Mülakatların Ruhundaki 3 Harfliler Çetesi
Türkiye, demokrasi ile seçimini yaptı.
Diğer taraftan seçim ertesinde, mülakat yolu ile yapılan okul yöneticileri seçim sonuçlarında görüldü ki liyakat bir türlü esas alınmıyor. İltimas resmen dominant ya da başat. İltiması alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş.
Bazıları için varsa yoksa iltimas da iltimas. Olmazsa olmaz gibi. Dokunulmaz, değişmez adeta. Bir tabu mübarek sanki. Gariban milletle oyun oynuyor sürekli.
Ve bu iltimas adeta mülakatların ruhuna girmiş cin gibi. Bu cinin adamıysanız sihirli lambadan çıkan cin gibi size muamele ediyor. Sizi torpilli görüyor, ayrıcalıklı görüyor, üstün görüyor. ‘Dile benden ne dilersen!’ diyerek isteğinizi alıyor. En sonunda istediğiniz yere atıyor sizi. O andan sonra keyfiniz gıcır. Ne güzel ve özel değil mi? Kul hakkıymış, Allah korkusuymuş, vicdan azabıymış, hepsi hak getire.
O andan sonra adaletin ruhuna el fatiha. Geçmiş zaman adaletsizliklerin ise ruhuna rahmet okutuluyor tabii. Ve eski mumla aranıyor.
Bu cin öyle ki kim ne derse desin iplemiyor.
Kim ne derse desin tırsmıyor.
Kim ne derse desin umursamıyor.
Hiç kimseden çekindiği ettiği de yok.
Bildiğini okuyor da okuyor.
Laf dinlemiyor.
Laf anlatılamıyor.
Gelinen şu noktada mülakatların ruhuna cin kaçmış demeyelim de ne diyelim?
‘Yaşasın adaletsizlik, iltimas, eşitsizlik, benim adamım’ diyen bir CİN.
Ve en kötüsü bu cin bir türlü çıkmıyor, çıkmıyor, çıkmıyor. Cinci hocalara mı götürsek acaba? (!)
Çıksa zaten mülakata kimsecikler karşı durmaz.
Herkes bir olur ve mülakata ‘devam!’ der.
Öyle bir mülakat adaleti ve hukuku zaten tesis eder. HAK YEDİRMEZ. İltimasmış, adaletsizlikmiş, ‘benim adamım’mış hak getire tabii.
Millete güven verir, milletin milli eğitim ile aidiyet bağı kurmasını sağlar.
Ama gelin görün ki mülakatların ruhuna TEKELLER VE ARACILAR tarafından adaletsizlik, ayrımcılık, iltimas, eşitsizlik CİNLERİ üfürülmüş.
Mülakatlar böyle bir halet-i ruh içinde iken ‘mülakatlar iptal edilsin!’ tivitleri havada kalıyor, berhava yani, kimsecikler de üzerine alınmıyor. Öyle ki bu cin çetesi sanki soyut, sanki başka alemlerde, sanki görülmüyor ve duyulmuyor.
Yani bu tür tivit eylemleri, ruhuna adaletsizlik cinleri girmiş ya da kaçmış mülakatlara işlemez, işlemez, işlemez. İşlemediği gibi bu cinleri keyiften uçurur da uçurur.
Adaletsizliği işleten mülakat ruhundaki o cinlere attığınız tivitler masal gibi gelir.
Ve daha da kulaklarının üzerlerine yatmaya devam ederler.
Hal böyle iken millet, mülakatların bu ruhunun bir dayatması ve yönlendirmesi olarak gördüğü mülakat puanları karşısında dalgaya vurmuş sözlerle, yorumlarla, değerlendirmelerle yetinir ve kendisini teskin edebilir.
Efendiler!
Mülakatların ruhuna kaçan ya da giren bu cin çetesi, mülakat puanları üzerinde nokta atış manipülasyonları yaparak milleti artık canından bezdirmiştir.
Öyle ki yukarıda da ifade ettiğimiz üzere artık herkes yaşadığı adaletsizliği, ayrımcılığı dalgaya vuruyor. Yani ti’ye alıyor. Ne yapsınlar? Garipler ve kimsesizler...
Seçim zamanlarında İRİLİĞİN, DİRİLİĞİN VE BİRLİĞİN içindeler ama gelin görün ki iş koltuğa gelince BİR’in dışında tutulmaktalar. Resmen vebalı muamelesi... Ayrımcılığın dibi ve dik alası...
Ne kadar acı aslında!
Ne kadar esef verici!
Hülasa;
Dalgaya vurulmuş ve tıpkı kıyıya vurmuş gibi uluortaya vurmuş mülakat adaletsizliğine ve ayrımcılığına karşı bir müdahalede bulunulmazsa bilahare mücadeleye girişilmezse adalet ve eşitlik bazı TEKELLERDE VE ARACI ELLERDE dibi görecek.
VE MİLLİ EĞİTİME KARŞI GÜVEN-AİDİYET DUYGULARI İNSANLARDA TÜKENECEK.
Artık bu konu hakkında yazmayacağım.
Bu, mülakat ile ilgili son yazımdır. Çünkü benim dilimde tüy bitti, onların ise vicdanı bitik.
Açgözlü ‘kendisine müslümanlar’a ne adalet ne de eşitlik anlatılıyor.
BİLDİKLERİNİ OKUYUP CANLARININ VE KEYİFLERİNİN İSTEDİKLERİNİ YAPIYORLAR. MİLLETİN CANINA OKUYORLAR.
Ama yaptıklarına zaman da bizler de şahidiz.
Ve adaletsizliklerine hem dünyada hem de ahirette tanıklık edeceğiz.
Tercih cüz-i iradelerinin!
Saygılar.
Yusuf SEVİNGEN
Diğer taraftan seçim ertesinde, mülakat yolu ile yapılan okul yöneticileri seçim sonuçlarında görüldü ki liyakat bir türlü esas alınmıyor. İltimas resmen dominant ya da başat. İltiması alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş.
Bazıları için varsa yoksa iltimas da iltimas. Olmazsa olmaz gibi. Dokunulmaz, değişmez adeta. Bir tabu mübarek sanki. Gariban milletle oyun oynuyor sürekli.
Ve bu iltimas adeta mülakatların ruhuna girmiş cin gibi. Bu cinin adamıysanız sihirli lambadan çıkan cin gibi size muamele ediyor. Sizi torpilli görüyor, ayrıcalıklı görüyor, üstün görüyor. ‘Dile benden ne dilersen!’ diyerek isteğinizi alıyor. En sonunda istediğiniz yere atıyor sizi. O andan sonra keyfiniz gıcır. Ne güzel ve özel değil mi? Kul hakkıymış, Allah korkusuymuş, vicdan azabıymış, hepsi hak getire.
O andan sonra adaletin ruhuna el fatiha. Geçmiş zaman adaletsizliklerin ise ruhuna rahmet okutuluyor tabii. Ve eski mumla aranıyor.
Bu cin öyle ki kim ne derse desin iplemiyor.
Kim ne derse desin tırsmıyor.
Kim ne derse desin umursamıyor.
Hiç kimseden çekindiği ettiği de yok.
Bildiğini okuyor da okuyor.
Laf dinlemiyor.
Laf anlatılamıyor.
Gelinen şu noktada mülakatların ruhuna cin kaçmış demeyelim de ne diyelim?
‘Yaşasın adaletsizlik, iltimas, eşitsizlik, benim adamım’ diyen bir CİN.
Ve en kötüsü bu cin bir türlü çıkmıyor, çıkmıyor, çıkmıyor. Cinci hocalara mı götürsek acaba? (!)
Çıksa zaten mülakata kimsecikler karşı durmaz.
Herkes bir olur ve mülakata ‘devam!’ der.
Öyle bir mülakat adaleti ve hukuku zaten tesis eder. HAK YEDİRMEZ. İltimasmış, adaletsizlikmiş, ‘benim adamım’mış hak getire tabii.
Millete güven verir, milletin milli eğitim ile aidiyet bağı kurmasını sağlar.
Ama gelin görün ki mülakatların ruhuna TEKELLER VE ARACILAR tarafından adaletsizlik, ayrımcılık, iltimas, eşitsizlik CİNLERİ üfürülmüş.
Mülakatlar böyle bir halet-i ruh içinde iken ‘mülakatlar iptal edilsin!’ tivitleri havada kalıyor, berhava yani, kimsecikler de üzerine alınmıyor. Öyle ki bu cin çetesi sanki soyut, sanki başka alemlerde, sanki görülmüyor ve duyulmuyor.
Yani bu tür tivit eylemleri, ruhuna adaletsizlik cinleri girmiş ya da kaçmış mülakatlara işlemez, işlemez, işlemez. İşlemediği gibi bu cinleri keyiften uçurur da uçurur.
Adaletsizliği işleten mülakat ruhundaki o cinlere attığınız tivitler masal gibi gelir.
Ve daha da kulaklarının üzerlerine yatmaya devam ederler.
Hal böyle iken millet, mülakatların bu ruhunun bir dayatması ve yönlendirmesi olarak gördüğü mülakat puanları karşısında dalgaya vurmuş sözlerle, yorumlarla, değerlendirmelerle yetinir ve kendisini teskin edebilir.
Efendiler!
Mülakatların ruhuna kaçan ya da giren bu cin çetesi, mülakat puanları üzerinde nokta atış manipülasyonları yaparak milleti artık canından bezdirmiştir.
Öyle ki yukarıda da ifade ettiğimiz üzere artık herkes yaşadığı adaletsizliği, ayrımcılığı dalgaya vuruyor. Yani ti’ye alıyor. Ne yapsınlar? Garipler ve kimsesizler...
Seçim zamanlarında İRİLİĞİN, DİRİLİĞİN VE BİRLİĞİN içindeler ama gelin görün ki iş koltuğa gelince BİR’in dışında tutulmaktalar. Resmen vebalı muamelesi... Ayrımcılığın dibi ve dik alası...
Ne kadar acı aslında!
Ne kadar esef verici!
Hülasa;
Dalgaya vurulmuş ve tıpkı kıyıya vurmuş gibi uluortaya vurmuş mülakat adaletsizliğine ve ayrımcılığına karşı bir müdahalede bulunulmazsa bilahare mücadeleye girişilmezse adalet ve eşitlik bazı TEKELLERDE VE ARACI ELLERDE dibi görecek.
VE MİLLİ EĞİTİME KARŞI GÜVEN-AİDİYET DUYGULARI İNSANLARDA TÜKENECEK.
Artık bu konu hakkında yazmayacağım.
Bu, mülakat ile ilgili son yazımdır. Çünkü benim dilimde tüy bitti, onların ise vicdanı bitik.
Açgözlü ‘kendisine müslümanlar’a ne adalet ne de eşitlik anlatılıyor.
BİLDİKLERİNİ OKUYUP CANLARININ VE KEYİFLERİNİN İSTEDİKLERİNİ YAPIYORLAR. MİLLETİN CANINA OKUYORLAR.
Ama yaptıklarına zaman da bizler de şahidiz.
Ve adaletsizliklerine hem dünyada hem de ahirette tanıklık edeceğiz.
Tercih cüz-i iradelerinin!
Saygılar.
Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.