Erhan Ziya SANCAR

Erhan Ziya SANCAR

Azıcık İnsan Olun

Azıcık İnsan Olun

Bu yazıyı Ahmet Kaya'dan en sevdiğiniz parçasını açarak okumanızı tavsiye ediyorum.
2021 bir gelse diyoruz artık.
2020 bir geldi pir geldi .
Geldiğine geleceğine bizleri pişman etti.
Canımızı aldı, cananımızı aldı.
Tabiri caizse bizi doğduğumuza pişman etti.
Depremler oldu. Elazığ, Manisa ağladı. Biz ağladık.
Yangınlar... Avustralya kıtası yandı, en son Hatay yandı.. Ucak kazası, Helikopter kazası ve Kobe Bryant.. Kasım Süleymani öldürülmesi.. Mehmetciklerimiz sehit oldu.. Terör durmadı.
Bunlar olurken Wuhan Kentinden Çin Malı ucuz bir virüs bize pahalıya mal oldu. Hayatımızı kararttı. Yaşam biçimimiz değişti.
Negatif insanları sevmezdik.
Simd pozitiflerden kaçıyoruz.
Trump,Macron,Ermenistan,Yunanistan, dolar,altın ...say say bitmiyor.
Ve dün daha dün İzmir sallandı. Önce İzmir sonra biz yıkıldık..
2020 felaketler yılı oldu.
Armagedon yükleniyor mu ne?
Cumhuriyetin 100. yılına yaklaşırken büyük İsrail için geri sayım mı başladı yoksa?
Arabistan Yarımadası'ndaki satılmış Araplara fiyat biçen Trump ve küreselciler felaketleri büyük İsrail hedefleri için mi çıkarıyorlar acaba?
 Felaket senaryoları bitmez ve de komplo teorileri .
Ancak bu yazının konusu ne felaket  senaryoları ne de gözü dönmüş küresel aktörlerin zalim planları..
 Bir Ahmet Kaya şarkısı dolandı dilime yine..

....Kavuşmak özgürlükse, özgürdük ikimiz de Elleri çığlık çığlık, yanyana iki dünya İkimiz iki dağdan İki hırçın su gibi akıp gelmiştik Buluşmuştuk bir kavşakta Unutmuştuk ayrılığı..
Yok saymıştık özlemeyi Şarkımıza dalmıştık Mutluluk mavi çocuk, oynardı bahçemizde Acı çekmek özgürlükse Özgürüz ikimiz de..
O yuvasız çalıkuşu Bense kafeste kanarya O dolaşmış daldan dala Savurmuş yüreğini Ben bölmüşüm yüreğimi Başkaldıran dizelere..
Aramakmış oysa sevmek Özlemekmiş oysa sevmek Bulup bulup yitirmekmiş Düşsel bir oyuncağı.
Yalanmış hepsi yalan Yalanmış hepsi yalan.
Sevmek diye bir şey varmış. Sevmek diye bir şey yokmuş
Acı çektim günlerce Acı çektim susarak
Şu kısacık konuklukta Deprem kargaşasında Yaşadım birkaç bin yıl Acılara tutunarak Acı çekmek özgürlükse Özgürüz ikimiz de Acılardan arta kalan İşte şu bakışlarmış
Buğu diye gözlerinde Gün batımı bulutlarmış Yalanmış hepsi yalan Yalanmış hepsi yalan Savrulup gitmek varmış Ayrı yörüngelerde..
Şehitler,virüs,depremler, yangınlar ortak acımız ama artık ortak acılara tutunamıyoruz.
İnsan diye bakmıyoruz  memleketine göre ayırıyoruz . Mezhep diye ayırıyoruz   Siz biz diyoruz, ortak acılar da buluşamıyoruz.
Millet olmak sahi neydi?
Ortak acı ortak sevinç değil miydi?
Galiba biz bizi millet yapan değerlerden uzaklaşıyoruz
Eski bir plaktan Ahmet Kaya çalıyor...
Bana bir şeyler anlat Canım çok sıkılıyor Bana birşeyler anlat anlat İçim içimden geçiyor.
Yanımdasın susuyorsun Susuyor konuşmuyorsun Bakıyor görmüyorsun Dokunsan donacağım İçimde intihar korkusu var.
Bir gülsen ağlayacağım Bir gülsen kendimi bulacağım.
Depremler oluyor beynimde Dışarıda siren sesi var.
Her yanımda susmuş insanlar susmuş İçimde ölen biri var Hadi birşeyler söyle Çocuk gözlerim dolsun.
İçinden git diyorsun Duyuyorum gülüm Gideceğim, son olsun
Yanımdasın susuyorsun. Susuyor konuşmuyorsun Bakıyor görmüyorsun Dokunsan donacağım İçimde intihar korkusu var.
Bir gülsen ağlayacağım Bir gülsen kendimi bulacağım İçimde soluyorsun İki can var içimde Korkular salıyorsun üstüme korkular Her an başka biçimde
Depremler oluyor beynimde Dışarıda siren sesi var Her yanımda susmuş insanlar susmuş İçimde ölen biri var.
Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmazsa insan olmaz yüreğim diyor Ahmet Arif..
Ne zaman bir çocuk ölse gözü evlerinde annesinin kavurduğu helvada kalır
Yoksul bir çocuk görsem yağmur altında üşüyen köprü olmak geçer hiç değilse içimden
Her akşamüstü oyuncakçı camekanından çocuk ellerinin izlerini siler, diye sesleniyor Sunay Akın..

Erdem Beyazıt o efsane adam diyor ki;
Dünyanın en uzun hüznü yağıyor Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne Kar yağıyor ve sen gidiyorsun Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimiz O insan ve tabiat çağını
Dön bana ve dinle Kuşlar uçuşuyor içimde
Loş bir keman solosu gibi Kuşların uçuştuğunu içimde Dön bana ve dinle.
Ağlamak anlamak diyordu Necip Fazıl Reis Bey adlı eserinde ..
Ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz .
Ağlamıyoruz artık ağlayamıyorumz.
Belki de gözyaşlarımız merhem olacak tüm dertlerimize.
Bakın ne diyor Özdemir Asaf;
“Ağlama, Ağlamak Biraz öteye kaçmaktır Ağlamak, Hüzünle anlaşmak, Ve kucaklaşmaktır. Ağlamak Sığınmaktır ne olsa, Avuç açmaktır Uzak da olsa, yakın da olsa Biraz onu öteye itmektir Kişinin en kolay mutsuzluğu Ağlamaktır, geçiştirir umutsuzluğu.”
Ve sen şimdi bu satırlar okuyan güzel insan ...
Bu kadar duygu selinden sonra insan olduğunu hatırlayabilecek misin?
İBRET ALSAK MİRİM!
İzmir Depremi ve Korona Virüs...
Bir virüslük, bir  savaşlık, bir depremlik hayatlarımız var.
Nasıl da duyarsızca yaşıyor ve nasıl da hiç ölmeyecekmiş gibi hesaplar içine giriyoruz.
Ne çok gönül yıkıyor, ne çok kul hakkına giriyor, ne çok zulmediyor ve ne çok kibirden kuleler inşa ediyoruz.
Şu ortamda bile hâlâ siyaset yapmaya çalışan, birilerini suçlamaya çalışan insanlar görüyoruz ya, yazık!
Suçlamalar her şey düzelince yapılır, siyaset o zaman yapılır ama şuan enkaz altında bekleyen insanlar bir daha kurtarılamaz.
Elinizi vicdanınıza koyun. Azıcık İNSAN olun.
Vesselâm!
Erhan Ziya SANCAR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Erhan Ziya SANCAR Arşivi
SON YAZILAR