Okul Aile Birliği Toplantıları
Okul Aile Birliği Toplantıları eğitim kurumlarımızda her yıl rutin olarak düzenlenir. Biz de bu yazımızda bir okul aile birliği toplantısında konuşulanlar temelinde, eğitime dair bazı aktarımlarda bulunacağız. Rahmetli Nurettin TOPÇU’nun ifadesiyle “maarif davamızın” dertleriyle dertlenenler, eğitimle ilgili her işi olduğu gibi bu toplantıları da ciddiye alıp hazırlıklar yapıyorlar. Gel gör ki velilerimiz; genel bir ifade ile yüzde yetmişler oranında, okul aile birliği toplantılarına katılmıyorlar. Mesai mefhumu gözetmeden, Sivas Valisi ve Milli Eğitim Müdürünün de katıldığı bu toplantılara ülkemizde velilerimizin yeterli ilgiyi göstermemesi de ilginç tabi. Elbette; bu ve benzeri toplantılara teşrif eden velilerimize eğitim camiası adına teşekkür ederiz.
Asıl teşekkür, şükran hatta minnet; bu vatan için kan akıtan ve kanı akıtılan aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizedir. ALLAH C.C; mekânlarını cennet, makamlarını âlî eylesin. Onlar bu vatan için nefeslerini tükettiği için, bizler yine bu vatanda nefes almaya devam ediyoruz. Efendim; Konfüçyüs’e sormuşlar; dünyanın en kolay şeyi nedir? “KONUŞMAKTIR” demiş. Peki, en zor şeyi nedir, demişler. “DİNLEMEKTİR” demiş. Hal böyle olunca, çok mühim meseleler konuşulsa da okul aile birliği toplantılarını da mümkün olduğunca kısa tutmaya gayret etmek gerekiyor. Bu toplantılara katılanlar, eğitim sorunlarımızı daha geniş bir katılımla konuşma imkânı buluyorlar.
Eğitim sorunlarıyla ilgili olarak uzmanların söylediğine göre; sadece bizde değil, dünyada hemen her ülkede bir eğitim krizi yaşanıyor. Bu krizin sebeplerinden biri de çocukların bilgiye çok kolay ulaşmaları olabilir. Eskiden bilenler çok azdı. İnsanlar gazete kuponları biriktirerek cilt cilt ansiklopediler alırlardı. Ama şimdi ne lazımsa internetten arama motorlarına yazıyorsunuz ve anında onun bilgisine erişiyorsunuz. İşte bu kolaylık, okulun ve de öğretmenin önemini sanki biraz törpüledi.
Oysa okuldan-öğretmenden asla vazgeçemeyiz. Çünkü internetin doğru kullanım bilgisi de yine okulda muallimlerden öğrenilmektedir. Bilgisayar ya da akıllı telefon kullanabilmek için bile önce okuma-yazma öğrenmek gerekir. Madem mektepten vazgeçemiyoruz o halde çocuklarımızın hayat başarısı için, hem okuldaki derslerini hem de toplumsal başarılarını yükseltmek için öğrenme arzularını harekete geçirmeliyiz. Bu çok önemli. Önce çocuklarımız öğrenmeyi isteyecek, öğrenme arzusuyla yanacak. Öğrenmenin yemek-içmek gibi bir ihtiyaç olduğunu bilecek. Bunu öğreteceğiz onlara. Çünkü; “BİZ İNSANIN BAŞARINI GAYRETİNE BAĞLADIK,” (İSRA:13) diyor yüce kitabımız.
Çocuklarımızın okuma-anlama-yorumlama yeteneklerini geliştirmek için bol bol okuyacağız ve okutacağız. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğümüzün uyguladığı projenin adında olduğu gibi; “Önce Biz Okuyacağız.” Şu “okumuyoruz” diye kelama başlayanlar okusaydı; “ikra” emrini ikrar etmeyen kalmayacaktı zaten. Evimizde kitap okuma saatleri düzenleyeceğiz. O saatte evdeki herkesin elinde bir kitap olacak ve tv, telefon bilgisayar ne varsa kapalı olacak. Bunu yapan ailelerimiz var biliyorum. Lütfen bunu deneyin, oluyor, güzel oluyor. Okuduklarını daha kolay anlaması için kodlama yaptıracağız. Okuduklarını hikâyeleştirerek kodlama yaptırabiliriz. Hadis âlimi Buhari’nin 300.000 hadisi kodlayarak aklında tuttuğu söylenir. Yine başarılı bir öğrenmenin sessiz bir ortamda ve gülme ortamında 3-4 kat daha fazla gerçekleştiğini biliyoruz. Demek ki çalışma ortamı sessiz olacak. O halde o tv’ler ders saati kapanacak demektir. Sessizliği sağlamanın bir yolu da SUSMAKTIR. Susarak, susturacağız çocukları. Okuldan daha önce evde başlayan eğitimi doğru verirsek, eğitim binamız da daha sağlam olacaktır.
Hepimizin bir öğrencilik hayatının olması, bir öğretmenlik hayatı olduğu anlamına da gelmiyor. Öğretmenlik profesyonel bir meslektir. Bugün öğretmenlerimiz yaklaşık yüzde 60’ı, 40 yaşın altındadır ve hepsi fakülte mezunlarıdır. Bu fakültelere zekâ seviyesi yüzde 5’lik dilime girenler girebiliyor. Eğitim-öğretim işlerini öncelikle öğretmenlerimize bırakalım, çok fazla müdahil olmayalım diye söylüyorum bunu. Aytaç AÇIKALIN (Prof.Dr) Hocamızın deyişiyle, arabamızı servise ya da muayeneye götürünce ustalar bizi içeriye bile almıyor. İşine karıştırmıyor. Öğretmenlerimizin kendi alanlarında ustalığı yok mudur? Atalarımız dediği gibi ekmeği ekmekçiye vereceğiz, öğrenciyi de öğretmene.
Ve güveneceğiz onlara. En az 7 yaşındaki çocuğumuza güvendiğimiz kadar. İnanacağız aynı zamanda. 40-50 yaşındaki bir öğretmenin bizim 7 -8 yaşındaki bir çocuğumuzla bir derdi olmayacağını, onların derdinin terbiye, ahlak, vatan, millet, devlet olduğunu bileceğiz.
Karşımızda devletin en büyük memur kesimi var. Sokaktaki her 80 kişiden biri öğretmen. Bir milyon kişinin içinde birkaç kötü örnek belki vardır, bilemem. Ama bugüne kadar benim bildiğime göre, hiçbir öğretmen öğrencisini öldürmedi. Ama çok öğretmen öldürüldü. Anne-babasını öldüren, evladını öldüren de çok oldu.
Çocuklarımızı istediğimiz gibi eğitememe konusunda en büyük etkenin medya olduğuna inananlardanım. Evlatlarımızın hocası biz öğretmenler değil, üniversitedeki ya da camideki hocalar değil, siz anne-babalar değil; onların öğretmeni-hocası benim elektrikli şeytan dediğim medya olduğu için onlara yeterince etki edemiyoruz.
Geçenlerde bir konferansta dinlediğim Öğr. Gör: Sefer Darıcı: “bakıcısı tv olan çocuğun, hayatı film olur” dedi. Çocuklarımız subliminal mesajlar, diziler, reklamlar, filmler ve bizim pek de bilmediğimiz bilgisayar oyunları ile ifsat ediliyor maalesef.(bkz: “subliminal mesajlar ve diziler” başlıklı yazımız) S.Darıcı’nın belirttiğine göre; çokça oynanan internet oyunlarından birinde, “Şeytan Kapısı” diye bir yer varmış ve buraya KABE resmedilmiş. Yine gençlerin internet alışverişleri arasında esrar etkisi yapan bir “ses parçası” bulunmaktaymış. Başka bir oyunda; “ALLAH ALLAH diyerek üzerlerine gelen insanları öldürüp puan kazanıyormuş, camiyi bombalıyor ama kiliseye tek bir kurşun atınca oyun bitiyor, tekrar başa dönüyormuş çocuklarımız.
Çocuklar özgür yetişsin, yasakçı olmayın, karışmayın diyenler çıkabilir. Prof.Dr Nevzat TARHAN, vücuttaki en özgür hücrenin, kanser hücresi olduğunu söyler. Bu hücre yer yer, büyür büyür ve sonunda vücudu da öldürür kendisi de ölür. Dolayısıyla bu anlamda özgürlüğü istemememiz gerekiyor. Bilme ve bildirme yolunun yolcusu olan başta öğretmenlerimiz ve bu yolun tüm yolcularına saygılar sunarım. Es-selam…
Ömer Emir DOĞAN
KamuAjans.com - Özel Haber
Asıl teşekkür, şükran hatta minnet; bu vatan için kan akıtan ve kanı akıtılan aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizedir. ALLAH C.C; mekânlarını cennet, makamlarını âlî eylesin. Onlar bu vatan için nefeslerini tükettiği için, bizler yine bu vatanda nefes almaya devam ediyoruz. Efendim; Konfüçyüs’e sormuşlar; dünyanın en kolay şeyi nedir? “KONUŞMAKTIR” demiş. Peki, en zor şeyi nedir, demişler. “DİNLEMEKTİR” demiş. Hal böyle olunca, çok mühim meseleler konuşulsa da okul aile birliği toplantılarını da mümkün olduğunca kısa tutmaya gayret etmek gerekiyor. Bu toplantılara katılanlar, eğitim sorunlarımızı daha geniş bir katılımla konuşma imkânı buluyorlar.
Eğitim sorunlarıyla ilgili olarak uzmanların söylediğine göre; sadece bizde değil, dünyada hemen her ülkede bir eğitim krizi yaşanıyor. Bu krizin sebeplerinden biri de çocukların bilgiye çok kolay ulaşmaları olabilir. Eskiden bilenler çok azdı. İnsanlar gazete kuponları biriktirerek cilt cilt ansiklopediler alırlardı. Ama şimdi ne lazımsa internetten arama motorlarına yazıyorsunuz ve anında onun bilgisine erişiyorsunuz. İşte bu kolaylık, okulun ve de öğretmenin önemini sanki biraz törpüledi.
Oysa okuldan-öğretmenden asla vazgeçemeyiz. Çünkü internetin doğru kullanım bilgisi de yine okulda muallimlerden öğrenilmektedir. Bilgisayar ya da akıllı telefon kullanabilmek için bile önce okuma-yazma öğrenmek gerekir. Madem mektepten vazgeçemiyoruz o halde çocuklarımızın hayat başarısı için, hem okuldaki derslerini hem de toplumsal başarılarını yükseltmek için öğrenme arzularını harekete geçirmeliyiz. Bu çok önemli. Önce çocuklarımız öğrenmeyi isteyecek, öğrenme arzusuyla yanacak. Öğrenmenin yemek-içmek gibi bir ihtiyaç olduğunu bilecek. Bunu öğreteceğiz onlara. Çünkü; “BİZ İNSANIN BAŞARINI GAYRETİNE BAĞLADIK,” (İSRA:13) diyor yüce kitabımız.
Çocuklarımızın okuma-anlama-yorumlama yeteneklerini geliştirmek için bol bol okuyacağız ve okutacağız. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğümüzün uyguladığı projenin adında olduğu gibi; “Önce Biz Okuyacağız.” Şu “okumuyoruz” diye kelama başlayanlar okusaydı; “ikra” emrini ikrar etmeyen kalmayacaktı zaten. Evimizde kitap okuma saatleri düzenleyeceğiz. O saatte evdeki herkesin elinde bir kitap olacak ve tv, telefon bilgisayar ne varsa kapalı olacak. Bunu yapan ailelerimiz var biliyorum. Lütfen bunu deneyin, oluyor, güzel oluyor. Okuduklarını daha kolay anlaması için kodlama yaptıracağız. Okuduklarını hikâyeleştirerek kodlama yaptırabiliriz. Hadis âlimi Buhari’nin 300.000 hadisi kodlayarak aklında tuttuğu söylenir. Yine başarılı bir öğrenmenin sessiz bir ortamda ve gülme ortamında 3-4 kat daha fazla gerçekleştiğini biliyoruz. Demek ki çalışma ortamı sessiz olacak. O halde o tv’ler ders saati kapanacak demektir. Sessizliği sağlamanın bir yolu da SUSMAKTIR. Susarak, susturacağız çocukları. Okuldan daha önce evde başlayan eğitimi doğru verirsek, eğitim binamız da daha sağlam olacaktır.
Hepimizin bir öğrencilik hayatının olması, bir öğretmenlik hayatı olduğu anlamına da gelmiyor. Öğretmenlik profesyonel bir meslektir. Bugün öğretmenlerimiz yaklaşık yüzde 60’ı, 40 yaşın altındadır ve hepsi fakülte mezunlarıdır. Bu fakültelere zekâ seviyesi yüzde 5’lik dilime girenler girebiliyor. Eğitim-öğretim işlerini öncelikle öğretmenlerimize bırakalım, çok fazla müdahil olmayalım diye söylüyorum bunu. Aytaç AÇIKALIN (Prof.Dr) Hocamızın deyişiyle, arabamızı servise ya da muayeneye götürünce ustalar bizi içeriye bile almıyor. İşine karıştırmıyor. Öğretmenlerimizin kendi alanlarında ustalığı yok mudur? Atalarımız dediği gibi ekmeği ekmekçiye vereceğiz, öğrenciyi de öğretmene.
Ve güveneceğiz onlara. En az 7 yaşındaki çocuğumuza güvendiğimiz kadar. İnanacağız aynı zamanda. 40-50 yaşındaki bir öğretmenin bizim 7 -8 yaşındaki bir çocuğumuzla bir derdi olmayacağını, onların derdinin terbiye, ahlak, vatan, millet, devlet olduğunu bileceğiz.
Karşımızda devletin en büyük memur kesimi var. Sokaktaki her 80 kişiden biri öğretmen. Bir milyon kişinin içinde birkaç kötü örnek belki vardır, bilemem. Ama bugüne kadar benim bildiğime göre, hiçbir öğretmen öğrencisini öldürmedi. Ama çok öğretmen öldürüldü. Anne-babasını öldüren, evladını öldüren de çok oldu.
Çocuklarımızı istediğimiz gibi eğitememe konusunda en büyük etkenin medya olduğuna inananlardanım. Evlatlarımızın hocası biz öğretmenler değil, üniversitedeki ya da camideki hocalar değil, siz anne-babalar değil; onların öğretmeni-hocası benim elektrikli şeytan dediğim medya olduğu için onlara yeterince etki edemiyoruz.
Geçenlerde bir konferansta dinlediğim Öğr. Gör: Sefer Darıcı: “bakıcısı tv olan çocuğun, hayatı film olur” dedi. Çocuklarımız subliminal mesajlar, diziler, reklamlar, filmler ve bizim pek de bilmediğimiz bilgisayar oyunları ile ifsat ediliyor maalesef.(bkz: “subliminal mesajlar ve diziler” başlıklı yazımız) S.Darıcı’nın belirttiğine göre; çokça oynanan internet oyunlarından birinde, “Şeytan Kapısı” diye bir yer varmış ve buraya KABE resmedilmiş. Yine gençlerin internet alışverişleri arasında esrar etkisi yapan bir “ses parçası” bulunmaktaymış. Başka bir oyunda; “ALLAH ALLAH diyerek üzerlerine gelen insanları öldürüp puan kazanıyormuş, camiyi bombalıyor ama kiliseye tek bir kurşun atınca oyun bitiyor, tekrar başa dönüyormuş çocuklarımız.
Çocuklar özgür yetişsin, yasakçı olmayın, karışmayın diyenler çıkabilir. Prof.Dr Nevzat TARHAN, vücuttaki en özgür hücrenin, kanser hücresi olduğunu söyler. Bu hücre yer yer, büyür büyür ve sonunda vücudu da öldürür kendisi de ölür. Dolayısıyla bu anlamda özgürlüğü istemememiz gerekiyor. Bilme ve bildirme yolunun yolcusu olan başta öğretmenlerimiz ve bu yolun tüm yolcularına saygılar sunarım. Es-selam…
Ömer Emir DOĞAN
KamuAjans.com - Özel Haber
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.