Hem Ara Tatil Hem de Tatil Yok
Malumunuz 9 Eylül 2019 Pazartesi günü 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı, bu yıl ilk defa uygulanacak bazı değişikliklerle birlikte başladı. Bu eğitim öğretim yılında ilk defa ara tatil uygulamasına geçildi. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencileri 18 Kasım Cuma günü bir haftalık tatile çıkmış oldular. Hafta sonları ile birlikte toplam 9 günlük tatil. Birinci dönem, 17 Ocak 2020 Cuma günü sona erecek. İkinci dönem ise 03 Şubat 2020 Pazartesi günü başlayacak ve 19 Haziran 2020 Cuma günü sona erecek. İkinci dönem ara tatili de 06 Nisan 2020 Pazartesi günü başlayacak ve 10 Nisan 2020 Cuma günü sona erecek. Ara tatiller öncesinde öğrencilere karne verilmeyecek. Öğretmenler de bu dönemde görev yaptıkları okullarında olacaklar.
Bununla birlikte, bakanlık yetkilerinin basına yansıyan açıklamalarda; okulların kapılarının, sanata, spora, doğaya, kültüre açılacağı, öğrencilerin hem dinlenmesi hem de keyifle öğrenmeleri için etkinliklerin planlandığı ifade edildi. Yani hem ara tatil hem de tatil yok gibi bir şey…
Bu durum her ne kadar vatandaşın gözünde tatil olarak görülse de aslında durum hiç de öyle değil. Özellikle öğretmenler ve idareciler açısından bu “ara tatil” dönemi, normal eğitim öğretim zamanlarından çok daha yoğun ve yorucu geçecek. Örneğin bu dönemde eğitim çalışanları;
Eğitim Kurumlarında Suç ve Şiddeti Önleme Eğitimi Kursu(5 Gün), Doğa Yürüyüşü (Yaz) Eğitimi Kursu (5 gün), Zekâ Oyunları Kursu 1 (5 gün), eTwinning ve Erasmus+ Projeleri Toplantısı, Okul Aile işbirliği Geliştirme Programı Eğitimi Kursu(2 gün) Yangın Eğitimi Kursu(1 gün)
Etkili iletişim, Liderlik ve Protokol Semineri(1 gün) gibi birçok hizmet içi eğitim ve seminerlere katılacaklar. Dikkat edilirse bu eğitimler aynı zamanda yapılacağından dolayı bir birleriyle çakışabileceği için, eğitimciler bazı zorluklar yaşayacaklardır. Üstüne bir de bu 5 günlük sürede hangi çalışmaların yapılacağına dair, bakanlık tarafından okullara ulaştırılan sayfalar dolusu öneriler var. Bunun üzerine bir de il milli eğitim müdürlüklerinin planlamaları, okul müdürlüklerinin etkinlikleri derken; değil 5 günde 15 günde dahi hakkıyla yapılamayacak iş yükü ortaya çıkmış oluyor. Yani, seminer dönemlerini “boş işler” olarak değerlendirip öğretmenin tatiline çakmanın bir anlamı yok. Yetkililerin de bu algının etkisiyle, seminer dönemlerinde onlarca iş ve işlemi, eğitimi, semineri planlamaları, eğitimcilerden onlarca şeyi aynı anda yapmalarını istemeleri, eğitimcileri strese sokmaktadır. Bir hizmet içi eğitim planlanırken, öğretmenlerin o tarihlerde hangi görevinin olduğu sistem tarafından görülmeli ve başkaca eğitimlere katılımları istenmemeli, eğitim ve seminer çakışmalarının önüne geçilmelidir.
Bu dönemin “ara tatil” olarak isimlendirilmesi, bazı insanlar açısından “öğretmenlere bir tatil daha” basitliğinde değerlendirilmektedir. Zaten geçmiş yıllarda yayımladığımız bir makalemizde “Öğretmen deyince, insanlarımızın aklına tatil gelir. Kar tatili, kış tatili, yaz tatili, hep tatil yaparız biz. Üç ay boyunca eve girmeden bütün dünyayı dolaşırız. Boş zamanlarımızda okula uğrar, öğrencilerin psikolojisini bozar, yine tatile çıkarız… Özellikle yaz tatillerinde Havaii´ye, sömestr tatilinde de Dubai´ye gideriz. Christmas tatilinde genellikle İsviçre Alplerini tercih ederiz. Ne yapalım yani tatil bizim işimiz(!)…
Oysa yıl içerisinde herkes için ortak olan hafta sonu tatillerini, dini ve milli bayram tatillerini, diğer kamu çalışanlarının da kullandığı otuz gün yıllık izni çıktığımızda geriye 20 gün ekstra tatil kalmıştı. Yani şu; “yazın üç ay yatan meslek erbabı” olarak yaftalanan tatil esasında 20 gündür. 3 ay tatil yapan da öğretmenler değil; öğrencilerdir. Eğer devletimiz tatilin gereksiz olduğunu düşünüyorsa çalışma şartlarını yeniden belirler” demiştik.
Ezcümle; her yeni uygulama, daha iyiye ulaşma düşüncesiyle başlatılmaktadır. Fakat her yeniliğin yeni bazı sorunlara yol açtığı da bilinmektedir. Örneğin çalışan anne-babaların çocukları, mesai saatleri içerisinde okulda bulunuyorlardı. Ara tatilde ebeveynler çalışmaya devam ederken çocuklarına bir haftalığına bakıcı tutmak zorunda kalabilirler. Teneffüs sürelerinin uzatılmasının faydası kadar derse odaklaşmayı engelleyici zararları da olabilir v.s.
Ara tatilde neler olduğunu aratatil.meb.gov.tr sitesinden takip edebilirsiniz diyerek bitirelim.
Es-selam…
Ömer Emir Doğan Eğitimci-Yazar
Bununla birlikte, bakanlık yetkilerinin basına yansıyan açıklamalarda; okulların kapılarının, sanata, spora, doğaya, kültüre açılacağı, öğrencilerin hem dinlenmesi hem de keyifle öğrenmeleri için etkinliklerin planlandığı ifade edildi. Yani hem ara tatil hem de tatil yok gibi bir şey…
Bu durum her ne kadar vatandaşın gözünde tatil olarak görülse de aslında durum hiç de öyle değil. Özellikle öğretmenler ve idareciler açısından bu “ara tatil” dönemi, normal eğitim öğretim zamanlarından çok daha yoğun ve yorucu geçecek. Örneğin bu dönemde eğitim çalışanları;
Eğitim Kurumlarında Suç ve Şiddeti Önleme Eğitimi Kursu(5 Gün), Doğa Yürüyüşü (Yaz) Eğitimi Kursu (5 gün), Zekâ Oyunları Kursu 1 (5 gün), eTwinning ve Erasmus+ Projeleri Toplantısı, Okul Aile işbirliği Geliştirme Programı Eğitimi Kursu(2 gün) Yangın Eğitimi Kursu(1 gün)
Etkili iletişim, Liderlik ve Protokol Semineri(1 gün) gibi birçok hizmet içi eğitim ve seminerlere katılacaklar. Dikkat edilirse bu eğitimler aynı zamanda yapılacağından dolayı bir birleriyle çakışabileceği için, eğitimciler bazı zorluklar yaşayacaklardır. Üstüne bir de bu 5 günlük sürede hangi çalışmaların yapılacağına dair, bakanlık tarafından okullara ulaştırılan sayfalar dolusu öneriler var. Bunun üzerine bir de il milli eğitim müdürlüklerinin planlamaları, okul müdürlüklerinin etkinlikleri derken; değil 5 günde 15 günde dahi hakkıyla yapılamayacak iş yükü ortaya çıkmış oluyor. Yani, seminer dönemlerini “boş işler” olarak değerlendirip öğretmenin tatiline çakmanın bir anlamı yok. Yetkililerin de bu algının etkisiyle, seminer dönemlerinde onlarca iş ve işlemi, eğitimi, semineri planlamaları, eğitimcilerden onlarca şeyi aynı anda yapmalarını istemeleri, eğitimcileri strese sokmaktadır. Bir hizmet içi eğitim planlanırken, öğretmenlerin o tarihlerde hangi görevinin olduğu sistem tarafından görülmeli ve başkaca eğitimlere katılımları istenmemeli, eğitim ve seminer çakışmalarının önüne geçilmelidir.
Bu dönemin “ara tatil” olarak isimlendirilmesi, bazı insanlar açısından “öğretmenlere bir tatil daha” basitliğinde değerlendirilmektedir. Zaten geçmiş yıllarda yayımladığımız bir makalemizde “Öğretmen deyince, insanlarımızın aklına tatil gelir. Kar tatili, kış tatili, yaz tatili, hep tatil yaparız biz. Üç ay boyunca eve girmeden bütün dünyayı dolaşırız. Boş zamanlarımızda okula uğrar, öğrencilerin psikolojisini bozar, yine tatile çıkarız… Özellikle yaz tatillerinde Havaii´ye, sömestr tatilinde de Dubai´ye gideriz. Christmas tatilinde genellikle İsviçre Alplerini tercih ederiz. Ne yapalım yani tatil bizim işimiz(!)…
Oysa yıl içerisinde herkes için ortak olan hafta sonu tatillerini, dini ve milli bayram tatillerini, diğer kamu çalışanlarının da kullandığı otuz gün yıllık izni çıktığımızda geriye 20 gün ekstra tatil kalmıştı. Yani şu; “yazın üç ay yatan meslek erbabı” olarak yaftalanan tatil esasında 20 gündür. 3 ay tatil yapan da öğretmenler değil; öğrencilerdir. Eğer devletimiz tatilin gereksiz olduğunu düşünüyorsa çalışma şartlarını yeniden belirler” demiştik.
Ezcümle; her yeni uygulama, daha iyiye ulaşma düşüncesiyle başlatılmaktadır. Fakat her yeniliğin yeni bazı sorunlara yol açtığı da bilinmektedir. Örneğin çalışan anne-babaların çocukları, mesai saatleri içerisinde okulda bulunuyorlardı. Ara tatilde ebeveynler çalışmaya devam ederken çocuklarına bir haftalığına bakıcı tutmak zorunda kalabilirler. Teneffüs sürelerinin uzatılmasının faydası kadar derse odaklaşmayı engelleyici zararları da olabilir v.s.
Ara tatilde neler olduğunu aratatil.meb.gov.tr sitesinden takip edebilirsiniz diyerek bitirelim.
Es-selam…
Ömer Emir Doğan Eğitimci-Yazar
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.