Çürüyen Vicdanlardaki Adalet
Toplumda ki bireylerin yaşamlarından kaynaklan ilişkilerini denetleyen ve kurallar koyan yazılı metne yasalar, bireylerin arasında ki uyuşmazlıkların çözüm uygulamasına da hukuk deriz. Bireylerin hakları yasalarla sabitlenmiş ve koruma altına alınmıştır. Bireylerin hak ve özgürlüklerinin sınırını yasalarda belirtilmiş bunun dışına çıkıldığında hukuk sistemi devreye girmesi sağlanmıştır. Hukuk, bireylerin hak ve özgürlüklerini kontrol eden dışarı çıkıldığında devreye giren bir mekanizmadır. Hukuk. Yaptırımı insanı hak ve özgürlüklerini kısıtlayarak onu toplum yaşamından kısıtlayan sistem zinciridir. Devlet içerisinde hukuk işleticileri bağımsızdır. Bağımsız bu sistemde çalışan insanların vicdanı olarak hiçbir şeyden etkilenmeyen yasayı ve kanunu işletilmesini sağlarken kamu adına insanları objektif ve tarafsız değerlendirmesi istenilir. Bu düşünce küresel bir yaklaşımdır ki tüm devletlerin sistemi aynıdır. Hukukun işletildiği yerler Adalet saraylarıdır. Burada bireylerin kamuya ve diğer bireye yaptığı kanunsuz yaklaşımın çözülme adresidir. Burada kanunların işletilmesini yargıçlar eliyle yapılır. Hukuk adamlarının vicdani ve ruhani tüm yetilere haiz bir duygu içinde olup her bireye aynı mesafede yaklaşmaları gerekmektedir. Bu hukukun toplum nazarındaki beklentisidir.
Ülkemizde köklü bir yapısı olan adalet sistemi tüm kurumlarıyla çalışmakta birçok zorlu işlerin altından kalkmaktadır. Adalet dağıtımı zor bir karardır. Kanun önünde her bireyin eşit olduğu duyguların ve ilişkilerin karar mekanizmasında etkisi olmaması gerekmektedir. Her kurum da olduğu gibi adalet içinde de duygu ve düşüncelerini etkileyen yaklaşımları görmek mümkündür. Bu yaklaşımın önüne geçmek için bilgiden ziyade tecrübe daha ön plana çıkmaktadır. Mesleğe yeni atılmış hayatı ve olaylar sentezini çözümde yeterince yetkinliği olmayan hukuk adamlarının karar mekanizmaları stabil olmaktan öte biraz ön yargıyla karar verdikleri ifade edilir. Tabi ki bu her birey için geçerli değil desek de oldukça çok kısmı bu gruba girmektedir. Verilen kararın hem hukuka hem de vicdana uygunluğu çok önemlidir. Bireyler eşit mesafede yaklaşmak ve bireylerin haklarını koruyarak adalet dağıtmak önemli bir meziyettir. Mazlumun yanın da olmak hakkını korumak güçlünün kanun önünde hiçbir şey ifade etmeyeceğini bilmesi gerçekten istenilen bir durumdur.
Bir bireye verilecek yanlış bir karar onun hayatın da belki telafisi olmayacak sebeplere yol açacağı düşünüldüğün de hukuk adamlarının bu konuda daha hassas ve adaletli yaklaşımı beklenilir. Geçmişten günümüze yerilen yanlış kararların yalnızca özür dilerim demekle karşılık bulduğu hatta bunun bile söylendiğinde vicdanları acıtacak sonuçlar çıkmaktadır. Hukuk adamlarının karar verme yetisinde yalnızca kanun yeterli olmayıp, hayat tecrübesi olaylara bakış açısı ve toplum bilgisi de gereklidir. Meslek açısından tecrübesi olmadan dış etmenlerle verilecek karar kamu vicdanını yaralarken bireylerin de dönüşü olmayan sorunlarının çıkmasına sebebiyet verir.
Türk adalet sistemi, başarılı ve adil olduğunu görmekteyiz. Ama bazen bu güzel ve zorlu yolda birkaç hukuk adamının vicdani yaklaşımdan ziyade davranışlardan etkilenip yanlış karar verdikleri olmuyor da değil. Bu nokta da üst mahkemenin olması insanlara güven vermektedir. Burada sorunun ortadan kaldırmak için verilecek kararın üst mahkeme tarafından nasıl karşılandığı ve kararın onanıp veya yerel mahkemeye bozulup geri gönderilmesine bakılıp hukuk adamlarının iş yapışları kontrol edilmelidir. Kimse kanun üstünde keyfi olamaz bu kuralı devletin tüm bireyleri içinde işletilmesi elzem hal almıştır. Bağımsız olmaları kontrol mekanizmasının olmadığı anlamına gelmemelidir. Her hukuk adamı verdiği karardan sorunlu olmalıdır. Çünkü vereceği karar bireyi etkilemekte olup verilecek yanlış karar sonrası bir özürle geçiştirilmemelidir. Bu yüzden bağımsız oldukları kadar da sorumlu olmaları sağlanmalı verilecek kararın yanlış olması halinde birey üzerinde doğacak uyuşmazlıkların sorumluluğu ve gerekenleri hukuk adamı tarafından karşılanacak sisteme geçilmelidir. Bu örneği Hz. Ömer zamanın da görmemiz mümkündür. Hayatı haksız yere etkilemenin kimsenin hakkı değildir. Bu kanunlar önünde de sabittir.
Artık bir an hukuk sistemin de verilecek kararın sorumluluğunu taşıması gerekmektedir. Nasıl ki bir siyasetçi yanlış kararın cezasını çekiyor ise bu kural hukuk adamları içinde geçerli olmalıdır. Biz biliyoruz ki hukuk adamlarımız vicdani açıdan her türlü yetkinliğe sahip insanlardan oluşmaktadır. Ama bu demek değil ki her şeyin yerli yerinde işlediği anlamına gelmez. Bazen yapılacak küçük hatalar büyük sonuçlara sebep verir. Bir memur yaptığı küçük bir hatadan yargılanıyorsa her devlet görevlisi yaptığı yanlışlıklardan yargılanmalıdır…
Adalet sağlamak istiyorsan her bireye eşit mesafede olmalısın…
Ülkemizde köklü bir yapısı olan adalet sistemi tüm kurumlarıyla çalışmakta birçok zorlu işlerin altından kalkmaktadır. Adalet dağıtımı zor bir karardır. Kanun önünde her bireyin eşit olduğu duyguların ve ilişkilerin karar mekanizmasında etkisi olmaması gerekmektedir. Her kurum da olduğu gibi adalet içinde de duygu ve düşüncelerini etkileyen yaklaşımları görmek mümkündür. Bu yaklaşımın önüne geçmek için bilgiden ziyade tecrübe daha ön plana çıkmaktadır. Mesleğe yeni atılmış hayatı ve olaylar sentezini çözümde yeterince yetkinliği olmayan hukuk adamlarının karar mekanizmaları stabil olmaktan öte biraz ön yargıyla karar verdikleri ifade edilir. Tabi ki bu her birey için geçerli değil desek de oldukça çok kısmı bu gruba girmektedir. Verilen kararın hem hukuka hem de vicdana uygunluğu çok önemlidir. Bireyler eşit mesafede yaklaşmak ve bireylerin haklarını koruyarak adalet dağıtmak önemli bir meziyettir. Mazlumun yanın da olmak hakkını korumak güçlünün kanun önünde hiçbir şey ifade etmeyeceğini bilmesi gerçekten istenilen bir durumdur.
Bir bireye verilecek yanlış bir karar onun hayatın da belki telafisi olmayacak sebeplere yol açacağı düşünüldüğün de hukuk adamlarının bu konuda daha hassas ve adaletli yaklaşımı beklenilir. Geçmişten günümüze yerilen yanlış kararların yalnızca özür dilerim demekle karşılık bulduğu hatta bunun bile söylendiğinde vicdanları acıtacak sonuçlar çıkmaktadır. Hukuk adamlarının karar verme yetisinde yalnızca kanun yeterli olmayıp, hayat tecrübesi olaylara bakış açısı ve toplum bilgisi de gereklidir. Meslek açısından tecrübesi olmadan dış etmenlerle verilecek karar kamu vicdanını yaralarken bireylerin de dönüşü olmayan sorunlarının çıkmasına sebebiyet verir.
Türk adalet sistemi, başarılı ve adil olduğunu görmekteyiz. Ama bazen bu güzel ve zorlu yolda birkaç hukuk adamının vicdani yaklaşımdan ziyade davranışlardan etkilenip yanlış karar verdikleri olmuyor da değil. Bu nokta da üst mahkemenin olması insanlara güven vermektedir. Burada sorunun ortadan kaldırmak için verilecek kararın üst mahkeme tarafından nasıl karşılandığı ve kararın onanıp veya yerel mahkemeye bozulup geri gönderilmesine bakılıp hukuk adamlarının iş yapışları kontrol edilmelidir. Kimse kanun üstünde keyfi olamaz bu kuralı devletin tüm bireyleri içinde işletilmesi elzem hal almıştır. Bağımsız olmaları kontrol mekanizmasının olmadığı anlamına gelmemelidir. Her hukuk adamı verdiği karardan sorunlu olmalıdır. Çünkü vereceği karar bireyi etkilemekte olup verilecek yanlış karar sonrası bir özürle geçiştirilmemelidir. Bu yüzden bağımsız oldukları kadar da sorumlu olmaları sağlanmalı verilecek kararın yanlış olması halinde birey üzerinde doğacak uyuşmazlıkların sorumluluğu ve gerekenleri hukuk adamı tarafından karşılanacak sisteme geçilmelidir. Bu örneği Hz. Ömer zamanın da görmemiz mümkündür. Hayatı haksız yere etkilemenin kimsenin hakkı değildir. Bu kanunlar önünde de sabittir.
Artık bir an hukuk sistemin de verilecek kararın sorumluluğunu taşıması gerekmektedir. Nasıl ki bir siyasetçi yanlış kararın cezasını çekiyor ise bu kural hukuk adamları içinde geçerli olmalıdır. Biz biliyoruz ki hukuk adamlarımız vicdani açıdan her türlü yetkinliğe sahip insanlardan oluşmaktadır. Ama bu demek değil ki her şeyin yerli yerinde işlediği anlamına gelmez. Bazen yapılacak küçük hatalar büyük sonuçlara sebep verir. Bir memur yaptığı küçük bir hatadan yargılanıyorsa her devlet görevlisi yaptığı yanlışlıklardan yargılanmalıdır…
Adalet sağlamak istiyorsan her bireye eşit mesafede olmalısın…
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.