İslam Aleminin Kurtuluş Reçetesi Halifelik Makamıdır
Kamuajans.com - Halifelik makamını kullanmak bütün bütün farklıdır. Aynen Hristiyan aleminde var olan Vatikan gibi. Vatikan makamı ve isimle resmi nasıl bir güç ise ve bu güç ülkelerin yönetim biçimine mani değilse aynen öyle de halifelik makamı ile ismi ve resmi de bir güç olarak kullanılabilir. Halifelik makamını kullanmanın ne cumhuriyete ne laikliğe ne de demokrasiye bir zararı yoktur. Zira halifelik makamının gücünü ve kudretini atamız Mustafa Kemal Paşa bile kullanmıştır. Zeki ve siyasi bir dehanın bu makamın gücünü kullanmaması düşünülemezdi zaten.
Halifelik ile saltanatı da birbirine karıştırmamak lazım. Emeviler ve ilk dönemde Abbasi hükümdarları saltanatı getirmişlerdir. Babadan oğula geçen bir yönetim şekli efendimiz döneminde kabul edilmemiştir. Böyle bir uygulama da yoktu. Günümüzde de kimse böyle bir uygulamayı ne kabul eder, ne de kabul ettirebilir.
Peygamber efendimiz döneminde halife demokrasi kuralları ile seçiliyordu. Adı cumhuriyet olmasa bile cumhuri kanunlar geçerliydi. Ve yönetim cumhuriyet kanunları idi. Kararlar istişare ve meşveret denilen demokratik yöntemlerle alınırdı. Yani halifelik makamının kullanılması demokrasi ve gerekleri ile ters düşmez. Hem bu derece önemli bir kozun dünya ülkelerine karşı kullanılmaması ve atıl durumda bırakılması hiç akıllıca değildir.
Bir diğer konu ise Müslümanlar üzerinde Türkiye'nin elinde daha etkili ve nüfuzlu olmasının yolunu açan bir anahtar varken bu anahtarı kullanmamak siyasi bir kayıptır.
Bugün dünya düzeni değişti, artık halifelik gibi bir gücün tekrar bir ülkede olamayacağı görüşleri olsa da ben buna inanmıyorum. İslam aleminin içinde bulunduğu durum ortada. Sömürgeler, katliamlar, savaşlar, sadece Müslüman olduğu için yapılan idamlar, zulümler vs. artık Müslüman tebaasını bir beklentiye sokmuştur. Bu beklenti halifelik makamının diriltilmesinden başka bir beklenti değildir.
Kutsal emanetlerin İstanbul'da olması ve son halifelik bayrağının da burada oluşu İslam aleminin birçok mazlum halkının gözünü buraya yani Türkiye'ye çevirmiştir. Aslına bakarsanız Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın uyguladığı politika ve bütün dünya mazlumlarına açtığı şefkatli kollarından da halifeliğin kendisinde olabileceği bütün Müslümanlar tarafından kabullenilmiş durumda. Belki bir kaç İslam devlet reisi özellikle Arap rüesası bu durumu kabul etmekte zorlanacaklar fakat onların tebeası Türkiye'ye tabi olacaklardır. Bütün beklentiler bu yönde.
Bazen tarih ve kader bir topluma ağır yükler yükler. Türkiye'ye de bu ağır yük ve sorumluluk kader tarafından yüklenmiştir. Bunun kaçışı da olmayacaktır. Eğer bu sorumluluk ve vazifeden omuz silker kaçarsak bilin ki medenilerin(!) zulmü ve sözde demokrasileri bizi de bulacaktır. Aynen Irak'ta, Suriye'de, Arakan'da, Filistin'de olduğu gibi...
Şunu da unutmayalım, ilk olarak hedef olanlar; sırtına kurşun isabet edenler, bulunduğu cepheyi savunmayan, korkup kaçanlardır. Cephesini terk edenlerdir.
HALİFELİĞİN YAKIN TARİHÇESİ
1516’da Yavuz Sultan Selim, ordusuyla Memluk Sultanlığı‘na karşı Suriye ve Mısır seferine çıktı.
Suriye’de Memluklu hükümdarı Kansu Gavri komutasındaki Memluk ordusuna karşı 24 Ağustos 1516’da Mercidabık Muharebesi’ni kazanan Yavuz Sultan Selim Han komutasındaki Osmanlı ordusu Halep, Hama, Humus ve Şam’ı aldı.
4 Şubat 1517’de I. Selim törenle Kahire’ye girdi ve “Yusuf Nebi Tahtı”na oturdu. Memluklular, Nil deltasında ve Yukarı Mısır’da direnişe devam ettiler. Fakat fazla zaman geçmeden Osmanlı güçleri bu direniş merkezlerini bertaraf edip Tomanbay’ı yakalamayı başardılar.
Bu zaferle birlikte Memluk Sultanlığı yıkılmış, bütün toprakları Osmanlı egemenliğine girmiştir. Memluk Sultanlığı tarihe karışmış, Osmanlı Devleti Mısır’a hakim olmuş ve Halifelik Osmanlılara geçmiştir. Mısır’daki kutsal emanetler İstanbul’a getirilmiştir. Osmanlı Devleti, Doğu Akdeniz‘in ve Baharat yolu‘nun tek hakimi durumuna yükselmiş; Kızıldeniz ve Hint Okyanusuna açılmıştır. (Kaynak AA)
HALİFELİK NEDEN KALDIRILDI
Bazı tarihçilere göre halifelik makamı çok kötü bir uygulamaydı. Külliyen zarardı. O yüzden kaldırıldı gibi ifadeleri cehaletlerini ortaya koyuyor, bu da bizi üzüyor. İngilizlerin parmağında oyuncak olmaktan kurtulamayan bir bilinç altıları var bu tarihçilerin.
Bakın her kesimin saygı duyduğu İlber Ortaylı bir konuşmasında şunları söylüyor:
''Hanedan üyelerinin kendileri bile söylerler. Hilafet neden kaldırıldı, hiç şüphesiz ki bunun arkasında laiksiz tutum söz konusu olabilir bazı yerlerde ama büyük ölçüde bir iktidar endişesi - iktidar mücadelesi vardır. Son halifenin tavrı ve Ankara ile olan ilişkilerini ayarlayamaması bunda rol oynamıştır. Bu çok önemlidir. Elbette ki Ankara'daki hükümete karşı hep söylüyorlar belirli kanaatte Atatürk'ü o yolladı diye evet Mustafa Kemal paşayı tanıyan tutan ve ordu müfettişi olarak görevlendiren sultan VI. Mehmet Vahdettin'dir; padişahtır, bu doğrudur. Ama belirli bir yerden sonra onun politikasını benimseyemeyen veya taviz veremeyen veya onu anlayamayan yönlendiremeyen de kendisidir. Çatışmaya düşmüşlerdir. Bu iş başka türlü de çözülebilirdi yani talihimizin gelişimi aslında tam manasıyla çelişkilerden ortaya çıkmıştır.''
Dönemin şartları düşünüldüğünde; ülkenin ağır yenilgisi, toprak bütünlüğünün bozulması, hakimiyetin azalması gibi sorunların verdiği ağır sonuçlar çift başlılığı da kaldıramaz durum daha da vahim olabilirdi. Öyle bir ortamda halifeliğin rafa kaldırılması mantıklı olabilir. Yani Atamız Mustafa Kemal Paşa bu konuda yapılması gerekeni yapmıştır dönemin şartlarına göre...
Ancak bugün düzen kurulmuş, hakimiyet sorunu kalmamış millet hakimiyetin sahibi olmuş, toprak bütünlüğü sağlanmış halifeliğin kaldırılmasına sebep olan ufak tefek sorundan başka sorun kalmamıştır. İlber Ortaylı'nın dikkat çektiği iktidar endişesi ve iktidar mücadelesi de demokratik usullere göre yapılmakta olduğu için bu sorun da ortadan kalkmıştır. Yani bu durumda halifelik bir yönetim şekli olarak değil de bir siyasi koz olarak bir güç olarak kullanılabilir.
Bir de halifeliğin kaldırılmasına yabancı tarihçilerin gözünden bakalım. Neler kaybettiğimizi ve tekrar bu makamı canlandırırsak neler kazanacağımıza bir bakalım.
Hilafetin kaldırılmasının Türkiye’de ve dünyada geniş yankıları olmuştur.
Tarihçi Arnold Toynbee, hilafetin kaldırılmasını Türk milliyetçilerinin sabırsızlığından, Ankara’nın halifeliği Vatikanlaştırmayı başaramamasından kaynaklandığını söylerken The Daily Telegraph, Türkiye’nin İslam milletleri liderliğinden üçüncü sınıf Tatar cumhuriyetine dönüştüğünü iddia ediyor.
The Observer, Türkiye’nin batılılaşma uğruna “Doğu itibarı“nı terk ettiğini söylüyordu. Paris merkezli Le Journal, İstanbul’un dini saygınlığını yıkmaya çalışan İngilizlerin bu şansı hayal bile edemediğini yazıyordu.
Halifeliğin ilgâsı gerçekleşince, Ingiltere'nin Musul'daki resmî görevlisi, bunu hayretle karşılayıp inanmakta güçlük çektiklerini rapor etmiştir. Ingiliz görevli; halifeliğin lağvedilmesiyle, Türklerin kendi bindikleri dalı kestiklerini ve bunun da Ingiltere için inanılmayacak kadar mükemmel bir şey olduğunu yazmıştır. (Ömer Kürkçüoğlu, Türk-Ingiliz Ilişkileri, Ankara 1978, sayfa 309-310)
Ingiliz yazar Philips Graves ise Islâm ülkelerindeki Ingiliz menfaatleri açısından hadiseyi şu şekilde kritize etmektedir. "Türk Cumhuriyetçileri, Müslüman vatandaşları olan herhangi bir devlet için her zaman güçlükler yaratabilecek bir kurumu; makâm-ı hilafeti ortadan kaldırmakla, niyetleri öyle olmasa da, Britanya Imparatorluğu'na olağanüstü bir iyilik yapmışlardır. (Mete Tunçay, Tek Parti Yönetiminin Kurulması, Ankara 1981, sayfa 78.)
Netice olarak kutsal emanetler Türkiye'dedir. Hilafet bayrağı da Türkiye'de düşmüştür. Bütün İslam aleminin beklentisi bu sistemin Türkiye tarafından yeniden canlandırılmasıdır. Halifelik bir yönetim biçimi olarak değil de bir güç olarak bir koz olarak tekrar ele alınmalıdır. İslam aleminde oluşan derin boşluk ve parçalanmışlık ancak bu şekilde telafi edilebilir. Müslümanlara yapılan zulümler de ancak bu yolla nihayete erdirilebilir. Yoksa bu görev ve sorumluluktan kaçarsak bir gün sıra bize de gelecek. Aynen Irak ve Suriye'de olduğu gibi...
Selçuk TÜTAK
Eğitimci Yazar
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz