Sınavlar Olmazsa Yardımcı Kitaplar da Olmaz
MEB, bütün illere yardımcı ve kaynak kitap alımı ile ilgili bir yazı gönderdi.
Yazının içeriğinde neler var pekala?
Uyarılar ve velilere dönük yardımcı kitap zorlamasına soruşturma açılacağına dair ihtar var.
Kime bu uyarılar ve ihtar?
Öğretmenlere.
Hangi öğretmenlere?
Sınava hazırlık sürecinde yardımcı ve kaynak kitabı olmazsa olmaz gören öğretmenlere. Allah’ım nasıl bir şartlanmışlık bu! Ama klasik bir şartlanma yani ta geçmişten süzülüp gelen...
Tabii bu öğretmen arkadaşlarımın bir kısmı velileri zorlamadan bir kısmı da zorlayarak velilere yardımcı ve kaynak kitap aldırıyor. Bazı okul idarelerinin top kağıdı, kalem gibi kırtasiye malzemesi ve temizlik ürünleri aldırması üzerine gelen yardımcı ve kaynak kitap bombardımanı bazı velileri çileden çıkarıyor. Hak verilebilir elbette. Zira bazı veliler, bunu maddi külfet olarak değerlendiriyor.
Bazı veliler ise öğretmene hak veriyor. Yani, bu konuda veliler arasında tam bir mutabakat yok.
Bir kısım öğretmen ve veli, klasik sınav şartlanmışlığı ile yardımcı ve kaynak kitaptan asla vazgeçemiyor. Bu konuda tam bir uzlaşı içindeler. Dilerseniz, binlerce yazı gönderiniz, onlar bildiklerini okumaya devam edeceklerdir. Psikolojik olarak o derece klasik sınav şartlanmışlığı var. Onlara da hak verilebilir elbette.
Az da olsa bazı öğretmenlerin bu klasik sınav şartlanmışlığını özel ders, yayınevlerine kitap hazırlama gibi işlere girip fırsatçılık yaparak kullandığını yani bundan nemalandığını biliyoruz.
Hatta bu öğretmenler, MEB ortamında öyle bir iklim ve algı yaratıyor ki ‘şu ya da bu yayınevi olmazsa DOKTOR, ÖĞRETMEN, HAKİM, MÜHENDİS olamazsınız; şu ya da bu yayınevi olmazsa Fen Lisesi, nitelikli bir Anadolu Lisesi olmaz.’ gibi düşüncelerin ekmeğine yağ sürüyorlar. Alttan alta MEB’in kitaplarını, normal derslerini yetersiz gösteriyorlar. Yetersiz olduğunu ben de düşünüyorum ama onlar gibi klasik sınav şartlanmışlığının değirmenine su taşımıyorum. Ya da bu şartlanmışlığı istismar etmiyorum. Ya da bu şartlanmışlıktan kazanç sağlamıyorum. Ya da yayınevlerini ballandıra ballandıra anlatmıyorum. Ya da yayınevlerini olmazsa olmaz öğretim materyalleri olarak göstermiyorum. Zaten bu yayınevlerinin derdi eğitim asla olamaz. Ben, yayınevlerini sınavlardan çıkan cinlere benzetiyorum. O cinin (kimi zaman hin) ağzından çıkan ilk vaadi: ‘Dile benden ne dilersen!’ Bu vaat ile insanları kuşatıyor ve göz boyuyor.
Aslında ifade etmeliyiz ki MEB’in söz konusu konu ile ilgili ilk uyarı yazısı değildir bu. Ama yukarıda da dediğimiz üzere bazı hak verdiğimiz nedenlerden dolayı herkes yıllardır bildiğini okuyor. Herkes kazandığına bakıyor. Kimse bu işten çocuklar kazanıyor mu? diye sorgulamıyor. Test kitapları çocukların doğal zekasını ve hayallerini yiyip bitiriyor. Çocuklarımızın en iyisi de en kötüsü de sınavların olduğu bu kara düzen içinde asla ama asla doğal zekasının sınırlarını zorlayamıyor. Kimisi ATIL insan kimi de ATANAN insan oluyor. VE BİR MÜDDET SONRA yapay zekadan farkları kalmıyor. Yapay zekaların insan hayatlarına girmeleriyle de bir işlevleri kalmayacak. Ne olacaklar? İşte o zaman görülecek ne olmaları gerektiği... Ama o günlere bugünden hazırlanmıyoruz.
Bu çağda test kitapları ile her gün aç ve tok karnına ‘BİLGİ HAPLARI’nı çocuklarımıza yutturmaya devam ediyoruz. Buna ne kalp ne zihin dayanır. Dayanmıyor da zaten. Bazı çocuklarımız, bu test kitaplarının, özel derslerin, okul kurslarının arasında kendilerini kaybediyorlar (bazen takip ettikleri bu kitaplar arasında öğretmenler bile kendilerini kaybediyorlar). Beyinleri uyuşuyor, kalpleri taşlaşıyor. Ruhsuz bir beden içinde perişan oluyorlar. Yaşamı kaçırıyorlar. Bir kıskacın içinde her bakımdan kendilerini daraltıyorlar. Cevherlerini yitiriyorlar.
Onun için MEB’e bu konuda bir önerim olacak. O da:
‘KALDIRIN SINAVLARI AŞAMA AŞAMA. GÖRÜN O ZAMAN BİR YAYINEVİ KALIYOR MU? BİR YARDIMCI VE KAYNAK KİTAP KALIYOR MU? VE DOĞAL ZEKANIN ÖZGÜRLÜĞÜ İLE NE CEVHERLER ÇIKIYOR İÇİMİZDEN... ’
Not: Her ders yılının başında temizlik malzemesi aldıran müdürlere ve kaynak kitap aldıran öğretmenlere kızan velilerin şikayetleri üzerine MUTAT-RUTİN bir uyarı yazısı ile harekete geçen MEB’in veliye zorla yardımcı kitap aldıran öğretmenlere bayrak açmak yerine bu konuyu kökten çözecek daha büyük adımlar atmasını bekliyoruz. 15 EKİM BÜYÜK GÜN OLSUN... Yoksa yazılar prosedür olarak kalır. Test kitapları da prospektüs (bu çağda hala prospektüs olması geride olduğumuzu kanıtlar, diye düşünüyorum) olur. Ara sıra zıtlaşsalar da prosedür ile prospektüs gül gibi geçinir gider.
TESTLER, GELİŞTİRMEZ... TEST KİTAPLARI, STANDART VE ORTALAMA YAPAR... TESTLER, BİR ÖĞRENCİYİ BİR KONUDA DERİNLEMESİNE ASLA GÖTÜREMEZ... BUNU DOĞAL ORTAMLARDA YAPILAN EĞİTİMLER KAZANDIRIR... DOĞAL ZEKA ANCAK BÖYLE ÖZGÜRLEŞİR...
Saygılar...
Yusuf SEVİNGEN
Yazının içeriğinde neler var pekala?
Uyarılar ve velilere dönük yardımcı kitap zorlamasına soruşturma açılacağına dair ihtar var.
Kime bu uyarılar ve ihtar?
Öğretmenlere.
Hangi öğretmenlere?
Sınava hazırlık sürecinde yardımcı ve kaynak kitabı olmazsa olmaz gören öğretmenlere. Allah’ım nasıl bir şartlanmışlık bu! Ama klasik bir şartlanma yani ta geçmişten süzülüp gelen...
Tabii bu öğretmen arkadaşlarımın bir kısmı velileri zorlamadan bir kısmı da zorlayarak velilere yardımcı ve kaynak kitap aldırıyor. Bazı okul idarelerinin top kağıdı, kalem gibi kırtasiye malzemesi ve temizlik ürünleri aldırması üzerine gelen yardımcı ve kaynak kitap bombardımanı bazı velileri çileden çıkarıyor. Hak verilebilir elbette. Zira bazı veliler, bunu maddi külfet olarak değerlendiriyor.
Bazı veliler ise öğretmene hak veriyor. Yani, bu konuda veliler arasında tam bir mutabakat yok.
Bir kısım öğretmen ve veli, klasik sınav şartlanmışlığı ile yardımcı ve kaynak kitaptan asla vazgeçemiyor. Bu konuda tam bir uzlaşı içindeler. Dilerseniz, binlerce yazı gönderiniz, onlar bildiklerini okumaya devam edeceklerdir. Psikolojik olarak o derece klasik sınav şartlanmışlığı var. Onlara da hak verilebilir elbette.
Az da olsa bazı öğretmenlerin bu klasik sınav şartlanmışlığını özel ders, yayınevlerine kitap hazırlama gibi işlere girip fırsatçılık yaparak kullandığını yani bundan nemalandığını biliyoruz.
Hatta bu öğretmenler, MEB ortamında öyle bir iklim ve algı yaratıyor ki ‘şu ya da bu yayınevi olmazsa DOKTOR, ÖĞRETMEN, HAKİM, MÜHENDİS olamazsınız; şu ya da bu yayınevi olmazsa Fen Lisesi, nitelikli bir Anadolu Lisesi olmaz.’ gibi düşüncelerin ekmeğine yağ sürüyorlar. Alttan alta MEB’in kitaplarını, normal derslerini yetersiz gösteriyorlar. Yetersiz olduğunu ben de düşünüyorum ama onlar gibi klasik sınav şartlanmışlığının değirmenine su taşımıyorum. Ya da bu şartlanmışlığı istismar etmiyorum. Ya da bu şartlanmışlıktan kazanç sağlamıyorum. Ya da yayınevlerini ballandıra ballandıra anlatmıyorum. Ya da yayınevlerini olmazsa olmaz öğretim materyalleri olarak göstermiyorum. Zaten bu yayınevlerinin derdi eğitim asla olamaz. Ben, yayınevlerini sınavlardan çıkan cinlere benzetiyorum. O cinin (kimi zaman hin) ağzından çıkan ilk vaadi: ‘Dile benden ne dilersen!’ Bu vaat ile insanları kuşatıyor ve göz boyuyor.
Aslında ifade etmeliyiz ki MEB’in söz konusu konu ile ilgili ilk uyarı yazısı değildir bu. Ama yukarıda da dediğimiz üzere bazı hak verdiğimiz nedenlerden dolayı herkes yıllardır bildiğini okuyor. Herkes kazandığına bakıyor. Kimse bu işten çocuklar kazanıyor mu? diye sorgulamıyor. Test kitapları çocukların doğal zekasını ve hayallerini yiyip bitiriyor. Çocuklarımızın en iyisi de en kötüsü de sınavların olduğu bu kara düzen içinde asla ama asla doğal zekasının sınırlarını zorlayamıyor. Kimisi ATIL insan kimi de ATANAN insan oluyor. VE BİR MÜDDET SONRA yapay zekadan farkları kalmıyor. Yapay zekaların insan hayatlarına girmeleriyle de bir işlevleri kalmayacak. Ne olacaklar? İşte o zaman görülecek ne olmaları gerektiği... Ama o günlere bugünden hazırlanmıyoruz.
Bu çağda test kitapları ile her gün aç ve tok karnına ‘BİLGİ HAPLARI’nı çocuklarımıza yutturmaya devam ediyoruz. Buna ne kalp ne zihin dayanır. Dayanmıyor da zaten. Bazı çocuklarımız, bu test kitaplarının, özel derslerin, okul kurslarının arasında kendilerini kaybediyorlar (bazen takip ettikleri bu kitaplar arasında öğretmenler bile kendilerini kaybediyorlar). Beyinleri uyuşuyor, kalpleri taşlaşıyor. Ruhsuz bir beden içinde perişan oluyorlar. Yaşamı kaçırıyorlar. Bir kıskacın içinde her bakımdan kendilerini daraltıyorlar. Cevherlerini yitiriyorlar.
Onun için MEB’e bu konuda bir önerim olacak. O da:
‘KALDIRIN SINAVLARI AŞAMA AŞAMA. GÖRÜN O ZAMAN BİR YAYINEVİ KALIYOR MU? BİR YARDIMCI VE KAYNAK KİTAP KALIYOR MU? VE DOĞAL ZEKANIN ÖZGÜRLÜĞÜ İLE NE CEVHERLER ÇIKIYOR İÇİMİZDEN... ’
Not: Her ders yılının başında temizlik malzemesi aldıran müdürlere ve kaynak kitap aldıran öğretmenlere kızan velilerin şikayetleri üzerine MUTAT-RUTİN bir uyarı yazısı ile harekete geçen MEB’in veliye zorla yardımcı kitap aldıran öğretmenlere bayrak açmak yerine bu konuyu kökten çözecek daha büyük adımlar atmasını bekliyoruz. 15 EKİM BÜYÜK GÜN OLSUN... Yoksa yazılar prosedür olarak kalır. Test kitapları da prospektüs (bu çağda hala prospektüs olması geride olduğumuzu kanıtlar, diye düşünüyorum) olur. Ara sıra zıtlaşsalar da prosedür ile prospektüs gül gibi geçinir gider.
TESTLER, GELİŞTİRMEZ... TEST KİTAPLARI, STANDART VE ORTALAMA YAPAR... TESTLER, BİR ÖĞRENCİYİ BİR KONUDA DERİNLEMESİNE ASLA GÖTÜREMEZ... BUNU DOĞAL ORTAMLARDA YAPILAN EĞİTİMLER KAZANDIRIR... DOĞAL ZEKA ANCAK BÖYLE ÖZGÜRLEŞİR...
Saygılar...
Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.