‘Kağıttan Sendika’ mı; Yoksa ‘Kağıttan Üye’ mi?

‘Kağıttan Sendika’ mı; Yoksa ‘Kağıttan Üye’ mi?

Kamuajans.com - Sitemiz yazarlarından Yusuf SEVİNGEN, yine çok konuşulacak bir yazıyı kaleme aldı. Yazarımız, son günlerde gündemde çok sık duyduğumuz ‘kağıttan sendika’ konusunu ele aldı.

Şu sıralar ‘kağıttan sendika’ tabirini sık işitir olduk. <br />

<br />

Eskiden ‘sarı sendika’ tabiri var idi. <br />

<br />

Artık moda tabir demek ki, ‘kağıttan sendika’... <br />

<br />

‘Sarı sendika’ tabiri ise rafa ya da buzdolabına kaldırılmış durumda. <br />

<br />

‘Sarı sendika’ tabiri soğumada bekletilirken; ‘Kağıttan sendika’ tabiri ısındıkça ısınıyor. <br />

<br />

‘Kağıt sendika’ tabiri ile sendikaların ateşi iyice yükseldi. <br />

<br />

Sendikalar, artık biribirine ‘kağıttan sendika’ diye yükleniyor. <br />

<br />

‘Sarı sendika’ atışması yerini ‘kağıttan sendika’ atışmasına bıraktı demek ki. <br />

<br />

Türkiye’nin iki büyük sendikası olan Türkiye Kamu Sen ile Memur Sen arasındaki ‘kağıttan sendika’ atışmasının altı iyiden iyiye böylece harlanıyor diyebiliriz. <br />

<br />

Bakalım, bu atışma nasıl son bulacak? Hep birlikte göreceğiz.<br />

<br />

Kim ‘kağıttan sendika’ olmadığını sübuta erdirecek? <br />

<br />

Ya da kim kimin ‘kağıttan sendika’ olduğunu ispatlayacak? <br />

<br />

Bu sorular, atışmalardaki ve tartışmalardaki kısır döngünün bir göstergesidir. <br />

<br />

Bir kere şu tespiti yapmak zorundayız, bir sendika 1 adet A-4 beyaz çizgisiz kağıdından bir üyelik formu çıkarıyor, o çıkardığı üyelikten formuna 1 kamu görevlisini kendisine 1 imza ile resmen bağlıyor, eğer ki doldurulmuş ve imzalanmış 1 adet üyelik formundan alanlarda 1 adet ete kemiğe bürünmüş bir çıktı alamıyorsa, o zaman o sendikanın o üyesi ‘kağıttan’ demektir. Yani ‘kağıttan sendika’ atışmasını bırakıp ‘kağıttan üye’ tartışmasını açmamız lazım bence. En azından bir kamu görevlisi neden ‘kağıttan üye’ olur? sorusunun cevabını bulmak için. Bu soru ile başlayan tartışmalarımızda bir beyin fırtınası olur. Kayıkçı kavgalarına dönmez. Bilimsel ve felsefi alanlarda aşık atmamıza yardımcı olur. <br />

<br />

Bilinmelidi ki, 1 adet ‘Kağıttan üye’nin, bir sendika için, ete kemiğe bürünmediğinden dolayı bir canlılığı, bir nefesi, bir sesi, bir sloganı asla olamaz. ‘Kağıttan üye’ sendikal alanlara bir nefes, bir kıpırtı, bir canlılık, bir hareket, bir söz ve bir ses bırakamaz. Ancak devlet dairelerindeki dosyalarda bir hışırtısı olur. Bir de maaş bordrosunda, sendikası için bıraktığı bir miktar para... Eee, bıraktığı paranın da kağıttan olduğunu hesaba katarsak, 1 adet ‘kağıttan üyenin’ sendikaya kağıtsal katkısını da bulmuş oluruz. <br />

<br />

Evet, kabul etmeliyiz ki, ‘Kağıttan üye’ nicel olarak çoğaldıkça, sendikalar, A-4 ya da para cinsinden ‘kağıttan üyeler’ yığını olarak görülmeye başlar. <br />

<br />

Ben, şahsen ‘kağıttan sendika’ tabirini sendika ifadesinin başına yakışır ve doğru bir takı olarak görmüyorum. <br />

<br />

Zira; sendika, sestir, nefestir, harekettir. Yani sendika, canlılıktır. Süs bitkisi ya da bostan korkuluğu değildir. <br />

<br />

Bence sendikaları karşı karşıya getiren ve atışmaya neden olan bu mevzuya, bu açıdan bakıp 1 üyelik kağıdının neden ete kemiğe bürünemediğini sorgulamak gerekir. Yoksa, bu kayıkçı kavgası hiç bitmez. Kısır döngü etrafından dolanır dururuz, ilerleyemeyiz. Keşke, Dünya gibi dönerken ilerleyebilsek bari. Ama o da yok. Döngü ve durağanlık. Bir yeri ve noktayı on defa okuyoruz, ama her seferinde yeni okuyormuşuz gibi görüyoruz. Ve hiçbir vakit anlamıyoruz, anlam olmadığı için de tartışma sadece aşık atma olarak kendisini gösteriyor. <br />

<br />

Böyece, ‘Sen kağıttansın’, ‘Sen sarısın’ gibi ithamlar ve yüklenmeler alıp başını gidiyor. Bu durumda, sendikalıcılık, standartlarına kavuşmada ve standartların üstüne çıkmada bir arpa boyu yol alamıyor. Bu da giderek normalleşiyor ve olağanlaşıyor. <br />

<br />

Ve bu tip atışmalar ve tartışmalar, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere kısır döngü etrafında sendikaları ‘bizim oğlan okur, döner döner bir daha okur’ hesabı döndürüyor. <br />

<br />

Bu halde ve durumda ise ne ‘kağıttan üye’ silkinerek kendisine gelir. Ne de ‘kağıttan üye’ ete kemiğe bürünüp hak mücadelesi yolunda ve hakkı kaldırma noktasında dişini gösterir. <br />

<br />

‘Kağıttan üye’ bu haliyle kalırsa, alanlardaki üyeler ancak ‘bostan korkuluğu’ etkisi yaratır.Nitekim öyle olduğu da görülüyor ve anlaşılıyor. <br />

<br />

Onun için efendiler! SADEDE GELELİM DERİM... GERÇEK ÖRGÜTLÜLÜĞÜN, SAHTE OLMAYAN ETE KEMİĞE BÜRÜNEREK TAMAMA ERECEĞİNİ ‘KAĞITTAN ÜYE’LERE ÖĞRETELİM... YOKSA, KAĞITLAR İLE ANCAK MASA BAŞINDA CAKA SATARIZ, AMA SONUNDA HEP HAVAMIZI ALIRIZ... <br />

<br />

Ve ‘Bostan korkuluğu’ gibi ağanın tarlasını gözetir ve korur; marababın ise hakkını-hukukunu gözetleyemeyiz. Yani ağanın işine yarar, maraba için bir ‘bostan korkuluğu’ olarak görülür ve öylece kalırız. <br />

<br />

Onun için bırakalım şu kayıkçı kavgasını, SADEDE GELİP ASIL MEVZUYA EĞİLELİM... <br />

<br />

Saygılarımla... <br />

<br />

Yusuf SEVİNGEN <br />

<a href="http://kamuajans.com">KamuAjans.com</a> - Özel Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.