Sınavlara Hazırlanan Gençlerle Sohbet
Uzun ve yorucu bir maratonun son düzlemindesiniz. Koşunun bitiş çizgisine yakın bir noktada durup şöyle arkanıza bakınız. Ne kadar yol kat ettiğinizi göreceksiniz. Yolculuğunuz esnasında gece karanlıklarına yakalanıp hüzünlendiniz. Gündüzün aydınlıklarında umutlarınızı tazeleyip daha büyük ve emin adımlarla hedeflerinize yürüdünüz. Sabahın sisli vakitleri de oldu, akşamın puslu vakitleri de… Yılmadınız, geleceğinizin peşinden koşmaya devam ettiniz. Biliyordunuz ki, bu ülkede bedelleri ödenen ödüllere sahip olunuyor. Hâsılı hepiniz bir hayalin peşine takılıp umutlu yarınların kurgusu içinde bütün zorluklara meydan okudunuz. Ve sınav vakti gelip çattı. Büyüklerin tabiri ile hasat mevsimindesiniz. Tarlaya ne ektiyseniz onu biçeceksiniz.
Anne ve babalarınızın elinden tutup okul öncesine ya da ilkokula başladığınız o günden beridir ayaklarınızın üstünde durmaya çalışıyorsunuz. Ve güzel olan yanı da bunu çoğu zaman başarmış olmanızdır. Girecek olduğunuz sınavların(LGS, YKS, KPSS) sizin için ne kadar kıymetli ve anlamlı olduğunun farkındayız. Unutmayınız ki, anne ve babalarınız için de o kadar kıymetli ve değerli… Hayatınızı bu sınavlarla göre anlamlandırıyor, geleceğinizi bu sınavlara göre şekillendiriyorsunuz. Ebeveynlerinizin sizin geleceğinize yönelik hayalleri de bu sınavların sonucuna endekslenmiş durumda. Hayatı akademik başarı olarak gördüğünüzde her bir sorunun ne kadar özel ehemmiyeti olduğunu biliyoruz. Bir soru daha fazla yapmanın çabası içindeki yüreğinizin heyecanını, kaygılarını, endişelerini, korkularını da biliyoruz. Zamanında ve etkili çalışma yaparak hazırlandığınız sınavların sonucu sizleri hüsrana uğratmayacaktır, bunu da tecrübeyle biliyoruz.
Umudun yolcuları… Dünya, insan için bir sınavdan ibaret ve bu sınav hiç durmadan uygulanmaya devam ediyor. Bu sebeple önemli bir dönemecin köşesinde sizi bekleyen LGS, YKS,KPSS hayatınızdaki sınavlardan sadece bir iki tanesidir, unutmayın. Sınavın neticesi ne olursa olsun anne ve balarınız için çok ama çok kıymetlisiniz. Üstün başarı yakalayanların ömür boyu mutlu olacağına dair bir garanti olmadığı gibi, sınavı kazanacak yeteli puanı alamayanların ömür billâh hüznün koynundan besleneceğine dair bir sözleşme de yok. Her fırsatın bir tehdit, her tehdidin bir fırsata dönüştüğü dünyada yol almaya devam ediyoruz. Bu sebeple kendi iç dünyanıza yaptığınız yolculukta, kendinizle gerçekleştirdiğiniz sohbet yüzleşmesinde “ ben gereğini yaptım, pişman değilim” diyebiliyorsanız, mesele yoktur. Sınavı kazanmak ya da kaybetmek kavramlarına yüklenen o ağır anlamı taşınabilir bir yüke dönüştürebilirsiniz.
Her birinizi gıcır gıcır iki yüzlük banknotlara benzetirim. Teşbihte hata yoktur, biliyorsunuz. Sabah anne ya da babanız tarafından “Bugünün harçlığıdır evladım.”diyerek verilen parayı geri çevirmezsiniz sanırım. Peki, tam parayı verecekken buruştursa avucunun içinde ve sonra size uzatırsa almaz mısınız? Alırsınız tabii… Son bir hamle ile parayı tam verecekken, suya atsa, para ıslansa istemez misiniz? İstersiniz elbette. Zira alır, ütü ile kurutursunuz. Ya da kalorifer peteğinin üstüne koyduğunuzda yine iki yüz liranız var demektir. Para değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir, değil mi? Söylemek istediğim de budur. Sizler de ister sınavı kazanın, ister kazanmayın, ya da hayat sizi buruştursun, tekme tokat yerlere sersin, umursamayın sakın, Ayağa kalkıp yolunuza devam edin yeter ki…Çünkü düşmek lazım ki kalkmayı öğrenelim. Değerinizden hiçbir şey kaybetmeyeceğinizi bilin. Anne ve babalarınız sizleri sınav sonucuna göre sevmezler. Hayata meydan okuma kapasiteniz yüksekse her türlü zorluğu aşacak gücü bulursunuz, unutmayın. Gıcır gıcır iki yüzlük banknotlar gibisiniz, değerinizden hiçbir şey kaybetmezsiniz.
Sonuç olarak; sınavla ilgili teknik donanımlara sahipsiniz. Nasıl soru çözülür, nereden başlanır, nasıl yorum yapılır, ne kadar zamanda sonuca gidilir, ana fikir nedir… Siz maratonu doğru koştunuz, yolun sonunda birinci olmak ta var sonuncu olmakta. Ama hayat yüzlerce insanın koştuğu sınav maratonunda birinci olmanızla ilgilenmez. Yarışı sürdürebilme, bütün olumsuzluklara rağmen hayata meydan okuma günücünüzle ilgilenir. Nihayetinde hayat bir süreçtir, sonuç değil. Mutlu olmak için, başarılı olmak için enerjinizi ortaya koyun, yüreğinizi ortaya koyun ve pes etmeyin… Gerisi mi? Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Lisesi ya da Meslek Lisesi olmuş fark etmez. ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe, Ondokuz Mayıs ya da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi olmuş fark etmez… Fark senin yüreğinde… Farkındalığını orada aramaktan asla vazgeçme. Başarının ve mutluluğun eksik olmadığı güzel yarınlara güle güle gidin gençler. Selametle…
İrfan Ertav
Anne ve babalarınızın elinden tutup okul öncesine ya da ilkokula başladığınız o günden beridir ayaklarınızın üstünde durmaya çalışıyorsunuz. Ve güzel olan yanı da bunu çoğu zaman başarmış olmanızdır. Girecek olduğunuz sınavların(LGS, YKS, KPSS) sizin için ne kadar kıymetli ve anlamlı olduğunun farkındayız. Unutmayınız ki, anne ve babalarınız için de o kadar kıymetli ve değerli… Hayatınızı bu sınavlarla göre anlamlandırıyor, geleceğinizi bu sınavlara göre şekillendiriyorsunuz. Ebeveynlerinizin sizin geleceğinize yönelik hayalleri de bu sınavların sonucuna endekslenmiş durumda. Hayatı akademik başarı olarak gördüğünüzde her bir sorunun ne kadar özel ehemmiyeti olduğunu biliyoruz. Bir soru daha fazla yapmanın çabası içindeki yüreğinizin heyecanını, kaygılarını, endişelerini, korkularını da biliyoruz. Zamanında ve etkili çalışma yaparak hazırlandığınız sınavların sonucu sizleri hüsrana uğratmayacaktır, bunu da tecrübeyle biliyoruz.
Umudun yolcuları… Dünya, insan için bir sınavdan ibaret ve bu sınav hiç durmadan uygulanmaya devam ediyor. Bu sebeple önemli bir dönemecin köşesinde sizi bekleyen LGS, YKS,KPSS hayatınızdaki sınavlardan sadece bir iki tanesidir, unutmayın. Sınavın neticesi ne olursa olsun anne ve balarınız için çok ama çok kıymetlisiniz. Üstün başarı yakalayanların ömür boyu mutlu olacağına dair bir garanti olmadığı gibi, sınavı kazanacak yeteli puanı alamayanların ömür billâh hüznün koynundan besleneceğine dair bir sözleşme de yok. Her fırsatın bir tehdit, her tehdidin bir fırsata dönüştüğü dünyada yol almaya devam ediyoruz. Bu sebeple kendi iç dünyanıza yaptığınız yolculukta, kendinizle gerçekleştirdiğiniz sohbet yüzleşmesinde “ ben gereğini yaptım, pişman değilim” diyebiliyorsanız, mesele yoktur. Sınavı kazanmak ya da kaybetmek kavramlarına yüklenen o ağır anlamı taşınabilir bir yüke dönüştürebilirsiniz.
Her birinizi gıcır gıcır iki yüzlük banknotlara benzetirim. Teşbihte hata yoktur, biliyorsunuz. Sabah anne ya da babanız tarafından “Bugünün harçlığıdır evladım.”diyerek verilen parayı geri çevirmezsiniz sanırım. Peki, tam parayı verecekken buruştursa avucunun içinde ve sonra size uzatırsa almaz mısınız? Alırsınız tabii… Son bir hamle ile parayı tam verecekken, suya atsa, para ıslansa istemez misiniz? İstersiniz elbette. Zira alır, ütü ile kurutursunuz. Ya da kalorifer peteğinin üstüne koyduğunuzda yine iki yüz liranız var demektir. Para değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir, değil mi? Söylemek istediğim de budur. Sizler de ister sınavı kazanın, ister kazanmayın, ya da hayat sizi buruştursun, tekme tokat yerlere sersin, umursamayın sakın, Ayağa kalkıp yolunuza devam edin yeter ki…Çünkü düşmek lazım ki kalkmayı öğrenelim. Değerinizden hiçbir şey kaybetmeyeceğinizi bilin. Anne ve babalarınız sizleri sınav sonucuna göre sevmezler. Hayata meydan okuma kapasiteniz yüksekse her türlü zorluğu aşacak gücü bulursunuz, unutmayın. Gıcır gıcır iki yüzlük banknotlar gibisiniz, değerinizden hiçbir şey kaybetmezsiniz.
Sonuç olarak; sınavla ilgili teknik donanımlara sahipsiniz. Nasıl soru çözülür, nereden başlanır, nasıl yorum yapılır, ne kadar zamanda sonuca gidilir, ana fikir nedir… Siz maratonu doğru koştunuz, yolun sonunda birinci olmak ta var sonuncu olmakta. Ama hayat yüzlerce insanın koştuğu sınav maratonunda birinci olmanızla ilgilenmez. Yarışı sürdürebilme, bütün olumsuzluklara rağmen hayata meydan okuma günücünüzle ilgilenir. Nihayetinde hayat bir süreçtir, sonuç değil. Mutlu olmak için, başarılı olmak için enerjinizi ortaya koyun, yüreğinizi ortaya koyun ve pes etmeyin… Gerisi mi? Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Lisesi ya da Meslek Lisesi olmuş fark etmez. ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe, Ondokuz Mayıs ya da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi olmuş fark etmez… Fark senin yüreğinde… Farkındalığını orada aramaktan asla vazgeçme. Başarının ve mutluluğun eksik olmadığı güzel yarınlara güle güle gidin gençler. Selametle…
İrfan Ertav
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.