Câbir b. Abdullah (r.a.) şöyle anlatır: Bir gün Resûlullah (s.a.v) yanımıza geldi ve şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Cennet bahçelerinden bolca istifade edin.” (Buhari) Ashap (r.a.e.), “Cennet bahçeleri nerelerdir?” diye sorunca Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Zikir halkalarıdır. Sabah akşam gidin ve Allah (c.c.)’yu zikredin. Kim kendisinin Allah (c.c.) katındaki derecesini bilmek istiyorsa, kendisinin ne derece Allah (c.c.)’yu tanıdığına ve sevdiğine baksın. Şüphesiz yüce Allah (c.c.) kulunu, onun kendisine gösterdiği değer ve derecede tutar” buyurdu. (Müslim)
Zikrin belirlenmiş bir vakti yoktur. Zikir her vakitte yapılabilir. Kul, her vakit zikirle görevlidir. “Onlar ayakta, oturdukları halde ve yanları üzerinde yatarken sürekli Allah’ı zikrederler.” (Alî İmrân 191)
Hasan-ı Basrî (k.s.) demiştir ki: “Mânevî tadı şu üç şeyde arayın: Namazda, zikirde ve Kur’an okumada. Eğer bunlarda bulursanız çok güzel, yoksa bilin ki (kalbinizin katılığı yüzünden, size şevk ile amel etme) kapısı kapanmıştır.”
(İmam-ı Kuşeyri, Kuşeyrî Risalesi s. 440)
21 Safer 1438, Mevlâna Takvimi