FETÖ’den Ağzın Yandı, Tarikatlara Püf De!
Son yıllarda bazı grupların -cemaat ya da tarikat gibi yapılar bunlar- ülke sathında ‘‘iyiliği emretme, kötülülükten nehyetme’’ misyonu ile insanlar üzerinde artık yakın markaj bir baskı kurduklarını gözlemliyoruz. Kurdukları ve kurguladıkları bu yakın markaja, musallat olma hali de diyebiliriz. Ya benimsin ya da benden değilsin (ya benimsin ya kara toprağın sözünden uyarlamadır), aba altı mesajları ile gözdağı vererek namaz mesabesinde eda ve ifa ettikleri ikna çalışmaları bunlar...
Aslında bu baskı, ilahi mesaj dayanaklı olmaktan ziyade sırtını fıkıh ilminin detaylarına yaslayarak insanları bir kaşık pardon umman suyunda darboğaza sokmaktan ibarettir diyebiliriz. Temelinde buram buram nakilcilik kokar. İnsan eserlerini, ilahi bir mesaj gibi lans etme söz konusudur. Birtakım insanları hüküm verici saydıklarından dolayı kendileri de hüküm vermekten geri durmazlar. Bir müddet sonra hükümlerine karşı çıkışları, Allah’a karşı gelme şeklinde değerlendirirler. Baskının en ileri aşamasıdır bu. Kendilerini öyle kaptırmışlardır ki ifrat da tefrit de gırladır; akletme, tefekkür ve sorgulama hak getire... Müziği haram görüp Instagram, Tiktok, Facebook gibi sosyal medya platformlarında cirit atarak ateist, deist avcılığı yaparlar. Bu ahval, yeni trendleri... Düşürdükleri bir ateist, deist, mealci, tarihselci, bilumum kendileri gibi dine bakmayanlar vs. ile giriştikleri tartışmalarda kurdukları üstünlüğü, takva üstünlüğünden daha muteber görmektedirler. Takva, bu ellerde eziyet görmüyor mu sizce?
Elbette bu yapılar, mevcut iktidar ile dine bakış ve din anlayışı temelinde şu an itibarıyla örtüştükleri için rahatlar. Ve geniş bir özgürlüğe sahipler... İşte tanınan bu geniş özgürlüğü hiç de iyi kullanmıyorlar. Varsa yoksa yasak, günah, haram vs. baskılamaları ve sıkıştırmaları ile insanlar üzerinde hüküm koyucu rollerine soyunuyorlar. Mevcut iktidarın, bunların bu hallerinden hiç de haz etmedikleri aşikar... Lakin geçmişten gelen bazı sıkı bağlar ve ilişkiler dolayısıyla bunlara tahammül etmekteler. Bakalım bu tahammül süresi ne kadar sürecek? Unutulmamalıdır ki her şeyin bir sınırı var. Bir kullanım süresi var.
Bu yapıların halihazırda ‘‘iyiliği emretme, kötülükten nehyetme’’ misyonunun altında güçlerine güç kattıktan sonra acaba hangi vizyon var? Misyonu ile insanları aldatan, vizyonu ile insanların hayatını karartan ve mahveden bir FETÖ deneyimi büyük dersleri içerir. Misyondaki birleşme, vizyonda ayrışma halini alabilir. Akıldan asla çıkarılmamalıdır. Ayrışmaların zararını ise bu halkın çocukları görmektedir.
Bu nedenle tüm birliktelikler -dinsel ya da ideolojik olabilir- yumurta güce dayandığı an ayrışma olarak patlak verir. Kavga, dövüş, gürültü, intikam, kin gibi ortalığı tozu dumana katan bir görüntü hasıl eder. Bunlar da akıldan çıkarılmamalıdır. Bunları göze alamıyorsanız bu yapılara Türkiye Cumhuriyeti yurttaşına tanınan kadar özgürlük ve hak tanımalısınız ki başınız ağrımasın. Yoksa istikbalde bu yapılardan herkesin başı ağrır. En başta da bu yapılarla hemhal olanların...
Güç kapışması öyle bir şeydir ki onun için kavgaya tutuştuğunuzda gözünüz hiçbir şeyi görmez. Bir cinnet halini alırsınız. Etrafınızdakiler zarar görür. Ama farkına varamazsınız. Onun için bugün işinize gelen yapılara tanıdığınız geniş özgürlükler, tahammüller bir ok gibi bir bir rücu eder.
Farkındayım. İktidar bu yapılar ile yol ayrımına girmek üzere...
Gelin görün ki bu yapılar pusuda tefleri ile bekliyorlar.
Niye mi?
Kendilerine karşı çıkan her kim olursa onu tefe koyup çalmak için...
Tekrar tekrar tekrarı yaşamamak için bu yapılara bu kadar yüz vermek, imtiyaz tanımak, geniş özgürlük alanları sunmak, tahammülde nirvanayı görmek bence yeterlidir. Artık hizaya alma vakti... Yoksa kontrolden çıktığı an tehlike çanları çalar.
M. Akif’in dediği gibi
‘‘İslam’ın 6 şartı vardır. Altıncısı haddini bilmektir.’’
Had bilmeyerek takiye edilmiş Talibanvari potansiyelleri ile insanların yaşam tarzlarına karışan bu yapılar, güç depoladıkça müdahale alanlarının sınırlarını da genişleteceklerdir. Tabii bunun içinde siyasi alan da var. Bireylerin özel alanları zaten var.
Benden demesi...
Dinleyen, dinler.
Dinlemeyen ise bu ellerce çizilen kaderine razı olur.
Müzik haram diyerek müziğe yasak koyarlar, kulaklarımız pas tutar.
Saygılar...
Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.