Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

Öğretmenin Askerlikte Maaşı/Corona Maaşı?

Öğretmenin Askerlikte Maaşı/Corona Maaşı?

Merhaba değerli okuyucu,

Anayasa’nın 10. maddesinde eşitlik ilkesi icabı herkes yasalar önünde eşittir.

Herkes T.C. yurttaşı ise aynı muameleye tabidir. Öyle olmalıdır.

Ama gelin görün ki ülkemizde Anayasa’nın 10. maddesinin icabı yerine getirilmiyor.

Kağıtta insanlar eşit görünse de gerçek hayat ifade özgürlüğünün sınırlarını aşmamak kaydıyla kulağımıza eğilerek şöyle fısıldıyor: ‘‘İnsanlar eşittir ama bazı insanlar daha eşittir.’’

Ülkemizin en büyük meselesi, kağıtta yazılı olanlarla gerçek hayatta yaşananların bir türlü bağdaşamamasıdır.

Anayasa, yasa, yönetmelik, genelge gerçek hayatta bazı insanlara borusunu öttüremiyor. Binaenaleyh bazı insanlar hep daha eşit olarak payidar kalacağa benziyor. Attila İlhan tabiri ile Gazi Paşa ne demişti halbuki: ‘‘Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’’ Tabii Gazi Paşa’nın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ‘‘İnsanlar eşittir, bazı insanlar daha eşittir.’’ gerçek hayat pratiği ilkesi ile ilelebet payidar kalmasını hayal ettiğini ya da arzuladığını asla aklımızın ucundan geçirmiyoruz. Lakin görünen köy de kılavuz istemez. Türkiye Cumhuriyeti, başlangıcından bu zamana değin hep bu pratiğin, nepotizm damarından akan kanın nesillerden nesillere aktarımı ile sancılarını ve acılarını çekiyor. Osmanlı’nın bilhassa son dönemi cabası zaten...

Oysa Gazi Paşa, eşit yurttaşlığı cumhuriyetin ilanından sonra devletin merkezine konumlandırmıştı. Çünkü bu konuyu önemsiyordu, cumhuriyetin olmazsa olmaz bir değeri olarak kabul ediyordu. Bunu bir vizyon olarak çizip devlet yöneticilerinin bu yoldaki misyonunu ortaya koyuyordu. Gelin görün ki cumhuriyetin ve demokrasinin nimetleriyle gücüne güç katanlar, her dönem imtiyazlı halleriyle eşit yurttaşlık ilkesine halel getirdiler ve getirmekteler. İmtiyazlı sınıfların hakları, apayrı bir dalda aşık atarken halkın hakkı hak getire... Halka tadımlık hak kalıyor zaten. Ban çek, ban çek... Halkın haktan nasiplenme yöntemi... Bal tutanlar parmağını yalıyor zaten, orası apayrı dedik ya...

Bakınız değerli okuyucu,

İsterseniz monolog ile değil, diyalog ile yazımızı sürdürelim:

- Bir öğretmen askere gideceğini kurumuna bildirmek zorunda mıdır?
- Tabii ki. İbraz mühim...
- Bir öğretmen askere giderken ilişiğini keser mi?
- Elbette. İbraz zaruri... İbraz, ilerisi için ibra demektir zira.
- Bir öğretmen askerdeyken maaşını alır mı?
- Zinhar...
- Bir öğretmen askerdeyken ilçe ya da il milli eğitim müdürlüğü, acıyarak ya da insafa gelerek öğretmenin sigortasını yatırır mı?
- Asla... Askerden dönüşte neyse ödemesi gereken para miktarı bunu cebinden ilgili mercilere öderse emekliliğe sayılır yoksa asla... Nerede görülmüş!
- Bir öğretmenin eşi çalışmıyorsa sonra çocukları varsa da mı askerdeyken devlet baba sigortasını ve maaşını ödemez?
- Mümkün değil. Ütopya bu... Yani hayal bile edemezsin.
- Bu öğretmen askerde ne yapacak?
- Aile yardımına talim edecek... Aile yardımı dediysem maaş bordrolarındaki değil kastettiğim, ana-baba-eş dosttan askerlik süresinde idare etmesi için gönderilen bir miktar para...
- Pekala öğretmen ‘‘Sigortayı geçtim, hiç değilse askerlik süresi içinde maaşımı verin de zorda ve darda kalmayayım ailemle. Kimim kimsem yok.’’ diyerek askerlikte maaşını alsa ve aldığı maaşını görevine başlar başlamaz hayır hasenata yatırsa olur mu?
- Aklından bile geçirme... Akılalmaz bu söylediklerin...
- Öğretmene yasalarla öngörülen durum bu yani?
- Evet, öyle ki ayın başında askere gideceğini bildirdi ama maaşı tam yattı. Bu durumda yarım (kıst) maaşının hemen geri ödenmesi için mutemet tarafından resmen kuşatmaya alınır. Askere gitmeden, elimizden kaçırmadan yarım maaşı geri alalım diye... Sanki öğretmen geri dönmeyecek... Ama gelin görün ki muamele bu... Devlet babanın maaş hassasiyeti yani... Kimsenin kimsede hakkı kalmasın duyarlılığı... Mutemetin duyarlılık kasması ve kasıntısı var bir de... Ne derseniz deyin, nasıl görüyorsanız öyle görün....
- Pekala öğretmene bunlar niye kapalı? Keşke hayır hasenat şartıyla bir kolaylık getirilse...
- Yasalar var, yönetmelikler var, normlar hiyerarşisinde daha neler var da var... Hukuk devletiyiz ya! Hepsi öğretmenin önünde birer barikat... Dağ gibi valla... Evelallah kamu bütçesini koruyoruz.
- Pekala öğretmene kapalı olan bu sistem kimlere açık?
- ... Sen biliyorsun. Sus! Yerin kulağı var. İfade özgürlüğü ancak bu kadarını söylememe el veriyor. Sus!
- Sosyal ve hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına, kağıtta görünmeyen -kağıtta tozpembe- gerçek hayatta iliklerine kadar hissettikleri bu eşitsizlik reva mı?
- ASLA! ZİNHAR! KATİYEN!
- Ne yapılabilir?
- Ne desen boş, herkes bildiğini okuyor. Herkesin iliklerine kadar hissettiği bu eşitsizlik yalnızca can sıkıyor. Ama değişmiyor. Böyle gelmiş, böyle gidercilikle ve nemelazımcılıkla Anayasa’nın 10. maddesi etrafında -kağıt üstünde elbette- kutsalmışçasına tavaf ediyoruz. Gel gör ki kimse gerçek hayatta yani pratikte Anayasa’nın 10. maddesini takmayanları kafasına takmıyor. Niye? Böyle gelmiş böyle gidercilikten... Amaaannn nemelazımcılıktan... Yalnız her kesimin, bu eşitsizlik zaman değişse de başına dert olarak kalır.
- Son sözün?
- Öğretmenler canlı derslerle ev ortamında didişirken ve cebelleşirken aldıkları maaş ve ek ders ücreti gözlerine batıp hayır hasenat yapın diye telkinde bulunanlar acaba bazı insanların askerde iken maaşlarını almalarına ne söylerler? Hayır hasenat erbabı hak mı görür bunu da acaba? Ne diyelim? Söz yok ki... Hayır hasenat ardından koltuğumuzu kabartan duygularımızı tüketen bir nutuk bir marş bilahare marş marş... Yani ileri! Yani devam! Yani böyle gelmiş böyle gider.

Saygılarımla...

Not: Bu yazıyı yalnızca öğretmen için sınırlandırmayın, tüm meslek gruplarına uyarlayın gitsin. Milletin ta kendisi, aslı değil miyiz ki?



Yusuf SEVİNGEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR