Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

‘Öteki’ ve ’Bizimki’ Diye Ayrılan Bir Eğitim Ortamı

‘Öteki’ ve ’Bizimki’ Diye Ayrılan Bir Eğitim Ortamı

Ülkemizde, 4+4+4 eğitim sisteminin uygulanması ile birlikte imam hatiplerin ortaokul kısımları yeniden açıldı ve İmam Hatipler hem ortaokul hem de lise düzeyinde ülke sathında hızla yaygınlaşmaya başladı. İmam hatiplerin yaygınlaşması, özellikle sosyal hayatta İslam’ın yayılması sonucunu verdi mi işte orası tartışmalı. İmam hatiplerin yaygınlaşmasına paralel gençler arasında İslam’ın yerine deizmin yayılması bu tartışmayı daha da alevlendiriyor.

Gençler arasında baş gösteren deizm inancı, hızla böyle bir eğilimin gençler arasında yayılması, müslüman er kişiye değil her kişiye yani bizlere, İslam’ı imam hatiplerde değil, yaşam okulunda öğretme ve gösterme sorumluluğu/görevi yüklüyor. Bunun için ise bedenine sakalı-cübbeyi-sarığı-misvakı yüklenen bir müslümandan ziyade ruhuna doğruluğu-dürüstlüğü-iyiliği-erdemli davranışları-ahlakı yüklenen bir müslüman gerekiyor bizlere. Böyle bir müslüman, yalnızca imam hatip sınırları içinde değil, yaşam sınırları içinde de yetişebilir.

İfade etmeliyim ki, imam hatip etiketi ile değil, yaşam sınırları içinde tek Allah inancına ve teslimiyetine bağlı olarak, kur’an-i bir kimlikle gösterilen doğruluk-dürüstlük-iyilik-ahlaklı ve erdemli davranışlar ile bir kimseyi müslüman olarak görmeliyiz. Unutmayınız ki, şekilsel ya da bedensel okumalar ya da tanımalar, bizleri zannın ve önyargının esaretinde ya da kıskacında yanıltabilir.

Her neyse, nerede kalmıştık, imam hatiplerin yayılmasında. İmam hatiplilerin haksızlığa maruz bırakılmaması için imam hatip lisesi çıkışlı olanların üniversiteye giriş sınavlarındaki puanlamada maruz kaldıkları haksız durum ortadan kaldırıldı. Ve imam hatiplerin iyileştirilmesi için ödeneklerinde artışlar yapıldı. Tüm bu yapılanlara rağmen, imam hatiplerin özellikle lise kısımlarına, TEOG’da başarılı olmuş öğrenciler pek ilgi göstermedi. Böylece, imam hatiplere, hedef kitlenin istendik oranda yönelim göstermediği görüldü. Eğitim-öğretim kurumları arasında imam hatiplere sunulan birtakım ayrıcalıklar ve el birliği ile yapılan yoğun tanıtım programları bile ilginin ve yönelimin imam hatiplere çekilmesinde etkisiz kaldı.

Hal böyle olunca, imam hatiplerin eğitim kalitesini artırabilmek için Fen ve Sosyal Bilimler Lisesi müfredatının uygulanacağı proje imam hatip liseleri uygulaması hayata geçirildi. Bakıldığında anlaşılacağı üzere bu tür imam hatipler, askeri-sivil (yargı, mülkiye vs...) bürokrasinin insan kaynağı olma ve kapatılan askeri liselerin boşluğunu doldurma yolunda ilerleyeceği izlenimi veriyor. Elbette, her imam hatiplinin bürokraside yer alma hakkı bulunuyor, ama bunun bir ölçüsü ve dengesi olmalıdır. Ne yazık ki, bu dengenin ve ölçünün gözetilmediği, diğer okul çıkışlı olanlara dolaylı ve doğrudan haksızlıklar yapıldığı ve onların ikinci sınıf muamele gördüğü gibi birtakım anlamalara/anlaşılmalara sahibiz. Şöyle ki;

Bazı illerimizde, yeni açılan imam hatip proje okullarına TEOG’da çok başarılı olmuş öğrencileri çekebilmek için şu yollar izleniyor:

1- YEP’i 500 (tam puan) ya da 500’lere yakın olan öğrencilerin bu okulları tercih etmeleri için okulun tüm öğrencilerine burs imkanı verdiği söyleniyor. Ama Fen ve Sosyal Bilimler ya da Anadolu Liselerine yerleşen tüm öğrenciler için böyle bir imkan yok. Yoğun şekilde dini eğitim programlarının uygulanmadığı okullara yönelik yapılan negatif ayrımların hissedilir derecede olması, hem üzücüdür hem de can sıkıcıdır.

2- Fen Lisesini düşünen öğrencilerin ve velilerinin birtakım ayrıcalıklar ile imam hatip proje okuluna yönelimi sağlanırken, ayrıcalıklar ile ikna olmayan bazılarına da çevresel baskılar ve zorlamalar yapıldığı ifade ediliyor.

3- Bazı okul yöneticilerinin ve öğretmenlerinin, lise tercihinin yapıldığı dönemlerde özelikle hedef kitle olan öğrencilere dönük imam hatip proje okulu güzellemesi yaptığı belirtiliyor. Güzelleme yapmayanların ise uyarıldığına dair haberler geliyor. Yani, taşradaki milli eğitim bürokrasisi ve okullardaki yönetici ve öğretmen eliyle topyekün bir şekilde proje imam hatip okulları tanıtımı seferberliği yapılıyor. Bu tanıtımlara elbette karşı değiliz, ama şu soruları da ilgililere ve yetkililere yöneltmeden geçemiyoruz: Proje okulları tanıtımı kadar diğer okulların tanıtımı için de seferber olunuyor mu? TEOG’da çok başarılı çocukların, tercih hakkı var, lakin bu çocukların tercih özgürlüğü var mı, yoksa özgür iradelerine ipotek mi konuluyor? Eğitim öğretim ortamında fırsat eşitliği için tüm eğitim kurumlarına ve tüm eğitim kurumlarından çıkışlılara eşit ve adil davranmak var iken, eğitim öğretim sahasında neden her dönem ayrıcalıklı eğitim kurumları inşa ediliyor ve ayrıcalıklı sınıflar oluşturuluyor?

4- Proje imam hatip okullarının eğitim kalitesinin artırılması ve güçlü/etkili tanıtımı yolunda tecrübeli ve bilgili-donanımlı Fen/Sosyal Bilimler/Anadolu Lisesi öğretmenlerinin bu proje okullarına görevlendirilmelerinin yapıldığı dile getiriliyor. Fen Lisesi öğretmenlerinin ya da diğer başarılı öğretmenlerin öğrencilerinden koparılması sizce ne kadar doğru, haklı ve adaletli? Proje imam hatip okullarındaki öğrenciler kadar kaliteli eğitim alma hakkına sahip değil mi diğer öğrenciler? Ve bu diğer (öteki) öğrencilerin devlete olan sadakatinden mi kuşkulanılıyor?

5- İmam hatip proje okullarının tanıtımına ve güçlü/etkili tanıtımları için atılan adımlara bakıldığında insan şunu demeden edemiyor: ‘’DİĞER LİSELER İKİNCİ SINIF MI?’’ Diğer liselerimiz de proje imam hatip okulları kadar değerli değil mi? Diğer lise öğrencilerimiz de bizim çocuklarımız ve geleceğimizi emanet edeceğimiz kuşaklar değil mi? KUŞKUMUZ MU VAR BUNDAN?

Sonuç olarak, bilinmelidir ki, imam hatiplerin yaygınlaşması, İslam’ın yayılması anlamına gelmez. İmam hatiplerin yaygınlaşması, devlet hayatında liyakatın, adaletin ve sadakatin yerleşeceği anlamına da gelmez, aksine yanlış kurulan bir aidiyet bağı ile kendi içinde kadrolaşmaya dayalı birçok riski de barındırabilir. İmam hatiplerin yaygınlaşması, sosyal hayatta dürüstlüğün, doğruluğun ve ahlakın tutacağının/prim yapacağının da garantisi/teminatı değil.

İslam’ın erdemli davranışlar ile iyilik ve doğruluklarla yayılması, devlet hayatında ve sosyal hayatta yukarıda saydığımız niteliklere/özelliklere kavuşması, ancak ve ancak yalnızca kur’an-i bir yaşamla ve TEK GÜÇ SAHİBİ VE TEK EGEMEN OLAN ALLAH’a teslimiyet ve ölçü-denge sağlayan adil/eşit mekanizmalar ile mümkün kılınabilir.

Özellikle proje imam hatip okullarına sunulan bu ayrıcalıklar, eğitim-öğretim ortamında barışı bozar, eğitim-öğretim ortamında düzeni bozar, eğitim-öğretim ortamında ölçünün ve dengenin ayarının kaçmasına neden olur. Ve eğitim-öğretim ortamında, ayrıcalıklı bir zümre, ÖTEKİLEŞTİRİLEN bir sınıf oluşmasına sebep olur. LÜTFEN, EĞİTİM-ÖĞRETİM ORTAMINDAKİ BU İLLETLERİN SEBEBİ OLMAYIN... VE ARTIK EĞİTİM-ÖĞRETİM ORTAMINA ADİL/EŞİT DAVRANIN... ANAFORDAN ÇIKIŞIMIZ, ANCAK BÖYLE OLABİLİR...

Not: Ne devlet hayatında ne de sosyal hayatta, BİZİ ‘öteki’-‘bizimki’ diye ayrıştırmayın ve ayırmayın lütfen... Artık, bu ülke insanı, bu ülke evlatları, bu muameleden bıktı...

Saygılar...

Yusuf SEVİNGEN
KamuAjans.com - Özel Haber

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR