24 Kasım “Öğretmenler Günü”nün yaklaşmasıyla birlikte, her kesimce öğretmenlere yapılan övgü ve iltifatları duymak beni sadece gülümsetiyor. Ciddiye almıyor, alamıyorum. Çünkü biz maalesef eğitime, öğretmene hakkıyla değer vermeyen bir toplum haline geldik. Kabul etsek de, etmesek de durum bu. Araştırmalara göre öğretmenlerimizin;
% 90'ının borcu var
% 77'si toplu sözleşmelerde öğretmenler için kayda değer bir kazanım elde
edilemediğini düşünüyor,
% 79'u yönetici atamalarındaki mülakatlarda adil davranılmadığını düşünüyor,
% 32' si öğrenci - veli şiddetine maruz kalmış,
% 59'u iş güvencelerinin ellerinden alınabileceğini düşünüyor,
% 37'sinde işe bağlı stres baş gösteriyor,
% 67'si tükenmişlik sendromuna yakalandığını söylüyor,
En önemlisi ise öğretmenlerimizin % 96,5 i öğretmenlik mesleğinin toplumsal
itibarını tamamen kaybettiğini düşünüyor. (Kaynak: http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/)
İnsanlar hayatları boyunca öğrenme eğilimindedirler, öğrenmek zorundadırlar.
Hayatımızda öğrenmeyi öğreten ilk insanlardır öğretmenler. Sabır ve fedakârlık ister
öğretmenlik mesleği, zor iştir ve herkesin yapamayacağı bir meslektir öğretmenlik.
Okul ziyaretinde bulunan bazı veliler bunu direkt itiraf ederler; “Hocam Allah
kolaylık versin size, biz evde bunlardan bir - ikisiyle baş edemiyoruz, maşallahınız var”.
Bu bir veli deyimidir, elbette doğru yanları vardır, ancak işin sırrı öğretmenin o minicik
yüreklere ulaşabilmesi, onların sevgisini kazanabilmesinde saklıdır esasen. Herkes, her kesim
için önemli bir meslektir bu. Annesiz - babasız kimsenin olmadığı gibi her bireyin “bir” de
öğretmeni vardır, ona ilk şeklini veren. İşte bu denli önemli bir meslektir öğretmenlik.
Yine bir sonbahar günü bir “Öğretmenler Günü”nü yaşıyoruz. Diğerlerinden çok da
farklı bir “Öğretmenler Günü” değil bu. Yine olmayacak vaatler dillendirildi, öğretmenlerin
hiç birisi de inanmamıştı zaten, öğretmenlerimiz hayal kırıklığına bile uğramadı. Oysa
hâlihazırda öğretmenlerimiz birçok sorunla mücadele ediyor, eğitim sistemimizde çözüm
bekleyen onlarca sorun var, çözüldüğü takdirde öğretmenlerimizin yüzünde küçük de olsa bir
tebessüm bırakacak.
Öğretmen Sorunları
• Öğretmenlerimizin hizmete başlamadan önce iyi yetişmeleri sağlanamıyor.
• Ekonomik sorunlar: Ek ders ücretlerinin düşüklüğü, sınıf öğretmenlerinin
branş öğretmenlerine göre yaşadıkları ek ders sorunu, Kamu personelleriyle
mukayese yapıldığında daha önce öğretmenlerimizden daha düşük maaş alan
personellerin bugün öğretmenlerimizden daha yüksek maaş almaları,
• Tek maaşlı - eşi çalışmayan öğretmenlerin aile yardımlarının düşük olması,
• Öğretmenlik mesleğinin büyük bir itibar kaybına uğramış olması,
• Kariyer sorunları (KBYS) sınavı,
• Eğitim politikalarının sık sık değişikliğe uğraması,
• Sınav görevi ücretlerinin düşüklüğü,
• Veli - öğrenci şiddeti,
• Norm durumları ve yer değiştirmeden kaynaklanan sorunlar,
• Atama bekleyen öğretmenler,
• Sendika sayısının gereğinden çok fazla oluşu ve “sarı sendikacılık”,
• Yönetici görevlendirmeden kaynaklı sorunlar
• Rotasyon meselesi ilk akla gelenler olurdu herhalde.
Oysa öğretmenlik insan şekillendirme sanatıdır. Sevgi, şefkat - merhamet,
fedakârlık ve özveri ister. Öğretmenlerin görev ve sorumlulukları diğer memuriyetlere
kıyasla çok daha fazladır. Eve iş getirme kavramı bir tek öğretmenliğe özgü bir
kavram olmakla birlikte, sınav, formalite ve diğer ders materyallerinin hazırlanması,
ücretsiz nöbet tutulması dahi yine öğretmenlerimize özgü kavramlardır.
Geleceğimizi, hiç kimseye güvenemediğimiz yavrularımızı emanet ettiğimiz
öğretmenlerimizin yüzlerinde tebessümler bırakacak, eğitim neferlerimizin daha
mutlu olduklarını görebileceğimiz, “öğretmen sorunları” diye bir kavramın
ortadan kaldırıldığı bir “Öğretmenler Günü”ne uyanabilmek dileklerimle, bütün
öğretmenlerimizin “Öğretmenler Günü” kutlu olsun.
Gürdal KARABIYIK
Bu yazının tüm hakları Kamuajans.Com'a aittir. "www.kamuajans.com" biçiminde aktif bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için yasal takip yapılacaktır.
Yorumlar