15 Temmuz’un Yıl Dönümünde: Hafıza Tazele
Ülkemiz insanının yumuşak karnı inandığı dinidir.
Bu nedenle inandığı dine dair beslediği duyguları, şekilselliği din kisvesine bürünen kimseler tarafından kolaylıkla geçmişte sömürüldü/ şu anda da sömürülüyor.
Elbette, zarara uğrayanlar, Allah ile insanları aldatanlardır ve dini kar/çıkar vasıtası yapanlardır. Neden mi? Çünkü Kur’an birçok ayetinde böyle diyor.
İşte bu noktada, günümüz ülkemiz insanı tarafından deneyimlenmiş bir örnek var karşımızda, o da dini kendi çıkarı/yararı için sömürü aracı yapmış FETÖ’dür.
FETÖ’nün, din kisvesi altında, ne haltlar karıştırdığı ne naneler yediği ne dolaplar çevirdiği, hem de devletin içinde, 15 Temmuz ile birlikte halk tarafından apaçık bir şekilde görülen ve bilinen bir gerçektir.
Bu gerçekliğin daha önceden bilinmesine ve görülüyor olmasına rağmen (2000’li yılların başında, Necip HABLEMİTOĞLU gibi aydınların, bu örgütün tüm mahremlerini ifşa noktasında yazdığı kitaptan görebiliyor ve öğrenebiliyoruz), bir dönem dokunulmaz oluşunun nedeni, ülke insanının ‘din kisvesine (takkeli-cübbeli-sarıklı tayfa) dokunan yanar’ gibi aslı astarı olmayan, ipe sapa gelmeyen, dini kendilerine dünyevi kazanç aracı yapanların sığınak olarak istismar ettiği paranoyak bir batıl inanıştı. Böyle kimseler, bu paranoyaksal batıl inanışı topluma yayarak hem kendilerini dokunulmaz kılıyorlardı hem de kendilerini toplum nazarında kutsallaştırıyorlardı.
Ama, bu inanışın din üzerindeki manipülasyonu, baskısı, tekeli ve hakimiyeti, 15 Temmuz 2016 itibariyle halk nezdinde büyük oranda noktalanmıştır. Halkımız, artık din kisvelilere karşı daha temkinli ve ihtiyatlı diyebilirim.
Yalnız, tüm bu yaşananlara rağmen hala din kisvesi altında dünyevi çıkarlarını gözeterek Allah ile insanları aldatanlar var. Ve pervasızca, arsızca, pişkince ve fütursuzca FETÖ’nün dili ile dini kendi hakimiyetleri için yontanlar da yok değil. Ama halkta bir karşılıkları yok bunların. Artık, halkın, kendi şeyhleri ile ilgili anlattıkları ’’uçtu’lu kaçtı’lı’’ masallara da karnı tok. İnandırıcılıkları ve samimiyetleri de, adam devşirmek için kullandıkları FETÖvari yöntemlerle (bu noktada, şeyhini yücelten mucizeler geniş yer tutuyor) giderek tükeniyor.
Bilinmelidir ki, bunlar, bir grup, bir topluluk, bir tarikat ya da cemaat adı ile din kisvesine bürünerek, yalnızca kendi çıkarlarına dayalı işleri yürütüyorlar. Yani, din işleriyle falan bir ilgileri yok. Dini, amaç değil, külliyen araçsallaştırmışlar. Kendilerini de dinin sahibi gibi topluma sunuyorlar. Hatta; çok ileri gittikleri zamanlar oluyor. O zamanlarda, tıpkı FETÖ gibi ipe sapa gelmez, aslı astarı olmayan akıl dışılıkları ile kendilerini yüceltiyorlar da yüceltiyorlar ve şeyhlerini de gökyüzünde uçar, her yerde dolaşır yapıyorlar. Bir zaman, FETÖ de müritleri nazarında kuvvetli bir inandırıcılığa sahip olmak ve onları kendine bağlamak için yaptı bunları.
FETÖ de, bir dönem organize ettikleri ‘Türkçe Olimpiyatları’ etkinliklerine, haşa, peygamberin ziyarette bulunduğunu söylüyordu. Böylece, yalancılık yaparak kendi etrafındakileri motive ediyor, diğer insanların da dini duygularını kullanarak onları kendilerine bağlamaya ya da inandırmaya ya da sempati yaratmaya çalışıyordu. Ve en önemlisi, diğer cemaatlerle ve tarikatlarla üstünlük yarışı içinde olup dini, tekeline almaya çalışıyordu. Hatta ve hatta peygambere, ‘ümmetim, fırkalara bölünecek, içlerinden bir fırka kurtulacak’ sözünü söyletip o fırkanın kendileri olduklarını iddia ediyorlardı. Şu anda da, peygambere atfedilen bu sözdeki fırka olma yarışında olan ve o fırkayı kendisi gören çok cemaat ve tarikat var. Adam devşirirken ve müritleri motive etme kaynağı olarak, peygambere bu sözü isnat edip, o sözü kendilerine söylenmiş görüp ölçüsüzlük yapmaktadırlar. Zaten, böyle bir niyeti olan dinsel yapılar, asla diğer dini grupları sevmezler ve onlarla her daim kavgalıdırlar ve mücadele içindedirler. Dini grupların, tarikatların, cemaatlerin bu niyetini, çevrenize baktığınızda, içinde bulundukları bölünmüşlük/ayrılmışlık halleri ile teyit edebilirsiniz.
Elbette, halis niyetlerle, kişisel ya da grupsal çıkar ve fayda gözetmeden, bir araya gelerek birbirine hakkı ve Allah’ı anlatanlar asla aldatanlar değillerdir. Yukarıdaki sözlerimiz, asla onlara değildir. Zaten, o kimselerin derdi, yalnızca Allah’ı anlatmak ve onu yüceltmektir. Onlar, asla ama asla, Allah’ı kullanarak din kisvesine bürünüp kendilerini ya da camialarını yüceltmezler, insanlar üzerinde yalnızca Allah’ın hükümranlığını bildikleri için de hükümran olma gibi bir niyet taşımazlar. Yani, bu kimseler, Allah’ın kendi dininin yüceltilmesi için kullandığı kişilerdir. Ve bu kimseler, Allah’ı överler. Ama gelin görün ki, FETÖvari bazı yapılar, Allah’ı övmek yerine, başındaki şeyhi övmekte, yüceltmekte. Ve Allah’ın dinini yüceltmek yerine, kendi tarikatlarını ve cemaatlerini yüceltmektedirler.
AMA BİR YERE YAZINIZ BUNU ÇÜNKÜ HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ ÇÜRÜMÜŞLÜK VE KOKUŞMUŞLUK İÇİNDE BULUNAN, ŞEYHİNİ ÖLÇÜSÜZCE VE AKIL DIŞI BİR ŞEKİLDE YÜCELTEREK BİLE BİLE ŞİRKE DAVETİYE ÇIKARAN, AKIL İLE BİRLİKTE AHLAKI VE EVRENSEL DEĞERLERİ HAYATINDAN DIŞLAMIŞ OLAN, KENDİSİNE MÜSLÜMAN OLAN, DİNİ YALNIZCA İNSANLAR ÜZERİNDE HÜKÜM KURMAK İÇİN VE İNSANLARIN DİNİ DUYGULARINI SÖMÜRME ARACI OLARAK KULLANAN TARİKAT VE CEMAATLER, ALLAH’IN YASASI GEREĞİ (DOĞAL BİR SONUÇTUR BU) ENİNDE SONUNDA FETÖ’NÜN AKIBETİNİ YAŞAYACAKLARDIR. UNUTMAYINIZ, ALLAH MÜHLET VERİR AMA İHMAL ETMEZ.
Tercih, Cüz-i İradelerinizin!
Saygılar...
Yusuf SEVİNGEN
Bu nedenle inandığı dine dair beslediği duyguları, şekilselliği din kisvesine bürünen kimseler tarafından kolaylıkla geçmişte sömürüldü/ şu anda da sömürülüyor.
Elbette, zarara uğrayanlar, Allah ile insanları aldatanlardır ve dini kar/çıkar vasıtası yapanlardır. Neden mi? Çünkü Kur’an birçok ayetinde böyle diyor.
İşte bu noktada, günümüz ülkemiz insanı tarafından deneyimlenmiş bir örnek var karşımızda, o da dini kendi çıkarı/yararı için sömürü aracı yapmış FETÖ’dür.
FETÖ’nün, din kisvesi altında, ne haltlar karıştırdığı ne naneler yediği ne dolaplar çevirdiği, hem de devletin içinde, 15 Temmuz ile birlikte halk tarafından apaçık bir şekilde görülen ve bilinen bir gerçektir.
Bu gerçekliğin daha önceden bilinmesine ve görülüyor olmasına rağmen (2000’li yılların başında, Necip HABLEMİTOĞLU gibi aydınların, bu örgütün tüm mahremlerini ifşa noktasında yazdığı kitaptan görebiliyor ve öğrenebiliyoruz), bir dönem dokunulmaz oluşunun nedeni, ülke insanının ‘din kisvesine (takkeli-cübbeli-sarıklı tayfa) dokunan yanar’ gibi aslı astarı olmayan, ipe sapa gelmeyen, dini kendilerine dünyevi kazanç aracı yapanların sığınak olarak istismar ettiği paranoyak bir batıl inanıştı. Böyle kimseler, bu paranoyaksal batıl inanışı topluma yayarak hem kendilerini dokunulmaz kılıyorlardı hem de kendilerini toplum nazarında kutsallaştırıyorlardı.
Ama, bu inanışın din üzerindeki manipülasyonu, baskısı, tekeli ve hakimiyeti, 15 Temmuz 2016 itibariyle halk nezdinde büyük oranda noktalanmıştır. Halkımız, artık din kisvelilere karşı daha temkinli ve ihtiyatlı diyebilirim.
Yalnız, tüm bu yaşananlara rağmen hala din kisvesi altında dünyevi çıkarlarını gözeterek Allah ile insanları aldatanlar var. Ve pervasızca, arsızca, pişkince ve fütursuzca FETÖ’nün dili ile dini kendi hakimiyetleri için yontanlar da yok değil. Ama halkta bir karşılıkları yok bunların. Artık, halkın, kendi şeyhleri ile ilgili anlattıkları ’’uçtu’lu kaçtı’lı’’ masallara da karnı tok. İnandırıcılıkları ve samimiyetleri de, adam devşirmek için kullandıkları FETÖvari yöntemlerle (bu noktada, şeyhini yücelten mucizeler geniş yer tutuyor) giderek tükeniyor.
Bilinmelidir ki, bunlar, bir grup, bir topluluk, bir tarikat ya da cemaat adı ile din kisvesine bürünerek, yalnızca kendi çıkarlarına dayalı işleri yürütüyorlar. Yani, din işleriyle falan bir ilgileri yok. Dini, amaç değil, külliyen araçsallaştırmışlar. Kendilerini de dinin sahibi gibi topluma sunuyorlar. Hatta; çok ileri gittikleri zamanlar oluyor. O zamanlarda, tıpkı FETÖ gibi ipe sapa gelmez, aslı astarı olmayan akıl dışılıkları ile kendilerini yüceltiyorlar da yüceltiyorlar ve şeyhlerini de gökyüzünde uçar, her yerde dolaşır yapıyorlar. Bir zaman, FETÖ de müritleri nazarında kuvvetli bir inandırıcılığa sahip olmak ve onları kendine bağlamak için yaptı bunları.
FETÖ de, bir dönem organize ettikleri ‘Türkçe Olimpiyatları’ etkinliklerine, haşa, peygamberin ziyarette bulunduğunu söylüyordu. Böylece, yalancılık yaparak kendi etrafındakileri motive ediyor, diğer insanların da dini duygularını kullanarak onları kendilerine bağlamaya ya da inandırmaya ya da sempati yaratmaya çalışıyordu. Ve en önemlisi, diğer cemaatlerle ve tarikatlarla üstünlük yarışı içinde olup dini, tekeline almaya çalışıyordu. Hatta ve hatta peygambere, ‘ümmetim, fırkalara bölünecek, içlerinden bir fırka kurtulacak’ sözünü söyletip o fırkanın kendileri olduklarını iddia ediyorlardı. Şu anda da, peygambere atfedilen bu sözdeki fırka olma yarışında olan ve o fırkayı kendisi gören çok cemaat ve tarikat var. Adam devşirirken ve müritleri motive etme kaynağı olarak, peygambere bu sözü isnat edip, o sözü kendilerine söylenmiş görüp ölçüsüzlük yapmaktadırlar. Zaten, böyle bir niyeti olan dinsel yapılar, asla diğer dini grupları sevmezler ve onlarla her daim kavgalıdırlar ve mücadele içindedirler. Dini grupların, tarikatların, cemaatlerin bu niyetini, çevrenize baktığınızda, içinde bulundukları bölünmüşlük/ayrılmışlık halleri ile teyit edebilirsiniz.
Elbette, halis niyetlerle, kişisel ya da grupsal çıkar ve fayda gözetmeden, bir araya gelerek birbirine hakkı ve Allah’ı anlatanlar asla aldatanlar değillerdir. Yukarıdaki sözlerimiz, asla onlara değildir. Zaten, o kimselerin derdi, yalnızca Allah’ı anlatmak ve onu yüceltmektir. Onlar, asla ama asla, Allah’ı kullanarak din kisvesine bürünüp kendilerini ya da camialarını yüceltmezler, insanlar üzerinde yalnızca Allah’ın hükümranlığını bildikleri için de hükümran olma gibi bir niyet taşımazlar. Yani, bu kimseler, Allah’ın kendi dininin yüceltilmesi için kullandığı kişilerdir. Ve bu kimseler, Allah’ı överler. Ama gelin görün ki, FETÖvari bazı yapılar, Allah’ı övmek yerine, başındaki şeyhi övmekte, yüceltmekte. Ve Allah’ın dinini yüceltmek yerine, kendi tarikatlarını ve cemaatlerini yüceltmektedirler.
AMA BİR YERE YAZINIZ BUNU ÇÜNKÜ HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ ÇÜRÜMÜŞLÜK VE KOKUŞMUŞLUK İÇİNDE BULUNAN, ŞEYHİNİ ÖLÇÜSÜZCE VE AKIL DIŞI BİR ŞEKİLDE YÜCELTEREK BİLE BİLE ŞİRKE DAVETİYE ÇIKARAN, AKIL İLE BİRLİKTE AHLAKI VE EVRENSEL DEĞERLERİ HAYATINDAN DIŞLAMIŞ OLAN, KENDİSİNE MÜSLÜMAN OLAN, DİNİ YALNIZCA İNSANLAR ÜZERİNDE HÜKÜM KURMAK İÇİN VE İNSANLARIN DİNİ DUYGULARINI SÖMÜRME ARACI OLARAK KULLANAN TARİKAT VE CEMAATLER, ALLAH’IN YASASI GEREĞİ (DOĞAL BİR SONUÇTUR BU) ENİNDE SONUNDA FETÖ’NÜN AKIBETİNİ YAŞAYACAKLARDIR. UNUTMAYINIZ, ALLAH MÜHLET VERİR AMA İHMAL ETMEZ.
Tercih, Cüz-i İradelerinizin!
Saygılar...
Yusuf SEVİNGEN
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.