Hekimler Neden Görev Bırakacak
Ne zamandır hekimler, hiçbir etki altında kalmamak ve mesleklerini kimseye ve maksadına istimal ettirmemek için sessizce ve sadece özellikle Sağlık Bakanlığı'na karşı anlayın bizi dercesine bakıyorlar. Hatalı bürokrasi ile halkın arasına sıkışmış en çok sorumluluk verilmiş ama güvenlik verilmemiş ve en çok saldırıya maruz kalan sivil meslek grubu olarak hizmet veriyorlar.
En son İzmir Bornova'da yine bir vatandaş Aile Sağlığı Merkezine gelir ve orada olmayan hasta için ilaç yazılmasını ister. Hekim tıbbi ve kanuni gerekçelerle bunu yapamayacağını söyler. Hasta yakını burada önce gürültü çıkarır sonra görevlilere saldırır ve uzaklaştırılır. Giderken tekrar geleceğini söyler ve tehditler savurur. Normalde bu durumda bu kadar tehdite maruz kalmış sağlık çalışanları beyaz kodu başlatmaları gerekirken başlatmazlar. Kısa bir süre sonra 10’dan çok elleri sopalı saldırgan gelir ve Aile Sağlığı Merkezine saldırırlar. Kim varsa darp ederler bu arada hekimde ağır saldırıya uğrar burun kemiğine kadar kırılır. Saldırganlar gidince de şikayetçi olunur. Dördü yakalanmış kalanlar ne zaman belli değil ama yakalansalar da para cezası dışında çoğunlukla cezaları olmuyor.
Şimdi olayı anlatmak için kısaca konuyu açayım. Bu ve buna benzer problemler maalesef sık oluyor. Tıbben hasta gelmeden ilaç yazmak malpractis yani yanlış tedavi verme sebebidir. Bu durumda olan hastaların çoğunun ise raporu var. Hasta yakını normalde evden çıkamayan hastası için evde bakım hizmetlerinde ilacını yazdırması gerekiyor ama o iş biraz uğraştırdığından Sağlık merkezleri daha kolaylarına geliyor. Peki olması gereken ne ?
Bundan 2 yıl kadar önce Sağlık Bakanlığına bir yazı yazdım ve raporlu hastaların sağlık ocağına gelmeden nasıl ilaçlarını alacaklarının bir yolunu izah ettim, cevap yok. Aradan 6 ay kadar bir süre geçti hatırlarsınız 82 yaşında bir hasta yakını eşinin ilacını yazmadı diye doktora saldırdı, polis çağrıldı onlara da saldırdı ve bir süre sonra kalp krizi geçirdi vefat etti. Bende bu sefer tuttum Cimer'e konuyu ilettim, Cimer'de Sağlık Bakanlığı'na ardında bana gelen cevap 'yönetmelikte yok' oldu. Tabii herkes bilmez ama yönetmelikten bakanlık sorumludur. Sanki ben yapmamışımda kusur bendeymiş gibi bana cevap verdi arkadaşlar. Bu kadar basit bir iş bu kadar yokuşa sürülür mü ? Raporu yazan kim ? Doktor . raporda ki süreye bağlı, tedaviyi kabul eden kullanan kim ? Hasta . Ben bir daha Sağlık Merkezinde ilacı niye yazıyorum arkadaş ! Hasta ilacını kullanılmasına bağlı bir problem yaşarsa gelir bize başvurur tedavisi düzenlenir bu kadar basit. İlacı zaten yakınının almasında sorun yok. Şimdi bu örnekte nasıl hekimler hasta ve bürokrasi arasında sıkıştırılıyor anlaşılabiliyor mu ?!
Bizim kültürümüz inancımızda bazı şeylere karşı saygı vardır, bazı şeylerin izzeti vardır. İzzet, makam ve ilimdedir. Bunların ikisi de hekimlerde var.
Ana-baba, adaletle hükmeden lider, malıyla insanlara yardım eden kişiler, ilmiyle amel eden alimler saygıyı hak ederler onlar için ayağa kalkılabilir. Hekim adaletle hükmeder, kendine vermeyeceği tedaviyi kimseye vermez, bilim insanıdır, ilminden, bazen de malından ihsan eder. Tıpta ilk kural ‘ ÖNCE ZARAR VERME’dir. Kısacası hekimlere populist politikalarla saygınlıkları kaybettirildi. Tıbbi bilgilerine itimadsızlık had safhada. Google'dan okuduğu her hastalığa yakalandığını düşünen birçok vatandaşımızla zor zamanlar yaşıyoruz. Birde çocukları Tıp fakültesinde okuyan veliler var. Onlara bir sorsanız hekimlere ne verilse az diyorlar.
Bu raporlu ilaç yazdıran hastaların oranı % 40’lara varıyor. Hekimlere hastaya ayıracakları vakti artıran onların gereksiz vakit kaybetmelerine engel olan düzenlemeler lazım. Bunun içine bilgi işlem sistemleri girdiği gibi hekimden talep edilen birçok lüzumu veya yöntemi sorgulanan iş, bilgi var. Ben bakıyorum hızlı çalışmaya kalksam hastamın poliklinikte geçirdiği süre 6 dakika ise bunun en az 3 dakikası bilgisayarla uğraşıyorum. Kimlik tespitinden tutun, yanlış taleplere cevap vermekten, başkalarının hatalarını düzeltmekten hekimlik yapmaya fırsat kalmıyor. Mesela vatandaş çocuğuna yardım parası alacak çocuğu bize muayeneye getiriyor. Çocuk sağlıklı ama ben tanımıyorum ki ! Bir siyasetçi arkadaşa durumu şikayet ediyordum bana muhtarlar çok yoğundu onun için demez mi ! Okul müdürleri gelemeyen öğrenciler için rapor getirin diyor, velinin 20 gün öğrencisi için izin hakkı var ama dilekçe yaz diyen yok. Herhalde rapor kaydetmek daha kolay. Gördüğünüz gibi herkes meşgul doktorun vakti çok ya her işi o yapacak.
Sağlıkta sistem düzensizlikleri, sendikaların sanki hekimler çok maaş alıyormuş gibi 3600 katsayılarına rağmen adeta hekimlere karşı çalışmaları, bütün sağlık çalışanları için kutlama günü varken 14 Mart Tıp bayramının doktorlara fazla görülmesi ……dahası üzerine fiziksel saldırı lütfen siz söyleyin siz ne yapardınız ?
Miraç Kandilinizi Tebrik Ederiz.
En son İzmir Bornova'da yine bir vatandaş Aile Sağlığı Merkezine gelir ve orada olmayan hasta için ilaç yazılmasını ister. Hekim tıbbi ve kanuni gerekçelerle bunu yapamayacağını söyler. Hasta yakını burada önce gürültü çıkarır sonra görevlilere saldırır ve uzaklaştırılır. Giderken tekrar geleceğini söyler ve tehditler savurur. Normalde bu durumda bu kadar tehdite maruz kalmış sağlık çalışanları beyaz kodu başlatmaları gerekirken başlatmazlar. Kısa bir süre sonra 10’dan çok elleri sopalı saldırgan gelir ve Aile Sağlığı Merkezine saldırırlar. Kim varsa darp ederler bu arada hekimde ağır saldırıya uğrar burun kemiğine kadar kırılır. Saldırganlar gidince de şikayetçi olunur. Dördü yakalanmış kalanlar ne zaman belli değil ama yakalansalar da para cezası dışında çoğunlukla cezaları olmuyor.
Şimdi olayı anlatmak için kısaca konuyu açayım. Bu ve buna benzer problemler maalesef sık oluyor. Tıbben hasta gelmeden ilaç yazmak malpractis yani yanlış tedavi verme sebebidir. Bu durumda olan hastaların çoğunun ise raporu var. Hasta yakını normalde evden çıkamayan hastası için evde bakım hizmetlerinde ilacını yazdırması gerekiyor ama o iş biraz uğraştırdığından Sağlık merkezleri daha kolaylarına geliyor. Peki olması gereken ne ?
Bundan 2 yıl kadar önce Sağlık Bakanlığına bir yazı yazdım ve raporlu hastaların sağlık ocağına gelmeden nasıl ilaçlarını alacaklarının bir yolunu izah ettim, cevap yok. Aradan 6 ay kadar bir süre geçti hatırlarsınız 82 yaşında bir hasta yakını eşinin ilacını yazmadı diye doktora saldırdı, polis çağrıldı onlara da saldırdı ve bir süre sonra kalp krizi geçirdi vefat etti. Bende bu sefer tuttum Cimer'e konuyu ilettim, Cimer'de Sağlık Bakanlığı'na ardında bana gelen cevap 'yönetmelikte yok' oldu. Tabii herkes bilmez ama yönetmelikten bakanlık sorumludur. Sanki ben yapmamışımda kusur bendeymiş gibi bana cevap verdi arkadaşlar. Bu kadar basit bir iş bu kadar yokuşa sürülür mü ? Raporu yazan kim ? Doktor . raporda ki süreye bağlı, tedaviyi kabul eden kullanan kim ? Hasta . Ben bir daha Sağlık Merkezinde ilacı niye yazıyorum arkadaş ! Hasta ilacını kullanılmasına bağlı bir problem yaşarsa gelir bize başvurur tedavisi düzenlenir bu kadar basit. İlacı zaten yakınının almasında sorun yok. Şimdi bu örnekte nasıl hekimler hasta ve bürokrasi arasında sıkıştırılıyor anlaşılabiliyor mu ?!
Bizim kültürümüz inancımızda bazı şeylere karşı saygı vardır, bazı şeylerin izzeti vardır. İzzet, makam ve ilimdedir. Bunların ikisi de hekimlerde var.
Ana-baba, adaletle hükmeden lider, malıyla insanlara yardım eden kişiler, ilmiyle amel eden alimler saygıyı hak ederler onlar için ayağa kalkılabilir. Hekim adaletle hükmeder, kendine vermeyeceği tedaviyi kimseye vermez, bilim insanıdır, ilminden, bazen de malından ihsan eder. Tıpta ilk kural ‘ ÖNCE ZARAR VERME’dir. Kısacası hekimlere populist politikalarla saygınlıkları kaybettirildi. Tıbbi bilgilerine itimadsızlık had safhada. Google'dan okuduğu her hastalığa yakalandığını düşünen birçok vatandaşımızla zor zamanlar yaşıyoruz. Birde çocukları Tıp fakültesinde okuyan veliler var. Onlara bir sorsanız hekimlere ne verilse az diyorlar.
Bu raporlu ilaç yazdıran hastaların oranı % 40’lara varıyor. Hekimlere hastaya ayıracakları vakti artıran onların gereksiz vakit kaybetmelerine engel olan düzenlemeler lazım. Bunun içine bilgi işlem sistemleri girdiği gibi hekimden talep edilen birçok lüzumu veya yöntemi sorgulanan iş, bilgi var. Ben bakıyorum hızlı çalışmaya kalksam hastamın poliklinikte geçirdiği süre 6 dakika ise bunun en az 3 dakikası bilgisayarla uğraşıyorum. Kimlik tespitinden tutun, yanlış taleplere cevap vermekten, başkalarının hatalarını düzeltmekten hekimlik yapmaya fırsat kalmıyor. Mesela vatandaş çocuğuna yardım parası alacak çocuğu bize muayeneye getiriyor. Çocuk sağlıklı ama ben tanımıyorum ki ! Bir siyasetçi arkadaşa durumu şikayet ediyordum bana muhtarlar çok yoğundu onun için demez mi ! Okul müdürleri gelemeyen öğrenciler için rapor getirin diyor, velinin 20 gün öğrencisi için izin hakkı var ama dilekçe yaz diyen yok. Herhalde rapor kaydetmek daha kolay. Gördüğünüz gibi herkes meşgul doktorun vakti çok ya her işi o yapacak.
Sağlıkta sistem düzensizlikleri, sendikaların sanki hekimler çok maaş alıyormuş gibi 3600 katsayılarına rağmen adeta hekimlere karşı çalışmaları, bütün sağlık çalışanları için kutlama günü varken 14 Mart Tıp bayramının doktorlara fazla görülmesi ……dahası üzerine fiziksel saldırı lütfen siz söyleyin siz ne yapardınız ?
Miraç Kandilinizi Tebrik Ederiz.
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.