Yusuf Sevingen

Yusuf Sevingen

Devlet Babadan Müftü Babaya...

Devlet Babadan Müftü Babaya...

Fakında mısınız? Bilmiyorum. Gaflet uykusunda pespembe hülyalara mı daldınız? Onu da bilmiyorum. Ama bilinç ve vicdan sahibi iseniz memleketin ahvali ve şeraiti için şunu dersiniz: ‘MEMLEKETTEKİ BU YÖNETİM DÜZENİ HALKIN ÇOCUKLARINI TASFİYE EDİYOR.’ Bana ‘yok öyle değil, aslında eskiden de böyleydi...’ gibi kendinizi haklı çıkaracak ya da vicdanınızı ve bilincinizi uyuşturacak ya da rahatlatacak cümlelerle gelmeyin. Gidin gerçeklerle yüzleşin önce. Çünkü bir yaşamda görünen ahval ve şerait var, yani iliklerimize kadar yaşadıklarımız, bir de yaşamın içinde hiç göremediğimiz bir ahval ve şerait var, bize Kemal Sunal gibi ‘Ya öyle mi? Allah, Allah! Yok yav! Vay anası!’ dedirten... Elbette devamlı aldanacak ya da kandırılacak kadar saf değiliz, yaşama bakınca gördüklerimiz karşısında gerçeklerin ne olduğunu ve neye inanacağımızı çok iyi biliyoruz artık. Öyle ki görülen bazı şeyler karşısında ir-ki-li-yor-uz... Şükür, daha ne bilincimizi kaybettik ne de vicdanımızı... Evet, gelelim bu tasfiye meselesine. Bakınız, devlet hiyerarşisi bir aile hiyerarşisine dönüştü. Mesela , baba müftü, kızı müftü yardımcısı. Mesela, baba rektör, eşi, kızı, birinci dereceden diğer akrabaları üniversitede üst görevlerde. Mesela, koca okul müdürü, karısı müdür yardımcısı. Örnekleri daha da çoğaltabilirim. Hatta yorumlar kısmında siz değerli arkadaşlarım da çoğaltabilirsiniz. Çoğaltın ki bu hadise daha da somutlaşsın, çoğaltın ki bu hadiseler afişe olsun. Neredeyse her kurumda devlet hiyerarşisi ile aile hiyerarşisinin örtüştüğü adeta birbirine karıştığı birçok örnekle karşı karşıya kalabilirsiniz. Eee belli aileler devlete sızarsa, doğal olarak halkın çocukları o devletten her bakımdan mahrum kalacaktır. Yani dışlanacaktır. Pekala devlette bu hiyerarşik düzen ne zaman görülür? Söyleyeyim: Mesela babadan oğula geçen ya da bir aile zümresinin idaresinde olduğu yani günümüzde Suud gibi yönetim şekillerinde bu düzen meşrudur. Ama cumhuriyet ve demokrasi varsa bir yerde, bu yerin hiçbir yerinde kurulu bu ailesel düzenlerinin görülmemesi gerekir. Çünkü cumhuriyet ve demokrasi, bu düzeni öteler yani dışlar hatta bu düzeni yıkıp gelmiştir. Aksi durumda cumhuriyet ve demokrasi bu düzeni dışlamadığı takdirde halkın çocukları dış kapının dış mandalı muamelesini görür ki bu ahval ve şerait cumhuriyetin felsefesine tamamıyla aykırıdır. Onun içindir ki cumhuriyetin ilk yıllarında söylenen şu söz çok manidardır: ‘Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir.’ Ya da cumhuriyetin eşit yurttaşlık bakışını ve anlayışını da buraya koyabiliriz. Bu bakımdan Osmanlı olmak ile cumhuriyet olmak arasındaki temel fark da budur diyebiliriz. Bu fark insana yaklaşım farkıdır. İnsana soyağacına göre değil, ürettiği değere göre değer biçer. İşte bu fark insanların cumhuriyeti sahiplenmesini ve benimsemesini sağlamıştır. İşte bu fark insanların cumhuriyeti tercih etmesinin bir nedenidir. Çünkü cumhuriyet ile devletten dışlanan kesimler, devletin hiç görmediği ya da umursamadığı kitleler bir anda bir değere ve yurttaşlık unvanına kavuşmuştur. Bu bakımdan bizim Osmanlı değil, cumhuriyet olmaya ihtiyacımız vardır. Bu kadar açık ve net. Bu bağlamda devlette istihdam şartlarından ilki nedir? Evet, bildiniz. T.C. yurttaşı olmaktır. Yani bu şart şunu demek istiyor: Bir amirin kızı, oğlu, yeğeni, eşi vs. olman beni iplemez ve ırgalamaz. Eğer ki ırgalarsa o zaman halkın çocuklarına ırgatlıktan öte bir şey reva görülmez ki bu da devlette cumhuriyetin oturmadığı anlamını taşır. Pekala, son zamanlarda neden devlette üst hiyerarşiler adeta bir saltanata benzer şekle ve esasa büründü? Bunun tek nedeni var: O da bizim cumhuriyetimize ve demokrasimize uymayan yeni yönetim sistemidir. İşte sırf bunun için bile bu yönetim sistemi sorgulanmaya değerdir. Yoksa halkın çocuklarına reva görülenlerle amirin, üstün çocuklarına reva görülen arasında uçurum olacak. Ve işte bu fark insanın ürettiği değer farkından değil, tamamen soyağacı farkından ileri gelecektir. İnsanlar, cumhuriyet ve demokrasiden cesaret alıp cesaretlerini toplayarak bundan şikayetçi olmazlarsa bu ahval ve şerait daha da olağanlaşarak ve normalleşerek yayılacaktır. Çözüm ise çok basit ve kolay. Tabii istenirse! Ama is-te-nir-se elbette. Bir kere devletin her tür hiyerarşisinde en küçük saltanata dahi mahal ve cevaz verilmemeli. Eğer ki bir yerde saltanat varsa o saltanat o yerde kalmaz, tepeden tırnağa, baştan aşağıya yayılır. Bu durumda olan halkın çocuklarına olur. Neler mi olur? Bir bakın etrafınıza halkın çocukları ile üstünlerin çocukları arasındaki farklar neler ve bu oluşan farkların kaynakları neler? Halbuki bizlere hep şu öğretilegelmiştir: DEVLET BABA. Ama görülen şudur: MÜFTÜ BABA REKTÖR BABA MÜDÜR KAYINBABA Saygılar... Yusuf SEVİNGEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yusuf Sevingen Arşivi
SON YAZILAR