Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

TEOG’dan ‘Parasız Eğitim’e Geçiş (PEG) Mi?

TEOG’dan ‘Parasız Eğitim’e Geçiş (PEG) Mi?

Müsteşarımız Sayın Yusuf TEKİN dedi ki: ‘’Öğrencilerimiz, liselere ilgi ve yeteneklerine göre yerleştirilecek. ‘’

Bu sözlerden anlaşılacağı üzere liselere geçişte bir sınav sistemi olmayacak artık.

Bu esas ile bir hazırlık ve çalışma içinde olunduğu, liselere geçişte bu esasta bir anlayış ve bakış ile bir sistemin üretilip geliştirileceğini öngörebiliriz.

Aslında, sınavsız her sistem, adil ve eşit bir düzeni koruyup kolladığı müddetçe sorun teşkil etmez ve kimselere rahatsızlık vermez.

Eğer ki ‘parasız eğitim’ sloganında ve mottosunda samimi ve inançlı isek, sınavsız her sistem, bu sloganımıza olumlu bir karşılıktır ve kesinlikle desteklenmelidir.

Elbette, eksiklerimiz-gediklerimiz-açmazlarımız var, bunun için halihazırda bir altyapımız yok ve eğitim-öğretim ortamımız bu yeni düzene hazır/hazırlıklı değil. Bu görüşlerin hepsi, kabulümdür zaten.

Ama konuyla ilgili önceki yazımda da ifade ettiğim üzere bir yerden başlamalıyız, paralı eğitimin belini kırıp parasız eğitime geçiş yapabilmeliyiz ve bu sınavsız düzenin ayağı yere sağlam basar duruma gelmesi için ısrarlı, inançlı ve samimi olmalıyız. ‘Ben yaptım, oldu.’ anlayışı ile değil, çoğulcu katılım anlayışı ile bu düzeni yürütüp ortama adapte etmeli ve sistemin içine yerleştirmeliyiz. ‘Olmadı, değiştir’ anlayışı içinde olursak, her yeniliğimiz sadece yıkıcı özelliğini hissettirir bizlere ve her yeniliğin yapıcı özelliğini göremeden değişip gittiğine tanıklık ederiz.

En başta şunda anlaşalım, sınavlar, eğitim-öğretim ortamında ‘paralı bir düzen’ inşa ediyor. Böylece, özel dersler, o sınava hemencecik adapte olup kanalize olan ve sınav kitapları basıp bunları satan yayınevleri/aracılar, özel etüt merkezleri de bu düzenin birer parçaları oluyor. Zaten, eğitim-öğretim ortamında, sınavlı sistemler, devletin verdiği eğitim-öğretimi eksik ve kusurlu gösteren ya da bu algıyı insanların zihinlerinde ortaya çıkaran, hatta yerleştiren bir kapıyı aralıyor. Aralanan bu kapıları açıp içeri giren veliler, birden kendilerini özel derslerin, özel etüt merkezlerinin ve yayınevlerinin kucağında buluyor. Veli : ‘Çocuğum, sınav derslerinde başarılı olsun, sadece o dersleri anlayıp kavrasın, o derslerden yapılan testlerde doğrularını çoğaltsın.’ diyerek çocuğunun geleceği ile ilgili yalnızca bir noktaya odaklanıyor. Sanki, eğitim-öğretim ortamı bir noktadan müteşekkil. Hal böyle olunca, çocuğunun hayali ya da ilgi-yeteneği hep göz ardı ediliyor. Veli, buna mecbur bırakılıyor. Veli, para akıtmadan eğitim-öğretim yazıcısından çıktı alamıyor. Buna da inandırılıyor. Çarklar da bu inancın değirmenine su taşıyor. PARA, SANKİ EĞİTİM-ÖĞRETİM MÜREKKEBİ MÜBAREK. Eğitim ortamında böyle bir görüntü var iken, çocuklar nasıl hayallerini çizebilsin, yeteneklerini nasıl keşfedebilsin, ilgisini nasıl görebilsin, öyle değil mi? Zaten, öğrenci için öğrenim hayatının ortalarına ya da sonlarına doğru ne hayal kalıyor ne yetenek. Hepsi de, bu düzen içinde uçarak yok olup gitmiş.

VE BİLİNMELİDİR Kİ, BU BAĞLAMDA, HAYALİNE DEĞİL, PARASINA VE SINAVLARDA ALDIĞI PUANLARA GÜVENEN VE İNANAN BİR ÖĞRENCİ KİTLESİ DEVAMLI YER DEĞİŞTİRİP DURUYOR SİSTEM İÇİNDE. İŞTE TAZE BEYİNLER VE HAYALLER VE YETENEKLER, SİSTEM İÇİNDE HEP BÖYLE ÇÜRÜTÜLÜYOR.

Bu düzen içinde de, çocuklarımız hayallerinin peşinden değil, sistemin içindeki sınavların peşinden gidiyor, o sınavlar adeta kaderlerine yön veriyor. BİR SINAV YA DA BİRKAÇ SINAV, İNSANLARIN KADERLERİNİ TAYİN YETKİSİNE SAHİP OLUYOR. SINAVLAR, YETKİLERİNE DAYANARAK, YETKİLERİ ÖLÇÜSÜNDE ÇOCUKLARIMIZA BİR YOL HARİTASI ÇİZİYOR VE MESLEK TAYİN EDİYOR. BU MECBURİYET DÜZENİ İÇİNDE, ÇOCUKLARIMIZ KIVRANIYOR, DEBELENİYOR, BOCALIYOR, AFALLIYOR, ALLAK BULLAK OLUYOR VE PARALANIYOR.

Ayrıca ifade etmeliyim ki, eğitim-öğretim ortamında, okul-öğretmen kalitesindeki fark dengelenmediği müddetçe sınavsız bu sistem de tutulmayabilir ve tutmayabilir. Onun için tüm liselerin kalitesini bir standarta kavuşturmak gerekiyor. Bu noktada, her lise, her aileyi tatmin eder bir seviyede ve kalitede olmalıdır. Yoksa, aileler, kaliteli lise yollarını arar ki, bu durum da sistem içinde haksızlık ve adaletsizlik doğurabilir. O ZAMAN KAŞ YAPAYIM DERKEN GÖZ ÇIKARMIŞ OLURUZ.

Sonuç olarak, dilerim, bu yenilik, ‘PARASIZ EĞİTİM’ düzeninin bir köşe taşı gibi bir rol üstlenir, yol ve çığır açar. Veli, para akıtmadan çocuğunun öğrenim hayatı içinde ilgi-yetenekleri doğrultusunda bir yerlere gelebileceğine inanır ve bu inançla sisteme karşı bir güven içinde olur.

Unutmayınız, para ile okunan, para için okunan bir öğrenim hayatı içinden parayı esas alan bir nesil hayata katılır. Bu nesil, paralı eğitimin çıktısı olmuş olur ki, işte asıl üzerinde durup çözüm bulmamız gereken yer burasıdır.

Parayı, eğitim paydaşlarını paralamadan tereyağından kıl çeker gibi eğitim-öğretim ortamından sıyırıp almak lazım. ONUN İÇİN PARASIZ OKUYAMAYAN, PARASIZ LİSELERE GEÇİŞTE BAŞARILI OLMAYAN, PARA OLMAYINCA OLMAYAN BİR SİSTEM, BENCE ARIZALIDIR, SAYIN TEKİN’İN SÖYLEDİKLERİ BU ARIZANIN TAMİRİ İÇİN BİR ÇÖZÜM SUNMAKTADIR.

Saygılar...

Yusuf SEVİNGEN
KamuAjans.com - Özel Haber

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR