Eğitimimde vazgeçilmez olan ve öğretimin sağlanabilmesi için temel yapı taşıdır, sınıf yönetimi. Peki, öğrenciler nasıl bir öğretmen ile karşılaşmak istiyor? Fazla otoriter mi yoksa çok mu sakin? Toplum olarak çoğunlukla uçlarda yaşadığımız için bunun ortasını bulmak bazen zor olabiliyor. Bu dengeyi sağlamakta öğretmene büyük bir sorumluluk düşüyor. Evet, otorite önemli, sınıfı elinde tutabilmek önemli ders saati boyunca öğretim için gerekli ortamı sağlamak önemli. Daha da önemlisi bunu nasıl sağladığımız. Çatık kaş ve yüksek ses ne kadar idare eder? Yada, sürekli not defteriyle dolanmak ve kalemi kılıç gibi kullanıp öğrencilerin sesini kesmek. Ne yazık ki basit olana yöneliyoruz, öğrenciyle aramıza yüksek duvarlar örüyoruz. Bu konuda dediklerime karşı çıkıp bunlar önemli değil önemli olan dersi anlatıp bitirmek diyenler çıkacaktır. Ama bu bahsettiklerim fazlasıyla önemli çünkü eğitim ve öğretim bir süreçtir bu süreçte ders anlatımından önce sınıfı ders anlatımına uygun hale getirme, öğrencide derse karşı merak uyandırma gibi pek çok kavram vardır. Sadece sonuç odaklı bir eğitim anlayışı ile öğrenilen bilgi kısa sürede unutulur çünkü öğrenci toplu öğrenme ile sadece ezber yapar.
Nasıl bir sınıf kontrolü ile ders açısından daha verimli sonuçlara ulaşılabilir? Herkesin unutamadığı, davranışlarında kendisini bulduğu, dersini diğer derslerden öne koyduğu, Öğretmeni vardır. İşte bu öğretmenler dengeyi sağlayan öğretmenlerdir. Bir müddet sonra öğrencinin kapılarını ardına kadar açtığı okul içinde olduğu kadar okul dışında da saygısını kaybetmediği ve aradan seneler geçse dahi adını ve simasını hafızasından çıkarmadığı öğretmenler vardır. Şu bir gerçek ki, hiçbir öğrenci o dersi unutmaz. Unutulmamak ise bir öğretmenin en fazla gurur duyduğu şeydir. En güzel otorite bazen gülümsemektir.