Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

Kendi Hazzını Ötede Yaşa, Devleti Karıştırma!

Kendi Hazzını Ötede Yaşa, Devleti Karıştırma!

Oğlum, yanıma sokuldu.

Dedi ki: Hedonist nedir baba?

Dedim ki: Hayrola oğul...

Dedi ki: Merak işte baba...

Dedim ki: Haz odaklı olan, hazcı, hazzı için gemileri bile yakmayı göze alabilen...

Dedi ki: Teşekkürler baba, hazzını büyüten birisinin hazzı üstünde bir şeyi var mıdır?

Dedim ki: Asla... Hazzının üstünde bir şey yoktur o kimselerin...

Dedi ki: Haz, soyut mudur pekala?

Dedim ki: Somut da olabilir, soyut da...

Dedi ki: Nasıl?

Dedim ki: Söz gelimi mal mülk, para vs. bunlar somuttur. Yalnız kişinin içinde besleyip büyüttüğü fikir, inanç vs. bunlar soyuttur.

Dedi ki: Somut olanları anladım ama soyut olanlar üzerinde biraz düşünmem gerekecek. Düşünmem için de sorgulamam lazım. Babacığım, fikir-inanç vb. nasıl olur da haz odaklı olur?

Dedim ki: Aslında bu hazzın, iyi huylu olanı ile kötü huylu olanı var. Bu hazzı külliyen söküp atmamak gerekiyor bence. Bundan ötürü iki kola ayırdım.

Dedi ki: Merak ediyorum giderek... Biraz daha açarsan o iki kolu, kafama tam manasıyla oturmuş olacak gibi...

Dedim ki: Eee sorgulama üstüne bir de düşünürsen olacağı budur tabii...

Dedi ki: Seni dinliyorum babacığım.

Dedim ki: Bak şimdi. İnançlar, insanın iç dünyasında olup biten ve dışarıya yansımaları olan ruhsal yönelimler ile tüyü biten algılamalardır. Asla bilim değildir. İnsanın ta kendisi kurgular bunu. Olgu düzeyinde değildir, algı seviyesindedir. İç dünyanı rahatlatır ve seni doğru bir yol üzerinde tutar. Bu, iyi huylu olanıdır. Lakin bir de kötü huylu olanı var. Kabına sığmayan diyorum buna ben. Bu soyut haz, kendiyle yetinmez. Tatminsizdir. Herkesi kendisine benzetmek ister. Herkes onun gibi baksın, herkes onun gibi giyinsin, herkes onun yaptığı günlük ritüelleri yapsın, herkes onun gibi düşünüp taşınsın ister. Soyut olanı somutlaştırır aslında. İşte tam bu noktada bunların doğal sonucu ortaya çıkar.

Dedi ki: Ne?

Dedim ki: Herkesin hayatının ıcığına cıcığına varıncaya kadar karışma ve müdahale etme gibi... Eee, bu hali diğer insanların hem özgürlüğüne hem de kanına dokunmaz mı? Diğer insanlar, ben yaşamayacaksam ne işim var o zaman bu dünyada, demez mi?

Dedi ki: Haklılar baba. Sonuna kadar hem de...

Dedim ki: Haklılar elbette... Bu, başka birinin hazzını yaşamak için boşu boşuna debelenmektir ve kıvranmaktır. Ve daraldıkça daralmaktır. Büyük bir bunalımdır. Yani başkasının özgürlüğüne ve kanına dokunan, iradesini çöpe atan, onu hiçliğe mahkum kılan bu soyut haz kötü değil de nedir? Kendini mecburiyetler, mahkumiyetler, zorlamalar, dayatmalar ile yaşatır zaten. İnsana da yaşayacak alan bırakmazlar. Bir fare deliği büyüklüğünde irade ile yaşarsın. Yaşamanın kadarını yani ölçüsünü pervasızca ortaya koyarlar.

Dedi ki: Hem de çok kötü...

Dedim ki: Herkesin şu hayatta yaşam reçetesi farklı... Bırakın, insanlar fikirlerini de inançlarını da kendileri yaşasınlar. Şunu yap, bunu yapma, şunu oku, bunu okuma gibi telkinler insanı yaşama, en önemlisi de kendine yabancı kılar. Bunu da kişiyi kendinden soyutlayarak yapar.

Dedi ki: Kötü huylu soyut hazzın soyutlaması...

Dedim ki: Çok yerinde bir kavramsallaştırma, aferin oğul... Ve bu haz, kişinin kendisinden başlıyor. Dikkat et. İyi huylu... Ama sonra kişilere musallat oluyor. Yani bir virüs gibi bulaşıyor. İçinde her zaman tatminsizlik var. Bu da onu aşırılığa sürüklüyor. Yetinmek bilmiyor. Hazzın doruklarının doruklarını istiyor. Müthiş bir ihtiras da var. En sonunda devletin mekanizmalarına musallat olarak işi devlet rejimine kadar götürüyor. Dehşet veriyor. Korku yayıyor. Ve sürekli kan kusuyor. Kanla besleniyor. İç dünyasında yaşadığı fikirsel ve inançsal hazzı anayasa yapıyor, kanun yapıyor. Adalet süslemesi ile hazzına ortak olan anayasa ve kanunlarla işini kotarıyor ve yürütüyor. Ve gözü dönmüş bir canavara bile evrilebiliyor. Çünkü onu durduran bir engel yok. Hal böyle olunca insanlar acıyı ve dehşeti görüyor. Hitler’i fikriyatta, FETÖ’yü ise inançsal boyutta bu kötü huylu soyut hazza örnek verebilirim.

Dedi ki: Babacığım, fikir ve inanç hazzı ipini koparınca dur durak bilmiyor.

Dedim ki: Bunlardan uzak dur. İnancını ve fikrini içinde yaşa. Olsun bitsin. İçindeki haz zaten dışa bir güneş gibi parlayacaktır. Nasibilenen nasiplenir. Zorlama, dayatma, benzetmeye çalışma... Bırak herkes bildiğini ve inandığını yaşasın... En güzeli bu... Zaten yaradılışımızda birbirimize benzemek yok. Fıtrata ters, fıtrata aykırı diyerek bana, sana, ona ahkam kesenlere duyurulur... İNSANLARI KENDİNİZE BENZETMEYE ÇALIŞMAK FITRATA TERS MÜBAREKLER!

Saygılarımla...

Yusuf SEVİNGEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR