2.Liderlik  (Bölüm 2)

2.Liderlik (Bölüm 2)

Kamuajans.com – Geleneksel yönetim anlayışının süreç içerisinde terk edilmesi, yerini yönetişim anlayışına bırakmasında yukarıda ifade ettiğim gibi iç ve dış faktörlerin etkisi kesinlikle yadsınamaz bir durum olmakla birlikte; örgütün katılımcılık anlayışı ile hareket etmesi, karar alma mekanizmalarında diğer paydaşların da yer alması ve yönetişimin ilkelerinin uygulamaya geçilmesinde liderin ve kurumların benimsediği liderlik anlayışının da önemli bir yeri vardır.

Lider in çeşitli tanımları olmakla birlikte Avcı ve Topaloğlu’nun (2009:3) ifadesiyle “örgüt çalışanlarının benimsediği fikirler, düşünceler ve ilkeler etrafında birleştiği ve bütünleştiği; bir amaca doğru insanları peşinden sürükleyen ya da başkalarını belirli amaçlar doğrultusunda davranışa sevk eden kişi” olarak, Koçel (2011:569) a göre “bir grup insanın kendi kişisel ve grup amaçlarını gerçekleştirmek üzere takip ettikleri, onun isteği, emir ve talimatları doğrultusunda davrandıkları kişi” olarak genel anlamda tanımlayabiliriz.

Yönetim alanında liderlik, örgütün amaçlarına ulaşması noktasında önemli bir yere sahiptir. Liderin kurum içerisinde insan kaynaklarını belli hedefler doğrultusunda yönlendirmesi, örgütün kaynaklarını verimlilik ilkesi çerçevesinde kullanması ve örgütü sistem kaynaklı düşünüp iç ve dış paydaşları karar mekanizmaları içerisine dahil etmesi liderin özellikleri ile ilgili bir durum olduğunu belirtebiliriz.

Liderler örgütün hedeflerine ulaşmasını sağlarken ortamın koşullarına göre hareket ederek değişik davranış tarzları belirlemektedir. Çeşitli liderlik tarzları olmakla birlikte Yeni kamu yönetimi anlayışına uyum noktasında liderlik tarzlarının kısıtlı olduğunu söyleyebiliriz. Geleneksel kamu yönetimi anlayışının merkezi, hiyerarşik, aşırı bürokratik ve kuralcı yapısından uzaklaşarak esnek, iletişimsel, heterarşik ve desantralize olan bir yönetim anlayışı içerisinde daha demokratik , katılıma değer veren yenilikçi liderlerin olması elzem olarak görülmektedir.

Nitekim Green-Hubbell’den aktaran Özer (2006) yeni liderlik anlayışını şu şekilde açıklamıştır: “Yeni liderlik anlayışı : Siyasal konsepte yönetim, çift taraflı liderliği gerektirmektedir. Bu ise; rejimin değerleri arasında diyalog ve işbirliği oluşturma becerisini ve bunların farklı gerilimlerini dengeleyebilmeyi, kamu çıkarı ile ilgili olarak karar veren halkın temsilcisi olabilmeyi, kurumsal performansı ve koruma duyarlılığını gerektiren imajı, kamu oyu fikirleri üzerindeki etkileri sınırlamayı, temel hakları korumayı, hukukun hakimiyetini sağlamayı ve vatandaşı demokratik yönetişim sürecinde eğitici, yetiştirici ve halktan yana yapmayı gerektirmektedir.”

Yönetişim süreci içerisinde katılımcığın ön planda olması kamu-özel ve Sivil Toplum Kuruluşlarının da yönetim sürecine dahil edilmesi liderlik tarzlarından Demokratik ve katılımcı liderliğin önemini daha önemli bir duruma getirmektedir.

2.1.Demokratik ve Katılımcı Liderlik

Demokratik-katılımcı liderlik tarzı hemen her konuda paydaşlarının fikirlerini alan ve karar mekanizmalarına onları dahil eden bir liderlik çeşitidir.

Sabuncuoğlu ve Tüz’e (2008:211) göre “Demokratik-katılımcı liderler, sahip oldukları yönetim yetkisini grup üyeleriyle paylaşma eğilimi göstermektedirler. Liderler, çalışanları yaptıkları işleri etkileyen durumlar hakkında bilgilendirmekte, fikirlerini söylemeleri ve öneri getirmeleri için onları cesaretlendirmektedirler. Plan ve programları belirlerken çalışanları ile işbölümü yapmakta, tüm grup üyelerinin fikirlerini dikkate almaya çalışmaktadırlar. Bu tarz liderler, astlarını etkilemek için kontrol etme taktikleri yerine uzmanlık ve ilgi gücünü kullanmayı tercih etmektedirler. Bu liderlik tarzının en belirgin özelliği, faaliyetlerin lidersiz bir şekilde gerçekleştirilebilmesidir. Ancak, karar alımlarında liderin varlığı kaçınılmazdır.”

İletişim kanallarını açık bulunduran bu liderlik tarzı genel olarak örgüt içerisindeki yetkilerini paylaşma eğilimindedir. İzgören’in (2005) de belirttiği gibi “ işletme amaçlarının, plan ve politikaların belirlenmesinde, işbölümün yapılmasında ve uygulanmasında demokratik liderler; iş görenlerden aldığı fikir ve öneriler doğrultusunda liderlik davranışı gösterirler. Bu ise, liderin yetkilerini iş görenler ile paylaşması demektir. Demokratik liderler, iş görenlerle sürekli iletişim kurabilen, etkin işgücü desteği sağlayan, iş görenlere sürekli motivasyon sağlayan, iş görenlerin yeteneklerini açığa çıkaran, etkin takımlar oluşturabilen ve adil ödüllendirme sistemi oluşturabilen liderler” olarak ifade edilmektedir.

Demokratik katılımcı liderlerin yukarıda belirttiğimiz iş görenlerin fikirlerine değer verilmesi, moral ve motivasyon düzeylerini artırması, örgütün amaç, karar ve denetleme aşamalarında katılımcığı ilke edinerek daha isabetli kararlar alınması gibi yararları yanında; Eren’in (2001:455) ifadesiyle “Zaman kayıplarına neden olması, önemli önemsiz tüm karar sisteminin yavaş işlemesi, izleyici grubu büyük olduğunda hem masrafların artması hem de birtakım yeniliklerin oluşması nedeniyle kararların etkinliğini kaybetmesi hatta bazen grubun karar alamaz duruma gelmesi, herkesin fikir vermeye zorlanması, uzmanı olmadığı konularda, kendisinden fikir sorulmasının, hem izleyicileri zor durumda bırakması ve hem de yanlış bazı fikirlerin ortaya atılıp savunulması” gibi dezavantajlarının da olduğunu söyleyebiliriz.

Bir sonraki yazımda liderlik ile yönetişim arasındaki ilişkiyi sizlere aktarmaya çalışacağım.

Ziya GÜNAY

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.