Evrimi Anlatmadan Antibiyotiği Anlatamazsın

Evrimi Anlatmadan Antibiyotiği Anlatamazsın

KamuAjans.Com-Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) açıkladığı yeni müfredatı alanında uzman isimler değerlendirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nesrin Özören, evrim anlatılmadan antibiyotik direncinin açıklanamayacağını belirterek, "Darwin'in adı geçiyor. Varyasyon, mutasyon gibi kavramlar var. Yamalı bohça gibi" dedi. Müfredat için görüşlerinin dikkate alınmadığını belirten uzmanların yorumları şöyle:

BİYOLOJİ YAMALI BOHÇA GİBİ

Prof. Dr. Nesrin Özören (Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi/Moleküler Biyoloji Derneği Başkanı):

Evrimin biyolojide bir çatı oluşturması ve onun çerçevesinde değişik kavramların işlenmesini vurguladık. Fakat bazı kavramlar, parça parça değişik kitap bölümlerinde geçiyor. Bütünlük arz etmiyor. Yamalı bohça gibi bir şey. Evrimsel süreç anlatılmadan konular, örneğin, bakteriler neden antibiyotik direnci oluyor, nasıl açıklanacak?

Türlerin soyunun neden tükendiği nasıl anlatılacak? Bu temeli vermeden değişen dünyamızdaki süreçleri nasıl öğreteceğiz? Evrim kelimesi ve tanımları verilmeden, Darwin'in adı geçiyor. Varyasyon, mutasyon gibi kavramlar var. Her şeyi zaten kaldırmak mümkün değil. Çünkü biyolojiyi, hücreyi anlamamız mümkün değil bunları çıkartırsak.

Bazı yetkililer 'Üniversitede öğrenebilirler' dedi. Bu çok geç, özellikle de üniversitelileşme oranı yüzde 20'yi, 30'u geçmiyor. Üniversitede öğrencilerin bir kısmı biyoloji görebilecek. Mühendisler görmeyecek mesela. Aziz Sancar hocanın katkılarının işlenmesi çok olumlu. Fakat 'DNA replikasyonu ve Aziz Sancar çalışmaları' diye geçiyor. Aziz Sancar DNA tamir mekanizmaları üzerinden Nobel almıştı. DNA replikasyonu ayrı. Özen gösterilmeli.

TÜRK FİLOZOFLAR OLMASI SEVİNDİRİCİ

Prof. Dr. Betül Çotuksöken (Maltepe Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi):

Felsefe dersinin sadece felsefe tarihine dayalı bilgi yığını olmaktan mutlaka kurtarılması gerekiyordu ve daha erken sınıflarda başlaması da bir zorunluluktu. Bu adımın atıldığını, dersin 10'uncu sınıflara da konulduğunu görmek sevindirici. Yeni programda, 2009 müfredatında sekiz üniteden oluşan başlıkların 10'uncu sınıfa, daha doğru ve anlamlı aktarılmış. Felsefenin yapısının ve işlevlerinin ne olduğunun ayrıntılı ortaya konulduğu bu ünitelerde konuya emek vermiş Türk filozoflarının da yer alması son derece sevindirici. 11'inci sınıfın taslak programına yaptığım eleştirilerin bir kısmı haklı olarak sürüyor ancak isim vb. konulardaki yanlışlıklar düzeltilmiş. 'Çağdaş Felsefe' başlığında 'Cumhuriyet Döneminde Türkiye'de Felsefe' konusuna daha fazla ağırlık verilmeliydi. Çünkü günümüz Türkiyesi'nde felsefe bağlamında dünya ölçeğiyle yarışabilecek birikime sahip olduğumuzu, bu alana yarım yüzyıldır emek vermiş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim.

FEN TEORİK DEĞİL

Yrd. Doç. Dr. Bekir Yıldırım (Muş Alparslan Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Öğretim Üyesi):

Mühendislik uygulamaları yayılmış. Bu şunu gösteriyor: Fen bilimleri artık teorik değil uygulamalı olacak. Ancak öğretmenler ne kadar hazır? Astronomi konusunda ciddi değişiklikler var. Kazanım bazında azalma olsa da konu ve kapsam açısından bir azalma yok. Programın günlük yaşamda karşılığı eski müfredata nazaran daha fazla. Matematik ve fen bağlantısı eski müfredatta olduğu gibi yeni müfredatta tam anlamıyla konulamamış. Açıklamada matematikle bağlantı kurulduğu söyleniyor. Ancak bunun söz konusu olmadığı görülüyor. Yeni müfredatta yeni temel beceriler üzerinde durulmuş. Ancak bazıları kazanımlarla yeteri düzeyde desteklenmiyor. Aslında bu temel beceriler iyi düşünülmüş ama bazıları atıl kalacak."

DÜZELTİLMİŞ TARAFLAR VAR AMA

Prof. Dr. Betül Tanbay (Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi):

Taslağa göre pek çok düzeltilmiş taraf görebildim. Matematiğin milli ve manevi değerleri verme dersi olmadığının biraz daha bilincinde yazılmış. Yine de 'değer eğitimi' bölümü matematik açısından uygun değil.

Özellikle 'örtük' kelimesi matematikle hiç uyuşmuyor. Kazanılacak anahtar becerilere 'soru sorma becerisi' eklenmesi talebimiz görülmemiş.

Limit, süreklilik, türev, integral konularının 'sayılar ve cebir' isimli üst başlık altında verilmemesi, 'analiz' kelimesinin kullanılması gerektiğini ifade etmiştik, duyuramamışız."

CEM VAKFI: ÖNERİLERİMİZ GEÇİŞTİRİLDİ

CEM Vakfı, askıya çıkan ilköğretim ve lise için zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi taslak programında Alevilerin taleplerinin karşılık bulmadığını söyledi. Cem Vakfı Başkanı Erdoğan Döner, itirazlarını özetle şöyle sıraladı:

"Alevilerin önerileri geçiştirildi. Cem Vakfı olarak MEB'e sunduğumuz, Alevi İslam inancına ilişkin müfredatta olmasını istediğimiz görüş ve önerilerimiz dikkate alınmamış.

Seçmeli din derslerindeki gibi bu dersin müfredatında da laiklik ve Cumhuriyet değerleri göz ardı edilmiş.

4'üncü sınıfta Sünnilik dışında hiçbir mezhebe ve inanca yer yok.

5'inci sınıfta Sünni anlayış açısından dualar için 'kültür' tabiri kullanılmazken, Alevilik ve Bektaşilik için daima kültür ifadesi var.

Muharrem orucu Ramazan'la ele alınıyor.

11'inci sınıfta da cenaze namazı sadece Sünni mezhebine göre işleniyor.

KOYU MEZHEPÇİ ANLAYIŞ

AİHM kararları hiç dikkate alınmamış, Atatürkçülük ve laiklikle ilgili konular kaldırılmış.

7 ve 12'nci sınıfta Alevilik, tasavvufi yorum başlığında ve Sünni tarikatlarla verilerek, bir tarikat düzeyine indirgenmiş. Cemevinden ibadethane olarak bahsedilmiyor, 'erkan yeri' şeklinde geçiyor.

9'uncu sınıfta sadece Sünni İslam inancının ibadetlerine yer veriliyor, cihat da ibadet olarak müfredatta. Bu, IŞİD gibi anlayışların zemin kazanmasına sebep olacak bir yanlış tercih. Eski müfredattan da daha koyu bir mezhepçi anlayış egemen.

'MÜFREDAT SADECE OKUL DEĞİLDİR'

DÜNYACA ünlü piyanist Fazıl Say, lise müzik müfredatında isminin yer almamasıyla ilgili sosyal medyadan açıklama yaptı. Hürriyet'in 21 Temmuz'da yayınlanan müfredatla ilgili haberini sosyal medya hesabından paylaşan Say, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Bana Milli Eğitim Bakanlığı müfredatından çıkarılmam soruluyor, pek çok dostum bu duruma çok üzüldüğünü sayfama yazmış. Üzülecek bir durum yok. Müfredat sadece okul değildir. Müfredat gönüllerde olan bir şeydir. Müfredat anne ve babanızdır, sizi özgür bir birey olarak topluma kazandırmaya çalışan. Size kitap veya müzik tavsiye edebilen aydın dostlarınızdır. Çevrenizdir, hayatla ve sanatla ilgili her şeyi tartışan, tartışarak öğrenen, bilinçlenen, hata yapa yapa doğruyu öğrenen. Bir sanatçı müfredattan korkmaz. Müfredat nedir ki? Bir sanatçı yaratamamaktan, üretememekten korkar."

Esra ÜLKAR



Hürriyet 

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.