ŞEHİR GEZİ NOTLARI (Konya)

Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Anadolu toprakları üzerindeki kadim kültürü ve ülkemizin güzelliklerini yerinde görmek amacıyla yola koyulduğumuz Şehir Gezileri, alternatif bir tatil şekli olarak artık bir aile klasiğimiz oldu desem yeridir. Her şehrin bir ruhu olduğu gerçeğinden hareketle gittiğimiz her şehirde kendine özgü kişiliği, kimliği ve duruşu olan hükmi bir şahsiyetle tanıştığımızı öncelikle belirtmeliyim. Dahası yalnızca tarihi kadim kültürüyle değil aynı zamanda her biri birb

 MEVLANA ŞEHRİ KONYA

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yazmaya değer bulduğu “Beş Şehir”den biri olan Konya, ülkemizin en geniş topraklarına sahip olan “Tahıl ambarı” sıfatıyla yahut sanayisiyle değil aynı zamanda köklü ve asil kültürüyle fark yaratan bir ilimizdir.

Bilindiği üzere Konya ve bölgesi Anadolu Selçuklu Devletine başkentlik yapmış olmakla köklü bir asaletin sahibi olmanın yanında Anadolu kültürünün yapı taşlarından biri olan Mevlana gibi büyük bir gönül insanının şehri olmasıyla ayrıcalıklı bir geçmişe sahiptir. Dahası Karamanoğlu Mehmet’in yine bu bölgede Türkçeyi Resmi dil yaparak geliştirmesi ile Mevlana’nın hoşgörü felsefesi birlikte Türk ve Müslüman kimliğini birleştiren Anadolu kültürünün de hamurunu yoğurmuştur.  Bu yönüyle asil bir geçmişin, köklü bir kültürün ve özgün bir duruşun sahibi olan Konya bana göre Anadolu Kültürünün de başkentidir.  

Konya demek biraz da Mevlana demektir. Zira “Mevlana Şehri” olarak bilinen bu şehir, sadece Mevlana’ya ve Mevlevilik kültürüne ev sahipliği yapmakla kalmamış, Mevlana ile bütünleşmiştir. Nitekim şehrin hem maddi hem de manevi olarak Mevlana etrafında şekillenmiş olması, onun isminin şehirdeki her yerde, her platformda yerini almış olması adeta her sokağından karşınıza Mevlana çıkacak hissini vermektedir. “Ne olursan ol yine gel” çağrısına uyarak dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerini ağırlayan bu mistik mekân, adeta insanlığın bir türlü bulamadığı ortak arayışı olan “Hoş görünün” gizemli kaynağı hissini vermektedir.   

Aynı zamanda tarihi eser cenneti olan Konya, bilhassa başkentlik yaptığı Selçuklu Mimarisi eserleriyle boy gösteriyor. Şehrin buluşma noktası olan Alaeddin Tepesindeki Alaeddin Camii, pencereleri kapısından büyük olmasıyla fark yaratan Aziziye Cami, İplikçi Cami, Mevlana Türbesinin Bitişiğine Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmış olan Osmanlı eseri Selimiye Cami bu şehir’de görülmesi gereken tarihi camilerdir.  Ayrıca Mevlana Müzesi, Şemsi Tebrizi Türbesi, İnce Minareli Medrese, Karatay Medresesi, Arkeoloji Müzesi, Etnoğrafya Müzesi, İstiklal Harbi Şehitleri Müzesi, Atatürk Evi Müzesi vb. tarihi yerler bu şehrin hafızasını oluşturan ve gezilmesi gereken mekânlardır.

Ayrıca Konya’da akşamları şehrin kalbinin attığı mekanlar olan Meram Bağları ve Sille Köyü akşam çayı için tercih edilebilecek güzel mekanlardır. Zira adı üstünde eskiden bağları, bahçeleri ile meşhur iken, şimdilerde bir ırmağın etrafını eğlence ve yaşam alanı haline getirmiş olan Meram Bağları yaz akşamlarında serinlemek için güzel bir mekândır.

Aynı şekilde beş bin yıllık tarihi bilinen bir Rum köyünün tarihi dokusuna uygun olarak düzenlenerek turizme kazandırılmış olan Sille Köyü, beş bin yıl önce bu topraklarda insanların nasıl yaşadığını merak eden tarih meraklıları için müzesi ile birlikte başlı başına bir tarih olmasının yanında aynı zamanda akşam çayı için otantik ve hoş bir mekandır.  

Ayrıca bir doğa harikası olan Tuz Gölü’nün bembeyaz görsel şölenini temaşa etmek isteyenler için küçük bir tavsiye olarak Ankara yönünde bulunan Sereflikoçhisar’ı tercih etmeleri daha doğru  tercih olacaktır.

Bugünkü Modern Konya’ya gelince ülkemizin önde gelen büyük şehirlerinden biri olan Konya, yalnızca tarım ile değil aynı zamanda her dönemde şehir olarak organize halinde kendi sanayisini kurarak kendi yağıyla kavrulmayı başarmış bir ilimizdir. Bilhassa belediyecilik anlamında model bir şehir olan Konya, modern şehircilik anlamında planlı kentsel dönüşümünü gerçekleştirmiş, şehrin içindeki bölünmüş duble yollarıyla, battı çıktılarıyla, köprüleriyle trafik sorununu kökten çözmüş ve nihayet bozkırın ortasından adeta yeşil bir cennet inşa etmiş olan görülesi güzel bir şehirdir.

Konya’ya gelip de Türk kültürünün tartışmasız bir numaralı mizah ustası olan Nasrettin Hoca’yı ziyaret etmeden gitmek ciddi bir hata olur ki Hoca’nın memleketi Akşehir başlı başına bir gezi konusudur. Zira Konya ne kadar Mevlana ise Akşehir de o kadar Nasrettin Hoca’dır. Nitekim bu şirin ilçe Nasrettin hoca ile bütünleşmiş, ilçeyi Nasrettin Hoca’nın fıkralarını somutlaştıran heykellerle süslemiştir. Hoca’nın ifadesiyle “Dünyanın ortası” olan bozkırın ortasındaki bu yeşil ilçe, Hoca’nın türbesini sinesinde barındırmasıyla bir “Nasrettin Hoca Turizmi” yaratmışa benziyor.  Aynı şekilde Nasrettin Hoca Müzesi de bu mizah ustasını yerinde yad etmek için gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Ayrıca Kurtuluş Savaşında Batı Cephesinin kararlarının alındığı ve yönetildiği Batı Cephesi Karargahı Müzesi, Akşehir Ulu Cami, İplikçi Cami, İlçenin Otantik Sokakları bu ilçede gezilmesi gereken tarihi mekanlardır. Son olarak akşamları ilçenin kalbinin attığı mekanlar olan  ve ormanın içinde yer alan Tekke Köy Ormanı ve Hıdırlık Tepesi, akşam yemeği ve çocukların eğlenmesi için doğru mekanlardır.

Konya’nın meşhur lezzeti olan etli ekmeği yerinde tatmak isteyenler için Sivas tadında yemek için “Bolu Lokantasında” bekleyen kuyruk nedeniyle yer bulamazsanız, Konya tadında yemek için Cemo Etliekmeki tavsiye ederim.

Sonuç olarak ben de altına imzamı atıyorum “Gez dünyayı gör Konya’yı.”  26.07.2019

Cafer GÜZEL

İlk yorum yazan siz olun

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz

Ekonomi Haberleri