ŞEHİR GEZİ NOTLARI (Eskişehir)
YUNUS EMRE ŞEHRİ ESKİŞEHİR
Ülkemiz iç turizminde son yılların yükselen değeri, geleneksel ve modernizmin birleştiği kent ve en önemlisi Yunus’un memleketi Eskişehir hiç şüphesiz Anadolu’da kendine özgü gezilesi illerimizden biridir.
Son yıllarda şehir gezisi dendiğinde ilk akla gelen şehirlerimizin başında gelen Eskişehir, farklı bir belediyecilik anlayışıyla sarf edilmiş bir emek ve strateji ile önceden kurgulanmış ve yapılandırılmış bir çalışmanın şehir için turizm alanında meyveye dönüştüğünü söylemek mümkündür. Zira şehir ülkenin dört bir yanından gezmek için gelen insanlarla doludur.
Eskişehir’i Eskişehir yapan ise hiç şüphesiz Odun Pazarı Semtidir. Bir başka ifadeyle Eskişehir demek biraz Odunpazarı demektir. Daha önce köylülerin odun sattığı meydan olması nedeniyle Odunpazarı ismini alan bu semt, Eskişehir için fark yaratmaktadır. Anadolu Türk Şehrinin tarihi dokusunu koruyarak turizme kazandırılmış olan bu semt, ziyaretçilerini adeta zamanda yolcuğa çıkararak geçmişe gezintiye çıkarmaktadır.
Geçmiş ile geleceği, geleneksel ile moderni, eski ile yeniyi ve nihayet akıl ile duyguyu birleştirmek suretiyle ziyaretçilerine kültürel ve görsel bir şölen sunan Odunpazarı, Osmanlı sivil mimarisi ile yapılmış olan Eski Tük Şehir Evlerini, tarihi dokusuna uygun olarak korumasıyla anlam kazanıyor. Ve tabi ki sokakların ve tüm semtin bir bütün olarak bu tarihi dokuya uygun olarak düzenlenmesiyle adeta geçmişten günümüze aynen taşınmış bir şehir görünümü veriyor. Dahası tarihi semtin içinin ise geleneksel ve modern olmak üzere sanatın her türü ile buluşturulmasıyla farklı bir boyut kazanıyor. Nitekim burası için öncelikle geleneksel el sanatları cenneti dense yeridir. Zira ilk defa Eskişehir’de yapıldığı belirtilen cam sanatının sıcak atölyelerde sanata dönüşmesini ve bu sanata dair her türlü eseri burada görmeniz mümkündür. Yine ülkemizde sadece Eskişehir’de çıkarılan lületaşı madeninden elde edilen süs eşyası sanat eserlerini bulmak mümkündür. Ayrıca ahşap sanatı, fotoğraf sanatı, balmumu sanatı, antika ve nihayet el sanatlarının her türünü burada görmek ve satın almak mümkündür.
Odunpazarı için müze cenneti dense yeridir. Nitekim Cumhuriyet Müzesi, Kurtuluş Müzesi ve Belediyelerce açılmış olan birçok müze şehrin ve bilhassa Cumhuriyet tarihinin hafızasını yansıtmaktadır. Yine bu semtte bulunan “Balmumu Heykel Müzesinde” ise ülkemizin yakın tarihinde ve günümüzde tanınmış simalarının balmumu ile yapılmış olan ve aslını aratmayan heykellerini görmeniz mümkündür. Aynı zamanda bu semtin en güzel evlerini oluşturan belli başlı konaklarının içi de tarihteki aile yaşamı ve sosyal yaşama ışık tutması bakımından değerlidir. Bilhassa Kurtuluş Savaşı yılların Atatürk’ü evinde misafir etmiş olan dönemin belediye başkanı “Yeşil Efendi Konağı” konakların en güzelidir. Ayrıca yine bu civarda yer alan Kurşunlu Cami ve Külliyesi bu şehrin gezilebilecek tarihi mekanlarındandır.
Eskişehir’de mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri de hiç şüphesiz Devrim Arabasıdır. Nitekim yıllardan beri bu ülkede yerli bir araba üretimi için “bir babayiğit” aranırken, meğer bundan 58 yıl önce yani 1961 yılında hem de Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları tarafından dört buçuk ay gibi kısa bir sürede tamamen yerli olan “Devrim Arabasının” zaten üretilmiş olduğunu, ancak gizli ve kirli eller marifetiyle ağız birliği etmişçesine tüm manşetlerin anlamsız saldırısına maruz kalarak deyim yerindeyse ölü doğmasına neden olunduğunu öğrenip şaşkınlık, sevinç, gurur, üzüntü ve öfke duygularını bir arada yaşamanız mümkündür.
Meşhur porsuk ırmağına gelince, öğrenci kenti olan Eskişehir’de sayısı belki öğrencilerden daha fazla olan Cafe, Restaurant ve eğlence mekânlarıyla akşamları şehrin kalbinin attığı mekan haline dönüştürülmüş olsa da ne yazık ki buraların temiz, nezih ve tekin olduğunu söylemek zordur.
Eskişehir’in yeni yaşam alanlarından biri olan ve Londra’nın dev parklarını anımsatan Sazova Kültür Sanat ve Bilim Parkı ise mutlaka gezilmesi, görülmesi gereken yerlerdendir. Nitekim devasa yeşil alanlarıyla, Eskişehir’in yeni simgesi haline gelmiş olan Masal Şatosuyla, Korsan Gemisiyle, yapay göletiyle, su altı dünyasıyla, Esminyatürk ve daha birçok etkinlik, dinlenme ve oyun alanlarıyla sadece burada bir gün geçirebileceğiniz muhteşem bir yaşam alanıdır. Yine burası kadar donanımlı olmamakla beraber devasa yeşil alanları ve yaşam alanlarıyla Kent Parkı da akşam çayı için uygun bir yerdir.
Eskişehir’in ünlü lezzetine gelince, bu şehirde hatırı sayılır bir yeri olan ve kendi kültürlerini de bu şehirde yaşatan Kırım Tatar Türklerinin bu şehre kazandırdığı lezzet olan Çibörek’i orijinal tadıyla yerinde yemek isteyenler için “Kırım Tatar Kültür Çiğbörek Evi” tavsiye edilir.
Bunca güzelliği içinde barındıran bu güzel şehirde, kentin girişindeki tabelada bile “Yunus’un Şehri” yazılı olmasına rağmen, adeta Yunus Emre’nin unutturulmak istercesine yokluğa mahkum edilmesini ise anlamak mümkün değildir. Zira Türk Dilinin, Türk Edebiyatının, Türk Şiirinin ve nihayet Türk Kültürünün baş aktörlerinden biri olan, “Yaradılanı hoş gördük yaradandan ötürü/ …İlim kendin bilmektir/ Söz ola kese savaşı…/ …bizim işimiz sevgi için/ Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil…” ve benzeri tarihe mal olmuş birçok söz ve dizenin sahibi olan, insan sevgisi deyince dünyada ilk akla gelen isimlerden biri olan ve bu sevginin tohumlarını Anadolu topraklarına ekmiş olan bu büyük insanın kendi memleketi olan Eskişehir de yok sayılması, eğer ideolojik körlük değilse, derin bir idraksizlik olsa gerek. Zira bu şehre Turizm adına yapılmış olan bunca yatırımdan maksat sadece Turist sayısı ise, Yunus Emre’nin ceketini şehrin meydanına assanız şu anki toplam turist sayısından çok daha fazla olacağından hiç şüpheniz olmasın. Zira akın akın Mevlana’ya koşan sevgi ve hoşgörü aşığı turst sayısı bunun kanıtıdır.
Sonuç olarak Eskişehir gezilesi bir şehirdir vesselam. 30.07.2019
Cafer GÜZEL
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz