İçimde Elif'in Umudu Var
30 Ekim Cuma günü tüm ülkemizi yasa boğan deprem İzmir ilimizde yaşandı. Birçok ilimiz de bu depremi hissetti. Ben bu yazımı yazarken şu anki sayılara göre 1036 vatandaşımız yaralanırken 109 canımızı ise maalesef kaybettik. Kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Deprem, yer kabuğundaki sismik hareketler neticesinde ortaya çıkan fay kırılmalarının oluşturduğu sarsıntıları tanımlamaktadır. Deprem oluşumu, fay hatları üzerindeki enerji birikimiyle tanımlanabilir. Yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. O halde depremin nasıl ve niçin oluştuğu sorusuna bilim cevap veriyor.
Her zaman olduğu gibi yaşanan her olumsuz durumda, durumu sabote eden, provokasyon yapan provokatörler ülkemizde maalesef ki mevcut. Bu sadece bugün İzmir depreminde, İzmir halkı için de değil her olumsuz durumda. Bugün İzmir depremi sonrasında da bazı kendini bilmez, sözümona ülkemizin vatandaşı provokatörler “Zinadan dolayı, zinanın başkenti İzmir’i Allah uyarıyor.” vb. tarzlarda yapılan yorumları üzülerek ve midemiz bulanarak okuyor, görüyoruz. Bunu yapanlar içinde dindar diye geçinen çok çok çok küçük bir kesim de olmakla birlikte, sahte hesaplar ve kişiler üzerinden algı oluşturmaya çalışan bir grubun da varlığını göz ardı etmemek gerekir. Her kim olursa olsun bunu yapanların tamamen fanatik bir güruh olduğunu unutmamak ve asla ama asla kutsal değerlerimizle bunu bağdaştırmamamız gerekir. Yapılan bu yoruma cevap vermeye bile gerek yok ama yine de şu soruları soralım. İstanbul’umuzda, Elazığ’ımızda deprem olmadı mı? Karadeniz’de sel olmadı mı? Kastamonu’da, Hatay’da yangınlar olmadı mı? O halde olayın İzmir ile bir ilgisi yok. Tekrar altını çiziyorum bu yorumları yapanlar çok ama çok küçük bir grup. Bunun üzerinden bizler sağduyulu olmalıyız. Bu provokasyonlara gelmemeliyiz. Ülkemizi kuşatan onca sorun, onca dış düşmanlar varken bizler birbirimize ve toplumumuzun başat değerlerine sıkı sıkı tutunmalı, sahip çıkmalıyız. Dinimizi ve dinimizi son derece temizce yaşayan, hayatına tanzim etmiş insanlarımızın tamamını yukarıda bahsettiğim yorumla bir tutmak kesinlikle çok yanlıştır. Genelleme asla yapmamalıyız. Düşünceler şahsidir. Dinin emir ve yasaklarını bilen daha da önemlisi vicdanı, merhameti, insan sevgisi içinde olan hiçbir birey zaten bu yorumları yapmaz, yapamaz. Bu yorumları yapanların da yaptıranların da bu ülkenin geleceği ve menfaatleri ile işleri yok. Bunu böylece bilelim. Bizler eğer yaşadığımız depremleri ve diğer doğal afetleri, musibetleri ilahi birer ikaz olarak yorumlayacaksak –ki yorumlamalıyız- o halde ibret almalıyız. Bu ibret ise Prof. Dr. Necati Cemaloğlu Hoca'mızın da sosyal medya hesabında paylaştığı Japonya’da yaşayan halkın %75’i ateist, %25’i Şinto dinine inanırken ülkede yaşanan 8.9 şiddetinde depremde ölenin olmamasına karşılık ülkemizde 7 şiddetine varmayan depremlerde binalarımızın neden yıkıldığını, canlarımızı neden yitirdiğimizi sorgulamalıyız. Bu sorgulamayı yaparken de objektif olmalıyız. Ülkemizi bugün yönetenlere doğrudan dil uzatarak suçlayarak değil çünkü bu yine bir fanatizm olur ve ülke olarak bizi bir yere taşımaz. Öncelikle bireysel olarak herkes, hepimiz kendimizi sorgulamalıyız.
Hayata, ülkemize, geleceğimize, birbirimize lütfen Elif’in, Ayda’nın hayata tutunduğu gibi sımsıkı tutunalım. İçimde Elif’in umudu var. Biz hep birlikte Türk halkıyız, Türk milletiyiz. Biz biriz. Farklılıklarımızla biriz. Kültürümüzle, değerlerimizle biriz. Acılarımız bir, sevinçlerimiz bir. Düşmanı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde denize döktüğümüz güzel şehrimiz İzmir’den başlayarak lütfen art niyetlerimizi, hasetlerimizi de gelin denize dökelim, bırakalım. Dediğim gibi içimde Elif’in umudu var. Çünkü Allah’ın rahmetinden ümidi sadece kâfirler güruhu keser. (Yusuf 12/87)
İnsan bedeni açlığa, susuzluğa dayanamazken Elif’imizi 65 saat, Ayda’mızı 91 saat yalnızlığı ile baş başa, aç da susuz da olsa yaşatan Rabb’imize hamd olsun.
Erkin SAÇAR
Eğitimci Yazar / Türkçe Öğretmeni
Instagram: @LiderimOgretmenimKitabi ve erkinsacar
Twitter: @ErkinSacar
Gmail: erkinnsacar@gmail.com
Deprem, yer kabuğundaki sismik hareketler neticesinde ortaya çıkan fay kırılmalarının oluşturduğu sarsıntıları tanımlamaktadır. Deprem oluşumu, fay hatları üzerindeki enerji birikimiyle tanımlanabilir. Yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. O halde depremin nasıl ve niçin oluştuğu sorusuna bilim cevap veriyor.
Her zaman olduğu gibi yaşanan her olumsuz durumda, durumu sabote eden, provokasyon yapan provokatörler ülkemizde maalesef ki mevcut. Bu sadece bugün İzmir depreminde, İzmir halkı için de değil her olumsuz durumda. Bugün İzmir depremi sonrasında da bazı kendini bilmez, sözümona ülkemizin vatandaşı provokatörler “Zinadan dolayı, zinanın başkenti İzmir’i Allah uyarıyor.” vb. tarzlarda yapılan yorumları üzülerek ve midemiz bulanarak okuyor, görüyoruz. Bunu yapanlar içinde dindar diye geçinen çok çok çok küçük bir kesim de olmakla birlikte, sahte hesaplar ve kişiler üzerinden algı oluşturmaya çalışan bir grubun da varlığını göz ardı etmemek gerekir. Her kim olursa olsun bunu yapanların tamamen fanatik bir güruh olduğunu unutmamak ve asla ama asla kutsal değerlerimizle bunu bağdaştırmamamız gerekir. Yapılan bu yoruma cevap vermeye bile gerek yok ama yine de şu soruları soralım. İstanbul’umuzda, Elazığ’ımızda deprem olmadı mı? Karadeniz’de sel olmadı mı? Kastamonu’da, Hatay’da yangınlar olmadı mı? O halde olayın İzmir ile bir ilgisi yok. Tekrar altını çiziyorum bu yorumları yapanlar çok ama çok küçük bir grup. Bunun üzerinden bizler sağduyulu olmalıyız. Bu provokasyonlara gelmemeliyiz. Ülkemizi kuşatan onca sorun, onca dış düşmanlar varken bizler birbirimize ve toplumumuzun başat değerlerine sıkı sıkı tutunmalı, sahip çıkmalıyız. Dinimizi ve dinimizi son derece temizce yaşayan, hayatına tanzim etmiş insanlarımızın tamamını yukarıda bahsettiğim yorumla bir tutmak kesinlikle çok yanlıştır. Genelleme asla yapmamalıyız. Düşünceler şahsidir. Dinin emir ve yasaklarını bilen daha da önemlisi vicdanı, merhameti, insan sevgisi içinde olan hiçbir birey zaten bu yorumları yapmaz, yapamaz. Bu yorumları yapanların da yaptıranların da bu ülkenin geleceği ve menfaatleri ile işleri yok. Bunu böylece bilelim. Bizler eğer yaşadığımız depremleri ve diğer doğal afetleri, musibetleri ilahi birer ikaz olarak yorumlayacaksak –ki yorumlamalıyız- o halde ibret almalıyız. Bu ibret ise Prof. Dr. Necati Cemaloğlu Hoca'mızın da sosyal medya hesabında paylaştığı Japonya’da yaşayan halkın %75’i ateist, %25’i Şinto dinine inanırken ülkede yaşanan 8.9 şiddetinde depremde ölenin olmamasına karşılık ülkemizde 7 şiddetine varmayan depremlerde binalarımızın neden yıkıldığını, canlarımızı neden yitirdiğimizi sorgulamalıyız. Bu sorgulamayı yaparken de objektif olmalıyız. Ülkemizi bugün yönetenlere doğrudan dil uzatarak suçlayarak değil çünkü bu yine bir fanatizm olur ve ülke olarak bizi bir yere taşımaz. Öncelikle bireysel olarak herkes, hepimiz kendimizi sorgulamalıyız.
Hayata, ülkemize, geleceğimize, birbirimize lütfen Elif’in, Ayda’nın hayata tutunduğu gibi sımsıkı tutunalım. İçimde Elif’in umudu var. Biz hep birlikte Türk halkıyız, Türk milletiyiz. Biz biriz. Farklılıklarımızla biriz. Kültürümüzle, değerlerimizle biriz. Acılarımız bir, sevinçlerimiz bir. Düşmanı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde denize döktüğümüz güzel şehrimiz İzmir’den başlayarak lütfen art niyetlerimizi, hasetlerimizi de gelin denize dökelim, bırakalım. Dediğim gibi içimde Elif’in umudu var. Çünkü Allah’ın rahmetinden ümidi sadece kâfirler güruhu keser. (Yusuf 12/87)
İnsan bedeni açlığa, susuzluğa dayanamazken Elif’imizi 65 saat, Ayda’mızı 91 saat yalnızlığı ile baş başa, aç da susuz da olsa yaşatan Rabb’imize hamd olsun.
Erkin SAÇAR
Eğitimci Yazar / Türkçe Öğretmeni
Instagram: @LiderimOgretmenimKitabi ve erkinsacar
Twitter: @ErkinSacar
Gmail: erkinnsacar@gmail.com
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.