Yeni Liseye Geçiş Sistemi Ya Revize Edilsin Veya Yeniden Düzenlensin!

Yeni Liseye Geçiş Sistemi Ya Revize Edilsin Veya Yeniden Düzenlensin!

Kamuajans.Com – MEB, liselere geçiş için yapılacak merkezi sınavın başvuru ve uygulamasına dair kılavuzu yayınladı. Kılavuzu inceleyip sınav sistemine dâhil edilen liseleri etüt ettiğimizde yeni sistemin, geleceğini iyi bir lisede okumaya bağlı gören 8. Sınıf öğrencileri için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu, kırık dökük ilerleyen eğitim sisteminin geleceğine yönelik umutları da tüketen bir niteliğe sahip olduğunu gördük. Aynı zamanda eğitim bürokrasisinin kayıp kuşaklar yaratma potansiyelinden bir şey ka

Liste hangi kriterlere göre yapıldı?

1 milyon 200 bin 8. Sınıf öğrencisinin gelecek yıl hangi lisede okuyacağını belirleyecek sisteme göre 126.536 öğrenci yani toplam öğrenci sayısının yüzde 10’u merkezi sınavla ‘’nitelikli okullara’’ yerleştirilecek. Nitelikli okul şeklinde nitelenen okullara baktığımızda sınav kapsamına alınan 1367 okuldan 449 tanesinin Meslek Lisesi, 297’sinin İmam Hatip Lisesi, 89’unun da Sosyal Bilimler Lisesi olduğunu görüyoruz. Gerçek anlamda nitelikli addedebileceğimiz okullar olarak da 303 tane Fen Lisesi, 228 Anadolu Lisesi seçilmiş. MEB’in bu seçimleri hangi kriterlere göre hangi mantık dairesinde yaptığı büyük bir merak konusu olmakla beraber TEOG sistemi içinde kontenjanlarını dolduramayan Meslek Liseleri ve İmam Hatip Liselerinin neden ve hangi saiklerle listenin yarısından fazlasını kapladığını izah etmek mümkün değil. Yüzde 10’luk dilime girmiş bir öğrencinin okulların mevcut durumları göz önünde bulundurulduğunda Meslek Lisesi veya İmam Hatip Lisesini tercih etmesini beklemek beyhude bir bekleyiş olsa gerek. Zaten Meslek Liselerinin yanına ‘’merkezi/yerel’’ şeklinde bir belirteç koyma gereği duyulması kontenjanların merkezi sınavla doldurulamayacağı durumda mahalli yerleştirmeyle doldurulmasına işaret ediyor.

Niteliksizliğin önü açılıyor!

30’dan fazla ilde inanılması güç ama hiçbir Anadolu Lisesi listeye alınmamış. Kuruluşundan itibaren Anadolu Lisesi olan; puanı yüksek, prestijli ve bu yüzden de başarılı öğrencilerce tercih edilen yüzlerce okul mahalle mektebi kapsamında değerlendirilerek sınav listesine sokulmamış ve bir anlamda niteliksizleşmeye mahkûm edilmiş. Zaten yeni sisteme genel olarak bakıldığında ‘’tüm liseleri niteliksizlikte eşitlemek’’ gibi bir sonucun bizi beklediğini görüyoruz.

Sınıfsal ayrım derinleşecek!

Sınava girmeyen veya ‘’nitelikli okul’’ kazanamayan öğrencilerin yerleştirileceği semt okullarının aynı nitelik ve kalitede olduğu ön kabulünden yola çıkılmış fakat nitelikli okulların dışındaki tüm okullar aynı kalite ve yeterlilikte değil. Bu da sınıfsal farklılığı derinleştiren, toplumsal çeşitliği ve bireysel farklılıkları öldüren bir rol oynayacaktır. TEOG’la çocuk belki çok prestijli bir okul kazanamıyordu ama mahallesindeki okullardan çok daha iyi okullarda okuma imkânına kavuşuyordu. Bu imkân adrese dayalı sistemle elinden alınmış ve mahallesindeki lisenin kalitesizliğine mahkûm edilmiş oldu.

Bazı ilçelerde (Adana’nın 9 ilçesi, Ankara’nın 6 ilçesi mesela)hiçbir okul listeye dâhil edilmemiş. Bu ilçelerdeki başarılı öğrencilerin nitelikli okullarda okumasının önüne geçilmiş, fırsat eşitliği ilkesi berhava edilmiş olmaktadır. Modern eğitim sistemine yapılan sınıfsal yapıyı ve eşitsizliği yeniden ürettiği eleştirilerini haklı çıkaran uygulamanın net olarak görülmesi açısından Ankara’nın yaklaşık birer milyon nüfusa sahip iki ilçesinden örnek verebiliriz: Keçiören’de listeye sadece iki Anadolu lisesi dâhil edilip geri kalanı Meslek Liseleri ve İmam Hatipler’den ibaret kılınmışken aynı nüfusa sahip Çankaya ilçesinde 2 Fen Lisesi, 2 Sosyal Bilimler Lisesi, 9’da Anadolu Lisesi listede yer bulmuştur.

Sistemin sınavsız yerleştirme boyutu da sıkıntılıdır!

Sistemin sınava girmeyen ve sınavı kazanamayan öğrencileri yerleştirme mantığı da ciddi sorunlara gebe gözüküyor. Mahallesindeki 9 okul içinden 5 okul tercih edecek olan öğrenciler ortaokul başarı puanları, devam durumları veya yaşları dikkate alınarak yerleştirilecekler. Fakat sorun şu ki tercih edebileceği okulların üçü Anadolu, üçü Meslek, üçü de İmam Hatip Lisesi olacak ve ilk tercihlerinden birine yerleşemeyen öğrenci istemediği veya benimsemediği liseye yerleşmek zorunda kalacaktır. Dolayısıyla MEB’in iddia ettiği gibi sistem, herkesin istediği okula, istediği bölüme yerleşmesi gibi bir imkân tanımamaktadır. Yani MEB, çocuğu 6 yaşından itibaren ailesinden alıp ilk ve ortaokulu hangi okulda, hangi öğretmen tarafından okutulacağına, çocuğun hangi dersleri alıp hangi kıyafetleri giyeceğine varıncaya kadar kendisi belirleyip bu süreçte ne çocuğun kendisine ne de ailesine söz hakkı tanırken, artık liseyi de hangi tür okulda okuyacağını belirleyerek ebeveynin ve çocuğun iradesini tamamen devre dışı bırakmaktadır. Aynı şekilde 5 tercih sınırlandırması ancak tarihe karışan ‘demirperde’ ülkelerinde karşımıza çıkabilecek katılıkta bir dayatmadır. Servisi, ulaşımı göze alabilen aile ve öğrencinin tercihini hiçe saymak gerekçesi ne olursa olsun gayrı insanidir, gayrı meşrudur.

Derslerin ağırlık katsayıları Sosyal Bilimleri gereksiz kılıyor!

Neresinden baksanız ‘’hata’’ uyarısı aldığınız sistemin önemli sorunlarından biri de derslerin ağırlık katsayılarındaki abartılı orantısızlıktır. Fen Bilimleri, Matematik ve Türkçe derslerinin katsayısı 4 iken İnkılap Tarihi, Yabancı Dil ve DKAB derslerinin katsayısı 1’de bırakılmış. Ağırlığı 4 olan derslerin soru sayısı da diğerlerinin iki katı olarak belirlenmiş. Böylelikle İnkılap Tarihi dersinin puan değeri 10’da kalırken önceki sınav sistemlerinde eşit değere sahip olduğu Fen Bilimleri dersinin puan değeri 80 olarak payelendirilmiş. Yeni üniversiteye yerleştirme sisteminde de benzer muameleye tabi tutulan Sosyal Bilimlerin önem ve anlamının neden buharlaştırılmaya çalışıldığı sorusu da cevabı beklenen sorular arasında.

Maalesef okullar ve sınav sistemleri genç zihinlerin denek olduğu laboratuvarlar gibi kullanılmaktadır. Tekçi ve merkeziyetçi yapı tarafından sürekli deneyerek, değiştirerek düzenlemeler yapılmakta ve bu yapılırken çocuklar da aileleri de edilgen unsurlar olarak görülmektedir. Laboratuvardaki deneğe bile bu şekilde davranmak hak ihlali iken eğitim düzeneğinden geçirilen insanlara umarsızca nesne muamelesi reva görülmektedir. Maalesef yine bir sınav değişikliği yapıldı yine bir kuşak feda ediliyor.

Özgür Eğitim-Sen olarak diyoruz ki;

Başarılı çocukların umutlarını kıran, ailelerini çocuklarının geleceği konusunda endişeye sevk eden; memleketin maarif davasını daha da çamura saplayacak, yerlerde sürünen eğitim kalitesini daha da düşürecek olan bu sistem yol yakınken ya ciddi şekilde revize edilmeli ya da sil baştan yeniden düzenlenmelidir. Çok kısa sürede değiştirileceği belli olan sistemin bu yıl 8. Sınıfta olan bir milyondan fazla çocuğa zarar vermesinin önüne geçilmesi için velilerin de inisiyatif alarak haklarını aramaları gerekmektedir.

16.04.2017

Bekir BİRBİÇER

Özgür Eğitim-Sen MYK Üyesi 

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.