Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

Gündeme Dair Birkaç Kelam...

Gündeme Dair Birkaç Kelam...

Son günlerde ülkemizde olup bitenler gerçekten üzücü...

Söndürülemeyen yangınlar...

Mülteci sorunu...

Kışkırtılmak istenen etnik milliyetçilik ya da dizginlenemeyen mezhepsel anlayış...

Herhangi bir sorun patlak verdiğinde patlak veren bir olay daha var, o da: Siyasi ayrışma...

Eeee, siz her şeyi siyasete bularsanız olacağı budur. Kaçınılmaz son... Derler ya: ‘‘Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.’’ O hesap işte...

Bir yerde siyasetin hüküm sürdüğü alan, bu denli geniş tutulursa kitleler insani duyarlılıktan ziyade siyasi duygularına kapılacaklardır. Böylece bu duygu akımına kapılan kitleler, siyasetin çirkin diline ve kafasına çarpılacaktır. Kitleleri, bu çirkin dil ve kafa manipüle edecek. Hatta provoke edecek. Hatta ve hatta azmettirecektir. Ne ekersen onu biçersin, derler ya. Bu da o hesap işte...

Bu kitleler; manipülasyon, provokasyon, sırt sıvazlayan azmettiriciliğin tetikçiliğine soyunan ya da talip ve buna hazır veyahut nazır bermuda şeytan üçgeninde tarihin karanlık sayfalarını yeniden yeniden yaşamaya mahkum olacaktır. Bir müddet sonra da bu girdap ya da anafor, seri halde azman insan tipini yaratacaktır. Kullanılmaya uygun ya da elverişli hem de... Siyasetin ve ideolojinin emrinde bir komondo... Buna toplum mühendisliğinin bir sonucu bilimselliğinde ve nazarında bakabilirsiniz. Lakin bence bu hâl, iyi hâl değildir ve ülke insanının makus talihi olmuştur.

Tarih tekerrür eder bu hâl ile... Dün yaşadıklarımızı bugün de yaşarız. Torunlarımızın kaderi, dedelerinin ezberleri olur. Ezber bozmak lazım artık. Yoksa bu sarmalın içinde tarihsel mengenelerde sıkışır dururuz. Sıkışmışlık aslında ezilmişlik değil midir? Pestilin çıkana kadar ezil babam ezil... Nazım deyimi ile üzüm gibi... 40 katır mı 40 satır mı, ölümü gösterip sıtmaya razı olma halleri de cabası...

Bu durum; hayat duruşumuza, hayata bakışımıza ve hayat tarzımıza bile yansır. Sıkışmışlığımız ve daralmışlığımız esasen siyasete bu denli geniş alan tanımamız ile doğrudan ilintilidir. Siyaset hayatımızda yerini genişlettikçe bireysel alanlarımız ona paralel hayatımızda daraldıkça daralıyor. Elimiz kolumuz bağlanıyor. Cumhuriyet ve demokrasi ağızları kullanılarak da özgürlüğümüz ve haklarımız yiyip bitiriliyor.

Sonuç olarak her olaya, eli kolu bağlı şekilde insani duyarlılıktan uzak siyasi duyarlılık kasan etkisizler oluyoruz. Kendini etkili sanan etkisizler olup çıkıyoruz...

Aklımızdan çıkarmamalıyız ki siyasetin ve siyasinin ipi boynuna dolanmış bir insanı, siyaset ve siyasi o yana bu yana sürer. İp boynuna dolanmış, kim ipler seni! O hesap kimse iplemez işte. Yürüyorum zannedersin günün sonunda yerinde saydığını anlarsın hep. Önce o ipin ipliğini pazara çıkar sen. Sonrası çorap söküğü arkadaşım...

İşte o zaman yangına, mülteciye, insanların öldürülmesine insani pencereden bakarsın. Bakışın her daim insani olur. Dilin de kafan da kalbin de öyle... Uzuvların uyumlu çalışır artık. Zokayı da yutmaz hiçbir zaman. Hayatında bir iyi vardır bir de kötü, bir güzel vardır bir de çirkin... Bir o kadar da sade kurduğun bu hayat... Bir o kadar da anlaşılır. Oh ne rahat... Velhasıl tam bu noktadan başlar makus talihin değişimi... Her zerreye yansır. Ne dejavu kalır ne tekerrür ne de kısır döngü... Akif, mezarından çıkar ve bu ibretlik manzarayı ayakta alkışlar. Ve der ki:

‘‘Sözümü geri aldım.

İbret alınmış...’’

Saygılar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR