Eğitim Sistemi Komple Değişsin
Pandemi dönemi özellikle eğitimde bazı yolların açılması için bir fırsat...
Fırsat olmasına fırsat ama öyle bir hantal ve betonlaşmış bir yapı ki eğitim sistemimiz, pandemideki bu fırsatı değerlendireyim diye yerinden bile kalkmıyor.
Nuh diyor peygamber demiyor.
Armut piş ağzıma düş gölgesinde keyif sürüyor ve zaman öldürüyor.
Muasır medeniyetler seviyesi, diye diye hem de...
Gel keyfim gel...
Ama sistemde içindeki çoğunluk öğrenci için durum: Ölme eşeğim ölme...
Çoğunluk öğrenci çıkmazda, açmazda...
Çünkü sivri yönleri (yaratıcılıklarını kışkırtan) okullarda köreliyor.
Okul ahvali ve şeraiti SINAV ÇOCUKLARINI görüyor.
Süt çocuğu gibi oldu bu tabir de...
Sayın Ali Babacan, eğitime dair planlamalarını anlatırken bakınız ne diyor:
‘‘... Eğitim sistemini komple değiştireceğiz. Örneğin müfredat, tamamen esnek hale gelmesi gerekiyor. Seçmeli ders sayısının çoğalması gerekiyor. Mecburi ders sayısı azalması gerekiyor. Öğrencilerimizin kendi ilgi ve yeteneklerine göre kendi kendilerine yönlendirebilecekleri esnek müfredat yapısını mutlaka getirmemiz gerekiyor. Erken yaşta gençlerimizi iş hayatıyla tanıştırmamız gerekiyor...’’
Ders sürelerinin azalması, sınıfların seyrekleştirilmesi vs. pandemi dönemi kazanımları diye düşünmüştük.
Ama bu bile yüz yüze eğitime geçilince ellerimizden geri alındı.
Eskiye ve geleneğe bir dönüş oldu.
Eee eğitim sistemimiz gibi ezberci, koşullanmış, betonlaşmış bir yapı ne yazık ki alışkanlıklarından öyle kolay kolay sıyrılamıyor.
Belki yılları alacak bu alışkanlıkları bırakması.
Hadi bu kuşağı bu okul yapısı, bu müfredat içeriği, bu ders süreleri ile sınıflara bastırıyoruz.
Z kuşağı, ‘‘Zorlama Kuşağı’’ diyorum onun için.
Fakat gelecek kuşakları bu okul yapısı, bu müfredat içeriği, bu ders süreleri ile asla sınıflara bastıramayacağız.
Gelecek kuşaklar sınıflardan taşacak.
Bu sistem, Z kuşağından sonraki kuşaklara dar gelir.
Onlar için katiyen biçilmiş kaftan olamaz.
Sayın Babacan’ın üzerinde durduğu dört başlık bu bağlamda düşünüldüğünde çok önemli bence:
1- Mecburi derslerin azalması ve seçmeli derslerin artması
2- Müfredat esnekliği
3- Öğrencinin ilgi ve yetenek alanları
4- Bu ilgi ve yetenek alanlarına göre kendi kendilerini yönlendirebilmeleri
Sistemden küçükler ve gençler keyif alsın, büyükler değil. Öyle değil mi?
Keyfiyet, deneme-yanılma payı onların elinde hüküm bulsun.
Pandemi bunlara müthiş zemin hazırlıyor bence.
Gelin görün ki biz siyasi şartlara ve kavgalara tüm bunları kurban ediyoruz.
Gül gibi çocukları, çeşitli saiklerle eski olana mahkum ve mecbur ediyoruz.
Okullar, bu halleri ile ilerleyen zamanlarda ne yaparsanız yapın asla dikiş tutmayacak.
Bence bir müddet sonra REDDİ OKUL başlayacak.
İşte o zaman okulların çehresinin ve içeriğinin kökten değişim serüveni siyasiler için bir mecburiyet olacak.
Sayın BABACAN’ın şu ifadesi de bence yol gösteriyor:
‘‘... Eğitim sistemini komple değiştireceğiz...’’
Tabii Türkiye’deki siyasi, ideolojik abluka ve vesayet buna ne zaman mecburiyet ve aciliyet olduğu nazarında bakar, bilemiyorum.
Malum Türkiye’de eğitim öncelikler sıralamasında sözüm ona 1 numaradır ama eğitim sisteminden önce yönetim sistemi tartışılır. Eğitime sıra gelene kadarrrr...
Eğitim ancak bir kaymakam öğretmeni rencide edince gündem olur.
Saygılarımla...
Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.