16 Yılda Emekçi Köleleşti

16 Yılda Emekçi Köleleşti

Birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı emekçiler olarak zor koşullar altında karşılıyoruz. Kasım 2002’de iktidara gelen AKP Hükümeti, 16 yılda çalışma yaşamında ciddi hak kayıplarına yol açacak düzenlemeler yaptı.

• Esnek çalışma biçimleri ve taşeron uygulaması yaygınlaştı.

• Emeklilik yaşını 65’e yükselten “mezarda emeklilik” yasalaştı. 

• Anayasa emekçi aleyhine değiştirildi.

• “Özel İstihdam Büroları” kurulması ile kölelik yasalaştı 

• Zorunlu arabuluculuk dayatması yasalaştı. 

• Özelleştirmeler sonucunda,binlerce kişi işsiz kaldı.

• Kamuda farklı isim ve unvanlar adı altında geçici ve güvencesiz istihdam biçimleri yaygınlaştı, güvenceli çalışma biçimleri yok edilmeye başlandı. Kamudaki memur sayısı azalırken, sözleşmeli personel sayısı arttı. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde kadrolu personel sayısı son bir yılda 79 bin azalırken, sözleşmeli personel sayısı 92 bin arttı.

• Çalışan maaşları eridi.

Yıl 2003: İş Kanununda Köklü Değişiklikler Yapıldı

AKP’nin iktidara gelince ilk icraatı, İş Yasasını değiştirmek oldu. 10 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 Sayılı İş Kanunu ile esnek çalışma biçimleri yasallık kazandı. Böylelikle kısmi süreli çalışma, çağrı üzerine çalışma, evde çalışma, işçi kiralama gibi esnek çalışma modelleri gündeme geldi. Böylece işçilerin tümüyle güvencesiz ve haklarından mahrum şekilde köle gibi kiralanmalarının önü açılmış oldu.

4857 sayılı yasayla asıl işveren - alt işveren ilişkisi yeniden tanımlandı, işverenin asıl nitelikteki birtakım işlerini alt işverene (taşerona) vermesine olanak sağlandı. Böylece taşeron uygulaması yaygınlaştı.

Deneme süresi bir aydan iki aya çıkarıldı.

4857 sayılı Kanunla haftalık 45 saatlik çalışma süresinin günlere dağılımında farklılaştırma olanağı sağlandı. Bu yolla işverenin fazla mesai ücreti ödememesine imkân tanındı.

AKP, 4857 sayılı İş Kanununda, işçilerin iş güvencesinden yararlanabilme eşiğini 10’dan 30 işçiye yükseltti. 30’dan az sayıda işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçiler iş güvencesinin kapsamı dışına çıkarıldı. 

4857 sayılı yasanın geçici 6. maddesinde Kıdem Tazminatı Fonu’nun kurulacağı belirtilerek kıdem tazminatına göz dikilmiş oldu

Yıl 2004: Grev Yasakları Hâlâ Sürüyor

7 Mayıs 2004’de Anayasanın 90. maddesine; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” ifadesi eklendi. Emekçilere başta grev hakkı olmak üzere bir takım haklar sağlayan bu madde hiç uygulanmadı. AKP iktidarında sendikal hak ihlalleri artarak devam etmektedir.

Yıl 2007:Avrupa Sosyal Şartındaki Çekinceler Kaldırılmadı

Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı, 9 Nisan 2007’de memurlara grev hakkı veren maddelere ve çalışanlara en az dört hafta yıllık ücretli izin verilmesini düzenleyen maddelere konulan çekincelerle yeniden onaylanarak yürürlüğe girdi. 

Yıl 2008: Mezarda Emeklilik Yasalaştı

2008 yılında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu yasalaştı. Bu yasa ile kademeli de olsa emeklilik yaşı kadın ve erkekte 65’e yükseltildi. Prim ödeme gün sayısı tam aylıkta 7 bin 200 kısmi aylıkta 5 bin 400 oldu.

Yıl 2009: İşsizin Parasına El Konuldu

2000 yılında uygulanmaya başlayan İşsizlik Sigortası Fonu, AKP iktidarı döneminde amacından uzaklaştı. Nisan 2009’dan sonra yeni işçi alan işverenlerin, bu işçilerle ilgili ödenmesi gereken sigorta primlerinin işveren payının, işsizlik fonundan karşılanması öngörüldü. Bu düzenleme ile işverenin yükünü azaltmak adına işsizin parasına el konuldu. 

İşten çıkarılan işçilerin büyük bölümü bu haktan yararlanamazken, AKP iktidarının çıkardığı yasalarla İşsizlik Sigortası Fonu’nun nema gelirlerinin büyük bölümü başta Güneydoğu Anadolu Projesi’nde kullanılmak amacıyla Hazine’ye gelir olarak aktarıldı. 

Yıl 2010: Anayasa Emekçi Aleyhine Değiştirildi

Anayasa’da yapılan birtakım değişiklikler 12 Eylül 2010 tarihinde halk oylamasına sunuldu. İlk bakışta sendikalaşma önündeki engeller kaldırıldı gibi görünse de uzun vadeli hedefin işveren ve hükümet güdümlü sendikacılığı güçlendirmek olduğunu yaşanan gelişmeler gösterdi.

Anayasanın 53’ü maddesine  “Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler.” ve “Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.” fıkraları yer aldı.

Memurların toplusözleşme yapabileceği anayasaya girmiş olsa da “Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir” ifadesi ile toplu sözleşme hakkı, işlevini yitirmiştir.

Şubat 2011’de Çıkarılan “Torba Yasa”da, Güvencesiz Çalışma İyice Pekişti.

25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6111 sayılı “torba kanunu”, işverenlerin vergi ve sigorta prim borçlarına af getirirken aynı zamanda çalışanlarla ilgili yeni hak kayıplarına yol açan düzenlemeler yaptı. Yasa ile son yıllarda fiilen uygulanan 'evden çalışma', ''uzaktan çalışma' ve 'çağrı üzerine çalışma' gibi esnek çalışma modelleri yasal dayanağa kavuşturuldu. Bu çalışma modellerinin usul ve esasları belirlendi. Buna göre;Haftalık çalışma süresi 30 saatin altında olan, esnek çalışma türlerini kapsayan kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışan sigortalılar, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik sürelerini borçlanacak. Borçlanılan bu süreler, hizmet akdine istinaden gerçekleşen çalışma sürelerinde olduğu gibi sigortalılık türü olarak sayılacak.

Sözleşmeli personelin sendika üye olması yasalaştı ancak greve katılması, grevi desteklemesi, propaganda yapması yasaklandı. 

Yıl 2016: Kadınları Çalışma Yaşamından Uzaklaştıracak Düzenleme 

29.01.2016 tarihinde Meclis’te kabul edilen 6663 sayılı Torba Kanun ile kadın memur ve işçilerin doğum izinlerine ilişkin birçok düzenleme getirildi. Memur ve işçi annelere doğum sonrası ücretini tam alarak 6 aya varan yarım çalışma, çocuğu okula başlayana kadar da yarım maaşlı kısmi çalışma geldi. Ancak, bu çalışma sırasında maaşını yarı şekilde alacak, SGK kesintileri de yarı yarıya düşecek, derece ve kademe ilerlemeleri de kullanılan süre kadar gecikmiş olacak.  

Doğum sonrası yarı zamanlı çalışma kadınlara geniş haklar tanıyor gibi gözükse de, kadınları çalışma yaşamından uzaklaştıracak bir düzenlemedir. Yapılması gereken doğum sonrası izin sürelerinin uzatılması ve ücretsiz, nitelikli kreşler açılmasıdır. 

Yıl 2016: Kölelik Yasalaştı

6 Mayıs 2016 Tarihinde Meclis’te kabul edilen İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile. “Özel İstihdam Büroları” yani “kölelik büroları”nın kurulmasına ilişkin kanun tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi ve yasalaştı. Kanun, özel istihdam bürolarına; işveren ile geçici işçi sağlama sözleşmesi yaparak, işçisini geçici olarak işverene devir yetkisini getirdi.

Yıl 2017: Zorunlu Arabuluculuk Dayatması Yasalaştı

İşçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıklara ilişkin arabuluculuk sistemini getiren düzenlemenin de bulunduğu İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. İşçiyi alacakları ve diğer hakları konusunda hak ettiğinden daha azına razı etmek üzere dayatılan zorunlu arabuluculuk sistemi, hak gasbıdır.

2002’den 2018’e…

AKP döneminde yoğun bir özelleştirme yaşandı. 1986-2003 yılları arasında yapılan özelleştirmelerin toplam tutarı 8,2 milyar dolar civarındayken, 2003’den bugüne kadarki özelleştirmelerin tutarı 60.8 milyar dolara çıktı. (11.2017)Özelleştirmeler sonucunda,onlarca işletme kapanırken, binlerce kişi işsiz kaldı. Özelleştirilen kurumlarda taşeron uygulamaları arttı.

İstisnai çalışma biçimleri olarak kabul edilen belirli süreli sözleşme ile çalışma, çağrı üzerine çalışma, kısmi zamanlı çalışma yayınlaştırılmaya ve temel çalışma türü haline getirilmeye çalışılmaktadır.

Türkiye’de özellikle son 16 yıllık süre zarfında kamuda taşeronlaştırma hız kazandı. Taşeron uygulaması ile ölümlü iş kazaları ciddi boyutlara ulaştı, sendikasızlaşma arttı. Taşeronlaştırmanın yanı sıra kamuda farklı isim ve unvanlar adı altında geçici ve güvencesiz istihdam biçimleri yaygınlaşmıştır.İstisnai çalışma biçimleri arasında yer alan sözleşmeli personel ve geçici personel (4-C) kamuda yaygınlaştırılmış, güvenceli çalışma biçimleri yok edilmeye başlandı. Kamudaki memur sayısı azalırken, sözleşmeli personel sayısı arttı. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde kadrolu personel sayısı 2016 Mart ayında 2.431.574 olurken bu sayı 2017 yılının Aralık ayında 2.352.047 düştü. 1 yıl içinde kadrolu personel sayısı 79 bin azalırken, sözleşmeli personel sayısı 92 bin arttı.  Sözleşmeli personel sayısı 2016 yılının Mart ayında 39.557 olurken, 2017 yılının Aralık ayında 131.981 oldu.

Kamu kurum ve kuruluşlarında siyaseten kadrolaşma had safhaya ulaştı. 

Çalışma hayatını ilgilendiren yasal değişiklikler gerçekleştirilirken sendikaların ve meslek kuruluşlarının görüşleri alınmadı. Siyasi iktidar “Ben yaptım oldu” mantığı ile hareket etmeyi sürdürmektedir. 

Ve Bugün…

Emekçiler başta kıdem tazminatı olmak üzere, ellerinde kalan son kazanımları da yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Tüm emekçileri insani olmayan koşullarda çalışma ve güvencesiz bir gelecek beklemektedir. 

Emekçiler çok çalışıp, az kazanmaktadır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) verilerine göre Türkiye, mesainin en uzun olduğu ülkeler sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Örgüt tarafından hazırlanan rapora göre haftalık 50 saat ve üzerinde çalışanların oranı yüzde 43’ün üzerindedir. 16 yıllık AKP iktidarında çalışanların aldığı ücretler enflasyon karşısında erimiş, emekçiler hak ettikleri insan onuruna yaraşır çalışma ve yaşam koşullarına kavuşamamıştır. Merkez Bankası, 31 Ocak 2017’de açıkladığı enflasyon raporunda, reel ücretlerde önemli oranda gerileme yaşandığına dikkat çekti. Rapora göre 2017’de reel birim ücret yüzde 18 azaldı.

Emperyalist devletlerin de dayatmaları ile AKP iktidarında emekçiler adım adım köleleştirilirken,ne yazık ki, bu süreçte sendikalar etkin bir mücadele yürütememişlerdir. 

Genel Sağlık-İş üzerine düşen tarihi sorumluğun bilinciyle, hukuki ve fiili meşru mücadelesini sürdürmektedir. 

1 Mayıs, sadece emekçinin bayramı değil; emperyalizme, sömürüye ve yaşanan tüm hukuksuzluklara karşı örgütlenerek, birlikte cesaretle karşı durma günüdür. 

Genel Sağlık-İş olarak tüm emekçilerin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününü kutluyoruz. 

Yaşasın 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü!

Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye Mücadelemiz!

Yaşasın Birleşik Kamu-İş!

Yaşasın Genel Sağlık-İş!

Zekiye Bacaksız

Genel Sağlık-İş Genel Başkanı

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.