Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

Eğitimin Derdi

Eğitimin Derdi

Her kafadan eğitim sesi geliyor.
Her dile pelesenk olmuş eğitim.
Sıkıntılarımızın ve dertlerimizin çözüm yeri olarak sunuluyor eğitim.
Eğitime aktarılan maddi kaynak ile övünülüp duruluyor. Hem de yıllardır...
Ama bir türlü sadede gelmeyen ve sade olmayı başaramayan bir eğitim ortamı, koşulları, düzeni içinde buluyoruz kendimizi. Eğitim her geçen gün daha karmaşık ve amacından uzak bir esas ve şekle bürünüyor. Adeta kimlik karmaşası yaşıyor. İdeolojik, siyasi, dini esaslar ve şekiller ile yönlendirilerek ya da şekillendirilerek  hizaya çekilmeye çalışılan bir eğitim düzeninin çok partili siyasi hayatta bu hali aslında anlaşılabilir. Ama bu hal iyi hal değildir.  Ve ders alınması gerekir.  Eğitim alanını kısıtlar ve sınırlar. Hatta allak bullak eder her şeyi.  Toparlanması ise çok güçtür.  Çünkü bir plan içinde olmamıştır hiçbir şey.  Dikkat ediniz sığlık ve  bayağılık üreten bir eğitim ortamı içindeyiz. Ve ne yazık ki eğitim ortamları bazı ideolojik, siyasi, dini yollar kullanılarak birileri tarafından  adeta bunaltılıyor. Bu nedenlerden dolayı  kimlik karmaşası yanında bir de bir kimlik bunalımı yaşıyor eğitim. Birileri artık yüksek sesle:
‘EĞİTİM ORTAMLARI BİRİLERİNİN MADDİ OLARAK YOLUNU BULDUĞU BİR ALAN DEĞİLDİR. BİRİLERİNİN FİKİRLERİNİN YA DA İNANÇLARININ HAZ YAŞAYACAĞI BİR ORTAM DA DEĞİLDİR. BİRİLERİNİN KAZANÇ KAPISI ASLA OLAMAZ.’
Pekala eğitim kimleri esas alacak ve neleri amaçlayacak?
Lamı cimi yok.
EĞİTİM,  ÇOCUKLARI ESAS ALIR. EĞİTİM ALANI ÇOCUKLARINDIR. ONLARIN ÖZERK ALANIDIR. ÖZGÜRLÜK VE ÖZ GÜVEN BÖYLE ALANDA AŞILANIR ANCAK.
Lamı cimi yok.
EĞİTİM, ÇOCUKLARIN İLGİ VE YETENEKLERİNİN ÖNÜNÜ AÇMAYI AMAÇLAR. ÇOCUKLARIN İLGİ VE YETENEKLERİNE GÜN DOĞAR.  YUKARIDA SÖZ ETTİĞİMİZ BİRİLERİNE DEĞİL.  ÇOCUKLARIMIZIN MELEKELERİ KANATLANARAK  MELEK OLUR. ZATEN BÖYLE OLURSA HAYAL DÜNYALARINA AÇILABİLİRLER. BÖYLE OLURSA ÇIĞIR AÇABİLİRLER. BÖYLE OLURSA ÇAĞI  YAKALAYIP  AŞABİLİRLER. EN İYİ OLANI YAKALAYABİLİRLER. YOKSA SINAVLARLA, SINAV KOMİSYONCULARI İLE ÜZERLERİNE BASKILANARAK, BASILARAK BAŞLARINI BİLE KALDIRAMAZLAR. ŞÖYLE DÜNYA GÖZÜYLE ÇEVRELERİNE VE DÜNYAYA BAKAMAZLAR. UNUTMAYINIZ DÜNYAYA ÜSTÜNKÖRÜ BAKANLAR GÜN YÜZÜ GÖREMEZLER. VE TEKDÜZELİK KISIR DÖNGÜ İÇİNDE DÖNER DURURLAR. ONDAN SONRA BİLİM VE ÜRETİM KISIRLIĞI NİYE YAŞIYORUZ? SORUSUNU SORARIZ YÜZ YILLARCA KENDİMİZE. DURUP DÜŞÜNMEYE VE  DURULMAYA O KADAR İHTİYACIMIZ VAR Kİ!
O zaman eğitimi sade şekle getirip sadede getirmeliyiz. İlk HEDEFİMİZ BU OLMALI... Unutmayınız derdi dert yaratarak çözemezsiniz. Bir yeri dikerken başka yeri sökmemelisiniz. Örneğin doğudaki çocuklarımız öğretmensiz kalmasın diye yaratılan sözleşmeli öğretmenlik uygulaması başka çocukları mağdur ediyorsa o zaman dert üstüne dert koymuş oluyorsunuz. Bu da eğitimde daha karmaşık bir yapı inşa ediyor. Ve asla ne esasa ne sadede geliniyor. Böylece eğitimin gündemi bir türlü değişmemiş oluyor, çocuklara sıra gelmiyor. Hatta sıkıntılar ve dertler daha dallanıp budaklanıyor. 10 yıl önce ile 10 yıl sonra arasında da bir fark kalmıyor. Halbuki vizyonlar devrimsel değişimleri zorunlu kılar. Demek ki MEB’in yıllar arası  strateji vizyonları bizi ileri götürmemiş. Kısır döngüde döndürüp durdurmuş.
Evet eğitim ortamına bir dönün bakın. Herkesin derdi başka... Kimisi atanmak istiyor kimisi eşine ve çocuğuna kavuşmak istiyor kimisi yönetici olmak için kendine sendikal/siyasi/ideolojik/dini  yollar arıyor kimisi cebini doldurma derdinde kimisi dernek ve vakıf süslemeleri ile maddi-manevi haz almanın peşine düşmüş kimisi vs...
Eğitim ortamında yaşanan bu sıkıntı ve dert kaosunda çocuklara bir türlü sıra gelmiyor. Tepeden gelen ve çocukları düşünen amaçlar dahi  taşrada yolunu şaşırıyor. Eee dedim ya herkesin derdi başka... Dert başka olunca eğitim ortamı böyle dalanıp budaklanıyor yollar da öyle tabii...
Ne sadelik var ne sadede gelinmiş...
Zaten kimse de ne yaptığını ne ettiğini bilmiyor ve anlamıyor. Bilinç ve anlayış kıtlığı var.  Bu kıtlık sığlığı ve bayağılığı tetikliyor zaten.  Yapan, eden ise tribünlere selam çakıyor. Onda da öz olmuyor söz oluyor. O da çocuklara hitap etmiyor, çocukları etkilemiyor. Çocuklar bu kaos sarmalı içinde bir piyon ve bir figüran gibi kıvranıyor. Asıl oyuncular çocuklar olması gerekirken eğitimin asları hep büyükler oluyor. İnanmayan baksın bakalım sendikaların, öğretmenlerin, bürokrasinin gündem maddelerine. Var mı çocuklar?
YOK İŞTE. GERÇEKLERLE YÜZLEŞİN ARTIK. SADEDE GELİN! SADELEŞİN!
Saygılarımla...
Yusuf SEVİNGEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR