Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

Kabahatli Sensin Memur Kardeşim

Kabahatli Sensin Memur Kardeşim

Memur için mükellef bir toplu sözleşme masası kuruldu.

Mükellef derken görüntü olarak elbette...

Bunun sağlaması için bir soru:
- Var mıydı bir eksik?

Bakınız masanın sağına ve soluna...
Fransız kalmayınız, bakınız yahu...
Gaflete düşmemek için...
Sonra zamdan memnun kalmadığınızda yanlış adreslere bakınıp da yakınmayınız.
Adres belli, şöyle ki:

Mükellef toplu sözleşme masamızın bir tarafında ilgili Bakan Bey’den ve bürokratlardan oluşan kamu işveren; diğer tarafında ise milyonlarca memurun/kamu görevlisinin temsilcisi BİR sendika...

Bu BİR sendika, memurumuzun tepesine jakoben bir şekilde gelmedi.
Katiyen...
Bizzat sizlerin elleriyle geldi.
Bu BİR sendika bizzat memur kardeşlerimizin üye olarak desteklemesi ile masada kendine yer ve rol kaptı.

Yer kapması iyi olmasına iyi...
Bir sendika olarak tabii...
Ehvenişer diyorsunuz belki de...
Belki de ‘‘Kime oy verelim?’’ dercesine ‘‘Kime üyelik imzası atalım?’’ diyerek büyük bir sendikal yokluğu ya da boşluğu yaşadığınızı bile iddia edebilirsiniz.

Lakin gelin görün ki bu BİR sendika mükkellef toplu sözleşme masasında rol kaptı.
Hem de yıllardır bu rolü bir güzel (!) ifa ediyor.
Kendine çizilen sınırlar içinde...
Sizlere de her toplu sözleşme akabinde bir bardak soğuk su içire içire...
Eee, bu ahval ve şeraitte her şey göstermelik oluyor.
Her şey prosedür oluyor.
Her şey yapay görünüyor.
Her şey -mış gibiye yatarken herkes gaflet uykusuna dalıyor.
İşten yorgun argın gelen bir insanın, koltuğa kurulduktan bir müddet sonra TV karşısında sızarak derin bir uykuya dalması gibi...
İşte o zaman toplu sözleşme masasından bozma bir tiyatro sahnesinde sahnelenen resmi bir oyunun seyircileri konumuna düşüyoruz.

Neler oluyor yahu, demeye kalmadan bu resmi oyun oldubittiye getiriliyor ve üstüne bir de TV’lerde canlı yayımlanıyor.
Dört başı mamur bir oyun bu...
Fakat seyircilerin başı göğe ermemiş.

Pekala bu mükellef toplu sözleşme masası ne zaman kuruldu?
Onu da hatırlayalım hemen:
- 12 Eylül 2010 günü yapılan anayasa referandumu sonucu ile...
Yani bir halk oylaması ile...
O günden bugüne taraflar hiç değişmiyor.
Başlarda orijinal görünüyordu ama şimdi orijinalliği de sizlere ömür valla...

2022 ve 2023 için verilen zam oranlarına karşı içinizden geçenleri biliyorum memur arkadaş...
Gel gör ki memursun...
Söylesen olmaz şimdi.
Anayasa’nın ifade özgürlüğü sana göre değil, sen memursun, konuşamazsın teamülünü beklerler senden. Temayülün de zaten bu cihette... Hadi, hadi söyle...

Zam oranlarından memnun değilsin, serde memursun işte, konuşamazsın...

Hemen enseyi karartma...
Bir şey yapabilirsin:
Mübarek insan, zam oranlarından memnun kalabilmen için herkesin gözü önünde kurulmuş olan toplu sözleşme masasında hakkın olanı söküp alacak, seni layıkıyla temsil edecek bir sendikaya üyelik imzasını atmalısın.

Kısa vadeli işlerin için yaptığın hesaplar ya da planlamalar uğruna attığın her üyelik imzası, seni yarı yolda bırakır. Bunu unutma!
Dün varlığını hissedersin, bugün hissedemezsin.
Yani bugün attığın üyelik imzaları, yarın seni tırmalar hesabı...
Bir uyarlama olsun bu da...
Yani toplu sözleşme hakkını kullanarak hakkını alamazsın mesela.
Hakkını kullanırken haksızlığa uğrarsın, şaşılacak şey değil mi?

Memur kardeş, kendi kendine ettin.
Kendin ettin, kendin buldun hesabı mı desek?
Kızma, küplere falan da binme...
Bindirme kıtası olma, yeter bu bize...
Suçlu arama sakın.
Kabahatli de...
Kısa vadeli ve yerel işlerimi halletsin diye attığın üyelik imzalarının faturasıdır bu zam oranları, unutma bir kez daha ve aklından çıkarma...
Sen böyle iken - kısa vadeli işlerin için küçük dünyanda- sendika başkanları da uzun vadeli hesaplarını yaparak milletvekilliğine ve bakanlığa kapağı atarlar.
Sen küçük hesaplarla hareket edersen zam oranın da böyle küçülür. Hatta ufalır. Un ufak olur deyim yerindeyse...

Nazım’ın şiiri sana gelsin o zaman memur kardeşim,

Akrep gibisin kardeşim
Akrep gibisin kardeşim
Korkak bir karanlık içindesin
Akrep gibi akrep gibi akrep gibi

Serçe gibisin kardeşim
Serçe gibisin kardeşim
Serçenin telaşı içindesin
Serçenin telaşı içindesin
Midye gibisin kardeşim
Midye gibisin kardeşim
Midye gibi kapalı rahat
Rahat rahat
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun kardeşim
Bir değil beş değil 100 değil milyonlarsın maalesef
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun kardeşim
Bir değil beş değil 100 değil milyonlarsın maalesef
Koyun gibisin kardeşim
Koyun gibisin kardeşim
Gocuklu Celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılıverirsin hemen
Gocuklu Celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılıverirsin hemen
Ve adeta mağrur koşarsın salhaneye
Ve adeta mağrur koşarsın salhaneye
Dünyanın en tuhaf mahlukusun
Yani dünyanın en tuhaf mahlukusun
Yani hani şu derya içinde olup
Deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf
Deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf
Deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf
Deryayı bılmeyen balıktan da tuhaf
Ve bu dünyada bu zulüm senin sayende sayende
Ve açsak yorgunsak al kan içindeysek eğer
Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
Kabahat senin kabahat senin kabahat senin
Demeye de dilim varmıyor ama
Kabahatin çoğu senin canım kardeşim
Canım kardeşim canım kardeşim
Canım kardeşim canım kardeşim

Saygılar...

Yusuf SEVİNGEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR