Cihat Kavramı ve Bir Bardak Suda Fırtına
Cihadın Doğru Anlaşılması ve Anlatılması Yolunda
Hepinizin bildiği üzere yeni müfredatta ‘cihat’ kavramına yer verilmesi bazı kesimlerin tepkisine yol açtı. Hatta; yeni müfredat tartışmaları, cihat-evrim-Atatürk kavgasına dönüştürüldü. Hal böyle olunca, kavgadan ve gürültüden, yeni müfredatla ilgili sağlıklı değerlendirmeler yapılamadı. Halbuki, eğitim-öğretim işleri ve konularıyla ile ilgili değerlendirmelerimiz, ancak sağlıklı koşullar ve ortam olursa, fayda ve katkı sunabilir. Yoksa, kayıkçı kavgası halini alarak, bir sonucu olmaz. Hatta, bazı sağlıklı değerlendirmeler bile güme gidebilir. Olguların değil de, algıların hüküm sürdüğü bu hengamede duyulmayarak ve anlaşılmayarak...
Bu bağlamda, MEB Müsteşarımız Sayın Yusuf TEKİN’in bir TV programında ‘cihat’ ile ilgili açıklamalarını doğru ve yerinde buluyorum, kamuoyunu aydınlattığı için de kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. Ve konuya dair sözlerini, aşağıya alarak sizinle paylaşmak istiyorum:
“Bir bardak suda fırtına koparılıyor, altyapı bilinmeden tartışılıyor. Gereksiz tartışmalar yürütülüyor. Cihat şu anda dünyada, ülkemizde herkesin kullandığı, bildiği bir kavram. Okullarımızda terör örgütlerine teşkil edecek bir kavram olmadığını anlatacağız. Cihat dini bir literatür. Cihat programlarımızda iki derste var. İmam hatip liselerinde okutulan zorunlu fıkıh dersi. Fıkıhta olmayacaksa bu zaten bir eksiklik. Cihat okullarımızda zorunlu değil, seçmeli olan temel dini bilgiler dersi içeriğinde de var. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ise şu an taslak. Müfettişlerin denetim süreçleri var. Öğretmenler tarafından program dışında bir kavram kullanılırsa müfettişler devreye girecek.”
Her koşulda-durumda şartlanmış reflekse/tepkiye sahip ve buluttan nem kapar noktasında konumlanan bazı kesimlerin, ‘cihat’ ile ilgili daha sağlıklı, dikkatli ve özenli değerlendirmelerde bulunabilmesi için Sayın Müsteşarımıza ait yukarıdaki sözlerin önemli bir ışık ve yol gösterici vazifesi göreceğini düşünerek bir kısmını aşağıya alıp yorumlamak isterim, şöyle ki;
‘Bir bardak suda fırtına koparılıyor’: İnsanlar üzerindeki baskın siyasal/ideolojik koşullanmalar/şartlanmalar, panik şeklinde ve derecesinde sözlü ve eylemsel refleksler/tepkiler verilmesine neden olabiliyor. Panik halinde olan kimselerin korkuları, kaygıları ve telaşları düşünüldüğünde değerlendirmelerinin de pek sağlıklı olamayacağı anlaşılabilir. Onun için bazı kesimler, bu halden çıkmalıdır. O da, ideolojiden arındırılmış salt akıl ile eğitim-öğretim meselelerine bakmakla gerçekleşebilir.
‘altyapı bilinmeden tartışılıyor, gereksiz tartışmalar yürütülüyor’: Sayın Uğur MUMCU’nun sözleri aklıma geldi, neydi o söz: ‘bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.’ Ne yazık ki, eğitim-öğretimle ilgili meselelerde bilgi sahibi olmadan ahkam kesiyoruz. Eğitim-öğretimle ilgili meseleler, bilgi temeline oturtulmadığı için de çoğunlukla siyasetin edebiyat/nutuk malzemesi oluyor. ‘Cihat’ sözcüğü de, Sayın Müsteşarımızın haklı şekilde ifade etmiş olduğu üzere bilgi temelinde değil, siyasi bir malzeme olarak değerlendirildi. Ve bunun üzerine inşa edilen tartışmalar, siyasi/ideolojik konumlanış/şartlanmışlık tetiklemeleri ile olmadık yerlere kaydırıldı. O kaydırılan yerlerde de, insanlar siyasi/ideolojik kavga-gürültü ile birbirlerini dinlemeden yorumlar yaptı, ahkamlar kesti. Yani, vakıf olunamayan konuya ilişkin olarak herkesin söylediği söz kendisine rücu etti, alıcısı çıkmadı. Çünkü biliyoruz ki, sağlıklı olmayan ve kavgalı-gürültülü olan tartışma ortamlarında, hem insanlar şirazeden hem de tartışma konuları çığrından çıkabilir. Yeni müfredatla ilgili tartışmalarda ve değerlendirmelerde, müfredat salt ‘cihat’, ‘evrim’ ve ‘Atatürk’ kıskacına alınarak kavga-gürültüye zemin hazırlandı. Sormak lazım, yeni müfredat sadece bunlardan mı ibaretti? Bunlar haricinde yok muydu başka konular ve meseleler? Tartışmalarımızın kısırlığının ve sığlının nedeni, işte kavgalı-gürültülü bu kıskaçlarımızdır? Onun için hep ifade ediyorum, eğitim-öğretim meselelerini ve konularını, asla ama asla siyasi ve ideolojik alanlara ve zemine çekmemeliyiz. Eğer ‘okulda-camide-kışlada siyaset olmamalı’ ilkeselliğine özenli ve hassas ve bu ilkeselliğe karşı samimi isek, eğitim-öğretim konularını ve meselelerini sorumsuzca siyasi alana ve zemine çekiştirmeyiz, biliriz ki, çekiştirirsek kendimizle çelişiriz.
‘Cihat şu anda dünyada, ülkemizde herkesin kullandığı, bildiği bir kavram. Okullarımızda terör örgütlerine teşkil edecek bir kavram olmadığını anlatacağız. Cihat dini bir literatür.’: Sayın Müsteşarımız, ‘cihat’ kavramının niçin öğretildiğini gayet net ve açık şekilde ifade etmiş, kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz bir kez daha. Malumdur ki, cihat, FETÖ ve DEAŞ gibi dinsel giysili terör örgütlerince, Kur’an-i anlamından saptırılarak adam devşirmek için bir insan kaynağı kurumu gibi çalıştırılmaktadır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin, bu kavramın Kur’an-i anlamını öğrenip bu terör örgütlerinin ağına düşmemek için ‘CİHAT’ ı öğrenmesi gerekir elbette. Cihat istismarcılarının, çocuklarımızın ve gençlerimizin beyninde hüküm sürememeleri için bu kavramın doğru anlamıyla öğretilmesi ve yanlış anlamının da nasıl kullanıldığının gösterilerek tanıtılması gençlerimize-çocuklarımıza ve onların ailelerine karşı bir görev, sorumluluk ve ödevdir. ‘Cihat’ kavramını fırsatlar alanına ve istismar ağına dönüştüren terör örgütlerine karşı devletin bu alanı boş bırakması sorumsuzluk olmaz mı sizce? ‘Cihat’ diyerek gençlerin ve çocukların ellerine silah verip ya da bunları canlı bomba yapıp insan öldürten, onların dinsel duyguları üzerinde bu kavramla at koşturan ve hüküm veren, adeta bu kavramı uyuşturucu ya da narkoz gibi gençler ve çocuklar üzerinde kullanan terör örgütlerinin cihat üzerinden yaptığı propagandaları ve provokasyonları, ancak bu kavramın doğrusunun ve yanlışının eğitim öğretim içinde öğretimi/ tanıtımı ile durdurulabilir. Bu sözcüğün öğretilmesinden dolayı irkilmeye/ürkmeye gerek yok, ürkecekseniz/irkilecekseniz bu sözcüğü çocuklarla ve gençlerle örgütsel aidiyet-iltisak-iltihak bağı kurmak için nişan yapıp onunla canlı bombalar ve katiller yaratanlardan ve insan öldürtenlerden irkilin. Mesele, budur zaten. Ve MEB, bu sorumluluğun altına girerek, gereğini yapmıştır. MEB bu sorumluluğun altına girmeseydi eğer, başka dinsel görünümlü yapılar, kendi anladıkları sapkın, yanlış ve insanlık için çok tehlikeli ‘cihat’ kavramını çocuklarımıza öğreterek bu boşluğu dolduracaklardı. Onun için bekleyiniz, göreceksiniz, MEB, cihat kavramını dosdoğru bir zemine oturtacaktır ve dosdoğru bir alana alacaktır. Ve öğretilen/tanıtılan dosdoğru ‘cihat’ kavramı ile FETÖ’nün ve DEAŞ’ın tuzağına düşmeyen, uyanık ve aklı başında nesiller yetişecektir.
‘Müfettişlerin denetim süreçleri var. Öğretmenler tarafından program dışında bir kavram kullanılırsa müfettişler devreye girecek.’: Anlaşılan şudur ki, ‘cihat’ kavramının öğretiminde/tanıtımında, MEB, sıkı gözetleyici ve denetleyici görev pozisyonunda olacak. Malum, daha birkaç gün önce, ülkemizin bir yerinde bir okul müdür yardımcısı, DEAŞ’ a üye olmaktan tutuklandı, düşünsenize bu şahsın çocuklara ‘cihat’ kavramını öğrettiğini, buna dair önceki yazımda kaygılarımı ifade etmiştim ve dinsel giyimli birtakım terör örgütlerinin bu kavramı propaganda/provokasyon malzemesi yaparak okulları insan kaynağı alanına çevirebileceklerine/dönüştürebileceklerini dairdi bu endişelerim, bu bağlamda Sayın TEKİN’in bu açıklaması yüreğime su serpti diyebilirim. Demek ki, ‘Cihat’ kavramı, öyle herkesin evireceği çevireceği, evrilen bir sözcük olamayacak yani. MEB, buna niyetlenenlere ve yeltenenlere anında müdahale edecek.
Son olarak, ‘cihat’ sözcüğünün yer alacağı, programı taslak halinde olan dersler için bazı önerilerim olacak. Önerilerim, cihadın nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkindir:
1- Cihat, insanın iç dünyasındaki iyiliğin, kötülükle savaşımı olarak öğretilmeli ve tanıtılmalıdır. İÇİNDEKİ SEVGİNİN, ÖFKEYİ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA. CÖMERTLİĞİN VE PAYLAŞMANIN, CİMRİLİĞİ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA.
ALÇAKGÖNÜLLÜĞÜN, ‘KÜÇÜK DAĞLARI BEN YARATTIM’ HAVASINDAKİ EGOYU YENİP TÜKETMESİDİR MESELA.
TOKGÖZLÜLÜĞÜN, AÇGÖZLÜLÜĞÜ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA. KARDEŞLİĞİN, KISKANÇLIĞI YENİP TÜKETMESİDİR MESELA.
BARIŞIN, SAVAŞI YENİP TÜKSETMESİDİR MESELA.
YAŞATMANIN, ÖLDÜRMEYİ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA. GÜZELLİĞİN, ÇİRKİNLİĞİ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA. SEVGİNİN-CÖMERTLİĞİN-ALÇAKGÖNÜLLÜĞÜN-TOKGÖZLÜLÜĞÜN-BARIŞIN-KARDEŞLİĞİN BİRLEŞİP VE ÖRGÜTLENİP İYİLİK SAFLARINDA, ÖFKE-EGO-AÇGÖZLÜLÜK-SAVAŞ-KISKANÇLIK İLE SAVAŞIM VEREREK ONLARI YENİP TÜKETMESİDİR.
YANİ, GENEL BİR İFADEYLE, İÇİNDEKİ TÜM İYİ DUYGULARIN VE DÜŞÜNCELERİN, İÇ DÜNYANDA YAPTIĞIN SAVAŞ NETİCESİNDE, KÖTÜ DUYGU VE DÜŞÜNCELERİ YENİP TÜKETMESİDİR.
VE NİHAYETİNDE İNSANIN, İYİLİK KABI İÇİNDE, EŞREF-İ MAHLUKAT HALİNİ ALMASIDIR.
2- İÇ DÜNYANDA VERDİĞİN BU SAVAŞIMIN, İYİLİK ÖRGÜTLENMESİ NETİCESİNDE KAZANILDIKTAN SONRA SENDEKİ TÜM İYİLİKLERİN, DIŞ DÜNYAYA AÇILMALIDIR. ÇÜNKÜ İYİLİKLERİN CÖMERT VE PAYLAŞIMCI OLMALIDIR, YAŞAM İÇERİSİNDE DAİMA HAKKI-ADALETİ GÖZETEN OLMALIDIR, BU BAKIMDAN SOSYAL HAYATA YAYILMALIDIR (CİHAT İLE FETİH BUDUR İŞTE)...
VE DIŞ DÜNYADAKİ KÖTÜLÜKLERLE MÜCADELEYE GİRİŞMELİDİR. DÜNYA’MIZDA O ZAMAN İYİLİK KÖTÜLÜĞE BASKIN GELECEK VE İYİLİK KÖTÜLÜĞÜ ALT EDECEKTİR. NEDEN Mİ?
BÖYLE BÖYLE İYİLİK ÇOĞALACAKTIR DA ONDAN.
VE İÇ DÜNYANDAKİ İYİLİK ÖRGÜTLENMESİ, DIŞ DÜNYANDA DA HAYAT VE NEFES BULACAKTIR.
3- Cihadın bu şekliyle öğretilmesi ve pratik edilmesiyle, çocuklarımız ve gençlerimiz, kötülüğü iyilikle yenebilme kabiliyetine ve niteliklerine sahip olabilecektir.
4- Önce kendi içinde örgütlediği iyilikle, içindeki kötülüğe karşı savaş verip galip gelen insan, içinde iyiliği tutacak, kötülüğü ise içinden yok ederek atmış olacaktır. Yaşam içindeki eylemlerinde de iyiliğe, esas duruş ile tutkun ve tutsak olacaktır. Biliniz ki, iyiliğin sosyal hayata yansıması ve yayılımı, ancak böyle olabilir.
5- Ve kesinlikle, cihadın öğretimi/tanıtımı MEB tarafından ders öğretim izlenceleri takip edilerek yapılmalı, vakıf/dernek gibi yapılara ‘değerler eğitimi’ kapsamında havale edilmemelidir. Biliyoruz ki, birçok dernek ve vakıf ‘değerler eğitimi’ adı altında eğitim-öğretim alanına girip çocuklarımıza/gençlerimize ideolojik olarak sulanmaktadır. Ne yazık ki, bazıları eğitim-öğretim sahası içinde kendilerine zemin yaratma çabası içindedirler. Ve unutmayınız ki, hassasiyet ve özen gerektiren ‘cihat’ kavramının öğretimi ve tanıtımında, asla çelişkiye ve tezatlığa izin verilmemeli, öğretim programları ile dosdoğru bir standart yol tutulmalıdır. NOT: İYİLİĞİ, ÖĞÜTLEYİN VE ÖRGÜTLEYİN... ÖNCE KENDİ İÇ DÜNYANIZDA TABİ... VE KÖTÜLÜĞÜ YENİP TÜKETMEK İÇİN ÖNCE KENDİ İÇ DÜNYANIZDA ONUNLA SAVAŞAN BİR CİHAT ANLAYIŞI İÇİNDE... İÇİNİZDEKİ SEVGİNİN, ÖFKENİN HAKİM OLDUĞU ALANI FETHİ İLE BU CİHADINIZ, İÇİNİZDE AMACINA ULAŞABİLECEKTİR... SONRA İYİLİĞİN, KÖTÜLÜĞE KARŞI CİHATLARLA KÖTÜLÜĞÜN KALELERİNİ VE ALANLARINI TAMAMEN FETHETTİĞİ, BİLAHARE İÇİNİZDE İYİLİĞİN TAM MANASIYLA EGEMEN/HAKİM OLDUĞU VE HÜKÜM SÜRDÜĞÜ İÇ DÜNYANIN, DIŞ DÜNYA İLE BAĞLANTISINI KURUNUZ... DOĞRU İSTİKAMETTE OLAN CİHAT, YALNIZCA VE YALNIZCA İNSANIN İÇ DÜNYASINDAKİ KÖTÜLÜKLERE (ÖFKE-KISKANÇLIK-AÇ GÖZLÜLÜK-ADALETSİZLİK VS...) KARŞI YAŞAM HAKKI TANIMAZ... VE İYİLİKLERLE YAPACAĞINIZ CİHATTA FETHEDİLECEK KALELER, İÇİNİZDEKİ KÖTÜLÜK KALELERİDİR... TÜM KÖTÜLÜK KALELERİ FETHEDİLDİĞİNDE İSE, İÇİNDEKİ HAKİM/EGEMEN İYİLİĞİN KRALIDIR EŞREF-İ MALUKAT OLAN İNSAN... ‘CİHAT’ KAVRAMI İLE İLGİLİ TANIMIM İSE ŞÖYLEDİR: İNSANIN İÇ DÜNYASINDAKİ İYİLİKLERİN, SABIRLA ÖĞÜTLENEREK VE KARARLILIKLA ÖRGÜTLENEREK, YİNE KENDİ İÇ DÜNYASINDAKİ KÖTÜLÜKLERİN TÜKETİLMESİ UĞRUNA VERDİĞİ SAVAŞIMDIR... YANİ, CİHAT, İÇ DÜNYANIZDAKİ İYİLİKLERİN, KÖTÜLÜKLERE KARŞI MUTABAKATIDIR... YANİ, CİHAT, İÇ DÜNYANIZDAKİ İYİLİKLERİN ARASINDAKİ BARIŞ SÖZLEŞMESİDİR... YANİ, CİHAT, HEM İÇ HEM DE DIŞ DÜNYANIZA BARIŞ/KARDEŞLİK İÇİN VERDİĞİNİZ YAŞAMSAL NEFESTİR... YANİ, CİHAT, YALNIZCA TAŞIYICISI OLAN İNSANLARLA DEĞİL, BİZZAT KÖTÜLÜKLERLE SAVAŞIMDIR... MESELE, ÖFKELİ MEHMET DEĞİL, BİZZAT ÖFKENİN KENDİSİDİR... MESELE, KISKANÇ HÜLYA DEĞİL, BİZZAT KISKANÇLIĞIN KENDİSİDİR... (DİLERİM, CİHADIN ÖĞRETİMİNDE VE TANITIMINDA, BÖYLE BİR ŞUUR OLUR) VE BİLDİĞİNİZ ÜZERE KÖTÜLÜĞE KARŞI İYİLİĞİ EMREDEN İSE BİZZAT ALLAH’TIR, ŞÖYLE Kİ: ‘’İçinizde, iyiliğe çağıran, sağduyuyu öğütleyen ve kötülükten sakındıran bir topluluk olsun. Bunlar başaranlardır.’’ (AL-İ İMRAN SURESİ, 104.AYET) BU BAĞLAMDA, DİYEBİLİRİZ Kİ, CİHATSAL ZAFER; KÖTÜLÜKLERİ ÖNCE KENDİ İÇ DÜNYALARINDA BAŞLAMAK SURETİYLE YOK EDEN İYİLERİN VE İYİLİĞİNDİR... Saygılar... Yusuf SEVİNGEN
‘Bir bardak suda fırtına koparılıyor’: İnsanlar üzerindeki baskın siyasal/ideolojik koşullanmalar/şartlanmalar, panik şeklinde ve derecesinde sözlü ve eylemsel refleksler/tepkiler verilmesine neden olabiliyor. Panik halinde olan kimselerin korkuları, kaygıları ve telaşları düşünüldüğünde değerlendirmelerinin de pek sağlıklı olamayacağı anlaşılabilir. Onun için bazı kesimler, bu halden çıkmalıdır. O da, ideolojiden arındırılmış salt akıl ile eğitim-öğretim meselelerine bakmakla gerçekleşebilir.
‘altyapı bilinmeden tartışılıyor, gereksiz tartışmalar yürütülüyor’: Sayın Uğur MUMCU’nun sözleri aklıma geldi, neydi o söz: ‘bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.’ Ne yazık ki, eğitim-öğretimle ilgili meselelerde bilgi sahibi olmadan ahkam kesiyoruz. Eğitim-öğretimle ilgili meseleler, bilgi temeline oturtulmadığı için de çoğunlukla siyasetin edebiyat/nutuk malzemesi oluyor. ‘Cihat’ sözcüğü de, Sayın Müsteşarımızın haklı şekilde ifade etmiş olduğu üzere bilgi temelinde değil, siyasi bir malzeme olarak değerlendirildi. Ve bunun üzerine inşa edilen tartışmalar, siyasi/ideolojik konumlanış/şartlanmışlık tetiklemeleri ile olmadık yerlere kaydırıldı. O kaydırılan yerlerde de, insanlar siyasi/ideolojik kavga-gürültü ile birbirlerini dinlemeden yorumlar yaptı, ahkamlar kesti. Yani, vakıf olunamayan konuya ilişkin olarak herkesin söylediği söz kendisine rücu etti, alıcısı çıkmadı. Çünkü biliyoruz ki, sağlıklı olmayan ve kavgalı-gürültülü olan tartışma ortamlarında, hem insanlar şirazeden hem de tartışma konuları çığrından çıkabilir. Yeni müfredatla ilgili tartışmalarda ve değerlendirmelerde, müfredat salt ‘cihat’, ‘evrim’ ve ‘Atatürk’ kıskacına alınarak kavga-gürültüye zemin hazırlandı. Sormak lazım, yeni müfredat sadece bunlardan mı ibaretti? Bunlar haricinde yok muydu başka konular ve meseleler? Tartışmalarımızın kısırlığının ve sığlının nedeni, işte kavgalı-gürültülü bu kıskaçlarımızdır? Onun için hep ifade ediyorum, eğitim-öğretim meselelerini ve konularını, asla ama asla siyasi ve ideolojik alanlara ve zemine çekmemeliyiz. Eğer ‘okulda-camide-kışlada siyaset olmamalı’ ilkeselliğine özenli ve hassas ve bu ilkeselliğe karşı samimi isek, eğitim-öğretim konularını ve meselelerini sorumsuzca siyasi alana ve zemine çekiştirmeyiz, biliriz ki, çekiştirirsek kendimizle çelişiriz.
‘Cihat şu anda dünyada, ülkemizde herkesin kullandığı, bildiği bir kavram. Okullarımızda terör örgütlerine teşkil edecek bir kavram olmadığını anlatacağız. Cihat dini bir literatür.’: Sayın Müsteşarımız, ‘cihat’ kavramının niçin öğretildiğini gayet net ve açık şekilde ifade etmiş, kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz bir kez daha. Malumdur ki, cihat, FETÖ ve DEAŞ gibi dinsel giysili terör örgütlerince, Kur’an-i anlamından saptırılarak adam devşirmek için bir insan kaynağı kurumu gibi çalıştırılmaktadır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin, bu kavramın Kur’an-i anlamını öğrenip bu terör örgütlerinin ağına düşmemek için ‘CİHAT’ ı öğrenmesi gerekir elbette. Cihat istismarcılarının, çocuklarımızın ve gençlerimizin beyninde hüküm sürememeleri için bu kavramın doğru anlamıyla öğretilmesi ve yanlış anlamının da nasıl kullanıldığının gösterilerek tanıtılması gençlerimize-çocuklarımıza ve onların ailelerine karşı bir görev, sorumluluk ve ödevdir. ‘Cihat’ kavramını fırsatlar alanına ve istismar ağına dönüştüren terör örgütlerine karşı devletin bu alanı boş bırakması sorumsuzluk olmaz mı sizce? ‘Cihat’ diyerek gençlerin ve çocukların ellerine silah verip ya da bunları canlı bomba yapıp insan öldürten, onların dinsel duyguları üzerinde bu kavramla at koşturan ve hüküm veren, adeta bu kavramı uyuşturucu ya da narkoz gibi gençler ve çocuklar üzerinde kullanan terör örgütlerinin cihat üzerinden yaptığı propagandaları ve provokasyonları, ancak bu kavramın doğrusunun ve yanlışının eğitim öğretim içinde öğretimi/ tanıtımı ile durdurulabilir. Bu sözcüğün öğretilmesinden dolayı irkilmeye/ürkmeye gerek yok, ürkecekseniz/irkilecekseniz bu sözcüğü çocuklarla ve gençlerle örgütsel aidiyet-iltisak-iltihak bağı kurmak için nişan yapıp onunla canlı bombalar ve katiller yaratanlardan ve insan öldürtenlerden irkilin. Mesele, budur zaten. Ve MEB, bu sorumluluğun altına girerek, gereğini yapmıştır. MEB bu sorumluluğun altına girmeseydi eğer, başka dinsel görünümlü yapılar, kendi anladıkları sapkın, yanlış ve insanlık için çok tehlikeli ‘cihat’ kavramını çocuklarımıza öğreterek bu boşluğu dolduracaklardı. Onun için bekleyiniz, göreceksiniz, MEB, cihat kavramını dosdoğru bir zemine oturtacaktır ve dosdoğru bir alana alacaktır. Ve öğretilen/tanıtılan dosdoğru ‘cihat’ kavramı ile FETÖ’nün ve DEAŞ’ın tuzağına düşmeyen, uyanık ve aklı başında nesiller yetişecektir.
‘Müfettişlerin denetim süreçleri var. Öğretmenler tarafından program dışında bir kavram kullanılırsa müfettişler devreye girecek.’: Anlaşılan şudur ki, ‘cihat’ kavramının öğretiminde/tanıtımında, MEB, sıkı gözetleyici ve denetleyici görev pozisyonunda olacak. Malum, daha birkaç gün önce, ülkemizin bir yerinde bir okul müdür yardımcısı, DEAŞ’ a üye olmaktan tutuklandı, düşünsenize bu şahsın çocuklara ‘cihat’ kavramını öğrettiğini, buna dair önceki yazımda kaygılarımı ifade etmiştim ve dinsel giyimli birtakım terör örgütlerinin bu kavramı propaganda/provokasyon malzemesi yaparak okulları insan kaynağı alanına çevirebileceklerine/dönüştürebileceklerini dairdi bu endişelerim, bu bağlamda Sayın TEKİN’in bu açıklaması yüreğime su serpti diyebilirim. Demek ki, ‘Cihat’ kavramı, öyle herkesin evireceği çevireceği, evrilen bir sözcük olamayacak yani. MEB, buna niyetlenenlere ve yeltenenlere anında müdahale edecek.
Son olarak, ‘cihat’ sözcüğünün yer alacağı, programı taslak halinde olan dersler için bazı önerilerim olacak. Önerilerim, cihadın nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkindir:
1- Cihat, insanın iç dünyasındaki iyiliğin, kötülükle savaşımı olarak öğretilmeli ve tanıtılmalıdır. İÇİNDEKİ SEVGİNİN, ÖFKEYİ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA. CÖMERTLİĞİN VE PAYLAŞMANIN, CİMRİLİĞİ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA.
ALÇAKGÖNÜLLÜĞÜN, ‘KÜÇÜK DAĞLARI BEN YARATTIM’ HAVASINDAKİ EGOYU YENİP TÜKETMESİDİR MESELA.
TOKGÖZLÜLÜĞÜN, AÇGÖZLÜLÜĞÜ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA. KARDEŞLİĞİN, KISKANÇLIĞI YENİP TÜKETMESİDİR MESELA.
BARIŞIN, SAVAŞI YENİP TÜKSETMESİDİR MESELA.
YAŞATMANIN, ÖLDÜRMEYİ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA. GÜZELLİĞİN, ÇİRKİNLİĞİ YENİP TÜKETMESİDİR MESELA. SEVGİNİN-CÖMERTLİĞİN-ALÇAKGÖNÜLLÜĞÜN-TOKGÖZLÜLÜĞÜN-BARIŞIN-KARDEŞLİĞİN BİRLEŞİP VE ÖRGÜTLENİP İYİLİK SAFLARINDA, ÖFKE-EGO-AÇGÖZLÜLÜK-SAVAŞ-KISKANÇLIK İLE SAVAŞIM VEREREK ONLARI YENİP TÜKETMESİDİR.
YANİ, GENEL BİR İFADEYLE, İÇİNDEKİ TÜM İYİ DUYGULARIN VE DÜŞÜNCELERİN, İÇ DÜNYANDA YAPTIĞIN SAVAŞ NETİCESİNDE, KÖTÜ DUYGU VE DÜŞÜNCELERİ YENİP TÜKETMESİDİR.
VE NİHAYETİNDE İNSANIN, İYİLİK KABI İÇİNDE, EŞREF-İ MAHLUKAT HALİNİ ALMASIDIR.
2- İÇ DÜNYANDA VERDİĞİN BU SAVAŞIMIN, İYİLİK ÖRGÜTLENMESİ NETİCESİNDE KAZANILDIKTAN SONRA SENDEKİ TÜM İYİLİKLERİN, DIŞ DÜNYAYA AÇILMALIDIR. ÇÜNKÜ İYİLİKLERİN CÖMERT VE PAYLAŞIMCI OLMALIDIR, YAŞAM İÇERİSİNDE DAİMA HAKKI-ADALETİ GÖZETEN OLMALIDIR, BU BAKIMDAN SOSYAL HAYATA YAYILMALIDIR (CİHAT İLE FETİH BUDUR İŞTE)...
VE DIŞ DÜNYADAKİ KÖTÜLÜKLERLE MÜCADELEYE GİRİŞMELİDİR. DÜNYA’MIZDA O ZAMAN İYİLİK KÖTÜLÜĞE BASKIN GELECEK VE İYİLİK KÖTÜLÜĞÜ ALT EDECEKTİR. NEDEN Mİ?
BÖYLE BÖYLE İYİLİK ÇOĞALACAKTIR DA ONDAN.
VE İÇ DÜNYANDAKİ İYİLİK ÖRGÜTLENMESİ, DIŞ DÜNYANDA DA HAYAT VE NEFES BULACAKTIR.
3- Cihadın bu şekliyle öğretilmesi ve pratik edilmesiyle, çocuklarımız ve gençlerimiz, kötülüğü iyilikle yenebilme kabiliyetine ve niteliklerine sahip olabilecektir.
4- Önce kendi içinde örgütlediği iyilikle, içindeki kötülüğe karşı savaş verip galip gelen insan, içinde iyiliği tutacak, kötülüğü ise içinden yok ederek atmış olacaktır. Yaşam içindeki eylemlerinde de iyiliğe, esas duruş ile tutkun ve tutsak olacaktır. Biliniz ki, iyiliğin sosyal hayata yansıması ve yayılımı, ancak böyle olabilir.
5- Ve kesinlikle, cihadın öğretimi/tanıtımı MEB tarafından ders öğretim izlenceleri takip edilerek yapılmalı, vakıf/dernek gibi yapılara ‘değerler eğitimi’ kapsamında havale edilmemelidir. Biliyoruz ki, birçok dernek ve vakıf ‘değerler eğitimi’ adı altında eğitim-öğretim alanına girip çocuklarımıza/gençlerimize ideolojik olarak sulanmaktadır. Ne yazık ki, bazıları eğitim-öğretim sahası içinde kendilerine zemin yaratma çabası içindedirler. Ve unutmayınız ki, hassasiyet ve özen gerektiren ‘cihat’ kavramının öğretimi ve tanıtımında, asla çelişkiye ve tezatlığa izin verilmemeli, öğretim programları ile dosdoğru bir standart yol tutulmalıdır. NOT: İYİLİĞİ, ÖĞÜTLEYİN VE ÖRGÜTLEYİN... ÖNCE KENDİ İÇ DÜNYANIZDA TABİ... VE KÖTÜLÜĞÜ YENİP TÜKETMEK İÇİN ÖNCE KENDİ İÇ DÜNYANIZDA ONUNLA SAVAŞAN BİR CİHAT ANLAYIŞI İÇİNDE... İÇİNİZDEKİ SEVGİNİN, ÖFKENİN HAKİM OLDUĞU ALANI FETHİ İLE BU CİHADINIZ, İÇİNİZDE AMACINA ULAŞABİLECEKTİR... SONRA İYİLİĞİN, KÖTÜLÜĞE KARŞI CİHATLARLA KÖTÜLÜĞÜN KALELERİNİ VE ALANLARINI TAMAMEN FETHETTİĞİ, BİLAHARE İÇİNİZDE İYİLİĞİN TAM MANASIYLA EGEMEN/HAKİM OLDUĞU VE HÜKÜM SÜRDÜĞÜ İÇ DÜNYANIN, DIŞ DÜNYA İLE BAĞLANTISINI KURUNUZ... DOĞRU İSTİKAMETTE OLAN CİHAT, YALNIZCA VE YALNIZCA İNSANIN İÇ DÜNYASINDAKİ KÖTÜLÜKLERE (ÖFKE-KISKANÇLIK-AÇ GÖZLÜLÜK-ADALETSİZLİK VS...) KARŞI YAŞAM HAKKI TANIMAZ... VE İYİLİKLERLE YAPACAĞINIZ CİHATTA FETHEDİLECEK KALELER, İÇİNİZDEKİ KÖTÜLÜK KALELERİDİR... TÜM KÖTÜLÜK KALELERİ FETHEDİLDİĞİNDE İSE, İÇİNDEKİ HAKİM/EGEMEN İYİLİĞİN KRALIDIR EŞREF-İ MALUKAT OLAN İNSAN... ‘CİHAT’ KAVRAMI İLE İLGİLİ TANIMIM İSE ŞÖYLEDİR: İNSANIN İÇ DÜNYASINDAKİ İYİLİKLERİN, SABIRLA ÖĞÜTLENEREK VE KARARLILIKLA ÖRGÜTLENEREK, YİNE KENDİ İÇ DÜNYASINDAKİ KÖTÜLÜKLERİN TÜKETİLMESİ UĞRUNA VERDİĞİ SAVAŞIMDIR... YANİ, CİHAT, İÇ DÜNYANIZDAKİ İYİLİKLERİN, KÖTÜLÜKLERE KARŞI MUTABAKATIDIR... YANİ, CİHAT, İÇ DÜNYANIZDAKİ İYİLİKLERİN ARASINDAKİ BARIŞ SÖZLEŞMESİDİR... YANİ, CİHAT, HEM İÇ HEM DE DIŞ DÜNYANIZA BARIŞ/KARDEŞLİK İÇİN VERDİĞİNİZ YAŞAMSAL NEFESTİR... YANİ, CİHAT, YALNIZCA TAŞIYICISI OLAN İNSANLARLA DEĞİL, BİZZAT KÖTÜLÜKLERLE SAVAŞIMDIR... MESELE, ÖFKELİ MEHMET DEĞİL, BİZZAT ÖFKENİN KENDİSİDİR... MESELE, KISKANÇ HÜLYA DEĞİL, BİZZAT KISKANÇLIĞIN KENDİSİDİR... (DİLERİM, CİHADIN ÖĞRETİMİNDE VE TANITIMINDA, BÖYLE BİR ŞUUR OLUR) VE BİLDİĞİNİZ ÜZERE KÖTÜLÜĞE KARŞI İYİLİĞİ EMREDEN İSE BİZZAT ALLAH’TIR, ŞÖYLE Kİ: ‘’İçinizde, iyiliğe çağıran, sağduyuyu öğütleyen ve kötülükten sakındıran bir topluluk olsun. Bunlar başaranlardır.’’ (AL-İ İMRAN SURESİ, 104.AYET) BU BAĞLAMDA, DİYEBİLİRİZ Kİ, CİHATSAL ZAFER; KÖTÜLÜKLERİ ÖNCE KENDİ İÇ DÜNYALARINDA BAŞLAMAK SURETİYLE YOK EDEN İYİLERİN VE İYİLİĞİNDİR... Saygılar... Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.