ÇOK SESLİ Mİ, ÇOK BAŞLI MI?
İki kardeşin bile geçinemediği bir dönemde, yedi benzemez bir araya gelmeye, getirilmeye çalışılıyor. Bunları bir araya getirmenin temelinde, şahsi kin ve koltuk hesabı yatmaktadır.
Sırf seçim kazanmak adına, yüzde 25’lik oy oranı olan biri ile yüzde bir oy oranı ile aynı söz hakkına sahip olacağı garabeti bundan kaynaklanmaktadır.
Bu durum eşyanın tabiatına aykırı olduğu gibi, milletin vermediği iradeye, masa başında el koymak demektir.
En garip olanı da, tanınırlığını, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı, Başbakan Yardımcılığı makamlarını kendilerine sunan, buna rağmen bu zatların, liderlerine duydukları şahsi kinden dolayı siyasi rakibinin kuyruğuna takılmalarıdır.
Ayrıca, Amerika ile işbirliği yapmak, sanki ülkemizde yokmuş gibi, oralardan danışman getirmek, halkımızda çok büyük tepkiye ve tedirginliğe yol açmıştır.
En önemlisi de, devleti bölmek isteyen bir partiye, sırf seçimi kazanma adına, yönetime esas oğlan olarak ortak etme düşüncesidir.
Yani seçimi kazanmak adına her şeyi meşru görmeyi, Türk halkı asla kabul etmez.
Altılı masayı oluşturan bir lider, seçilen cumhurbaşkanının kendi başına bir karar olma yetkisi olmayacağını, tüm kararlarda her liderin onayı ve imzası gerekeceğini söylüyor. Yani sekreter başkanlık öneriliyor.
Bunun meali, biz milletin iradesini, anayasayı önemsemiyoruz, ülkeyi altı kişi ile idare edeceğiz. O zaman sizler cumhurbaşkanı değil, eski komünist rejimlerde rastlanan cumhur konseyi seçimi istiyorsunuz.
Siz istiyorsunuz da, artık miladi dolmuş bu tür yönetim şeklini, millet, çağdaş bir yönetim şekli olarak benimser mi, bu ucube düşünceye destek verir mi?
Son beş yılda Türkiye’yi lider ülke yapan Başkanlık sisteminin suyu mu çıktı? Eğer uzlaştığınız kişiye güveniyorsanız, kendinize güveniyorsanız mevcut sistemde yapmak istediklerinizi, vaatlerinizi seçtiğiniz kişi yerine getirsin. Hayal satmayın.
Çünkü millet vaatlere, hayallere değil, icraata bakar.
Zaten söylenilen hiçbir şeyin, ne yasal, ne anayasal, ne teamül olarak karşılığı yoktur.
En doğrusu çok başlı olmak değil, çok sesli olmaktır. Bunun için de Türk siyasi tarihine bakmak, ders çıkarmak için yeterlidir.
Bu kıstas sadece ittifaklar için değil, ailede, kurumlarda, hâsılı her yerde geçerlidir.
Peygamber Efendimiz bir hadisinde,” eğer bir yolda iki kişi gidiyorsa, birisi öne geçmelidir.”
Müşavere, yani çok seslilik, her yeri ihya ettirir, ama çok başlılık her yeri iflas ettirir.
Şemsettin CERAN
Eğitimci/Araştırmacı-YAZAR/ŞAİR
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.