Tarım ve Hayvancılık İçin Bölgesel Planlama Şart
Ülkemizde tarım ve hayvancılık istatisliklerine bakıldığın da her şey yolunda gözüküyor. Acaba sahada her şey yolundamı malesef oldukça kötü. Çiftçi ve besici artık yılmış isyan noktasın da tarım ve hayvancılık bir açılım istiyor, zor günlerden geçip rahat huzurlu ve bol kazançlı yılların hayalini kurarken reelde işler içler acısı bu siyasi bir yaklaşımdan öte gerçekçi bir bakış açısı ile bakmak zaruridir ki sorunun çözümünde objektif olmak gerekmektedir. Küçük aile işletmeleri zaten tarım ve hayvancılıktan çekilir bir durumda kendilerini büyük şehirlere atarak asgari ücret ile çalışmayı benimsemiş bir vaziyette, tarım ve hayvancılıktan yavaş yavaş çekiliyoruz artık tarımsal faaliyetler durma noktasına geldi. Ürünlari ithal eder bir pozisyondayız.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verileri aslında problemin kaynaklarına ilişkin önemli bilgiler sağlıyor. Buna göre Türkiye’de çiftçi sayısı son 10 yılda yüzde 38 azaldı. Tarım alanları da son 15 senede yüzde 12 düştü. Sebze bahçeleri alanı ise aynı dönemde yüzde 15 küçüldü.
SGK verileri kayıtlı çiftçi sayısının her yıl giderek nasıl azaldığını ortaya koyuyor. Özellikle son 8 yılda düzenli ve ciddi bir düşüş söz konusu. 2008’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı 2018’de 697 bine kadar düştü. Bu veriler, kayıtlı çiftçi sayısında 2008’den bu yana 430 bin azalma anlamına geliyor. Bu da yüzde 38 düşüşe karşılık geliyor. Düşünün özellikle 2011’den sonra hızlandığı görülüyor.
TÜİK verilerine göre tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı ise 2002’de 7 milyon 458 bin kişiyken, 2018 Şubat ayı itibariyle 4 milyon 983 bin kişiye geriledi. Bu da son 16 yılda 2 milyon 475 bin daha az tarım çalışanı anlamına geliyor. Tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısının yüzde 33 azaldığı ortaya çıkıyor.
Tüik’in verileri açıkça sorunu ortaya koymaktadır. Bir an önce kendimize gelip tarım ve hayvancılığın girdiği dar boğazdan çıkartıp istediğimiz noktaya getirmek elzem bir hal almıştır. Öncelik girdi maliyetlerini düşürecek bir takım planlamalar ve destekler yapmalıyız ki tarım ve hayvancı rahat bir nefes alıp tarlasına ve ahırına geri dönsün. Desteklemeler doğru kanaldan öncelikle küçük aile işletmesinden başlıyarak tüm satıha yayılması gerekmektedir. Artık apartmanlardan, lüks jeeplerden buğday üretiminin yapılamıyacağını anlamamız lazım eger bu hızla gidersek ülkemizde tarım ve hayvancılık açısından hüsranlı günler bizi bekliyor olacak.
Endüstriyel bitkilerin ekiminin azalması sebzeciliğin nominal seviye altına düşmesi birleşince tarım ve hayvancılıkta krizleri artık sık göreceğimizin işaretidir. Bir an önce müdahale edelim nasıl mı olacak bölgesel planlama ile bilindiği üzere ülkemizde tarımsal havzalar belirlendi bu havzaların ürün deseni üzerine çalışma yapılıp bölgesel ürüne destek olunmalı küçük aile işletmelerinin önü açılmalı destekler girdiler üzerinden olmalı ki tarım ve hayvancı rahatça iştigal konusuna dönebilsin böyle bir çalışma yapılmaması ülkemizde tarımsal faaliyetlerin azalmasına yol açacaktır. Bölgeleri canlandıracak lokal tesisler kurulabilinir. Endüstriyel bitkiye uygun olan veya sebze ve meyve için kurulacak bu tesisler bölgelerde rahatlama sağlıyacaktır. Kağıt üzerinden yapılacak çalışmalar her zaman istenilen sonuca ulaştırmaz. Tarım ve hayvancının ürettikleri ürünlerin devletin himayesinde olduğunu hissettirmeliyiz. Yapılacak çalışmalar siyaset üstü olmalıdır asla siyasi yandaşlığa yer verilmemelidir ki sonuca ulaşabilelim.
Bizim derdimiz bağcıyı kovmak değil bağdan kaliteli üzüm üretirken ülke ekonomisine katkı sağlayacak sistemin yaşama geçmesinden yanayız. Displinli kısa orta ve uzun vadali yapılacak stratejik planlama ile bir kaç yıla tarım ve hayvancılıkta istediğimiz noktaya geleceğimize eminim lakin hala kağıt üzerinden istatisliklere bakarsak bir arpa boyu yol alamayız. Hepimizin amacı daha ekonomik üretimi çok olan ihracata yönelmiş bir tarım ve hayvancılık beklentisidir.
Yasin ERDEM
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verileri aslında problemin kaynaklarına ilişkin önemli bilgiler sağlıyor. Buna göre Türkiye’de çiftçi sayısı son 10 yılda yüzde 38 azaldı. Tarım alanları da son 15 senede yüzde 12 düştü. Sebze bahçeleri alanı ise aynı dönemde yüzde 15 küçüldü.
SGK verileri kayıtlı çiftçi sayısının her yıl giderek nasıl azaldığını ortaya koyuyor. Özellikle son 8 yılda düzenli ve ciddi bir düşüş söz konusu. 2008’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı 2018’de 697 bine kadar düştü. Bu veriler, kayıtlı çiftçi sayısında 2008’den bu yana 430 bin azalma anlamına geliyor. Bu da yüzde 38 düşüşe karşılık geliyor. Düşünün özellikle 2011’den sonra hızlandığı görülüyor.
TÜİK verilerine göre tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı ise 2002’de 7 milyon 458 bin kişiyken, 2018 Şubat ayı itibariyle 4 milyon 983 bin kişiye geriledi. Bu da son 16 yılda 2 milyon 475 bin daha az tarım çalışanı anlamına geliyor. Tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısının yüzde 33 azaldığı ortaya çıkıyor.
Tüik’in verileri açıkça sorunu ortaya koymaktadır. Bir an önce kendimize gelip tarım ve hayvancılığın girdiği dar boğazdan çıkartıp istediğimiz noktaya getirmek elzem bir hal almıştır. Öncelik girdi maliyetlerini düşürecek bir takım planlamalar ve destekler yapmalıyız ki tarım ve hayvancı rahat bir nefes alıp tarlasına ve ahırına geri dönsün. Desteklemeler doğru kanaldan öncelikle küçük aile işletmesinden başlıyarak tüm satıha yayılması gerekmektedir. Artık apartmanlardan, lüks jeeplerden buğday üretiminin yapılamıyacağını anlamamız lazım eger bu hızla gidersek ülkemizde tarım ve hayvancılık açısından hüsranlı günler bizi bekliyor olacak.
Endüstriyel bitkilerin ekiminin azalması sebzeciliğin nominal seviye altına düşmesi birleşince tarım ve hayvancılıkta krizleri artık sık göreceğimizin işaretidir. Bir an önce müdahale edelim nasıl mı olacak bölgesel planlama ile bilindiği üzere ülkemizde tarımsal havzalar belirlendi bu havzaların ürün deseni üzerine çalışma yapılıp bölgesel ürüne destek olunmalı küçük aile işletmelerinin önü açılmalı destekler girdiler üzerinden olmalı ki tarım ve hayvancı rahatça iştigal konusuna dönebilsin böyle bir çalışma yapılmaması ülkemizde tarımsal faaliyetlerin azalmasına yol açacaktır. Bölgeleri canlandıracak lokal tesisler kurulabilinir. Endüstriyel bitkiye uygun olan veya sebze ve meyve için kurulacak bu tesisler bölgelerde rahatlama sağlıyacaktır. Kağıt üzerinden yapılacak çalışmalar her zaman istenilen sonuca ulaştırmaz. Tarım ve hayvancının ürettikleri ürünlerin devletin himayesinde olduğunu hissettirmeliyiz. Yapılacak çalışmalar siyaset üstü olmalıdır asla siyasi yandaşlığa yer verilmemelidir ki sonuca ulaşabilelim.
Bizim derdimiz bağcıyı kovmak değil bağdan kaliteli üzüm üretirken ülke ekonomisine katkı sağlayacak sistemin yaşama geçmesinden yanayız. Displinli kısa orta ve uzun vadali yapılacak stratejik planlama ile bir kaç yıla tarım ve hayvancılıkta istediğimiz noktaya geleceğimize eminim lakin hala kağıt üzerinden istatisliklere bakarsak bir arpa boyu yol alamayız. Hepimizin amacı daha ekonomik üretimi çok olan ihracata yönelmiş bir tarım ve hayvancılık beklentisidir.
Yasin ERDEM
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.