Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

'Muhafazakar' Camia Son Sürat Nereye?

'Muhafazakar' Camia Son Sürat Nereye?

Son günlerde üç hadise bilhassa sosyal medyada ön plana çıktı.

Nelerdi bunlar?

1- Ebubekir Sofuoğlu’nun pervasızca ‘‘Fuhuş Evleri’’ çıkışı...

2- Ebubekir Sifil’in ‘‘Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman’ın cenazeleri camilerimize sokulmasın!’’ buyruğu...

3- ‘‘Muhafazakar’’ camianın takip ettiği bir gazetenin sosyal medya hesabından ‘‘İBB’nin Şebiarus programında kadınlı erkekli semah gösterisi, Arapça Kuran’ın ve Farsça naatın Türkçe okunması’’ feveranı...

‘‘Muhafazakar’’ camia, cumhuriyet düzeni içinde iktidarı elde ederek bir zamanlar sınırlandırılan temel hak ve hürriyetlerinin üzerinden önce o sınırları kaldırdı, bilahare sınırları kaldırılmış bu hak ve hürriyetlerini genişlettikçe genişletti, buraya kadar bir sorun yok, şimdilerde ise başka kesimlerin temel hak ve hürriyetlerine doğru yavaş yavaş yol almaya başladı. Yani kendi hak ve hürriyetleri genişlerken başkalarının temel hak ve hürriyetleri daralıyor. Kendileri en tepeden sözler sarf ederken millet kendine otosansür yapa yapa ancak çıtını çıkarabiliyor. Bedel ödemeyi göz alma pahasına tabii... Bu gidişat, din elbisesine bürünmüş bir kliğin hükümranlığında tüm kesimlerin ve kitlelerin temel hak ve hürriyetlerinin ortadan kaldırılmasına kadar gidebilir. Bu, anayasanın fiili ilgası değil midir sizce? Demem odur ki millete dini hükümlerle sınırlar çizerken devleti yönetenlere de ahkam keserek rest çekebilirler hatta ifade özgürlüğü hızlarını alamayıp devleti yönetenleri de tefe koyup çalabilirler. Başımıza bu kliği musallat etmemek için bu kliğin kendini din vazifedarı addedip temel hak ve hürriyetlerimize göz diken ve kısıtlamaya yeltenen sözlerine, tavırlarına ve eylemlerine karşı topyekun hamlede bulunmalıyız. Ayrıca bu kliğin kendi temel hak ve hürriyetleri alanına çekilmesi için var gücümüzle her alanda mücadele etmeliyiz. Yoksa bundan herkes zarar görür. Daha çok hak ve hürriyetlerimiz göz göre göre elimizden kayar gider. Benden söylemesi... Binaenaleyh göz yumamayız...

Gelelim yukarıda söz ettiğimiz çıkışa, buyruğa ve feverana... Madde madde gidelim:

1- Ebubekir Sofuoğlu -kendisi farkında ya da değil, bilemem- bu çıkışı ile Mehmet Amca’nın ve Ayşe Teyze’nin içlerine kurt düşürüyor. Sonra Mehmet Amca ile Ayşe Teyze’yi, kızlarını okutmama kararı alması kıvamına getiriyor. Üniversite hayalleri kuran genç bir kızın, eğitim hayallerini çalıyor. Ey efendiler! Bu çıkış, bir genç kızın eğitim hakkına dokunuyor, eğitim hakkına... Hem de öyle böyle değil. Anayasal eğitim hakkına...

2- Ebubekir Sifil’in buyruğu, diyanet işleri başkanlığına soyunduğunun bir alameti değil midir sizce? İmamlara talimatname gönderir havalarında olan bu sözler, barış ve insan sevgisi gibi değerler üzerinden anlatılan İslam dinine uygun mudur? Ya Hz. Muhammed’in bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkması, çevresindekiler tarafından cenazenin Yahudi olduğu hatırlatılınca ‘‘O da bir insan değil miydi?’’ diyerek çevresindekilere cenazeye bakışını gösteren seslenişini ve öğretisini nereye koyacağız o zaman? Pekala Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığının aşağıdaki bağlantı adresinde yer verdiği peygamberin bu öğretisini, soruya karşılık olarak bir cevapta kullanmasını ne yapacağız?

https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/369/cenaze-gecerken-orada-bulunanlarin-ayaga-kalkmasinin-hukmu-nedir-?enc=QisAbR4bAkZg1HImMxXRn5PJ8DgFEAoa2xtNuyterRk%3d

Ebubekir Sifil, imamlara bu buyurganlığı ile yetki gasbına yeltenmiyor mu sizce? Kendi değerlendirmeleri ile kimlerin cenazesinin camiye alınıp alınmayacağına karar verilecekse bunun sonu yok. Bugün Yılmaz ÖZDİL olur, yarın konjonktür değişir ve aklınıza hayalinize gelmeyecek insanlar olabilir. Sakın olmaz demeyiniz, bal gibi olabilir. Tarih sayfalarına açın bakın bakalım. Görür ve beni anlarsınız. Bir kez daha söylüyorum: Din elbisesi ile hükümranlık kurmak isteyenlerin her istekleri olursa biliniz ki bunun sonu yok. Unutmayınız, Osmanlı padişahlarının haledilmesi ve idamı şeyhülislam fetvalarıyla oluyordu. Bir gün gelir, fetvaya yeltenen bu buyruklar herkese dokunabilir.

Bırakın canlıyı, cansız bir insanın cenaze merasimindeki hakkına ve hukukuna göz dikmek de neyin nesi arkadaş? Havsalam almıyor. Yapmayın etmeyin... Bugün Ebubekir Sifil, Yılmaz ÖZDİL’in cenazesini camilerimize sokmayın der; yarın bu buyruk yayılır, A köyündeki Hilmi ya da bir imam efendi kendince dinsiz gördüğü Ahmet Emmi’nin cenazesini köy camisine sokmamaya kalkışır. İşte ayrışma tam da bu noktada başlarsa cenazeler üzerinden camiler de bölünür. Görülüyor ki Müslümanlar nifakı, nefsani duygularına yenilerek ortaya çıkarıyorlar aslında. Herhangi bir dış gücün etkisi yok bence.

3- ‘‘Muhafazakar’’ camianın takip ettiği gazetenin feveranı ise kadınlı-erkekli bir semah gösterisine ateş püskürüyorsa A okulundaki bir öğretmen takipçisi bu haberlerden cesaret alıp tutar da kızlı-erkekli sınıfları bölmeye kalkışırsa, kızlı-erkekli tiyatro gösterilerine karşı koyarsa bu durumda ne yapacağız? B okulundaki bir öğretmen takipçisi de yine bu haberlerden cesaret üstüne cesaret alarak ifade hürriyeti hızını alamayıp okul kütüphanesinde Türkçe Kuran’ın yasaklanması için girişimde bulunursa ne düşüneceğiz? Ya okul mescidinden arşa yükselen Türkçe dualara kıl olursa? Pekala ilgili gazete, bu haberin altındaki Türkçe yorumlara baktığında halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiğinin farkında mı? Gerçi başka gazetelere nasip olmayan sınırsız haber yapma özgürlüğü olunca insan, karşıtı olduğuna verip veriştiriyor. Karşıtları ise mahkeme köşelerinde o haberden bu haberden ifade vermeye devamkeee!..

Bu ahval ve şerait içinde bazıları hep böyle gider sanıyor. Gitmez efendiler, gitmez... Bir gün sıra kurduğunuz bu düzen içinde karşıtlarınızın en radikalleriyle sizleri baş başa bırakır. O zaman geldiğinde biz yine adalet için herkese özgürlüğü -ama herkese bana, sana, ona ne kadarsa herkese de o kadar- savunacağız. Yoksa bana yüzde 80, sana yüzde 15, ona yüzde 5 kurulu özgürlük düzeni, orada özgürlük ve adalet olduğunu göstermiyor. Bu yüzdelik ile ifade ettiğimiz özgürlük düzeni değişmezse oran sahipleri değişir ama oranlar hep böyle kalır. Bugünün mazlumu yarının zalimi, bugünün zalimi yarının mazlumu oluverir. Benden demesi... Türkçe Kuran’dan ise ibretlik bir nasihat:

‘‘İnsanlar, sadece "İnandık" demeleriyle, hiç sınanmadan bırakılacaklarını mı sanıyor?’’

Her zaman bir sınanma zamanı var. O zaman bunu hesaba katarak gerçek özgürlük düzenini kurmaya baş koymalıyız bence. Herkes bu özgürlük sofrasından nasibini almalıdır. Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar demişler ya o hesap biri özgürlüğün dibini sıyırıp diğeri özgürlükten gıdım nasiplenmiyorsa işte o zaman yer yerinden oynamalıdır. İnanınız, bu herkesin iyiliğine olandır. Yoksa bugün karşıtınız olan bir insana karşıtım diye reva gördüklerinizi, yarın bir başkası size reva görebilir. Şu an toplum karşıtınıza reva görülenler karşısında tepkisiz kalarak sizi gıdıklıyorsa bilin ki yarın bu toplum size reva görülenlere de böyle tepkisiz kalacaktır. Ama o zaman siz bundan çok rahatsız olacaksınız. Bence en akıllıca olanı şudur: Kendin için hak gördüğün, kendin için özgürlük dediğin her şeyi başkaları için de istemektir. Felah ve ferah işte budur!

Saygılarımla...

Yusuf SEVİNGEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR