Milli Eğitim, Büyük Değişimin Arifesinde
‘‘Millet İttifakı’’ doludizgin geliyor.
Milli eğitim camiasında da büyük hareketlilik gözleniyor.
Kim bilir seçim sonrası nelere gebe milli eğitim camiası.
Eğitim camiası tepeden tırnağa yenilenecek.
Büyük değişimlerin olması bekleniyor.
Sadece koltuklarda değil.
Uygulamalar, dersler, etkinlikler vs…
Acaba 1-2 yıl içinde yetkili sendika da değişir mi?
Eğer ki mevcut yetkili sendikanın üye yapma usulü gücü arkasına alan sendikalar tarafından işletilirse işte o sendikalar üye sayılarını katlar da katlar.
Sonra mevcut yetkili sendika, bağırmaya başlar.
İtirazlara ve isyanlara…
Gel gör ki bu usul ile üyeliği onlar öğretmişlerdir.
Eeee güce sırtını yaslayınca bu usul canını yakmaz ama sırtını yasladığın güç düşünce sen de onunla birlikte düşersin geldiği yere.
10 binler, 20 binler, 30 binler… Belki de daha aşağısı…
Benim dileğim ise şudur: Türkiye değişecekse sendikalar güce sırtlarını yaslamadan kend emekleriyle ve sendikal mücadeleleri ile üye toplamalılar. Eğer böyle yaparlarsa Müslümanca hareket etmiş olurlar ve mevcut yetkili sendikayı utandırırlar. Utanırlar mı acaba?
Öte yandan kulağımıza gelen söylentilere göre bazı milli eğitim müdürleri hakkında dosyalar oluşturulmuş bile. Müştekiler, dosyalarını idari ve adli soruşturmalar için yetkili mercilere ileteceklermiş. Tabii ki bunların aslı astarı var mı bilinmez. Yalnızca dediğimiz üzere tezvirat… Seçimden sonra neler olacak, hep birlikte göreceğiz.
Kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Bu iyi bilinmelidir. Kimseye kimse kefil olamaz. Hele hele böyle bir dönemde… İşini yapan, hukukun sınırlarını aşmayan, normlar hiyerarşisinin dışına çıkıp insanlara eziyet etmeyenler asla korkmamalıdır. Bu kimseler, belli bir siyasi görüş de taşıyabilirler. Bir siyasi görüş taşımak, onları olumlu ya da olumsuz yaftalatmamalıdır. Ben, taşranın herkesi iyi ölçüp biçtiğini tahmin ediyorum. Derdimiz, eğitimi yükseltmek… Birilerinin makamlarını yükseltmek değil. Seçimden sonra makam yükseltmek isteyen harislerin alınlarının çatına ‘‘liyakat’’ vurularak felekleri şaşmalıdır. Düzeninin değiştiğini ve bir kapı aralığı dahi bulamayacaklarını bilmelidirler. Liyakatten asla taviz verilmemelidir. Taviz tavizi doğurur malumunuz. Bir kapı açılırsa iltimasa, nepotizme bunun arkası kesilmez. Bu idarakte hareket ederse Millet İttifakı’nın yerel unsurları ve bu unsurlarla yakınlığı olan STK’ler, işte o zaman olumluya bir gidiş hasıl olur. Buna inanmalıyız. Olursa hepimiz kazanırız, olmazsa üç beş ideolojik militan ve partizan kazanır.
İçinde bulunduğumuz dönemde ve on yıllarca ülkemizde bunlara sıkça tanıklık ettik. Yazık ettik güzel ülkemize. Bazı kimseler için bunun bir bedeli olmalı. Zira onlar yüzünden insanlar haksızlığa maruz kaldı. Bu kimseler için seçim ertesine dosyalar hazırlanması anlamlı ve önemlidir. Suçun, kötülüğün tekrar etmemesi için o suçu işleyenin cezalandırılması bir gereklilik olarak hukuka duyarlı yetkililere sorumluluk yüklüyor.
Görüyoruz ve duyuyoruz, öyle milli eğitim müdürleri var ki militanca…
İnançsal ideoloji ile kendisini doldurmuş da doldurmuş.
İdeolojik taşkınlığını resmi yazılarda, uygulamalarında, maiyetindekilere yaklaşımlarında sergilemekten çekinmemiş. Onun için bunların hepsi, siyasi zırhtan dolayı dokunulmaz olduğu için olağan olmuş. Yani kötülük ve haksızlık yaptığının farkında bile değil. Çünkü o derece bir alışmışlık söz konusu… Zalim zulmü, mazlum ise onu çekmeyi normalleştirmiş. Çok feci değil mi? Eğitim camiasında öğretmenler hep mazlumdur bilinmesini isterim. Kim ne derse desin.
Bu zihin yapısındaki milli eğitim müdürü, başında bulunduğu kurumu ideolojik bakış açısıyla idare ettiği için doğal sonucu olarak haksızlıklara, hukuksuzluklara ve mağduriyetlere yol açmış.
Bu kimseler, siyasi zırh ile kuşandıklarından dolayı yukarıda da belirttiğimiz üzere dokunulmaz…
Yalnız taşradaki insanlar, bu insanların neler yaptıklarını bir bir kağıda dökmüş. Hem de belgeleriyle… Zannedersem dosyalar böyle ortaya çıkmış.
Bilhassa 15 Temmuz sonrasındaki ahval ve şeraitten istifade ettikleri, bu süreci istismar ettikleri hatta ve hatta süreçten nemalandıkları konuşuluyor. Birçok insanın hayatını zehir ettikleri ifade ediliyor.
MEB yönetici atamalarından tutun, yer değiştirme dönemleri dışında il içi öğretmen yer değiştirmelerine kadar bazı hukuksuzlukların ve haksızlıkların önlerini açtıkları bilinmesine karşın malum siyasi zırhtan dolayı bu mevzuların üzerine gidilemediği ve üzerine gidilmedikçe de hukuksuzlukların, usulsüzlüklerin normalleştiği ayyuka çıkmış durumda… Beşer, kötüyü bir kere yaptı mı cezasız kalıyorsa bunu ikinci kez, üçüncü kez yapar ve en sonunda hukuksuzluk temayül olur çıkar. Acı değil mi?
İllerdeki sendikaların, üst düzey yöneticilerin, öğretmenlerin kimlerin kimlerle nasıl işleri çevirdiği her ortamda gündem konusu değil mi?
Seçimden sonra iyi insanlar, kötü insanların ne iş çevirdiklerini saklamasın. İfşa etsin. Adli ve idari merciler harekete geçsin. Meselemiz, siyasi görüşü, belli bir dini görüşü ve yaşam tarzı olan insanlar değil. Meselemiz, hak tanımayanlar… Meselemiz, adaleti çiğneyenler… Bırakalım bu kimseler taşradaki insanların ağızlarına sakız olsunlar.
Saygılarımla…
Yusuf SEVİNGEN
Milli Eğitim, Büyük Değişimin Arifesinde
‘‘Millet İttifakı’’ doludizgin geliyor.
Milli eğitim camiasında da büyük hareketlilik gözleniyor.
Kim bilir seçim sonrası nelere gebe milli eğitim camiası.
Eğitim camiası tepeden tırnağa yenilenecek.
Büyük değişimlerin olması bekleniyor.
Sadece koltuklarda değil.
Uygulamalar, dersler, etkinlikler vs…
Acaba 1-2 yıl içinde yetkili sendika da değişir mi?
Eğer ki mevcut yetkili sendikanın üye yapma usulü gücü arkasına alan sendikalar tarafından işletilirse işte o sendikalar üye sayılarını katlar da katlar.
Sonra mevcut yetkili sendika, bağırmaya başlar.
İtirazlara ve isyanlara…
Gel gör ki bu usul ile üyeliği onlar öğretmişlerdir.
Eeee güce sırtını yaslayınca bu usul canını yakmaz ama sırtını yasladığın güç düşünce sen de onunla birlikte düşersin geldiği yere.
10 binler, 20 binler, 30 binler… Belki de daha aşağısı…
Benim dileğim ise şudur: Türkiye değişecekse sendikalar güce sırtlarını yaslamadan kend emekleriyle ve sendikal mücadeleleri ile üye toplamalılar. Eğer böyle yaparlarsa Müslümanca hareket etmiş olurlar ve mevcut yetkili sendikayı utandırırlar. Utanırlar mı acaba?
Öte yandan kulağımıza gelen söylentilere göre bazı milli eğitim müdürleri hakkında dosyalar oluşturulmuş bile. Müştekiler, dosyalarını idari ve adli soruşturmalar için yetkili mercilere ileteceklermiş. Tabii ki bunların aslı astarı var mı bilinmez. Yalnızca dediğimiz üzere tezvirat… Seçimden sonra neler olacak, hep birlikte göreceğiz.
Kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Bu iyi bilinmelidir. Kimseye kimse kefil olamaz. Hele hele böyle bir dönemde… İşini yapan, hukukun sınırlarını aşmayan, normlar hiyerarşisinin dışına çıkıp insanlara eziyet etmeyenler asla korkmamalıdır. Bu kimseler, belli bir siyasi görüş de taşıyabilirler. Bir siyasi görüş taşımak, onları olumlu ya da olumsuz yaftalatmamalıdır. Ben, taşranın herkesi iyi ölçüp biçtiğini tahmin ediyorum. Derdimiz, eğitimi yükseltmek… Birilerinin makamlarını yükseltmek değil. Seçimden sonra makam yükseltmek isteyen harislerin alınlarının çatına ‘‘liyakat’’ vurularak felekleri şaşmalıdır. Düzeninin değiştiğini ve bir kapı aralığı dahi bulamayacaklarını bilmelidirler. Liyakatten asla taviz verilmemelidir. Taviz tavizi doğurur malumunuz. Bir kapı açılırsa iltimasa, nepotizme bunun arkası kesilmez. Bu idarakte hareket ederse Millet İttifakı’nın yerel unsurları ve bu unsurlarla yakınlığı olan STK’ler, işte o zaman olumluya bir gidiş hasıl olur. Buna inanmalıyız. Olursa hepimiz kazanırız, olmazsa üç beş ideolojik militan ve partizan kazanır.
İçinde bulunduğumuz dönemde ve on yıllarca ülkemizde bunlara sıkça tanıklık ettik. Yazık ettik güzel ülkemize. Bazı kimseler için bunun bir bedeli olmalı. Zira onlar yüzünden insanlar haksızlığa maruz kaldı. Bu kimseler için seçim ertesine dosyalar hazırlanması anlamlı ve önemlidir. Suçun, kötülüğün tekrar etmemesi için o suçu işleyenin cezalandırılması bir gereklilik olarak hukuka duyarlı yetkililere sorumluluk yüklüyor.
Görüyoruz ve duyuyoruz, öyle milli eğitim müdürleri var ki militanca…
İnançsal ideoloji ile kendisini doldurmuş da doldurmuş.
İdeolojik taşkınlığını resmi yazılarda, uygulamalarında, maiyetindekilere yaklaşımlarında sergilemekten çekinmemiş. Onun için bunların hepsi, siyasi zırhtan dolayı dokunulmaz olduğu için olağan olmuş. Yani kötülük ve haksızlık yaptığının farkında bile değil. Çünkü o derece bir alışmışlık söz konusu… Zalim zulmü, mazlum ise onu çekmeyi normalleştirmiş. Çok feci değil mi? Eğitim camiasında öğretmenler hep mazlumdur bilinmesini isterim. Kim ne derse desin.
Bu zihin yapısındaki milli eğitim müdürü, başında bulunduğu kurumu ideolojik bakış açısıyla idare ettiği için doğal sonucu olarak haksızlıklara, hukuksuzluklara ve mağduriyetlere yol açmış.
Bu kimseler, siyasi zırh ile kuşandıklarından dolayı yukarıda da belirttiğimiz üzere dokunulmaz…
Yalnız taşradaki insanlar, bu insanların neler yaptıklarını bir bir kağıda dökmüş. Hem de belgeleriyle… Zannedersem dosyalar böyle ortaya çıkmış.
Bilhassa 15 Temmuz sonrasındaki ahval ve şeraitten istifade ettikleri, bu süreci istismar ettikleri hatta ve hatta süreçten nemalandıkları konuşuluyor. Birçok insanın hayatını zehir ettikleri ifade ediliyor.
MEB yönetici atamalarından tutun, yer değiştirme dönemleri dışında il içi öğretmen yer değiştirmelerine kadar bazı hukuksuzlukların ve haksızlıkların önlerini açtıkları bilinmesine karşın malum siyasi zırhtan dolayı bu mevzuların üzerine gidilemediği ve üzerine gidilmedikçe de hukuksuzlukların, usulsüzlüklerin normalleştiği ayyuka çıkmış durumda… Beşer, kötüyü bir kere yaptı mı cezasız kalıyorsa bunu ikinci kez, üçüncü kez yapar ve en sonunda hukuksuzluk temayül olur çıkar. Acı değil mi?
İllerdeki sendikaların, üst düzey yöneticilerin, öğretmenlerin kimlerin kimlerle nasıl işleri çevirdiği her ortamda gündem konusu değil mi?
Seçimden sonra iyi insanlar, kötü insanların ne iş çevirdiklerini saklamasın. İfşa etsin. Adli ve idari merciler harekete geçsin. Meselemiz, siyasi görüşü, belli bir dini görüşü ve yaşam tarzı olan insanlar değil. Meselemiz, hak tanımayanlar… Meselemiz, adaleti çiğneyenler… Bırakalım bu kimseler taşradaki insanların ağızlarına sakız olsunlar.
Saygılarımla…
Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.