Beden Dersinde ‘Spor’ Görüyorum, Müzik de ‘Sanat’
MEB’in sınav sistemleri ve eğitim sistemi üzerinde görüş belirtirken öğrencilerimizin ilgi ve yeteneklerini esas alması gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz.
Her öğrencinin farklı özellikleri, yetenekleri ve ilgileri olduğundan bahsediyoruz. Her öğrencinin ayrı ayrı dünyası olduğundan dem vuruyoruz. Ve sınavlarla öğrencileri bir alana sıkıştırmanın bir alemi yok diyoruz...
Aslında eğitim sistemimizin içinden birçok üstün yeteneğin, sınav sistemleri içinde cedelleşmeleri, boğuşmaları ve kapışmaları, bu sistemin onları bu bakımdan daraltması ve sıkıştırması yüzünden sistem içinde yeteneklerini ve ilgilerini keşfedemeden ya da keşfedip imkansızlıktan ya da başka nedenlerden ötürü geliştiremeden okullardan ve en önemlisi avuçlarımızın içinden uçup gittiklerini görüyoruz. KENDİLERİNİ BULAMAYIP KAYBOLAN YA DA DEĞER-ÖNEM GÖRMEDİKLERİ İÇİN YETENEKLERİNİ-İLGİLERİNİ KAYBEDEN KUŞAKLAR olarak tanımlıyoruz onları.
Bu bağlamda, yetenekleri, ilgileri buharlaştıran, daraltılmış ve sınırlandırılmış bu kısır döngünün içinden çıkılması için eğitim-öğretim alanları içerisinde kültür-sanat-bilim-spor alanlarının açıldığını, bu yönlü açılımların gelecekte eğitim-sınav sistemlerimizi şekillendireceğini öngörmek ve hayal etmek istiyoruz. Bu düşlerle eğitim-öğretim alanlarından umudumuzu kesmiyoruz.
Aziz Sancarların, Fazıl Sayların, Suna Kanların, Nuri Bilge Ceylanların, Yaşar Kemallerin, Hidayet Türkoğluların, Kenana Sofuoğluların, Semih Saygınerlerin keşfedilmesinin, gelişmesinin tamamen yukarıdaki anlattıklarımız esasında bir şekillenme ile ilintili ve mümkün olduğunu çok iyi biliyoruz. VE DÜNYACA ÜNE SAHİP, ÜN YAPTIĞI ALANA EVRENSEL DEĞERDE KATKIDA BULUNMUŞ YENİ SANATÇILARIN, BİLİM İNSANLARININ, YÖNETMENLERİN YOLLARINI GÖZLÜYORUZ. TOPLUMLARIN DEĞERİ DE, UYGARLIKLARA SUNDUKLARI EVRENSEL KATKILAR VE DEĞERLER İLE ÖLÇÜLÜR.
MEB, okullarda bilim-sanat-kültür-spor alanları açarken, her yere gençlik ve kültür merkezleri kurulurken, bu alanlar önemsenirken, zenginleştirip geliştirilirken dar bakış açısı olan ve sığ kafalı bazı kimselerin MEB ile uyumlu gitmediklerine son zamanlarda tanıklık ediyoruz. Şöyle ki;
‘Müzik, haramdır.’ diyenleri duyduk, ‘Bilim, Allah’ı tanımazlıktır.’ diyenleri duyduk, ‘Satranç oynayanlar, lanetlidir.’ diyenleri duyduk. Bunları söyleyenler, MEB’in dışından kimselerdi, yani harici idiler. Ve hariçten gazel okumaktaydılar bizler için. Bu bakımdan çok fazla önemsenmediler, dikkate alınmadılar.
Ama bu sefer akla uygun olmayan bir sözü, sosyal medya üzerinden MEB mensubu bir öğretmenden işittik.
Öğretmen, spor yapan kızları ve beden eğitimi derslerini hedef alıyor. Beden eğitimi dersine, cinsel bir bakış açısı ile yaklaşarak akla hayale gelmeyen düşüncelerle saldırıyor.
Baba velileri ise kızlarını bu dersten korumamalarından, beden eğitimi dersinin kızlarına giydirdiği kıyafete kayıtsız kalmalarından dolayı kendince uyararak rahatsızlığını belirtiyor.
Bu halleri ile bu öğretmenin, MEB’in düşüncelerinden, gelecek planlamalarından, yani misyonundan ve vizyonundan çok uzakta kaldığı, MEB ile uyumlu olmadığı çok net ve açıktır.
Öyle ki, beden eğitimi derslerine bakarken geleceğin futbolcularını, basketbolcularını, voleybolcularını, tenisçilerini, atletlerini görenler de var ama böyle sığ düşüncelerden-dar bakış açılarından dolayı bu dersten rahatsızlık duyanlar da... Tamamıyle bakış açısı ve düşünce ile ilgilidir.
Böyleleri çoğalıp, Allah korusun, MEB’ e hükmederse, o zaman halimiz nice olur.
Müzik, resim, beden dersleri gereksiz ya da zararlı ya da edep dışı ya da ahlak dışı görünüp kaldırılır, sonra gelecek zamanlarda ‘Neden bilime-sanata-kültüre-spora katkımız yok?’ diye hayıflanarak dövünürüz. Aslında, neden olduğu belli değil mi?
GELECEKTE, EVRENSELE DEĞERE SAHİP SPORCULARIMIZLA, BİLİM İNSANLARIMIZLA, SANATÇILARIMIZLA ÖVÜNMENİN YOLLARINI AÇMALIYIZ, BU YOLLARI AÇANLARA DA DESTEK OLMALIYIZ.
MESELA, BU YOLLARDAN BİRİSİ ŞÖYLE AÇILABİLİR;
BİLİM, ALLAH’I TANIMAZLIK DİYE DEĞİL; ALLAH’I KEŞFETMEKTİR DİYEREK...
KAFALARIN DEĞİŞMESİ LAZIM VE EĞİTİM-ÖĞRETİM İÇİNDEKİ KAFALAR UYUMLU OLMASI LAZIM.
O öğretmene önerim ise aşağıdaki resimlere dikkatle bakmasıdır.
BU RESİMLER, MEB’İN MİSYONUNU DA, VİZYONUNU DA GÖSTERİYOR.
BİZ, SANAT-SPOR-KÜLTÜR-SPOR-BİLİM GÖRÜYORUZ RESİMLERDE.
VE ÇOK DEĞERLİ BENCE. ÇOCUKLARIMIZ, ANCAK BU YOLLAR AÇILIRSA DEĞERLENDİRİLİR VE DEĞER KAZANIR.
YOKSA, KAYBOLUR GİDER...
Dilerim, bu öğretmen, bu resimlere baktıktan sonra devletimizin, MEB’in misyonunu ve vizyonunu görmüş ve anlamıştır.
Not: Bilim-sanat-spor-kültür kokan eller, öpülesidir ve değerlidir. Emek vardır mesela o ellerde. Ve o eller konuştukça kavga gürültü azalır, bitme noktasına gelir. Sanatın-sporun-kültürün olduğu yerde eğlence, mutluluk, başarıya hissedilen haz ve birliktelik-beraberlik vardır. Bunlar yoksa bir yerde, o yerde kavga da bitmez, gürültü de... Ve o yerdeki eller insanları ağlatan, öldüren, kırıp geçiren, insanların canını yakan silahlarla vakit geçirir... Gelişmiş toplumların silahları, insanlara mutluluk veren, insanları gururlandıran alanlardan çıkar... Onlar ise bilim-sanat-spor ve kültürdür... Değerini bilmek gerekir... Bizim toplumumuz Suriye’den, Irak’tan ayrılıyorsa, bilin ki bu ayrılmanın nedenlerinden birisi de budur bence... GENLERİMİZDEKİ SANAT-SPOR-BİLİM-KÜLTÜR AŞKI... Dilerim, bu aşk, eğitim sistemimiz içinde bundan sonra daha iyi değerlendirilir ve değer kazanır...
Hava, piyano-keman sesleri ile hafifler; yoksa kurşun gibi ağırdır...
Saygılar...
Yusuf SEVİNGEN
KamuAjans.com - Özel Haber
Her öğrencinin farklı özellikleri, yetenekleri ve ilgileri olduğundan bahsediyoruz. Her öğrencinin ayrı ayrı dünyası olduğundan dem vuruyoruz. Ve sınavlarla öğrencileri bir alana sıkıştırmanın bir alemi yok diyoruz...
Aslında eğitim sistemimizin içinden birçok üstün yeteneğin, sınav sistemleri içinde cedelleşmeleri, boğuşmaları ve kapışmaları, bu sistemin onları bu bakımdan daraltması ve sıkıştırması yüzünden sistem içinde yeteneklerini ve ilgilerini keşfedemeden ya da keşfedip imkansızlıktan ya da başka nedenlerden ötürü geliştiremeden okullardan ve en önemlisi avuçlarımızın içinden uçup gittiklerini görüyoruz. KENDİLERİNİ BULAMAYIP KAYBOLAN YA DA DEĞER-ÖNEM GÖRMEDİKLERİ İÇİN YETENEKLERİNİ-İLGİLERİNİ KAYBEDEN KUŞAKLAR olarak tanımlıyoruz onları.
Bu bağlamda, yetenekleri, ilgileri buharlaştıran, daraltılmış ve sınırlandırılmış bu kısır döngünün içinden çıkılması için eğitim-öğretim alanları içerisinde kültür-sanat-bilim-spor alanlarının açıldığını, bu yönlü açılımların gelecekte eğitim-sınav sistemlerimizi şekillendireceğini öngörmek ve hayal etmek istiyoruz. Bu düşlerle eğitim-öğretim alanlarından umudumuzu kesmiyoruz.
Aziz Sancarların, Fazıl Sayların, Suna Kanların, Nuri Bilge Ceylanların, Yaşar Kemallerin, Hidayet Türkoğluların, Kenana Sofuoğluların, Semih Saygınerlerin keşfedilmesinin, gelişmesinin tamamen yukarıdaki anlattıklarımız esasında bir şekillenme ile ilintili ve mümkün olduğunu çok iyi biliyoruz. VE DÜNYACA ÜNE SAHİP, ÜN YAPTIĞI ALANA EVRENSEL DEĞERDE KATKIDA BULUNMUŞ YENİ SANATÇILARIN, BİLİM İNSANLARININ, YÖNETMENLERİN YOLLARINI GÖZLÜYORUZ. TOPLUMLARIN DEĞERİ DE, UYGARLIKLARA SUNDUKLARI EVRENSEL KATKILAR VE DEĞERLER İLE ÖLÇÜLÜR.
MEB, okullarda bilim-sanat-kültür-spor alanları açarken, her yere gençlik ve kültür merkezleri kurulurken, bu alanlar önemsenirken, zenginleştirip geliştirilirken dar bakış açısı olan ve sığ kafalı bazı kimselerin MEB ile uyumlu gitmediklerine son zamanlarda tanıklık ediyoruz. Şöyle ki;
‘Müzik, haramdır.’ diyenleri duyduk, ‘Bilim, Allah’ı tanımazlıktır.’ diyenleri duyduk, ‘Satranç oynayanlar, lanetlidir.’ diyenleri duyduk. Bunları söyleyenler, MEB’in dışından kimselerdi, yani harici idiler. Ve hariçten gazel okumaktaydılar bizler için. Bu bakımdan çok fazla önemsenmediler, dikkate alınmadılar.
Ama bu sefer akla uygun olmayan bir sözü, sosyal medya üzerinden MEB mensubu bir öğretmenden işittik.
Öğretmen, spor yapan kızları ve beden eğitimi derslerini hedef alıyor. Beden eğitimi dersine, cinsel bir bakış açısı ile yaklaşarak akla hayale gelmeyen düşüncelerle saldırıyor.
Baba velileri ise kızlarını bu dersten korumamalarından, beden eğitimi dersinin kızlarına giydirdiği kıyafete kayıtsız kalmalarından dolayı kendince uyararak rahatsızlığını belirtiyor.
Bu halleri ile bu öğretmenin, MEB’in düşüncelerinden, gelecek planlamalarından, yani misyonundan ve vizyonundan çok uzakta kaldığı, MEB ile uyumlu olmadığı çok net ve açıktır.
Öyle ki, beden eğitimi derslerine bakarken geleceğin futbolcularını, basketbolcularını, voleybolcularını, tenisçilerini, atletlerini görenler de var ama böyle sığ düşüncelerden-dar bakış açılarından dolayı bu dersten rahatsızlık duyanlar da... Tamamıyle bakış açısı ve düşünce ile ilgilidir.
Böyleleri çoğalıp, Allah korusun, MEB’ e hükmederse, o zaman halimiz nice olur.
Müzik, resim, beden dersleri gereksiz ya da zararlı ya da edep dışı ya da ahlak dışı görünüp kaldırılır, sonra gelecek zamanlarda ‘Neden bilime-sanata-kültüre-spora katkımız yok?’ diye hayıflanarak dövünürüz. Aslında, neden olduğu belli değil mi?
GELECEKTE, EVRENSELE DEĞERE SAHİP SPORCULARIMIZLA, BİLİM İNSANLARIMIZLA, SANATÇILARIMIZLA ÖVÜNMENİN YOLLARINI AÇMALIYIZ, BU YOLLARI AÇANLARA DA DESTEK OLMALIYIZ.
MESELA, BU YOLLARDAN BİRİSİ ŞÖYLE AÇILABİLİR;
BİLİM, ALLAH’I TANIMAZLIK DİYE DEĞİL; ALLAH’I KEŞFETMEKTİR DİYEREK...
KAFALARIN DEĞİŞMESİ LAZIM VE EĞİTİM-ÖĞRETİM İÇİNDEKİ KAFALAR UYUMLU OLMASI LAZIM.
O öğretmene önerim ise aşağıdaki resimlere dikkatle bakmasıdır.
BU RESİMLER, MEB’İN MİSYONUNU DA, VİZYONUNU DA GÖSTERİYOR.
BİZ, SANAT-SPOR-KÜLTÜR-SPOR-BİLİM GÖRÜYORUZ RESİMLERDE.
VE ÇOK DEĞERLİ BENCE. ÇOCUKLARIMIZ, ANCAK BU YOLLAR AÇILIRSA DEĞERLENDİRİLİR VE DEĞER KAZANIR.
YOKSA, KAYBOLUR GİDER...
Dilerim, bu öğretmen, bu resimlere baktıktan sonra devletimizin, MEB’in misyonunu ve vizyonunu görmüş ve anlamıştır.
Not: Bilim-sanat-spor-kültür kokan eller, öpülesidir ve değerlidir. Emek vardır mesela o ellerde. Ve o eller konuştukça kavga gürültü azalır, bitme noktasına gelir. Sanatın-sporun-kültürün olduğu yerde eğlence, mutluluk, başarıya hissedilen haz ve birliktelik-beraberlik vardır. Bunlar yoksa bir yerde, o yerde kavga da bitmez, gürültü de... Ve o yerdeki eller insanları ağlatan, öldüren, kırıp geçiren, insanların canını yakan silahlarla vakit geçirir... Gelişmiş toplumların silahları, insanlara mutluluk veren, insanları gururlandıran alanlardan çıkar... Onlar ise bilim-sanat-spor ve kültürdür... Değerini bilmek gerekir... Bizim toplumumuz Suriye’den, Irak’tan ayrılıyorsa, bilin ki bu ayrılmanın nedenlerinden birisi de budur bence... GENLERİMİZDEKİ SANAT-SPOR-BİLİM-KÜLTÜR AŞKI... Dilerim, bu aşk, eğitim sistemimiz içinde bundan sonra daha iyi değerlendirilir ve değer kazanır...
Hava, piyano-keman sesleri ile hafifler; yoksa kurşun gibi ağırdır...
Saygılar...
Yusuf SEVİNGEN
KamuAjans.com - Özel Haber
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.