Öğretmenlik Mesleği Ücretle Yapılacak Bir Görev Değildir

Öğretmenlik Mesleği Ücretle Yapılacak Bir Görev Değildir

KamuAjans.Com-Cumhurbaşkanı Erdoğan: - "Eğitimcilik diğer pek çok meslek grubundan farklı olarak, hem birikim, hem de adanmışlık ister. Kendimizi bu işe adayacağız. Eğer işinize sevgiyle, aşkla, tutkuyla bağlı değilseniz, öğretmenlik mesleği ücreti mukabili yapılacak bir görev değildir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kimi zaman darbelerle, kimi zaman muhtıralarla, kimi zaman bildirilerle milletin demokrasi akınının önünü kesmeye çalışanlara bugüne kadar meydanı bırakmadık, bırakmayacağız." dedi.

Erdoğan, Kaptan Ahmet Erdoğan Uluslararası Erkek Anadolu İmam Hatip Lisesi Eğitim Külliyesinin açılışında, külliye bünyesinde yer alan Uluslararası İmam Hatip Ortaokulu, Uluslararası Anadolu Erkek İmam Hatip Lisesinde eğitim görecek gençlere başarılarla dolu eğitim hayatı temenni ederek, 24 sınıflı imam hatip lisesinin bu yıl 19 ülkeden 32 misafir öğrenci olmak üzere toplam 100 öğrenciyle eğitim öğretim dönemini açtığını, 24 sınıflı ortaokulda 226 gencin eğitim öğretim dönemini sürdürdüğünü anlattı.

Türkiye'deki uluslararası imam hatip liselerinin sayısının 8'e ulaştığını bildiren Erdoğan, bu okullarda 72 ayrı ülkeden bin 400 misafir öğrencinin Türk öğrencilerle uluslararası standartlarda eğitim aldığını dile getirdi.

Erdoğan, "Amacımız bu okullar vasıtasıyla halkı Müslüman olan veya Müslümanların yaşadığı ülkelere hem dini ilimler hem de sosyal bilimler ve fen, matematik bilimleri alanlarında yetişmiş insan gücü kazandırmaktır. Okullarımızda eğitim gören farklı ülkelerden öğrencilerimizin burada sağladıkları kaynaşmayı hayatlarının sonuna kadar sürdüreceklerine inanıyorum. Burada sağlanan kaynaşmanın hem bireysel bazda hem de ümmet düzeyinde güçlü bir birlikteliğe dönüşeceğine inanıyorum." diye konuştu.

Erdoğan, okula rahmetli babası Kaptan Ahmet Erdoğan'ın adını vererek vefa gösterildiği için şükranlarını sunarken, babasının hikayesinin Türkiye'nin geçmiş ve bugünündeki milyonlarca asil yürekli babanın hikayesi olduğunu aktardı.

Rize'de doğan, nafakasını temin için 15 yaşında Zonguldak'a, 17 yaşında İstanbul'a gelen babasının emekli olana kadar o günkü ismiyle Şirket-i Hayriye'de çalışarak kaptanlık seviyesine yükseldiğini kaydeden Erdoğan, o dönemde İstanbul'a gelmiş her Anadolulu gibi merhum babasının evi ve sofrasının da tüm hemşehrilere, dostlara açık olduğunu söyledi.

Babasının önceden randevulaşarak değil, anında, 'çat kapı' misafirle beraber eve geldiğini bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Anacığım da evde ne varsa onunla yer sofrasını anında döşer ve orada yemeğimizi yerdik. Yani 'Önceden haber vereyim, yemekler öyle hazırlansın' yok. Yer sofrasında oturur yerdik. Zaten bir Karadenizli olarak da turşularımız hazırdı, kavurmamız hazırdı, kuzine hazırdı ve o kuzinelerde de her türlü maharetini anacığım sergilerdi. Gelen de tabii umduğunu değil, bulduğunu yerdi. Böyle bir yapı, böyle bir kültür vardı. Çok disiplinli, bir o kadar da vicdanlı bir insan olan Kaptan Ahmet Erdoğan, babacığım, şu an burada olup isminin böyle bir okula verildiğini görseydi inanın bana gözlerinden sevincini okur, hatta gözyaşlarının yanaklarından sakallarına doğru süzüldüğünü hep birlikte görürdük. Kaptan Ahmet Erdoğan'ın 85 yıllık ömrünü emeği, onuru, inancı, ailesi için çalışarak aynı zamanda dimdik yaşayarak geçirmiş olması benim en büyük şeref belgemdir."

Babası Ahmet Erdoğan'ın hiçbir zaman eğilmediğini, hep dik durduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu mirası çocuklarıma bırakabilmek de benim en büyük hayalimdi. Kaptan Ahmet Erdoğan'ın ve oğlu Recep Tayyip Erdoğan'ın hikayesi aslında Türkiye'nin hikayesidir. Bu ülkede kimsenin imtiyazlı olmadığının, çalışması, gayret etmesi, mücadele etmesi, milletiyle gönül bağı kurması halinde tüm kapıların herkese açık olduğunun ispatı, işte burada karşınızdadır. Türkiye'yi tüm imkanları ve makamlarıyla ısrarla kendi uhdelerinde tutmaya çalışanlar, rahmetli Menderes'in 1950'deki 'Yeter söz milletindir' diyerek kazandığı zaferden beri sürekli karşısında olanlar hüsrana uğruyor. Kimi zaman darbelerle, kimi zaman muhtıralarla, kimi zaman bildirilerle milletin demokrasi akınının önünü kesmeye çalışanlara bugüne kadar meydanı bırakmadık, bırakmayacağız." diye konuştu.

- "Zirveyi hedeflemelisiniz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatı boyunca milletin her bir ferdi için bu yolu açık tutmanın mücadelesini verdiğini belirterek, şunları söyledi:

"Yine bu mücadele Kaptan Ahmet Erdoğan'ın oğlu Kasımpaşa'da büyüyen imam hatip lisesinde okuyan, ardından Eyüp Lisesini bitiren İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesini bitiren, imanından, ailesinden, milletinden başka hiçbir şeyi olmayan Recep Tayyip Erdoğan'a İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yollarını açan mücadeledir. Bu mücadeleyi kimi zaman rahmetli Menderes gibi siyasetçiler, kimi zaman rahmetli Erbakan gibi siyasetçiler, kimi zaman rahmetli Özal gibi devlet adamları kimi zaman her biri diğerinden kıymetli nice gönül ve aksiyon insanları verdi. Biz hepsinden feyz alarak, örnek alarak, ders alarak işte bugünlere geldik. Bayrağı sizlere, sizlerin ağabeyi durumundaki gençlerimize devredeceğimiz güne kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Sizlerin gözüne gençlerimizin gözünün içine baktığımda her birinizde, inanıyorum ki bu aksiyon var. Unutmayınız, bu kapı hep açık olacak ama eşik her geçen gün yükselecek, yükseliyor... Bunun için kendinizi her alanda çok iyi yetiştirmeniz lazım."

Gençlere seslenmeyi sürdüren Erdoğan, ister dini ilimler ister fen, matematik, sosyal bilimler, kültür, sanat isterse siyaset olsun en tepeye çıkmak için gayret göstermeleri gerektiğini anlattı.

İdeal ve iddia yoksa mücadele gücü de olmayacağını dile getiren Erdoğan, "İnsan öyle bir varlıktır ki azmettiği ve kendini hasrettiği zaman başaramayacağı iş yoktur. Çünkü insan rabbinin bizzat kendi sıfatlarıyla ziynetlendirdiği bir varlıktır, 'eşref-i mahlukat'tır. Bu imkanı hayır yolunda değerlendirmek de şer yolunda zayi etmek de kendi elimizdedir. Sizlerden rabbimize, ümmetimize, ülkemize, milletimize hayırlı insanlar olarak kendinizi yetiştirmenizi ve hayata atılmanızı bekliyorum. Ne diyor üstat? 'Zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuurunda bir gençlik'... Dava taşını gediğine koyacağınıza inanıyorum. Kim var denildiği zaman, sağına soluna bakmadan 'Ben varım' diyen bir gençlik." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'dan bir hatıraya da konuşmasında yer verirken, "Bir kış gününde genç, kapıyı çalıyor, merhum Akif açıyor. (Genç) 'Babam gönderdi, bana bir nasihat edecekmişsiniz' diyor. İstiklal Şairimiz bir kıtalık nasihatte bulunuyor: İhtiyar amcanı dinler misiniz oğlum Nevruz. (Nevruz olduğuna göre o da büyük ihtimalle Arnavuttur.)/Ne büyük söyle, ne çok söyle/Yiğit işte gerek, lafı bol karnı geniş soyları taklit etme/Özü sağlam, sözü sağlam adam ol, ırkına çek' demiş. Bu kadar... Onun için bize bu yakışır." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eğitimciliğin, diğer pek çok meslek grubundan farklı olarak, hem birikim hem de adanmışlık istediğini belirterek, "Kendimizi bu işe adayacağız. Eğer işinize sevgiyle, aşkla, tutkuyla bağlı değilseniz, öğretmenlik mesleği ücreti mukabili yapılacak bir görev değildir." dedi.

Erdoğan, Kaptan Ahmet Erdoğan Uluslararası Erkek Anadolu İmam Hatip Lisesi Eğitim Külliyesi'nin açılışında, eğitimde güzel binalar yaptıklarını yüz binlerce öğretmen atadıklarını söyledi.

Okulları bilgisayarlarla, akıllı tahtalarla, öğrencileri ve öğretmenleri tablet bilgisayarlarla güçlendirerek, donattıklarını kaydeden Erdoğan, taşımalı eğitimden, şartlı eğitim desteğine kadar pek çok imkanla, her öğrencinin okulla buluşmasını sağlamaya çalıştıklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fiziki sorunları çözmeyi başardık ama zihinleri aynı düzeyde güçlendiremedik. Okullarımızdaki eğitimin içeriğinin kalitesinden daha da önemlisi mantalitesinden memnun değildim. İmam hatip, orta okul ve liselerimiz konusunda da ihtiyaçlarımız var. Bunları da gidermemiz gerekiyor. Tabela asmakla, o tabelanın murad ettiği neticeler elde edilemiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bunun için hep birlikte çok daha fazla çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, öğretmeninden, öğrencisine ve velisine kadar eğitimin tüm tarafları olarak kafa ve gönül birliği içinde gayret göstermek gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Eğitimcilik diğer pek çok meslek grubundan farklı olarak, hem birikim hem de adanmışlık ister. Kendimizi bu işe adayacağız. Eğer işinize sevgiyle, aşkla, tutkuyla bağlı değilseniz, öğretmenlik mesleği ücreti mukabili yapılacak bir görev değildir. Rahmetli hocalarımızı şöyle bir düşünüyorum. Sadece bizimle sabah 8 veya 9'la başlayıp, akşam 4 veya 5 değil. Bizim zamanımızda cumartesi öğleye kadar da tedrisat vardı. Cumartesi günleri de öğleden sonra veya pazar bizi yine davet ederlerdi. 10-15 kişilik gruplar halinde gider, ayrıca ders yapardık. Kiminle? Bakıyorsunuz kariyer sahibi hocaları davet ederler, o hocalarımızla ders yapardık. Bunlar bizi ayrıca güçlendiren, bize öz güven sağlayan çalışmalardı. İnşallah okullara gelen öğrencilerimizin aynı bilinçle sınıflardaki yerlerini almaları şarttır. Bu heyecanı tamamlayacak olan da eğitim-öğretim müfredatıdır. Milli Eğitim Bakanımız şu anda inşallah bu çalışmaları büyük bir azimle, gayretle sürdürüyorlar. Bizim çocuklarımız, bizim insanımız dünyadaki hiçbir ülkenin vatandaşlarından daha az zeki, daha az çalışkan değildir. Onu kabul etmiyorum. Hatalar birinci dereceden bizden ve velilerden kaynaklanıyor. El ele vereceğiz çocuklarımıza sahip çıkacağız. Şayet fen bilimlerinde, sağlık bilimlerinde, sosyal bilimlerde bunların eğitimlerine ve uygulamalarına ilişkin alanlarda dünyanın en ileri ülkeleri arasında yer almıyorsak, sorun sistemde demektir. En başta da eğitim sisteminde demektir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için gelecek dönemi eğitimin müfredatı, içeriği, kalitesi, mantalitesi konusunda "reform dönemi" olarak ilan ettiklerini belirterek, "Ona göre çalışıyoruz. Eğitim öğretim meselesini çözmeden, diğer meseleleri çözemeyeceğimiz konusunda hem fikir olduğumuza göre işe buradan başlamak zorundayız" diye konuştu.

Bina ve personel meselesini geride bırakıp, eğitim öğretimin içeriğine yoğunlaşma zamanının geldiğini vurgulayan Erdoğan, "Darbe girişimlerinin, terör örgütlerinin pervasız saldırılarının bölgesel ve küresel nice tuzakların üstesinden gelen Türkiye'nin, bu meseleyi çözeceğine de yürekten inanıyorum, hiç tereddütüm yok." ifadelerine yer verdi.

Erdoğan, "Bu arada az önce Hidayet kardeşimi gördüm. (Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hidayet Türkoğlu) Hidayet de bildiğim kadarıyla Bayrampaşalı" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Aynı zamanda sağ olsun benim yanımda, bana da katkıları var ve okullarda da artık bakın bizim zamanımızda öyle spor salonları yoktu ama şimdi okullarımıza spor salonlarını da yapıyoruz. Şimdi artık bu spor salonlarından inşallah hem orta, hem lise, hem üniversitede inşallah gerçekten güçlü sporcular yetiştirmek suretiyle de milli takımlarımızı her alanda güçlü kılmamız lazım ve reklamlarda da duyduğuma göre de galiba Bayrampaşa'da bir okul açıyor. İnşallah hayırlı olur, başarılarla dolu olur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışını yaptığı ortaokulu, lisesi, pansiyonu ve spor salonuyla Uluslararası Kaptan Ahmet Erdoğan Eğitim Öğretim Külliyesi'nin hayırlı olmasını dileyerek, "Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Uygulama Cami'nin de örnek bir mimariyle en kısa sürede inşa edilmesini bekliyoruz. Misafir ve yerli öğrencilerimize Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum."

Külliye açılışına Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner katıldı.



Anadolu Ajansı 

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.