin Önemli Bir Sorunu Gündeme Taşındı

Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, din görevlilerine keyfi soruşturma ve disiplin cezaları verilmesinin engellenmesi gerektiğini belirterek basın açıklaması yaptı.

Disiplin soruşturmalarının yasa ve yönetmelik dışına çıkılarak yürütüldüğünü ve buna istinaden ceza verildiğine dikkat çeken Türüt, yasa ve yönetmeliklerin hiç kimseye keyfi uygulama yetkisi ve özgürlüğü vermediğini, buna istinaden yürütülen iş ve işlemlerin kurumu yıprattığına vurgu yaparak şunları söyledi:


“Disiplin soruşturmalarının haksız ve hukuksuz olarak yapıldığını ve verilen disiplin cezalarının din görevlilerinin moral ve motivasyonunu bozarak görevini yapamaz hale getirdiğini birçok defalar söyledik. İlgili makamlara da yazılı olarak ileterek dikkatlerini çektik. Ancak yaptığımız uyarıların dikkate alınmadığını görüyoruz. Öncelikle şunu söylemek isterim ki, yetkililerin dikkatlerini bir kez daha bu yöne çekiyorum; kurum yıpratılıyor. 

Disiplin soruşturması geçirenlerin ve ceza alanların büyük çoğunluğunun yetkili sendika dışındaki diğer sendika üyeleri olması dikkat çekici! Müftülükler ve soruşturmacılar yetkili sendikanın memuru gibi çalışıyorlar! Keyfi soruşturmalar yapılıyor, yalancı tanıkların yetkili sendika üyeleri olmaları şüphe çekiyor! Bu soruşturmalar ve disiplin cezalarıyla din görevlilerini üyesi oldukları sendikalardan istifaya zorluyorlar. Bu mobbingtir. Uluslararası sözleşmelere göre suçtur. Türkiye’de bu sözleşmenin tarafıdır. 

Diyanet Bir-Sen olarak, bugüne kadar üyelerimize açılan soruşturmalardan verilen disiplin cezalarının haksız ve hukuksuz olduğu gerekçesiyle hem İl İdare Kurullarında iptal ettirdik, hem de İdare Mahkemelerinde açtığımız tüm davaları kazanarak üyelerimizin haklılığını ortaya koyduk. Bu da gösteriyor ki, din görevlilerine keyfi soruşturmalar açılıyor, haksız ve hukuksuz olarak disiplin cezaları veriliyor. Din görevlileri yıpratılıyor, mobbing uygulanıyor, moral ve motivasyonları bozuluyor. Bunlar bilerek ve kasten yapılıyor. Bunları yapanlar, yapılmasına vesile olanlar güzide kurumumuzu yıpratıyorlar. Mağdurların idari yargıda kazandığı her dava hazineye zarar olarak dönüyor. Buna neden olanlar Allah katında vebal altındadır. 


Arapça “barış” anlamına gelen İslam, Allah’ın sonsuz merhamet ve şefkatinin tecellisi ile huzuru ve barışı yeryüzüne indirdiği bir dindir. Hoşgörü, sevgi, yardımlaşma ve dayanışma ile Allah’ın merhamet ve şefkatinin hiç unutulmaması gerektiğini herkes bilmelidir. Bunları hatırlaması gereken kurumların başında da şüphesiz Diyanet İşleri Başkanlığı gelir. Ancak uygulamaya baktığımız zaman din görevlilerine zulmeden, haksız ve hukuksuz uygulamalar yapan, hoşgörü, merhamet ve şefkatini esirgeyen yine aynı kurum! Din görevlileri arasında barışı bozmak, haksız olarak ceza vermek, kurumundan soğutmak, en yalın ifadeyle fesat çıkarmaktır! Cenabı Allah, Ra’d Suresi 25’nci ayetinde şöyle buyuruyor: “Allah’a verdikleri sözü pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği bağı koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya işte rahmetten mahrum olmak da onlar içindir; dünyanın kötü sonu da onlar içindir.”

Diyanet İşleri Başkanlığını bir kez daha uyarıyoruz! Soruşturmalar hakkaniyet içerisinde yapılsın. Din görevlileri yıpratılmasın. Müftülükler de görevliler yetkili sendikanın memuru gibi çalışmasınlar! Soruşturma geçirenlere önyargılı yaklaşılmasın ve tanıkların kasten yalan söyleyip söylemedikleri dikkatle takip edilsin. Yalancı tanıklıkta suçtur, yalancı tanıklık yapanlara idari cezalar verilsin ki, hem soruşturma geçirenler mağdur edilmesin hem de böyle durumların önüne geçilmiş olsun. Görevi ne olursa olsun herkesin vicdan, merhamet ve hoşgörülü olması barışı ve huzuru sağlar.”  

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.