Ders Saati Süresi, Elbette Kısaltılmalı
Sayın Milli Eğitim Bakanımız, ders saati sürelerinin uzunluğundan söz ederek kısaltılması gerektiği yönünde görüşlerini ifade ediyor son zamanlarda.
Bence yerinde ve zamanı gelmiş bir talep içeren görüş.
Zira; eğitim sistemini hem az hem öz hale getirmeliyiz.
Böylece, eğitim-öğretim alanı ve düzeni daha anlaşılır ve rahatlatılmış kılınabilir.
Rutin ders zamanları dışında öğrenciyi kendiliğinden okula çekebilecek doğal zamanlar yaratabilmeliyiz.
Bu bağlamda, 180 günlük ders yılı süresi de kısaltılıp hem bu süreden hem de tatil dönemlerinden alınarak, doğal zamanlar düzenlenebilir.
Bu doğal zamanlar, öğrencinin ilgilerini, zevklerini ve yeteneklerini çekebilmeli okula.
Ancak böyle bir düzenleme ile çocuklarımız okullarda kendilerini bulabilir. Yoksa, çocuklarımız yetenekleriyle ve ilgileriyle birlikte körelerek koybolur gider.
Okullar ile aslolan ve amaçlanan, bireyin kendini gerçekleştirebilmesinin önünü açmak ve zeminini hazırlamaktır. Bu ise bireyin yeteneklerini ve ilgilerini keşfedebilmekle olabilir. Tabi, buna dönük ihtiyaçlarını karşılayabilmek de önemlidir.
Ne yazıktır ki, öğrencilerimiz, ders saati süresi 40 dakika, günlük ders saati 7 saat, haftalık 35 saate tekabül ediyor, destekleme ve yetiştirme kurs ders saatleri hariç elbette, olmasına karşın okullarda kendilerini bulamamaktadırlar.
40 Dakikalık ders saatleri içinde öğrenim hayatları boyunca kendilerini fellik fellik arayıp da bulamayan birçok insanın hikayesi var elimde. Hepsi, kayıp aslında. Kim bilir içlerinde nice yazar, nice bilim adamı, nice ressam, nice sanatçı vardı ve hepsi avcumuzun içinden kayıp gitti. Ülkemize artı değer katabilecek birçok insan.
Ama eğitim-öğretim sistemimiz, özellikle ilgiye ve yeteneğe odaklanmayan haliyle bu kimseleri bulup ortaya çıkaramamış. Yani yetersiz, eksik kalmış ve kusurlu davranmış. Hal böyle olunca, bu insanlar, kendilerini öğrenim hayatları boyunca 40 dakikalık ders saatleri içinde ve bina /bahçe duvarları arasında bulamamışlardır. Kendi ellerimizle, göz göre göre, bile bile değil de nedir bunun adı? İşte ihmalkarlık, umursamazlık ve göz yumma bunun munis adı...
İşte bu nedenlerden dolayıdır ki, okullardan soğuyan nesiller ile karşı karşıyayız.
Bu bakımdan, 40 dakikalık ders saatini kısaltmadan evvel ortaokullarda günlük 7 ders saatini de azaltmalıyız.
Çocuklarımızı, ders saatleri içinde dört duvar arasında, dinlenme sürelerinde ise istinat duvarları içinde mahkum etmemeliyiz.
Unutulmamalıdır ki, disipline edeceğim derken, ölçüyü kaçırmak, çocuklarımızın yeteneklerine ve ilgilerine ihanettir.
Onların ilgilerini ve yeteneklerini esas alacak ders saati süresi, günlük ders saati sayısı ve ders yılı süresini bir an önce belirlemeliyiz ve eğitim-öğretim ortamlarını buna göre inşa etme vakti geldi de geçiyor.
Temelden başlayarak tüm okullara yayacak şekilde bunları yaparsak, eğitim-öğretimde sadede geliriz.
Ve sadede geldiğimiz noktada, eğitim-öğretimin az ve öz olması için uğraşırız.
Biliniz ki, sade-anlaşılır/az-öz olan eğitim-öğretimin, verimi ve kalitesi yüksektir.
Çocuklarımızın, halihazırdaki eğitim-öğretim ortamı ve düzeni içinde her bakımdan açılmaları çok güç, çünkü önlerinde bir dolu engel var. Aşabilmeleri için de herkesin eşit imkanı ve fırsatı yok.
O zaman devrimsel diyebileceğimiz, temelden tepeye doğru yayılan reformları hayata geçirmemiz gerekiyor.
Bence ders saati süresinin kısaltılması da bunlardan biridir.
Ve yanına haftalık ders saatini, ders yılı süresini de koyarsak, eğitim-öğretimde sadelik ve anlaşılırlık için kısaltma ve azaltma çalışmalarını uyum içinde yürütebiliriz.
Saygılar.
Yusuf SEVİNGEN
KamuAjans.Com / ÖZEL
Bence yerinde ve zamanı gelmiş bir talep içeren görüş.
Zira; eğitim sistemini hem az hem öz hale getirmeliyiz.
Böylece, eğitim-öğretim alanı ve düzeni daha anlaşılır ve rahatlatılmış kılınabilir.
Rutin ders zamanları dışında öğrenciyi kendiliğinden okula çekebilecek doğal zamanlar yaratabilmeliyiz.
Bu bağlamda, 180 günlük ders yılı süresi de kısaltılıp hem bu süreden hem de tatil dönemlerinden alınarak, doğal zamanlar düzenlenebilir.
Bu doğal zamanlar, öğrencinin ilgilerini, zevklerini ve yeteneklerini çekebilmeli okula.
Ancak böyle bir düzenleme ile çocuklarımız okullarda kendilerini bulabilir. Yoksa, çocuklarımız yetenekleriyle ve ilgileriyle birlikte körelerek koybolur gider.
Okullar ile aslolan ve amaçlanan, bireyin kendini gerçekleştirebilmesinin önünü açmak ve zeminini hazırlamaktır. Bu ise bireyin yeteneklerini ve ilgilerini keşfedebilmekle olabilir. Tabi, buna dönük ihtiyaçlarını karşılayabilmek de önemlidir.
Ne yazıktır ki, öğrencilerimiz, ders saati süresi 40 dakika, günlük ders saati 7 saat, haftalık 35 saate tekabül ediyor, destekleme ve yetiştirme kurs ders saatleri hariç elbette, olmasına karşın okullarda kendilerini bulamamaktadırlar.
40 Dakikalık ders saatleri içinde öğrenim hayatları boyunca kendilerini fellik fellik arayıp da bulamayan birçok insanın hikayesi var elimde. Hepsi, kayıp aslında. Kim bilir içlerinde nice yazar, nice bilim adamı, nice ressam, nice sanatçı vardı ve hepsi avcumuzun içinden kayıp gitti. Ülkemize artı değer katabilecek birçok insan.
Ama eğitim-öğretim sistemimiz, özellikle ilgiye ve yeteneğe odaklanmayan haliyle bu kimseleri bulup ortaya çıkaramamış. Yani yetersiz, eksik kalmış ve kusurlu davranmış. Hal böyle olunca, bu insanlar, kendilerini öğrenim hayatları boyunca 40 dakikalık ders saatleri içinde ve bina /bahçe duvarları arasında bulamamışlardır. Kendi ellerimizle, göz göre göre, bile bile değil de nedir bunun adı? İşte ihmalkarlık, umursamazlık ve göz yumma bunun munis adı...
İşte bu nedenlerden dolayıdır ki, okullardan soğuyan nesiller ile karşı karşıyayız.
Bu bakımdan, 40 dakikalık ders saatini kısaltmadan evvel ortaokullarda günlük 7 ders saatini de azaltmalıyız.
Çocuklarımızı, ders saatleri içinde dört duvar arasında, dinlenme sürelerinde ise istinat duvarları içinde mahkum etmemeliyiz.
Unutulmamalıdır ki, disipline edeceğim derken, ölçüyü kaçırmak, çocuklarımızın yeteneklerine ve ilgilerine ihanettir.
Onların ilgilerini ve yeteneklerini esas alacak ders saati süresi, günlük ders saati sayısı ve ders yılı süresini bir an önce belirlemeliyiz ve eğitim-öğretim ortamlarını buna göre inşa etme vakti geldi de geçiyor.
Temelden başlayarak tüm okullara yayacak şekilde bunları yaparsak, eğitim-öğretimde sadede geliriz.
Ve sadede geldiğimiz noktada, eğitim-öğretimin az ve öz olması için uğraşırız.
Biliniz ki, sade-anlaşılır/az-öz olan eğitim-öğretimin, verimi ve kalitesi yüksektir.
Çocuklarımızın, halihazırdaki eğitim-öğretim ortamı ve düzeni içinde her bakımdan açılmaları çok güç, çünkü önlerinde bir dolu engel var. Aşabilmeleri için de herkesin eşit imkanı ve fırsatı yok.
O zaman devrimsel diyebileceğimiz, temelden tepeye doğru yayılan reformları hayata geçirmemiz gerekiyor.
Bence ders saati süresinin kısaltılması da bunlardan biridir.
Ve yanına haftalık ders saatini, ders yılı süresini de koyarsak, eğitim-öğretimde sadelik ve anlaşılırlık için kısaltma ve azaltma çalışmalarını uyum içinde yürütebiliriz.
Saygılar.
Yusuf SEVİNGEN
KamuAjans.Com / ÖZEL
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.