Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

MEB Çalışma Takvimi Nelere Gebe?

MEB Çalışma Takvimi Nelere Gebe?

MEB, yepyeni bir  çalışma takvimi yayımladı. Çiçeği burnunda,  nur topu gibi maşallah!
Neden yepyeni diyorum?
Çünkü yeni ara tatiler var fakat en önemlisi bu ara tatillerin ana fikri ve orta-uzun vadeli stratejisidir. Zira  bu çalışma takvimi ile eğitimde köklü bir misyon ve vizyon değişimlerinin kapısı aralanmaktadır. Bunu adeta özgürlüğe açılan birer gedik gibi düşünün. Ya da öğrencilerin hayallerine nefes aldırabilecekleri aralanmış bir pencere gibi de düşünebilirsiniz. Bazen herkeste olan bir beden ve ruh  hali vardır,  evde, dört duvar arasında bunalırsınız ve biraz hava almak için pencereleri açarsınız. Böyle düşünün bunu da. Bedenin ve ruhun havaya ihtiyacı var. Zaptetme, mahkum etme üstüne okul ortamlarında mahrumiyet de var, bunlar ve dört duvar   arasında düşünün bakalım küçüklerin beden ve ruh hallerini.
Özgürlüğe aralanan kapılardan birisi kasımda bir diğeri de nisanda.
Öğrenciler, bu aylar içindeki belirlenen sürelerde özgürlüğü tadacak. Yani esaretin ödülü oluyor. Zaten bedelini sınavlarla ve daha başka şekillerde ödüyorlar.
Öğretmenler ise bu aylar içindeki belirlenen sürelerde okula devam edecek. Sanırım onlar bu haftaları sene başı ve sonu hizmet içi eğitim modunda yaşayacak. Gel, git. Gel, git. Gelgit...
Yani bir tarafın bunu okuması şöyle olabilir: Öğrenciler yatacak, öğretmenler çalışacak.
Yani bu çalışma takvimini bazılarınız öğrenciyi yatıran, öğretmeni çalıştıran takvim diye de okuyabilirsiniz.
Tabii bu çalışma takvimine, kendi tarafından şu klasik sorularla bakanlar da olacak: ‘Bu ara tatillerde öğretmenin çalışma süresi, sene başı ve sonu hizmet içi eğitimdeki gibi mi olacak? Ya da bu sürelerde öğretmenin ek dersi saati nasıl düzenlenecek?’
Bu soruları işin uzmanlarına havale ediyorum. Aklına ilk gelen,  bu sorular ise bir öğretmenin, onları da kendilerine havale ediyorum. Yalnız bu noktada,  tepeden gelen bazı değişimlere bazı öğretmenlerin nasıl reaksiyon verdiklerinin de araştırma ve sorgulama konusu olması gerektiğini değerlendiriyorum.
Elbette herkes kendi penceresinden bu çalışma takvimini ve değişimleri farklı farklı okuyabilir ya da yorumlayabilir.
Ama ben bu çalışma takvimini,  kapı ve pencere benzetmelerinde de  ifade ettiğim üzere  hayra yormak istiyorum.
Şöyle ki;
Maziden gelen bir söz vardır: ‘Öğrenciler olmasa ne iyi olurdu şu okullar.’ diye. İşte bu sözün, günümüzde farklı bir versiyonunun çalışma takvimine sirayet ettiğini görebiliyoruz. O da şu: ‘Öğrenci belli sürelerde okullarda olmasa onlar açısından ne güzel ve özel olur!’
Bu bakımdan bu çalışma takvimi,  öğrenciyi esaretten uzaklaştırma,  özgürlüğü tattırma amacı gütmektedir diye düşünüyorum.
Ve bu çalışma takvimini,  öğrencinin özgür alanlarda ve açık hava alanlarında,  münferit yollardan öğrenmesinin teşviki, telkini ve yönlendirmesi  yapılıyor  diye okuyorum.

Ve bu çalışma takvimini, öğrencinin kendine ayıracağı zamanların arttırılması olarak görüyorum.
Ve bu çalışma takviminin, okul ve sınav yükü ile baş edemeyerek başını kaşıyacak zamanı bulamayan öğrenciye,  aklını karıştıracağı, kurcalayacağı ve kullanacağı zaman fırsatını tanıdığını düşünüyorum.
Bu artık bir gerekliliktir. Hatta bir mecburiyettir.
Okul mahkumiyetinden sıyrılmak ve kurtulmak isteyen Z kuşağının beraberinde getirdiği  kaçınılmaz  bir sondur.
Çünkü okullar, günümüzde zoraki ve zorlama alanlardır.
Zoraki ve zorlama alanlarda insan asla kendisini olamaz ve asla sınırlarını zorlayamaz. Z kuşağı ise sınırlarını zorlayan bir yapıya sahip. Bu yapı, dört duvar arası bir yapıya sığmaz, sığamaz.
Kaderine mahkum okullarda,  kaderine razı olmayacak bu kuşakları,  bugün belli bir süre etkisi geçici motivasyonlarla tutabilirsiniz. Ama yarın asla tutamazsınız. Çünkü OKULA SIĞMAYAN, SIĞAMAYAN KUŞAKLAR KAPIDA YANİ YOLDA. ONUN İÇİN BİR KAPI ARALANMALI BUGÜNLERDEN ÖZGÜRLÜĞE YA DA OKUL DIŞINA.
İşte bu durum, köklü değişimleri tetikleyen misyonu ve vizyonu da gerekli kılıyor.
SONUÇ OLARAK,  BU ÇALIŞMA TAKVİMİ İLE ÖĞRENCİYİ HER YÖNDEN SARAN VE KUŞATAN VE HAPSEDEN VE SINIRLANDIRAN OKULUN DÖRT DUVAR SURLARINDA GEDİKLER AÇILMIŞTIR.
GERİSİ VE DEVAMI GELECEKTİR.
BEKLEYİN, İZLEYİN, HEP BİRLİKTE DAHA NELER GÖRECEĞİZ NELER?
Saygılar...
Yusuf SEVİNGEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR