MEB, yazılı sınavlara ilişkin merak edilen soruları cevaplayan bir açıklamada bulundu.

Açıklamaya bakınca MEB’in öğrencilere seçenekler sunduğunu ve sınava girip girmeme kararını onlara bıraktığını görüyoruz.

Sınavla öğrencileri değerlendirmiyoruz, diye kestirip atamamış MEB. Ya ne yapmış? Onun yerine topu velilerin-öğrencilerin üzerine atmış. Artık bir güzel rahat nefes almıştır. Oh çekmiştir. Bu da Ziya SELÇUK’un oh çekmesi olsun diyelim. Yoksa binlerce tivit ile istifaya davet edilebilirdi. Aslında ‘‘Ne haliniz varsa görün’’ün Corona dönemi versiyonu diyelim buna... Ve geçelim.

Halbuki her zaman şöyle diyorum: İnovasyon çağında sınavların borusunun ötmeyeceği zamanlara yol alıyoruz. Hem de son sürat... Treni kaçırdık kaçırmaya da yakalar mıyız bilemiyorum. Yakalayamazsak da muasır medeniyetleri seviyesine yükselmek vizyonunu yine deneriz. Eeee şair ne diyor: ‘‘Dene, yenil, yine dene, daha yenil...’’ Yenildik, daha yeniliriz artık. Bakınız, Prof. Dr. Selçuk ŞİRİN bu bağlamda sosyal medya hesabı üzerinden nasıl bir çağrıda bulunuyor: ‘‘Komik değil, trajik de değil. Çünkü izlediğimiz bir film değil. Çocuklarımızın geleceği... Son günler için değil son yıllardaki gündem için genel yorumum bu. #yolayrımındakitürkiye kitabını yazdığım noktadayım. Ülkeyi saçma sapan gündemle meşgul edip içeride günü kurtarıyor olabilirsiniz ama dışarıda başka bir yarış var. Treni değil füzeyi kaçırıyoruz. Tıpkı 19. Yüzyılda sanayileşme trenini kaçırdığımız gibi.’’

Aslına bakılırsa MEB’in bu konularda ileriye bakarak değil, ileriyi görerek cesaretli ve öz güvenli adımlar atması gerekiyor.

Gelin görün ki adetten ve usulden olduğu için yazılı sınavlara giren girsin deyip işi öğrencilere ve velilere bırakarak ne denli ürkek ve çekingen davrandığını görmüş oluyoruz. MEB bir türlü alışılmıştan vazgeçemiyor ve kendini sıyıramıyor. Çığır açmak için önüne gelen fırsatları bir bir ıskalıyor. Çıtayı yükseltmek ise hak getire zaten.

Bakınız yıllar önce ders sürelerini kısaltın, sınavları kaldırın diye çağrıda bulunmuştum.

İçinde bulunduğumuz şartlar ders sürelerini kısalttırdı.

Sınavları törpüledi.

Siz zamana uymazsanız zaman size kendini dayatır. Kanun gibidir bu.

Bir müddet sonra sınavın esamesi okunmayacak.

Hatta okulsuzluğa doğru yol alıyoruz.

Ama MEB yalnızca izlemekle yetiniyor olup bitenleri.

Ve eski köye yeni adet getirmemek için kılı kırk yarıyor.

Okulsuzluk derken bu dönemin mantığında ve felsefesinde okullar olmayacağını ifade ediyorum. Yoksa okul dediğimiz engin ve derin bir kavram... Bir kalıba sokuldu insan eliyle yüz yıllardır.

Yıllar yıllar öncesinde bir yazımda da sadeleştirin eğitimi diye bir çağrıda bulundum.

Eğitim o denli karman çorman ki kimse anlamıyor.

Herkes ezbere iş yapan konumunda... İdrak yok.

Derslerin içerikleri bilgiden ayıklanarak yorumla ve muhakemeyle doldurulmalı.

Herkes kendi yönünü tayin edebilmeli.

Eninde sonunda kapısına dayandığımız yer sınavlar olacaktır.

Ve sınavlar Z kuşağının fetvası ile haledilerek tahtından edilecektir.

Saygılarımla...

Yusuf Sevingen