Bırakın bu boykotu moykotu; sizler eğitim öğretim mimarı mısınız, yoksa sokaklarda çapulcu olarak dolaşanlar mısınız?

Bırakın bu boykotu moykotu; sizler eğitim öğretim mimarı mısınız, yoksa sokaklarda çapulcu olarak dolaşanlar mısınız?

Erdoğan'dan öğretmenlere: Bırakın artık bu boykotu moykotu; sizler eğitim öğretim mimarı mısınız, yoksa sokaklarda çapulcu olarak dolaşanlar mısınız?

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğretmen xatama töreninde konuşuyor. Erdoğan’ın konuşmasından başlıklar şöyle:

"Görev yapan öğretmenlerimizin 750 bini bizim dönemimizde atandı. Emekli olanlar olmuştur vs. 750 bin öğretmeni biz atadık.

Son 20 yılda çok büyük bir dönüşüme imza attık. 28 Şubat sürecinde kılık kıyafetlerinde dolayı sadece üniversite eğitim hakları değil, istihdam hakları da elinden alınan kadınlarımıza yönelik adaletsizliği giderdik.

Bugün okullarımızda aktif olarak çalışan 1 milyonu aşkın öğretmenimizin yüzde 60’ını kadınlarımız oluşturuyor. Artık hiçbir kamu görevlimiz inanç değerleriyle, iş hayatı hassasiyetleriyle, mesleği arasında tercih yapmaya zorlanmıyor.

Ülkemize ve milletime hizmet etmek isteyen herkes özgürce, herhangi bir kısıtlamaya, haksızlığa uğramadan bu vazifesini yerine getirebiliyor.

Öğretmenlerimizin mesleki gelişmelerini kolaylaştırma, sosyal ve mali haklarını güçlendirme noktasında önemli iyileştirmelere gittik. Bizden önce iktidarlar yıllarca öğretmenlik meslek kanunu üzerinden siyaset yaptı. Hemen hemen tüm MEB şuralarında tavsiye olarak  ifade edildiği halde öğretmenlerimizin bu meşru talepleri maalesef yerine getirilmedi. Yaklaşık 60 yıldır sürüncemede bırakılan bu meseleyi hamdolsun Meclisimizle birlikte biz çözdük.

Bu sene yürürlüğe giren öğretmenlik meslek kanunu sayesinde artık öğretmenlerimiz müstakil bir meslek kanuna kavuştular. Öğretmenliği uzman ve başöğretmen unvanlarıyla kariyer mesleği haline getirerek, öğretmenlerimize ilave mali haklar da tanıdık. Uzman ve başöğretmenlik şartlarını taşıyanların yüzde 95’ini oluşturulan toplam 614 bin 445 öğretmenimizin bunun için başvuru yaptığını görüyoruz.  Bu öğretmenlerimizin hepsi kendilerine yeni ufuklar, yeni bilgiler kazandırdığına inandığım seminer programını başarıyla tamamladılar.

Yüksek lisans ve doktora yapmış 90 bine yakın öğretmenimiz ise zaten sınavdan muaflar. Bütün bu kazanımlar ülkemizde birilerini rahatsız ediyor. Tek umutlarını ülkenin başındaki kara bulutların çoğalmasına bağlayanlar her müsbet adım gibi bunu da içlerine sindiremiyorlar. Açıkçası öğretmenlerimizle birlikte öğrencilerimizin, hatta topyekûn eğitim sistemimize faydası olan böyle bir meseleyi dahi istismar edenleri görmekten ülkemiz adına hicap duyuyorum. Türkiye’ye dair elle tutulur hiçbir projelerinin olmayanların yaptığı boykot çağrısı öğretmenlerimizi siyasi malzeme olarak kullanmayı amaçlayan art niyetli bir girişimdir.

Bırakın artık bu boykotu moykotu filan, nedir bunlar sizler eğitim öğretim mimarı mısınız, yoksa sokaklarda çapulcu olarak dolaşanlar mısınız?

Bize yavrularımızla haşır neşir olacak öğretmenler lazım. Böyle caddelerde, sokaklarda dolaşanlar değil. Ben yavrularımıza gerçekten bu tür emeği veren öğretmenlerimizle iftihar ediyorum.

Eğitim gibi doğrudan evlatlarımızı ve ülkemizin geleceğini ilgilendiren bir konuyu gündelik siyasete meze yapmak, bu konu üzerinden öğretmenlerimizi kışkırtmak doğru bir yaklaşım değildir.

Öğretmenlerimizin bu tür fitne teşebbüslerine prim vermeyeceğini biliyorum.

20 bin öğretmenimizin bugün atamasını yaparken 20 bin öğretmenimizden de özellikle bunları bekliyoruz. Bir öğrencinin öğretmenine mektubunu öğretmenimiz bizim için okumuştu. Çok anlamlıydı, öğrencinin o mektuba başlayışı çok farklıydı. O mektubun başlığı varlık sebebim, öğretmenim diye başlıyordu. İşte bize bu tür öğrencileri yetiştirecek öğretmenler lazım.

Kısa süre önce ücretli çalışan öğretmenlerimize ve usta öğreticilerimizin ücretlerine yönelik de iyileştirmeler gerçekleştirdik.

Temmuz ayı zamları ve son düzenlemeyle birlikte usta öğreticilerimizin ve ders ücreti karşılığında görev olan öğretmenlerimizin ücretlerine yaklaşık yüzde 70’lik bir artış yaşandı.  Önümüzdeki dönemde öğretmenlerimizi ekonomik ve mali açıdan desteklemeye devam edeceğiz.

İnsanlık olarak son 2,5 yıldır sağlık kriziyle başlayan ve sonra farklı boyutlara evrilen büyük bir fırtınayla boğuşuyoruz. Salgının sağlık tarafındaki etkileri ortadan kalktıkça diğer alanlardaki etkileri daha iyi gün yüzüne çıkıyor. Bu küresel krizin sağlık sistemi yanında ekonomiden kamu güvenliğine, sosyal psikolojiden bireysel ilişkilere pek çok alanda ciddi sıkıntılara yol açtığına şahit oluyoruz.

Salgın sürecinin en fazla etkilediği alanların başında hiç şüphesiz eğitim gelmektedir. Öğretmenlerimizle her konuştuğumuzda, en büyük sorunun bedenen sınıfta ancak zihnen başka yerlerde olan çocuklar olduğunu görüyoruz. Velilerimizle her buluşmamızda bu konuda duyulan endişe ve serzenişleri bizzat dinliyoruz.

Okuma alışkanlıklarından ders dinleme becerilerine, ekran bağımlılığından sosyalleşmeye kadar birçok alanda çocuklarımız yeni sınamalarla yüzleşiyorlar.

Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde eğitim- öğretim hayatlarını ve beşeri ilişkilerini sürdürmeleri için gereken her türlü çabayı gösteriyoruz. Sosyal medya mecralarından yayılan popüler kültürün zararlı etkilerinden evlatlarımızı korumamız gerektiği anlaşılıyor. Ben öğretmenlerimden de bunu özellikle rica ediyorum.

Bakanlığımızın hazırlıklarını sürdürdüğü Medeniyet Bilinci ve Kültür Okur Yazarlığı çalışmasını bu çerçevede yakından takip ediyoruz. Yakında başlatılacak Türkçe seferberliğini de takdir ve memnuniyetle karşılıyorum.

Hedefimiz evlatlarımızın, bizi biz yapan değerlerin önemini daha iyi idrak etmesini, kültürümüzü daha iyi öğrenmesini sağlamaktır.

İstiyoruz ki evlatlarımız ilim ve irfan geleneğimizle, milli ve manevi değerlerimizle daha fazla hemhal olsun. İstiyoruz ki istikbalimizin teminatı olan gençlerimiz bağrından çıktıkları toplumun hassasiyetlerini daha iyi kavrasınlar.

İstiyoruz ki Mevlana Hazretleri’nin pergel metaforunda ifade buyurduğu şekilde öğrencilerimiz bir ayaklarını bu topraklarını birikimine sabitlerken, diğeriyle de tüm dünyayı dolaşacak evrensel bir vizyona kavuşsunlar.

İstiyoruz ki çocuklarımız kültürümüzün taşıyıcısı olan güzel Türkçemizi en iyi, en doğru şekilde kullanma becerisi edinsinler.  İstiyoruz ki yeni teknolojilerden, iletişim imkânlarından istifade ederken kendilerini bunlarla beraber gelen risklerden, tehditlerden kendilerini korusunlar.

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillere sahip olmanın yolu popüler kültüre sorgusuz sualsiz teslim olmaktan değil, öncelikle bizi biz yapan hasletleri içselleştirmekten geçiyor.  Elbette bu kritik süreçte devletimizin ilgili kurumları yanında siz öğretmenlerimize, idarecileri, ebeveynlere de görevler düşüyor.  Burada şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum: Ailelerimizin evlatlarını yetiştirirken onları özgürlük adına popüler kültürün acımasız dişlilerine terk etmemeleri çok önemlidir.

Çocuklarımızın maddi ve manevi eğitimine özen göstermeliyiz. Çocuklarımıza özgüven duygusu aşılayacak bir perspektifle bu çalışmayı yürütmeliyiz. Aksi takdirde milli bünyemize aykırı ideolojilerin gençlerimizi sinsi tuzaklarına düşürmesine mani olamayız. Başka türlü, yeni medya araçları ile servis edilen sapkın hayat tarzlarının çocuklarımıza sirayet etmesinin önüne geçemeyiz. Okullarımızda içimizi acıtan üzücü hadiselerin yaşanmasının vebalinden kendimizi kurtaramayız. Tehditlerle mücadelede adım atmakta geç kaldığımız her günü kayıp olarak görüyorum."

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.