Sendika Eylemi Sebebiyle İlk Derse Girmemek Suç Mudur?
Yalova valisinin Fen Lisesi öğretmeni Halil Serkan Öz’ e hakaret etmesiyle başlayıp öğretmenimizin vefatıyla sonuçlanan elim olay sebebiyle Türk Eğitim-Sen genel merkezinin 04.04.2015 tarih ve 55 sayı numaralı kararı doğrultusunda 06 Nisan Pazartesi günü ilk derse üyelerimiz girmedi. Ancak idareler, aynı gün üyelerimizden günlü savunma istedi. 657 sayılı DMK’ nin ’’Savunma hakkı’’ başlıklı 130. maddesinde ’’Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.’’ denilmektedir. İş bilmez idareler, savunma için 657 sayılı yasada yer alan hükme aykırı davranıyor.
Sendikal eylemler hem uluslararası anlaşmalara hem de kanunlarımıza göre anayasal hakkımızdır, sendika çalışmaları da anayasal güvence altındadır. TCK’ nin ’’Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi’’ başlıklı 118. maddesinde ’’Bir kimseye karşı bir sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya zorlamak amacıyla cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cebir, tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’ denilmektedir.
Ayrıca sendika eylemleri, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’ na göre hak olmakla birlikte anayasal tanım, güvence ve koruma altındadır. Mezkûr kanunun ‘‘Sendika üyelerinin ve yöneticilerinin güvencesi’’ başlıklı 18. maddesi: ‘‘Kamu görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tabi tutulamaz ve görevlerine son verilemez.’’
Ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalarda da sendikal eylem özgürlüğü defaatle vurgulanmaktadır. ILO’ nun 87 Nolu Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin Sözleşme’ sinin 4. maddesinde ‘‘Çalışan ve işveren örgütleri, yönetim ve etkinlik düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler. Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdırlar.’’ hükmü bulunuyor ki idareler, mezkûr ILO maddesine aykırı davranmaktadır.
Yine ILO’ nun 98 Nolu Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi’ nin ilk maddesinde ’’Çalışanlar, çalışma hususunda sendika hürriyetine halel getirmeye matuf her türlü fark gözetici harekete karşı tam bir himayeden faydalanacaktır.’’ Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise sendikamızın eylem kararını bire bir tanımlayan bir hüküm bulunuyor: ’’Böyle bir himaye bilhassa çalışma saatleri dışında veya çalışma saatlerinde sendika faaliyetlerine iştirak etmesinden dolayı bir çalışana işinden çıkarmak veya başka suretle onu izrar etmek maksatları güden hareketlere mütaallik hususlarda uygulanacaktır.’’ denilmektedir ki sendikal eylemlerden dolayı çalışanların disiplin yaptırımlarına karşı korunması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ nin ’’Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü’’ başlıklı 11. maddesinde ’’Herkes çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir.’’ Aynı hüküm İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ nin 23. maddesinde karşımıza çıkıyor: ’’Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır.’’ Aynı beyannamenin 28. maddesinde ’’Herkesin bu bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.’’ denilmektedir ki sendika ve sendikal çalışmaların tanımlanarak meşruluk kazandığı ve ülkemizin de imzaladığı bu uluslararası anlaşmalara göre sendikal eylemler hak olup anayasal güvence altına alınmıştır.
Görüldüğü üzere sendikal eylemler anayasal anlamda suç teşkil etmemektedir. Zaten TCK’ nin ’’Suçta ve cezada kanunîlik ilkesi’’ başlıklı 2. maddesinde ’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez.’’ deniliyor.
Aynı hüküm Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ nin ‘’’Cezaların yasallığı’’ başlıklı 7. maddesinde ’’Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkûm edilemez. Yine hiç kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.’’
TCK’ nin ‘‘Hakkın kullanılması ve ilgililerin rızası’’ başlıklı 26. maddesinde ‘‘Hakkını kullanan kimseye ceza verilemez. Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.’’
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ nde ise bu madde ’’Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda yasaya göre suçlu olduğu saptanmadıkça suçsuz sayılır. Hiç kimse işlendiği sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre bir suç oluşturmayan herhangi bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.’’ şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Hem iç hukukumuzda hem de uluslararası anlaşmalarda suç sayılmayan bir eylemden dolayı muhataplara ceza öngörülmemiştir. Aksine sendikal eylemler kişi hak ve özgürlükleri bağlamında değerlendirilmiştir. Dolayısıyla idarelerin ilk derse girmeme eyleminden dolayı üyelerimizden savunma istemesinin hukuka uyarlılığı bulunmamaktadır, ilk derse sendikal eylem sebebiyle girmeyen öğretmenlerimize herhangi bir disiplin yaptırımı uygulanamaz!
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.