Bilal Erdoğan’a Açık Mektup

Bilal Erdoğan’a Açık Mektup

Değerli Bilal Erdoğan,

İnsan, babası cumhurbaşkanı olunca rahat konuşabiliyor.

Bu rahatlık size eğitim öğretim ortamına ilişkin rahatsızlıklarınızı da dile getirme şansı, fırsatı ve imkanı tanıyor.

Ne güzel ve özel bir duygudur bu, kim bilir. Tabii ki siz bilirsiniz. Biz ise çok uzağız bu hisse.

Çeşitli dernekler ve vakıflar kanalıyla kolunuz da uzun olunca eğitim öğretim ortamına sirayet, tecelli ve nüfuz edebiliyorsunuz. Bu bakımdan alana hakimsiniz.ve alanı biliyorsunuz.

Bundan şüphemiz yok. Ne var ki en son yaptığınız açıklamalar rahatsızlık duyduğunuz durumları deşmediğinizi ve irdelemediğinizi gösteriyor. Bakış açınızı genişletmenizde ve sorunları eğitimin tüm paydaşları perspektifinden içselleştirmenizde, hassaten öğretmenler zaviyesinden, önemli görüyorum. Ve gelelim ettiğiniz sözlere.

Demişsiniz ki:

"Bugün mevcut öğretmenlerimizi motive edelim; peki '10 yıl sonra, 20 yıl sonra daha iyi bir öğretmen kadrosuna nasıl sahip olabiliriz' diyorsak o zaman çocuklarımız öğretmen yapacağız. O zaman en başarılı çocuklarımızı, öğretmen olmaya teşvik edeceğiz." (https://www.aa.com.tr/tr/gundem/bilal-erdogan-ogretmenligin-tesvik-edilmesi-buyuk-onem-tasiyor/2981725)

Sayın Erdoğan,

İnsanlar, atanmayan öğretmenlerin çilesini ve çektiği eziyeti gördükçe çocuklarını nasıl öğretmenlik programlarına yönlendirecekler? Soruyorum size. Bu, gönül rahatlığı ile nasıl olacak? Biliyorum siz rahatsınız. Rahatsızlıklarınızı bu rahatlıktan yorumluyorsunuz. Sırtınızda yumurta küfesi yok. Milletimizin ise çocuğunun geleceğini düşünme ve garantiye alma gibi ağır bir yükü var. Önce öğretmenlik programından mezun olduktan sonra atanacağının garantisini ve güvencesini verin o zaman, mesela bunun için kamuoyu oluşturun, ondan sonra da en iyi çocuklarımızı öğretmenlik programlarına yönlendirelim? Arkamızda sizin olduğunuzu hissedelim bir.

Sayın Erdoğan,

İlk 100’e, ilk 1000’e, ilk 10000’e giren öğrencilerin öğretmenliği yeğlemek için makul bir nedeni var mı sizce? En iyi öğrenciler, öğretmenliği bir tercih etsin, görün curcunayı siz, bu sıralamaya burayı mı seçtin diye çevresindekiler ve ahali dalga geçer. Farkında mısınız, öğretmenlik programları küçümseniyor.

Sayın Erdoğan,

Öğretmenliğe özendirmek için önce atamak şart…Atama garantisi vermek elzem… Yoksa halihazırda sizin dediğinizi yaparsak en iyi çocuklarımız; A-101, BİM, ŞOK gibi zincir marketlerin reyonlarında fiyatları zırt pırt değişe değişe zamlanan ürünleri etiketlemekle meşgul olurlar. Anlıyor ve hissediyor musunuz?

Daha sonra şöyle demişsiniz:

"Ben olsam ben kendime güvenemem. 'Niye uğraşıyorum?'. 'Daha başarılı oldum diye birisi beni mükafatlandıracak mı?', 'Daha başarılı oldum diye bana bir kuruş fazla bir şey mi verilecek?' Var mı böyle bir şey öğretmenlikte? Yok. Başlıyorsun, emekliliğe kadar gidiyorsunuz. Yani dolayısıyla bir de bir tarafta yan gelip yatan çok fazla gayret göstermeyen birkaç öğretmen arkadaşını görürsen o da seni de demoralize ediyor, 'Ben niye uğraşıyorum' diyorsun. Böyle bir ortamda bizim o zaman bu işin destekçileri, gönüllüleri olarak bu öğretmen arkadaşlarımızı yermek yerine, kınamak yerine, karşımıza almak yerine, yanımıza almanın, arkasında durmanın, desteklemenin mücadelesini verirsek, moral-motivasyon verecek çalışmaları güdebilirsek o zaman onun neticesini biz bir öğretmenle onun o gün sınıfındaki 30-40 öğrencide gerçekleştirmiş, başarmış oluruz." (https://www.aa.com.tr/tr/gundem/bilal-erdogan-ogretmenligin-tesvik-edilmesi-buyuk-onem-tasiyor/2981725)

Sayın Erdoğan,

Kendini kendini motive eden çok öğretmen gördüm. Çalışkan ve azimliler… Kendi kendini motive etmiş öğretmenleri yıldıran hatta hayatlarından bezdiren insanlara yani mobbingcilere bir çare üretmek gerekiyor. Motivasyonu falan geçtim artık. O, çok lüks geliyor. Öğretmen memurlar kadar el üstünde tutulsun, bence yeter. Memurlar kadar fiyakası ve tepeden bakması yok. Öğretmenler, son zamanlarda çok fazla aşağılandığını hissediyor. Bilhassa da memurların çok olduğu hükümet konaklarında… Bazen de idare odalarında… Aşağılanan öğretmen, öğrencisine değerli olduğunu nasıl hissettirecek? Öğretmene tepeden bakan, onları aşağılayan memurlara ve idarecilere ‘‘nezaket’’ konulu hizmet içi eğitim vermek mecburidir kanısındayım. Aşağılanan ve toplumca da maaşıyla falan küçük görülen bir mesleğin albenisi yok ki cazip olsun ve en iyi çocuklarımız bu mesleği tercih etsin. Niye tercih etsin ki aşağılanmak ve küçük düşmek için mi? Öğretmenin önceliği okulunda ve diğer yerlerde buram buram öğretmen olduğunu hissetmektir. Memur değil, öğretmen… Çünkü biz öğretmeniz.

Bilahare devam etmiş ve demişsiniz ki:

"Türkiye'de kimse iddia edemez ki ancak idealist insanlar öğretmen oluyor. Böyle bir iddiası olan varsa tartışabiliriz tabii ama birçoğu memur olmak için öğretmen oluyor. Velhasılıkelam, 'Ben ideal meslek olarak öğretmenliğe girdim.'’ (https://www.aa.com.tr/tr/gundem/bilal-erdogan-ogretmenligin-tesvik-edilmesi-buyuk-onem-tasiyor/2981725)

Sayın Erdoğan,

Keşke öğretmenliği memur statüsünden çıkarıp daha özel bir konuma getirmek için önayak olsanız… Çıkarılan özel kanun bile öğretmenlerin kendilerini kıymetli hissetmesini sağlayamadı. Öğretmenin idealist olması için işine odaklanması ön koşul değil mi? İşine odaklanması için de kafası rahat olacak öğretmenin. Kafa rahatlığı ise kısmen maddiyat ile ilgili…

Sayın Erdoğan,

Şimdi soralım. Öğretmenleri maddi yönden tatmin ediyor mu bu sistem? Kafası rahat olmayan bir insan, işine motive olmakta zorlanır. Bizler öğretmen zaten memur değil diyoruz, bu meslek özel ihtisas alanı diye bas bas bağırıyoruz. Siz ise size memur olmak için öğretmenliği seçiyorsunuz diyorsunuz. Oldu mu şimdi?

Sayın Erdoğan,

Kanun yolu ile prosedür icabı öğretmene uzman ve başöğretmen diye paye vermek de görülüyor ki çare olmuyor. Öğretmenliği kendi içinde ayırmak da motive etmiyor demek ki. Meseleye nokta atış çözümler için sorunları içselleştiren yetkililere ihtiyacımız bulunuyor.

Sayın Erdoğan,

Evi olmayan, kirada olan 20 yıllık öğretmenler var. Her kira artışı ayında stres yaşıyor.

Köy öğretmenlerimiz var, yakıt masrafı ikiye katlandı seçimden sonra. Eğitim öğretim yılı başlayacak 4 Eylül itibarıyla… Kafaları ve akılları bunda…

Öğretmene hassas yaklaşılıp özlük ve diğer haklarına ilişkin idealist bürokrasimiz tarafından kafa yorulursa öğretmenler de kafayı işine yöneltir. Tam manasıyla… Bizim idealistliğe bakışımız bu. Siz, idealistlikle ideolojiyi kastetmiyorsunuz diye düşünüyorum. İdeoloji eğitimi mahveder, bunu siz de çok iyi bilirsiniz.

Sayın Erdoğan,

BİZ MEMUR DEĞİLİZ VE İLİKLERİMİZE KADAR ÖĞRETMEN MUAMELESİ GÖRMEK İSTİYORUZ.

İŞTE O ZAMAN GÖRÜN BAKALIM EĞİTİM ÖĞRETİM ORTAMI NASIL DEĞİŞİYOR…

LÜTFEN, BİR DAHA BİZE MEMUR DEMEYİNİZ.

BİZ ÖĞRETMENİZ,

BİZ ÖĞRETMENİZ,

BİZ ÖĞRETMENİZ…

Öğretmen olmak için öğretmenliği seçtik.

Saygılar…

Yusuf SEVİNGEN

Yorum Yap

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz

Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

MEB Personel Haberleri